Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Erol Özvar, ''Baştan açık yüreklilikle ifade etmek isterim ki, son dönemde YÖK olarak tüm konularda üniversitelerle daha yakın bir iletişim içerisinde olma konusunda net bir duruşumuz oldu. Vakıf üniversitelerini temsil eden siz değerli paydaşlarımızla da sürekli irtibat halindeyiz. Bugün buraya gelmemizin sebebi de iş birliği içerisinde aldığımız bu kararların daha uygulanabilir, uzun vadeli ve sürdürülebilir olması yönünde adım atmaktır.
Yeter ki, iş birliği içerisinde, doğru politikalar belirleyelim ve ilgili paydaşların hepsi sorumluluk içerisinde hareket etsin. YÖK olarak bizler de sizlerin bu asli görevlerinizi yerine getirmenizi kolaylaştırmak için politikalar üretmek ve koordinasyon sağlamakla mükellefiz.
Tüm süreçlerde sizleri dinlemek ve karar alma süreçlerine sizleri de dahil etmek bizim sorumluluğumuz. Vakıf üniversiteleri olarak sizlerin sorumluluğu ise üniversitelerinizi ‘vakıf’ kimliğine ve ruhuna uygun şekilde işletmek ve kamusal faydayı gözetmektir. Bildiğiniz üzere Türkiye, yükseköğretim alanında çok köklü değişim ve dönüşümler yaşadı. Bu dönüşümlerin başında da genişleme ve büyüme gelmektedir. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde Türkiye'de, yükseköğretime erişimde büyük bir demokratikleşme yaşanmıştır. Böylece yükseköğretim elit bir kesime hitap eden bir hizmet olmaktan çıkmış ve en geniş anlamıyla halkın hizmetine sunulmuştur. Özetle, 2006 yılından sonra yükseköğretim kurum sayısında önemli bir artış yaşanmış ve üniversitesiz ilimiz kalmamıştır. Aynı zamanda vakıf yükseköğretim kurumlarının sayısı da artmıştır. Bugün 75’i üniversite olmak üzere vakıf yükseköğretim kurumlarımızın sayısı 79’a ulaşmıştır.
Nitekim, barajı kaldırmamızın akabinde, bu yılki başvuru sayıları geçen yıla göre yaklaşık %25 artmıştır. Bir başka ifadeyle, geçen yıl 2 milyon 607 bin 903 aday başvuru yapmışken, bu yıl aday sayısı 3 milyon 243 bin 425’e yükselmiştir. Bu sayı, Türkiye’de yükseköğretime erişim talebinin ne kadar yüksek ve canlı olduğunun en büyük kanıtıdır. Geleceğe yönelik yaptığımız projeksiyonlar bu talebin daha da yükselebileceğini göstermektedir. Yine aldığımız karar sayesinde, 3 milyona yakın puanı hesaplanan öğrenci arasından 850 bini yüz yüze eğitim programlarına yerleştirilmiştir. Böylelikle Türkiye’deki yükseköğretim kurumlarımızın kontenjanlarının %99’u dolmuştur. Bu sonuç oldukça memnuniyet vericidir. Sizlerin de bu sonuçtan duyduğunuz memnuniyeti bana ilettiğiniz mesajlardan yakinen biliyorum.
Bu oran, Türkiye’de vakıf yükseköğretim kurumlarının çok ciddi bir kapasiteye ulaştığının kanıtıdır. Daha önemlisi, İstanbul ve Ankara gibi illerde yeni yerleşen öğrenciler içerisinde vakıf öğrencilerinin payı çok daha yüksektir.
Önümüzdeki önemli gündem maddelerinden biri de uluslararası öğrencilerin Türk Yükseköğretim sistemine daha fazla oranlarda kalite güvencesiyle katılımının artırılmasıdır. Bugün itibarıyla 250 bini geçen uluslararası öğrenci üniversitelerimizde öğrenim görmektedir. Hedefimiz, belirli plan ve politikalar çerçevesinde bu sayıyı 500 bine çıkarmaktır. Yalnız bu hedefimizin tutturulabilmesi için hepimizin riayet etmesi gereken kurallar ve standartlar var. Sınav dahil olmak üzere öğrenci seçme ve yerleştirme sürecine dair yeni birtakım düzenlemelerin, sizlerin de katılımı ile gerçekleştirileceğini sizlerle paylaşmak isterim.
Uluslararası öğrenci sahasına girmek veya burada daha çok var olmak isteyen vakıf üniversitelerimizden öğrencilerin suiistimaline sebebiyet verecek tasarruf ve uygulamalar konusunda fevkalade dikkatli olmalarını rica ederim. Uluslararası öğrenci kabulünde kalite ve memnuniyet odaklı hareket eden kurumlarımızı desteklemeye devam edeceğiz.
