KamuMeb

Sınavsız İlitama Acil İhtiyaç Vardır

DİYANET PERSONELİ

Ankara Kızılcahamam Eliz Otel Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen Diyanet-Sen 2. Büyük Türkiye Buluşması'na katılan Diyanet-Sen Genel Başkan Ali Yıldız, önemli açıklamalarda bulundu.

Diyanet-Sen Genel Başkan Ali Yıldız, ''Diyanet- Sen olarak milletimize, memleketimize, medeniyetimize hizmet ediyoruz. Biz millet iradesinin sendikacılıktaki adıyız. Hak arama mücadelesinin Türkiye’deki adresiyiz. Çanakkale ruhuyuz. Diyanet- Sen,Yunus’u, Mevlana’yı, Hacıbektaşı Veliyi, Hacı Bayramı Veliyi rehber edinenlerin merkezidir. Diyanet-Sen hıl’fül fudul’ ruhuyla kurulmuş ve bugüne kadar da üyelerimizin desteği ile bu anlayıştan taviz vermeden yoluna devam etmektedir.

Bütün bunlar asla sizlerin moral ve motivasyonunu bozmasın. Sizlerin görevi, günlük tartışmaların, özellikle de provokatif niyetle yürütülen saldırıların çok üzerindedir. Bunun için ne olursa olsun kuşatıcı, birleştirici, gönül kazanıcı, teskin edici yaklaşımınızdan taviz vermemelisiniz. Vazifenizi aşkla, heyecanla, samimiyetle yürüttüğünüz sürece üstesinden gelemeyeceğiniz hiçbir mesele, kazanamayacağınız hiçbir kalp kalmayacağından emin olun.

Cepheleşme değil, kucaklaşma; ayrılık değil, buluşma; kavga değil, uzlaşma hedefimizdir. Sözümüz Diyanet-Sen’dir, gücümüz Memur-Sen, cesaretimiz erdemliler hareketi olan tarihimizdir, umudumuz muzaffer ve müreffeh Diyanet-Sen’in kuruluş ilkelerine göre var olması ve yaşatılmasıdır. Sizin başarınız, Diyanet-Sen’in başarısı, ümmetin zaferi olacaktır. Diyanet-Sen yükselen bir değer olarak, Diyanet çalışanlarının gönlünde yerini almaktadır. Sizlerin bu yeri daha da sağlam hale getireceğinize inancım tamdır.

Ülkemizin her zorlu sürecinde taşın altına elini değil gövdesini koyan din görevlilerimiz bu zorlu süreçte de sağlık çalışanlarımızın ardından sahanın sesiz kahramanları olarak Vefa Sosyal Destek Grupları’nda, Filyasyon ekiplerinde en çok görev alan kamu kesimi olmuştur. Kurtuluş Savası’nda Sütçü İmam olup bacısının yaşmağını indirtmeyen, 15 Temmuz’da salaları ile tankları durduran, pandemi döneminde ise kendi asli görevlerinin yanında Vefa Sosyal Destek Gruplarında, filyasyonda, izolasyonda görev alan vefakar, cefakar din görevlilerimize bir kez daha şükranlarımı sunuyorum. Marifet iltifata tabidir uyarınca Vefa destek gruplarında, filyasyon ekiplerinde görev alan tüm Diyanet personeline takdir ve teşekkür belgesi verilmesini istiyoruz.

Bütün bu kazanımlar sizlerin bizlerin kısaca Diyanet-Sen camiasının eseridir. Bizim emeğimiz üzerinden rakiplerimizin palazlanmasına ne izin verelim ne de göz yumalım. Diğer sendikalar, bizim kazanımlarımızı sahiplenmek için her türlü yolu deniyor, farklı entrikalar ortaya koyuyor. Dilekçe yazmayı, mektup yazmayı sendikacılık zannediyorlar. Gece gündüz demeden, ailelerimizi, eşlerimizi, evlerimizi, çocuklarımızı ihmal ederek ya da onların fedakarlıklarına sığınarak elde ettiğimiz kazanımları, kendi malları gibi göstermelerine fırsat vermemek de hepimizin ortak sorumluluğudur. 2004’ten bu yana hizmet kolumuz adına ne elde edilmişse hepsinin altında sendikamızın imzası, alın teri emeği vardır. Biz emeğimizi de, ekmeğimizi de, eserimizi de kimseye çaldırtmayız.

