Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Rektörü Hüseyin ÇİÇEK’in “Profesörlük akademik bir kadro değildir” ifadesini hatırlatan Türk Eğitim-Sen Muğla İl Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Recep BİRGÜL, kendisi de profesör olan Rektör ÇİÇEK’e ve YÖK’e seslenerek acilen müdahale edilmez ise profesörlük kadrolarının verilmesinde yeni bir skandala daha imza atmanın arifesinde olunduğunu belirtti.
Üniversitelerarası Kurul (ÜAK) tarafından tüm üniversitelere gönderilen 23.09.2020 tarih ve 8912 sayılı yazı işaret edilen basın bildirinde ayrıca yazıda dile getirilen “Yağmacı/Şaibeli dergilerde yapılan yayınların doçentlik başvurularında kabul edilmemesi” kararının profesörlük başvurularında da aynen geçerli olması gerektiği ifade etti.
İl Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Recep BİRGÜL imzalı Türk Eğitim-Sen Muğla şubesinin yayınladığı basın bildirisi ;
İLMİ TUTARSIZLIK / AKADEMİK YETERSİZLİK
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi (MSKÜ) senatosunda konuşurken dahi “Profesörlük akademik bir kadro değildir” ifadesini farklı zamanlarda birkaç kez kullanabilen rektör Prof. Dr. Hüseyin Çiçek’in, eğer YÖK olaya acilen müdahale etmez ise, profesörlük kadrolarının verilmesinde yeni bir skandala daha imza atmanın arifesinde olduğu duyumları mevcuttur. Olayın gelişimi şöyledir: 27 Eylül 2021 tarihinde üniversitede görevli bölüm başkanlarından MSKÜ Atama ve Yükseltme Kriterleri Yönetmeliği rutin değerlendirme toplantısında görüşülmek üzere, varsa bölüm başkanlığı görüşlerinin resmi yollarla iletilmesi istenmiştir. Bu talebe istinaden Türk Eğitim-Sen Muğla İl Başkan Yardımcısı ve aynı zamanda da İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı olan Prof. Dr. Recep BİRGÜL, 29 Eylül 2021 tarihinde resmi yazı ile Bölüm Başkanlığı görüşünü rektörlüğe iletilmek üzere, dekanlığa iletmiştir; bu yazıda, Üniversitelerarası Kurul (ÜAK) tarafından tüm üniversitelere gönderilen 23.09.2020 tarih ve 8912 sayılı yazı işaret edilerek, o yazıda dile getirilen “Yağmacı/Şaibeli dergilerde yapılan yayınların doçentlik başvurularında kabul edilmemesi” kararının profesörlük başvurularında da aynen geçerli olması gerektiğini ifade etmiştir. Zira Yağmacı/Şaibeli dergilerde ancak ciddi miktarlarda para ödeyerek yapılan yayınlar, üniversitelerde akademik unvana sahip bütün öğretim elemanlarının her yılbaşında hazırlamış olduğu akademik teşvik başvurularında dahi kullanılamamaktadır. Görüldüğü gibi bu uygulamaya profesör unvanına sahip öğretim üyeleri de dâhildir. İlk etapta, doçentlikte kabul edilemeyen Yağmacı/Şaibeli dergilerde para ödenerek yaptırılan yayınlar zaten profesörlük başvurularında da kullanılamaz diye düşünülecektir. Ancak maalesef bu gibi konular idari yargıya intikal ettiğinde idare mahkemeleri mantıksal çıkarımlara göre değil yazılı metinler üzerinde var olan ifadelere göre karar vermek durumunda kalmaktadırlar. Bu yasal boşluğu fark eden Prof. Dr. Recep BİRGÜL, MSKÜ Atama ve Yükseltme Kriterleri Yönetmeliği güncellenirken bu konunun da yazıya dökülmesini ve bir “atı alan Üsküdar’ı geçti” durumu yaşanmaması için görüşlerini resmi yazı ile üst makamlara iletmiştir. Her nedense, aradan geçen yaklaşık bir aylık süreye ve bu süre zarfında değişik zamanlarda iki kez üniversite senatosu toplantısı yapılmasına rağmen MSKÜ Atama ve Yükseltme Kriterleri Yönetmeliği üniversite senatosu gündemine alınmamıştır. Üniversite içi resmi yazışmalara göre 21 Ekim 2021 tarihi itibariyle, rektör Çiçek’in yeni bir kadro ilanı çalışması başlattığı anlaşılmıştır. Bu noktada akla gelen ilk soru neden bu kadro ilanının MSKÜ Atama ve Yükseltme Kriterleri Yönetmeliği güncellenmeden önce yapılmak istendiği sorusudur. Şurası açık ki, rektör Çiçek’in kriterler konusunda görüş bildiren az sayıdaki öğretim üyesinin önerdiği görüşlerden haberdar olmaması düşünülemez, aksi durumda zaten asli görevini yapmıyor demektir. Hal böyleyeyken, başarılı bilimsel projeler yürüten, bunların sonuçlarını saygın (ve yayınlanması için para da ödenmeyen) dergilerde yayımlayan yüzlerce akademisyenin hak ettikleri kadroları aylardır, hatta bazılarını yıllardır vermeyerek haklarını belki de bir anlamda gasp eden rektör Çiçek ne oldu da birden bire atama yükseltme kriterleri güncellenmeden önce alelacele kadro dağıtmaya niyetlendi? Acaba, bütün maharetleri sadece rektörlere şirin görünmek olan, sözüm ona “bilimsel” çalışmalarını ancak yüklü miktarlarda para ödeyerek Yağmacı/Şaibeli dergilerde yapabilen biri(ler)i var da, onları mı kurtarmak istemektedir? Bu kadar acilen atanmaları ve kurtarılmaları gereken birileri mi var? Eğer bir çekinceleri ve korkuları yoksa neden ÜAK doçentlik başvuru kriterlerinin profesörlük atamasında da uygulanmasını talep eden görüşün Atama ve Yükseltme Kriterleri Yönetmeliği’nde açıkça yer almasını bekleyemiyorlar? Atanmayı gerçekten hak eden kadroları aylardır ve hatta yıllardır bekletirken ne oldu da atanmayı hiçbir şeklide hak etmeyen bazılarının kadroları için bu şaibeli durum sayın rektör tarafından göze alınmaktadır? Bu durumun üniversite içinde özlük hakları bir anlamda gasp edilmekte olan yüzlerce akademisyeni infiale sürükleyeceği neden göz ardı edilmektedir? Bu el bombasını üniversiteye bırakmaya rektör dahi olsa kimsenin hakkı yoktur. YÖK’ü göreve davet ediyor, doçentlik başvurularında zaten yasaklı olan Yağmacı/Şaibeli dergilerde yapılan yayınlarla atanmanın aynı şekilde hem doktor öğretim üyesi hem de profesör kadrolarına atanmada da uygulanarak, Yağmacı/Şaibeli dergilerde yayın yapan kifayetsiz muhterislerin, akademik kaliteyi aşağıya çekmesinin önüne geçilmesini talep ediyoruz.
Prof. Dr. Recep BİRGÜL
Türk Eğitim-Sen Muğla İl Başkan Yardımcısı