Öne Çıkanlar Mahmut Özer BİM Milli Eğitim Bakanlığı yüz yüze eğitim Mesleki Eğitim Merkezi Tarım Alanı Çerçeve Öğretim Programı

Bakan Bozdağ'dan İnfaz Sistemi Açıklaması

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, ''Rabbime hamd ediyorum ki adalet gibi yüce bir değere hizmet eden bir teşkilatla beraber adalete, milletimizin adalet beklentilerine hak ve hukuku konularında hizmet etmeyi bizlere nasip etti. Eminim ki adalet teşkilatımızın her biriminde çalışanlar aynı duygu içindedir. Adalet dağıtmak zor bir iş. Çünkü teraziyi elinde tutan hak ve hakkaniyetle Anayasa kanun ve hukuka bağlı bir vicdanla dosya ve delilleri vicdan terazisinde, adalet terazisinde dosdoğru tartarak onu tespit etmek daha sonra da hak sahibine teslim etmek yüce bir görevdir. Bu zor görevi elbette ki hakimlerimiz yapıyor, savcılarımız avukatlarımız da bu görev sırasında onlara yardımcı oluyor. Ama zabıt katiplerimiz, mübaşirlerimiz, diğer adliye çalışanlarımız, teknik personele kadar herkes bu terazinin doğru tartması için ayrı ayrı vazifeleri ifa ediyor. Görünen hakim savcı ama görünmeyende bir o kadar başka çalışanımız var. O yüzden görünen ile görünmeyen ile adalete hizmet eden herkesi gönülden ayrı ayrı kutluyorum ayrı ayrı tebrik ediyorum.

Adalete hizmet zor bir görev aynı zamanda. Çünkü davalı ve davacıların yarısı kaybediyor yarısı kazanıyor. Kazanan da istediği gibi kazanmıyor. 100 lira istemiş 50 lira kazanıyor o da rahatsız. Cezada da öyle hukukta da öyle dolayısıyla yarısını kaybeden yarısını kazanan, kazananın da dilediği gibi kazandığını düşünmediği bir yerde orada adaletin terazisini dosdoğru tartma ve adaleti ayakta tutmak büyük bir görev. Siz adaleti ayakta tutuyor ülkemizin, insanımızın adalet konusundaki beklentilerine cevap vermek için gece gündüz çalışıyorsunuz. Bunun çalışmanız, alın teriniz her türlü takdirin üzerindedir. Devletimiz bu çalışmaların farkındadır. Ben eminim ki milletimizin her biri de bunun farkındadır. Farkında da olmamız lazım çünkü bu büyük sorumluluğu taşımak kolay bir iş değil. Bu sorumluluğu taşırken pek yok arkadaşınızı da şehit verdik. Hatırlarsanız Mehmet Selim Kiraz savcımız makamında DHKP-C terör örgütünün daha doğrusu saldırısı sonucu şehit edildi. Hatırlarsanız İzmir'de İzmir Adalet Sarayımıza dönük oradaki hakim, savcı, zabıt katibi, mübaşir ne kadar çalışan adalet personeli varsa hepsine dönük terör eylemi gerçekleştirmek istediler ve o dönemde de Fethi Sekin kardeşimiz orada görevli polis memuru bu terör eylemini yapacak olan teröristlere karşı adeta canını ortaya koydu, şahadeti koştu, şehit oldu pek çok canın hayatta kalmasına vesile oldu. İşte bugün de sabah saatlerinde Bursamızda infaz koruma memurlarımızdan Cengiz Yiğit kardeşim terör örgütünün kurduğu alçakça tuzak neticesi maalesef şehit oldu. Şehidimiz Cengiz'i de huzurunuzda bir kez daha Allah'tan rahmet diliyorum. 7 infaz koruma memurumuz da yaralandı. Bugün hastanede ziyaretlerinde bulunduk hepsinin sıhhati yerinde, hamdolsun. Hayati tehlikeleri hiçbirini yok. Dileğimiz o ki onlar da kısa süre içerisinde tedavilerini tamamlarlar ve yeniden aramızda görevlerinin başında olurlar.

Buradan şunu ifade etmekte fayda görüyorum Türkiye Cumhuriyeti Devleti büyük bir devlet, kudretli bir devlet. Terörle biz sadece Cumhuriyet döneminde değil cumhuriyet öncesi dönemde de mücadele ettik. Cumhuriyet döneminde 40 yıldır bölücü terör örgütü ve o terör örgütü ile işbirliği içerisinde olan daha nice terör örgütü ile etkin ve kararlı bir mücadeleyi sürdürmektedir. Bir yandan PKK öte yandan FETÖ öte yandan DHKPC öte yandan MLKP, DEAŞ hasıl alfabede neredeyse harf kalmıyor terör örgütlerinin ismini sayarken ve biz görüyoruz ki bu terör örgütlerinin her biri yabancı ülkelerin kucağına oturmuş, onlardan finans desteği alıyorlar, silah desteği alıyorlar, eğitim desteği alıyorlar pek çok destek alıyorlar ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne ve bu devletin çalışanlarına, sivil insanlarına, askerine, polisine, zabıt katibine, hakimine, savcısına, infaz koruma memuruna bu devlete hizmet eden kim varsa herkese de saldırıyorlar. Terör örgütleri şunu bilmeli ki Türkiye Cumhuriyeti Devleti terörle mücadelesini etkin ve kararlı bir biçimde bugüne kadar nasıl yaptıysa bundan sonra da bu kararlılık ve etkinlik artarak yapmaya devam edecektir. Teröristlerin terör örgütlerinin inlerine girmeye ve bu millete yaptıkları hain saldırıların her birinin hesabını sormaya hem terör örgütlerini kurgulayan hem de onların yularını elinde tutan yabancı güçlerin ve ülkelerinde ülkemiz ve bölgemiz üzerindeki oyunlarını hesaplarını bozmaya devam edecektir. Biz Suriye'de oyunlarını bozuk. Biz başka pek çok yerde oyunlarını bozuk. Türkiye üzerindeki de oyunlarını bozmaya devam ediyoruz.