Toplu sözleşme priminde, maaşlarda ve ek ödemelerde ciddi artışlar sağlandı. Ramazan ayına özel fazla çalışma ücreti, vaizlere genel tatil günlerinde de fazla çalışma ücreti ödenmesi, Kuran Kursu Öğreticilerinin kayıt döneminde ek ders ücreti alması, imam hatip ve kayyımların fazla çalışma ücretlerine yüzde 25 zam yapılması, murakıpların tazminat oranlarının yüzde 50 artırılması hizmet kolu çalışanlarımız adına güzel kazanımlardır.

Biliyorsunuz 16 Şubatta Memur-Sen ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı arasında “3600 ek gösterge ve ek göstergelere ilişkin düzenleme yapılması” konusunda ilk toplantı gerçekleştirildi. Konunun yılın ilk yarısında karara bağlanması noktasında bakanlık yetkilileri ile mutabık kaldık. Bir takvim dahilinde yapılacak çalışma ile 3600 ek gösterge konusunu hayata geçireceğiz.3600 ek göstergenin bütün Diyanet çalışanlarını kapsayacak şekilde düzenlenmesi için çalışmalarımız devam etmektedir.

Kamuda esas olan kadrolu istihdam olmalıdır. Memur-Sen ile birlikte bunun için çalışmalarımıza devam edeceğiz.

Sizlerin de bildiği gibi kurumumuzda en son 7.800 yeni personel göreve başladı. Bu arkadaşların hepsini Diyanet-Sen üyeliği ile taçlandırmamız gerekiyor. Vicdani sorumluluk duygusu ve onurlu yaşama arzusuyla muazzam nitelikli bir atılıma imza atmalıyız.

Kurumumuz 120 bin çalışanı ile din hizmetlerini yürütmektedir. Ancak küresel bilgi çağında bu görevi daha iyi ve nitelikli yürütmek için yeniden yapılanmaya; bünyesinde çalışan personelin daha nitelikli hale gelmesi ve daha nitelikli din hizmeti yürütmesi için kendine özgü akademik bir birimin kurulmasına ihtiyaç bulunmaktadır. Bu ihtiyacı sendika olarak uzun yıllardır dile getiriyoruz. Diyanet İşleri Başkanlığı da bu konuda hazırlıklarına başlamasına rağmen maalesef bir türlü Diyanet Akademisi’ni hayata geçiremedi. Gerek İlahiyat Fakültelerindeki gerek İmam Hatip Liselerinden mezun olanların Akademi desteğiyle daha donanımlı hale gelmesiyle, muhatap kitlenin karşısına daha donanımlı ve nitelikli bir biçimde çıkmaları din hizmetinin verimini ve etkisini de artıracaktır.

Çok düzgün hizmet verenlerin yanında kimi vakıf ve dernekler, sahip oldukları imkânlarla dinî kurumları ve görevlileri yönetmeye kalkıyor. Hatta baskı ve mobbing uygulayanlar oluyor. Cami yaptırma dernekleriyle ilgili mevzuata 'Dernek, imamın görevine müdahale edemez' şeklinde bir müeyyide getirilerek cami derneklerinin imamlar üzerindeki amirane tavırlarına son verilmelidir. Yine cami, Kur’an kursu ve müştemilatla ilgili olarak gerek inşaat safhasında gerekse kullanım sırasında derneklerin aldıkları kararlarda müftülük onayının alınmasını şart koşan bir düzenlemenin bir çok sorunu çözeceğini düşünüyoruz. Cami dernekleriyle ilgili denetim ve yaptırımların sıkılaştırılması gerekir.

Camilerimizin de kuran kurslarımızın da tüm elektrik giderleri genel bütçeden karşılanmalıdır. Din görevlilerimiz elektrik faturalarının muhatabı olmadığı gibi cemaatten caminin giderleri için her hafta para toplamaları da cami görevlilerimizi rencide etmektedir.

Diyanet İşleri Başkanlığı’nda çalışan 117.861 personelden, %49’una tekabül eden 57.659’u İlahiyat Ön lisans mezunu, ayrıca ön lisans da okuyan 15.000 personel söz konusudur. Bilimsel, ekonomik, sosyal ve eğitimsel her gelişme din eğitimi ve hizmeti sunan DİB personeline yeni yeterlikler kazanma zorunluluğu getirmektedir. Bu yeterliklerin bir kısmı hizmet içi eğitim ile kazandırılsa da önemli bir kısmı akademik lisans tamamlama eğitimi gerektirmektedir. Diyanet İşleri Başkanlığı bu ihtiyacı göz önünde bulundurarak ilahiyat fakülteleri ile eğitim protokolü imzalamalı bu ihtiyaç bir an önce karşılanmalıdır.

