10 Mayıs 2024 Cuma günü öğretmenlerimiz sendikaların çağrılarına kulak vererek iş bırakma eylemi gerçekleştirdi.

Birçok ilimizde katılım oldukça yüksekti ve hakikaten ses getirdi. Bilhassa büyükşehirlerden gelen görüntüler, bu eylemlerin ne azımsanabileceğini ne de küçümsenebileceğini ihtiva ediyordu.

60 ve 70’lerdeki TÖS VE TÖBDER gibi sivil toplum örgütlerinin ses getiren eylemlerini andırdı bir kısmı. Böylece sendikaların ve eğitim camiasının üzerindeki ölü toprağı alındı diyebiliriz. Hassaten birkaç yıldır bu ölü toprağı enikonu yerleşmeye başlamıştı. Tam ümit kesilmişken oldu bu olup bitenler. 

Onca soruna bugüne dek sabretti öğretmenler.

Onca problemi sineye çekti.

Onca lafı ve sözü yedi.

Onca itibar suikastına maruz kaldı.

Ve kıt kanaat geçinmeye mahkum edildi.

Ama öyle bir menfur ve melanet olay yaşandı ki işte o olay bardağı taşıran son damla idi.

Zira okulda bir öğrencinin bir öğretmeni öldürmesinin ucu, ABD’de ve Rusya’da görülen okul katliamlarına varabilirdi. Herkes bunu gördü. Herkes bunun ağırlığını ve sorumluluğunu hissetti. Empati yaptı. Daha ne olsun, olması gerekendi zaten.

Dediğimiz gibi ses edilmezse, susulursa bu olayın sonu okullarda toplu katliamlara gidebilirdi. Yani herkese dokunabilirdi. Eyleme teşvik aslında tedbirdi. 

Ve herkes konuştu, ses çıkardı, slogan attı, yürüdü, sesiyle ve bedeniyle bir yürek kattı eylemlere. Toplu iğne kadar da olsa, kıyısından köşesinden de olsa destek, tam destekti. Önemliydi ve önemsendi.

Eylem nedir bilmeyenler, meslek hayatında bir eyleme dahi katılmışlığı olmayanlar, katılsam ne olur ki canım diye tepeden ve üstten üstten konuşanlar, işte hepsi birleşti ve işi gücü bıraktı, iş bırakma eylemine iltihak etti, eylem sahasına koştu soluk soluğa. Çünkü bir öğretmenin soluğu idi kesilen.

Bence bu gerçekten kallavi bir mesajdı. Derindi. Ağırdı. Hafife alınamayacaktı.

Hatta ve hatta illerden gelen bilgilere göre bazı illerde iş bırakma eylemleri taşra bürokrasisi tarafından da teşvik edildi. İl ve ilçe müdürlükleri öne çıkmasa da bu sefer öğretmeninin sırtını sıvazladı. Destek ve arka çıktı. Eylemlerin manevi sponsorları idi.

Eskiden olsa tehdit edilirdi öğretmenler.

İş bırakırlarsa şöyle şöyle olur gibi mesajlarla alttan alta sopa gösterilirdi öğretmenlerimize.

Ama bu eylemler öncesinde böyle örnekler görmedik.

Bana göre iş bırakma eylemlerinin ve basın açıklamalarının akabinde yürüyüşlerin yoğun bir biçimde ortaya çıkmasında bu teşvikin de etkili olduğunu düşünüyorum.

Demek ki yumurta kapıya dayanmış.

Bizi idare edenler ve yönetenler 10 Mayıs günü gerçekleştirilen iş bırakma ve diğer eylemleri iyi okumalıdır.

Bu gücün farkında olmalıdır.

Sendikalar da siyasilere karşı arkalarındaki bu gücün farkına varmalıdır. Dünden daha güçlüler... Öğretmenler bu gücü gösterdi. Sırada sendikaların etkili ve etkin olması, büyük önem arz ediyor.

Öğretmenlerimiz daha ne yapsın... Sendikaların iş bırakma mutabakatının sonuçlarını en güzel biçimde sergiledi. Bu nümayişin kıymeti bilinmeli ve en mühimi değerlendirilmelidir. Heba ve heder edilmemeli.

Öğretmenler, sendikaların arasındaki ideolojik vs... ayrılıkları istemiyor. Öğretmenler, mesleki meselelerde bir birliktelik talep ediyor. Her daim, lamı cimi yok diyor.

Eğitim Bir Senli ile Türk Eğitim Sen’linin, Eğitim Senli ile Eğitim İşlinin, Hürriyetçi Eğitim Sen’li ile Anadolu Eğitim Sen’linin meselesi aynıdır. Hepsi aynı gemidedir. O zaman ayrılık gayrılık neden? Öğretmenler, gereksiz ayrılıkların birlikteliği bozduğunu da gözler önüne serdi aslında. Ayrılıklar, öğretmenlerin gücünü zayıflatıyormuş meğerse.

Sendikalar, şimdi dünden daha güçlüdür. Öğretmenlerini gördüler. Gelinen noktada sendikaların etkin ve etkili güç ile güçlerini gösterme ve masaya yumruklarını vurma vaktidir. Siyasetçinin, siyasi iklimin ayarında ve huyundan suyundan gitmek öğretmene bir şey kazandırmıyor. Üç beş kişinin milletvekili olması, bürokraside bir yere gelmesi gibi kişisel kazanımlara araç olamaz öğretmen. Olursa öğretmenler sendikalara ayar olur. Bilinmelidir ki artık ipler öğretmenin elindedir. Sendikalar ona göre ayar versin kendilerine. Ve ifade etmeliyim ki ey sendika yöneticileri, 10 Mayıs büyüklüğünü siyasiler kanalı ile yükseleceğim diye küçültmeyin. Kendinizi de küçültmeyin. Elinize geçen bu büyüklüğü muhafaza edin ve daha da büyütün. Büyüklük, fedakarlık ile doğru orantılıdır.

Öğretmenlerimizi, önlerine gelen bu birliktelik fırsatını değerlendirdikleri için teşekkür ediyorum. Sendikalara da bunun önünü açmış oldukları için şapka çıkarıyorum.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eylemlerin akşamındaki açıklamaları ise bir kez daha örgütlü mücadelenin neticesinin ne olabileceğini sunmuştur.

Sayın Bakan Tekin’in art arda açıklamaları da kayda değerdir.

Rafta bekleyen sorunların da bir anda raftan indirilip konuşulmaya başlanması ise eylemlerin nasıl bir domino etkisi yarattığının ifade biçimidir.

Saygılarımla...

Yusuf SEVİNGEN

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.