İnşallah bundan sonraki süreçte FETÖ'nün, PKK'nın, DHKP-C’nin diğer terör örgütlerinin de üstesinden gelecek bir güce milletinin sahip, devletimiz sahip, güvenlik güçlerimiz sahip ve Allah’ın izniyle eninde sonunda bunların kökünü kazıyacağız. Son terörist etkisiz hale getirilene kadar Türkiye'nin mücadelesi devam edecektir.

Terör örgütleri devlette görev yapan askerlerimizi, polislerimizi, zabıt katiplerimizi, infaz koruma memurlarımızı, savcılarımız, hakimlerimizi asla yıldıramayacaklarıdır. Yani bir terör eylemi yaptık diye veyahut da herhangi bir yerde saldırdık diye eğer beklentileri Türkiye'de çalışan güvenlik güçlerinin, infaz koruma memurlarının ya da hakim ve savcılarımızın ve devletin diğer kurumlarının geri adım atacağını düşünüyorlarsa büyük bir yanılgı içindedirler. 40 senedir Türkiye'nin tutumu net bir şekilde ortadadır ve bu tutum aynı şekilde devam etmektedir ve bundan sonra da devam edecektir. Buradan infaz koruma memurumuzu şehidimiz Cengiz Yiğit kardeşim vesilesiyle infaz koruma memurlarımız ve cezaevlerimiz konusunda bir fasıl açmak isterim.

Zira terör örgütü, bölücü terör örgütü, FETÖ ve diğer terör örgütleri takip ettiğiniz üzere son günlerde özellikle son birkaç aydır Türkiye cezaevlerinde işkence ve kötü muamele olduğuna dair iftiraları esasmış gibi, hakikatmiş gibi sosyal medyadan kendi yayın organlarından ve parlamento içine kadar uzanan bazı kişiler vasıtasıyla gündeme taşıyorlar. Türkiye'nin ceza infaz sistemi çok nettir, şeffaftır ve dünyanın en iyi örneklerinden bir tanesidir. Hem uluslararası denetime açıktır hem ulusal denetime açıktır. Her türlü denetim ceza evlerimizde yapılmaktadır. Ayrıca Türkiye 2005'te yeni Türk ceza Kanunu ile beraber işkence suçlarında zaman aşımını da kaldıran bir ülkedir. Bu ne demektir biz kendimize güveniyoruz bizim ülkemizde işkenceye, kötü muameleye sıfır tolerans vardır. Kim yaparsa yapsın üzerine gideriz, gereği neyse onu yaparız. Ha biz gitmedik 10 sene sonrası gider, 20 sene sonrası gider 50 sene sonrası gider çünkü zamanaşımı bu suçta işlemez.

Biz cezaevi yönetimlerimize güveniyoruz. Ceza infaz kurumlarında çalışan infaz koruma memurlarımıza güveniyoruz. İnfaz sistemimize ve bu sistemin usulüne uygulanmasına güveniyoruz. O yüzden de diyoruz ki Türkiye cezaevleri ile ilgili söylenen her türlü iddiayı biz araştırmaya hazırız ve araştırıyoruz. Ama araştırdığımız iddiaların tamamına yakını neredeyse ya abartma ya çarpıtma ya da emin olun kurgu. Böylesi bir şeyle karşı karşıyayız. Onun içinde buradan sizin vasıtanızla aziz milletimize bir kez daha ifade etmek isterim ki terör örgütlerinin yürüttüğü bu kampanyaya karşı siz terör örgütlerinin kimliğini görüyorsunuz, biliyorsunuz. Bu iddiaları dile getirenleri de görüyorsunuz. Ya terör örgütleri ya da terör örgütlerine müzahir çevreler ya da siyaseten onlara destek verenler olduğunu çok net bir şekilde görüyoruz bende buradan açık bir şekilde ifade ediyorum. Bir kez daha altını çizerek söylüyorum Türkiye cezaevlerinde işkence yoktur, kötü muamele yoktur. İşkence ve kötü muameleye sıfır toleransla yaklaşılmaktadır. Bu konuda gelen hiçbir iddia açıkta bırakılmamıştır. Her iddia incelenmiş, değerlendirilmiş ve bunlarla ilgili tahkikatlar yapılmıştır. Hem idari yönden hem de adli yönden ihtiyaç varsa tahkikatın yapılmasına hiçbir engel çıkarılmamıştır ve hepsi sonuna kadar yapılmıştır bundan sonra da yapılmaktadır. Denetim, ulusal denetim, ülke içinde denetim ve ülke dışı denetimlere de bizim cezaevlerimiz sonuna kadar açıktır ve bu açıklıkla biz buradaki iftiralarla Türkiye cezaevlerindeki infaz sisteminin ve infaz koruma memurlarımızın diğer cezaevi çalışanlarımızın ve Türkiye Cumhuriyeti’nin lekelenmesine, karalanmasına asla izin vermeyiz.