Diyanet-Sen teşkilatıyla, üyesiyle 15 Temmuz gecesi bir bütün olarak hain darbe girişimin karşısında tek yumruk olmuş ve dimdik durmuştur. Milletimizle birlikte devletimizle birlikte bütün teşkilatımızla birlikte en ön safta demokrasi ve hukukun üstünlüğü için mücadele verdik. 15 Temmuz darbe girişiminin amacı Türkiye’yi karanlığa mahkum etmekti. Ancak millet durmak yok yola devam dedi. 15 Temmuz’da salalarla milleti meydanlara davet eden, darbecilerin uçak, helikopter ve mermi seslerini salalarıyla susturan büyük bir teşkilatız.

Son günlerde resmen çekildiğimiz İstanbul Sözleşmesi’ne kadına yönelik şiddetle mücadelede bir geriye gidiş olarak yansıtılmaya çalışılıyor. Bizim kadına yönelik şiddetle mücadelemiz İstanbul Sözleşmesi ile başlamadığı gibi, bu sözleşmeden çekilmeyle de bitecek değildir.Aileyi ve kadını güçlendirmek yerine, küresel lobilerin, baskı gruplarının, çıkar odaklarının ve cinsel sapkınlıkların propaganda mecrası haline gelen sözleşmenin feshedilmesi bize göre isabetli ve hayırlı bir gelişmedir. İstanbul Sözleşmesi kılıfı altında toplumsal bünyemizi zehirleyen söylem, eylem ve hedeflerin tehlikeli seviyelere ulaştığını görmek lazımdır. Dün kadına yönelik şiddetle ve kadınların insan olarak sahip oldukları haklarının kullanabilmesi konusunda nasıl mücadele ediyorsak, bugün de, yarın da aynı mücadeleyi sürdüreceğiz.'' dedi.

2. BÜYÜK TÜRKİYE BULUŞMASI SONUÇ BİLDİRGESİ

ANKARA-22 ŞUBAT 2022

4-B Sözleşmeli Düzenlemesi 2022’in İlk Yarısında Tamamlanmalıdır

Kamu personel sisteminde kadrolu istihdam esas alınmalı, sözleşmeli personel istihdamına son verilmelidir. 6. Dönem toplu sözleşme gereği 2022 yılında sözleşmeli istihdamına yönelik yeni düzenlemenin yılın ilk yarısında ivedilikle yapılarak birçok soruna ve hak kaybına yol açan sözleşmelilik sona erdirilerek sözleşmeli personel kadroya geçirilmelidir.

3600 Ek Gösterge Tüm Diyanet Personelini Kapsayacak Şekilde Düzenlenmelidir

3600 Ek gösterge ile ilgili düzenleme konusunda 6. Dönem toplu sözleşmede hükümetle mutabakata varılmış ve 16 Şubat 2022’de Memur-Sen ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı arasında “3600 ek gösterge ve ek göstergelere ilişkin düzenleme yapılması” konusunda ilk toplantı gerçekleştirilmiştir. 3600 ek gösterge düzenlemesi bütün Diyanet çalışanlarını kapsayacak şekilde 2022’nin ilk yarısında hayata geçirilmelidir.

Dayanışma Aidatı Hayata Geçirilmelidir

Toplu sözleşme masasında yetkili sendikanın imzası ile hayata geçen kazanımlardan sendika üyesi olmayanların da yararlanmasının adil olmadığını düşünüyoruz. Üye olmayanların da aynı haklardan yararlanması için yetkili sendikaya dayanışma aidatı ödemeleri gerekir. Bunun için gerekli düzenlemeler yapılarak dayanışma aidatı hayata geçirilmelidir.

4688 Sayılı Kanun Lafzen ve Ruhen Değiştirilmelidir

4688 Sayılı Kamu Görevlileri Kanununu maalesef 82 Anayasası gibi sivil bir yönetim ürünü değildir. 4688 Sayılı Kanun mutlaka hem lafzı hem ruhu değiştirilmelidir. Ülkemizin daha büyük, daha güçlü olması için fikirde, fiilde ve hedefte ortaklaşmaya ihtiyaç var. Sendikal alanda da daha iyisi, daha doğrusu ve daha adili için 4688 sayılı kanunun değişmesine, doğru hükümler içermesine ihtiyaç var. Hem masada hem temsil de hem pazarlık sürecin de hem de taraflar arasında adalet sağlanmalıdır. Evrensel ilkelere ve sendikal hakların gereklerine uygun kurallar olmalı ve toplu sözleşmenin kapsamı geniş tutulmalıdır.