Yayımladığımız 2021 Vakıf Üniversiteleri İzleme Raporu’na göre, vakıf üniversitelerimizin büyük çoğunluğu (60%) İstanbul’dadır. İstanbul, Ankara ve İzmir illerimiz vakıf yükseköğretim kurumlarımızın yaklaşık 80%’ine ev sahipliği yapmaktadır. Bu durum göstermektedir ki vakıf yükseköğretim kurumlarımızın nüfusa oranla coğrafi dağılımı dengesizdir. Bu dengesiz dağılım farklı illerden gelen taleplerin karşılanmasında da vakıf üniversitelerimizin sayıca yetersiz olduğunu ortaya koymaktadır. Bu nedenle vakıf yükseköğretim kurumlarımızın taleplerini değerlendirirken coğrafi dağılımı göz önünde bulundurduğumuzu belirtmek isterim.
Nitekim bu sürecin sonunda, hamdolsun bugün kontenjanlarımızdaki doluluk oranlarımız %99’a ulaştı. Vakıf üniversitelerinde geçen yıl doluluk oranı %75 iken bu yıl %98’e yükseldi. Vakıfların doluluk oranında, yani yerleşen sayısında, %23’lük bir artış olmuştur. Geçen yıl yaklaşık 42 bin kontenjan boş kalmış iken, bu yıl boş kontenjan sayısı 4 bindir. Attığımız adımlar sayesinde boş kontenjan sayısı geçen yılın onda birine düşmüştür.
Öğrencileriniz Yükseköğretim Programları ve Kontenjanları Kılavuzu’nda yer alan koşullar çerçevesinde üniversitelerinizi tercih etse de kayıt aşamasında ücretlerden kaynaklı olarak oluşabilecek tereddütlerin kayıtlı öğrenci sayısını olumsuz etkilememesi için, sizlerin ekstra bir indirim kampanyası yapması faydalı olacaktır. Böylece atacağınız adımlar tüm sektörlerde olumlu yansımalara sebebiyet verecektir. Mevcut ekonomik koşullar çerçevesinde özellikle ücretli programlara yerleşen hiçbir öğrencimizin maddi imkânsızlık dolayısıyla eğitimini aksatmasını istemiyoruz. Bu çerçevede, vakıf üniversitelerimizden öngörülebilir ve istikrarlı bir ücret politikası benimsemelerini de bekliyoruz. Ücretli programlara yerleşen öğrencilere çeşitli indirimler yapan vakıf üniversitelerimize teşekkürlerimi ifade etmek isterim. Bu konudaki süreçleri yakından takip ettiğimizi bilmenizi istiyorum. Atacağınız adımlara ek olarak, bizler de süreçleri hızlandırma ve vakıf yükseköğretim kurumlarının taleplerini karşılama konusunda daha destekleyici bir tutum içerisinde olacağız.
Özetle, bu yıl yerleşen oranlarındaki görülen artışları, öğrenciler lehine bir iyileştirme yapılması için bir fırsat olarak değerlendiriyoruz. Bu iyileştirme kayıt sayılarını maksimum düzeyde tutmaya yardımcı olacaktır. Bu konuda vakıf üniversitelerinden adımlar bekliyor ve vakıf kimliğine yakışır bir şekilde toplumsal sorumluluğu daha fazla üstlenmelerini istiyoruz.
Özellikle öğrencilerimizin barınmasında vakıf yükseköğretim kurumlarımız daha fazla destek vermelidir. Öğrencilerine çok iyi sosyal imkanlar sunan vakıf yükseköğretim kurumlarımız varken, bu konuda potansiyelini henüz ortaya koyamamış kurumlarımız da mevcuttur. Ancak toplam 79 vakıf yükseköğretim kurumumuzun toplam yurt kapasitesinin 35 bin olduğunu da üzülerek müşahede ediyorum. 700 bin civarında öğrenciye sahip vakıf yükseköğretim kurumlarının %5’lik bir yurt kapasitesine sahip olmaları kabul edilemez. Bundan sonra, vakıf yükseköğretim kurumlarının kontenjanlarını belirlerken öğrencilerin barınma kapasitelerini de dikkate alacağımızı sizlerle paylaşmak isterim. Barınma hususunda bu yıl vakıf yükseköğretim kurumlarımızın ihtiyacı olan öğrencilerimizin en az %10’u için bir imkân oluşturmalarını bekliyoruz.
İstikbalde ülkemizi yönetecek yeni ve genç nesilleri yetiştirmek gerçekten büyük bir fedakârlık istemektedir. Bu fedakarlığın semeresi ise bütün gayret ve çabalara değecek niteliktedir. Siz vakıf üniversiteleri yöneticileri olarak bu sorumluluğu ve onun gerektirdiği fedakarlığın bilincinde olarak dile getirdiğim hususlarda icap eden adımları atacağınızdan kuşkum yoktur.'' dedi.