Bu, şu demek değildir. Yanlış yapan varsa üzerine gitmeyiz değil. Kim yanlış yaparsa onun üzerine kararlılıkla gideceğiz. Ama iftira ile yalanla, abartmayla, çarpıtmayla Türkiye’mizin ceza infaz koruma memurlarımızın cezaevi yönetimlerimizin yıpratılmasına, kirletilmesine de asla müsaade etmeyiz. Bizim anlayışımız cezaevlerinde hükümlü ve tutuklu bulunan kişilerin işledikleri ya da isnat edilen suçlardan bağımsız olarak her bireri ailelerinin Türkiye Cumhuriyeti Devletine emanettir. Onların canlarından, sıhhatlerinden, yemelerinden, giyinmelerinden, barınmalarından her türlü ihtiyacının giderilmesinden devletimiz sorumludur. Devlet adına da bu işi infaz koruma memurlarımız yerine getirmektedir. Yani infaz koruma memurlarımız cezaevlerinde bulunan kişileri hem adı üzerinde onların cezalarının infazını sağlıyorlar hem onları koruyorlar hem de onlara her türlü yardım ve desteği veriyorlar. Öte yandan da bakıyorsunuz bütün bunları yapan fedakarca gayret eden, çabalayan infaz koruma memurlarımıza karşı terör örgütü terör eylemi düzenliyor ve ona karşı saldırı da bulunuyor. Bu vahşetin başka bir yüzüdür. Buradan aziz milletimize cezaevlerinde çalışan infaz koruma memurlarımızın, cezaevi yönetimimizin ve diğer unvanlarda görev yapan personellerimizin güvenliğini alan jandarmamızın her birerinin büyük bir özveri içerisinde görev yaptığını bilmelerini isteriz. Ailelerinden kendi hayatlarından fedakarlık yapıyorlar büyük bir gayretle çalışmalarını devam ettiriyorlar. Terörle mücadele sadece güvenlik güçleri tarafından yapılmıyor. Onlar vazifesini yapıyorlar. Yargı adalet dağıtıyor vazifesini yapıyor. Ceza infaz kurumlarında çalışan arkadaşlarımız da  verilen cezalarının infazı ve infaz sırasında infaza muhatap olan hükümlülerin her türlü korunması ve bakımı için onlarda ayrı bir görev yapıyorlar ve zor bir görev yapıyorlar. Görevin zorluklarını bilmeyenler bilmez. Ama biz yakinen biliyoruz ki büyük bir fedakarlık içerisinde görevlerini yerine getiriyorlar ve bundan sonra da yerine getirmeye devam edecektir.

Bizim inancımıza göre şehitler ölmez. Şehitler diridirler ancak onu biz bilmeyiz. Rabbim onları kendi lütfundan ayrı bir şekilde ikram eder ve onları ayrı bir şekilde lütfeder. Biz böyle inanırız, böyle biliriz. Hem imanımızın gereği bu, hem medeniyetimizin ve kültürümüzün gereği bu. Şehitlerimizin bizim bölünmez manevi ordumuzdur. Cengiz Yiğit kardeşim bu anlamda bizim bölünmez manevi ordumuzun bir ferdi olmuştur. Bizim şehitlerimizin her bireri her yerde. İstiklal Marşını okuduğunuz zaman şuheda fışkıracak toprağı sıksan şuheda, toprağı sık her yerde şehit kanı var. Bu vatanın her bir karış toprağı şehitlerimizin kanıyla sulanmıştır ve onların kanıyla sulanan topraklar o kanla da muhafaza edilmektedir. Allah’ın izniyle de bundan sonra da bu toprakları muhafaza etmek için yine mücadele ne gerekiyorsa sonuna kadar yapılacak ve Cengiz Yiğit kardeşimizin bıraktığı bayrağı devralan arkadaşları ve hepimiz, hep beraber o bayrağı daha ileri hedeflere taşımak için gayret ve çabayla çalışacağız. Kimsenin bundan şüphesi olmasın. Nasıl Mehmet Selim Kiraz kardeşim şehit olduğunda adalet sistemi durmadı vazifesini yaptı. Cengiz Yiğit kardeşim şehit olduğunda da infaz sistemi durmayacak o da kendi usulü içerisinde işlemeye devam edecektir. Bundan da kimsenin şüphesi olmamalıdır.'' dedi.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.