Sendikalara Yüzde 1 Barajı Getirilmelidir

Sendika kurabilmek için faaliyet gösterdiği iş kolundaki memurların en az yüzde 1’ini kaydetme şartı getirilmelidir. 3-5 kişinin bir araya gelip yeni sendika kurmasının önüne geçilmelidir. Sendikal kazanımlardan yararlanmak içinde yüzde 1 şartı uygulanmalıdır. Tabela sendikacılığı ile emek sendikacılığının farklı ortaya konulmalıdır.

Vefa Destek Gruplarının ve Filyasyon Ekiplerinin Sessiz Kahramanlarına Teşekkürler

Koronavirüsle mücadele kapsamında illerde kurulan ‘Vefa Sosyal Destek Grupları’nda ve Filyasyon ekiplerinde büyük bir özveriyle çalışan sahanın sessiz kahramanları din görevlilerimize gönülden teşekkür ediyoruz. Vefa Destek Gruplarındaki cami görevlilerine konumlarıyla uyumlu olmayan görev ve sorumluluklar yüklenmemelidir ve göreve çıkan din görevlilerine güvenliklerini ve sağlıklarını korumaya yönelik tedbirler alınmalıdır.

İlitam Kontenjanları Yükseltilmedir

İlahiyat ön lisans programını bitiren Diyanet İşleri Başkanlığı çalışanlarına sınavsız lisans tamamlama hakkı tanınması ve İLİTAM program kontenjanlarının tüm talepleri karşılayacak ölçüde arttırılması din görevlilerinin eğitim seviyesinin yükseltilmesi açısından son derece önemlidir. Din eğitiminin kalitesinin ve verimliliğinin yükseltilmesi için din görevlilerinin eğitim seviyesinin yükseltilmesi elzemdir. Şu anda Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde yaklaşık 59 bin ilahiyat ön lisans programı mezunu çalışan mevcuttur. 15 Bin civarında da halen okuyan vardır. Son açıklanan İLİTAM kontenjanları bu ihtiyacı karşılamaktan çok uzaktır. Kurumumuz çalışanlarının eğitim seviyesinin yükseltilmesi açısından ön lisans mezunu çalışanların lisanslarını tamamlaya bilmeleri için İLİTAM kontenjanlarının artırılarak Diyanet İşleri Başkanlığına özel kontenjan tahsis edilmelidir. YÖK ile Diyanet arasında yapılacak protokol ile İlahiyat ön lisans mezunu kurum çalışanları lisans eğitimlerini tamamlamalıdır.

Diyanet Akademisi Hayata Geçirilmelidir

Diyanet-Sen’in 2007 yılından beri toplu sözleşme masasına taşıdığı Diyanet Akademisi hazırlıklarının tamamlandığı söylenmesine rağmen bir türlü uygulamaya geçmemesi üzücüdür. Zamanın gereklerine göre donanımlı, nitelikli ve model din görevlisi ihtiyacını karşılaması düşünülen Diyanet akademisinin bir an önce hayata geçmesi din istismarlarının da önüne geçecektir. Diyanet Akademisi, çağın getirdiği yeni problemlere Dinin doğru cevabını ortaya koyacak cesaret ve donanımda din görevlisinin yetiştirileceği bir eğitim-öğretim kuruluşu olarak düşünülmelidir. Bu şekilde düşünüldüğünde, Akademi’nin ivedilikle kurulmasının ve İmam-Hatip Liseleri, İlahiyat Fakülteleri, İslami İlimler Fakülteleri ve muadilleri ile işbirliği içinde çalışarak, nitelikli ve donanımlı din görevlisi yetiştirmeye başlamasının elzem olduğu daha iyi anlaşılmaktadır.

DİB Eğitim Uzmanı ve Din Hizmetleri Uzmanlarına Diğer Kurumlardakiler ile Eşit Haklar Verilmelidir

Diyanet İşleri Başkanlığı’nda çalışan Din Hizmetleri Uzmanı ve Eğitim Uzmanlarının eşdeğer kadrolardaki yerleri dördüncü kademeden ikinci kademeye alınmalı, iş güçlüğü, iş riski ve mali sorumluluk zammı diğer kurumlardaki gibi uygulanmalı, özel hizmet tazminatı ve ek göstergeleri yükseltilmeli, Din Hizmetleri Uzmanı ve Eğitim Uzmanlarına da Başuzmanlık verilmelidir.

Vaizlere Özlük Hakları Bakımından Kadrolarına Uygun Haklar Verilmelidir

Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde Vaiz olarak çalışanlara özlük hakları bakımından kadrolarına uygun haklar verilmelidir.

Murakıplar Maaş ve Özlük Hakları Yönünden Eşitlenmelidir

Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde çalışan murakıplar gerek kurumda eş değer kadrolarda çalışan personel ile gerekse diğer kurumlarda denetim işini yapan memurlar ile maaş ve özlük hakları bakımından eşitlenmelidir.

Unvan Değişikliği Sınavında Başarılı Olan Müezzinler A, B, C Grubu Camilerden Başlayabilmelidir

5 yıl ve üzeri müezzin görevi yapmış personelin Unvan değişikliği sınavında başarılı olmaları durumunda D grubu camilerden başlama şartının kaldırılarak C, B ve A grubu camilerin münhal kadrolarına atanabilmelerinin yolu açılmalıdır.

GİH, YHS ve THS Çalışanlarının Çalışma Şartları İyileştirilmelidir

Din hizmetinin verimliliğinin artırılması, kurumumuzun daha nitelikli olması için büyük bir emek ve gayret ortaya koyan şef, memur, şoför ve hizmetlilerimiz başta olmak üzere, genel idare hizmetleri, yardımcı hizmetler sınıfı ve teknik hizmetler sınıfı çalışanlarının çalışma şartlarında iyileştirme yapılmalıdır. Buna büyük bir katkı sağlayacak olan görevde yükselme, unvan değişikliği ve yer değişikliği talepleri ivedilikle karşılanmalıdır. Ayrıca yardımcı hizmetler sınıfı kaldırılarak genel idare hizmetleri sınıfına dahil edilmelidir.

Vekil ve Fahri Çalışanlar Kadroya Alınmalıdır

Yıllardır Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde fahri ve vekil olarak görev yapan bütün yeterliliklere haiz çalışanların son kez kadroya alınması gerekir. Kadrolu meslektaşları ile yıllardır aynı işi yapmalarına rağmen çok cüzi miktarda ücret alan ve bütün haklardan yoksun bırakılan Fahri ve Vekil çalışanlara son kez kadro verilmesi mağduriyetlerinin giderilmesi açısından önemlidir.

Vergi Dilimi Mağduriyeti Giderilmelidir

Artan oranlı vergi sistemi nedeniyle brüt maaşları üzerinden yılın başında yüzde 15 oranında vergi ödeyen çalışanlar toplam gelirleri 22 bin lirayı aştığı anda bir üst vergi oranı olan yüzde 20 vergi ödemeye başlıyorlar. Dolayısıyla brüt maaşları aynı kaldığı halde daha fazla vergi ödemek zorunda kalan çalışanların ellerine geçen net maaş düşüyor. Maaşlarına yapılan zamlar gelir vergisine giden hatta daha düşük maaş alma durumunda kalan memurların mağduriyeti giderilmelidir.

Camilerin Elektriklerinin Kesilmesi Kabul Edilemez

Her ne sebeple olursa olsun camilerin elektriklerinin kesilmesi kabul edilemez. Camilerin ısıtma soğutma giderleri de genel bütçeden karşılanmalı ve vatandaşların ibadet özgürlüğü önündeki bu utanç verici elektrik kesintisi derhal kaldırılmalıdır.

Kadınlar Sendikal Örgütlenmede Daha Aktif Rol Almalı

Diyanet İşleri Başkanlığı en köklü kurumlarımızdan birisi ve sendikalaşma oranı en yüksek kamu kesimi olmasına rağmen kurumumuzda da kadın çalışan oranı maalesef düşüktür. Genel Merkezden başlattığımız Kadınlar Komisyonlarının şube ve il yönetimlerinde de bir an önce kurulması daha önce kurulanların da daha aktif hale getirilmesi elzemdir.

Kadına Şiddeti Kendi Kültür ve Değerlerimizle Önleye Biliriz

Ülkemizin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesi oldukça yerinde bir karardır. Son günlerde resmen çekildiğimiz İstanbul Sözleşmesi’ne kadına yönelik şiddetle mücadelede bir geriye gidiş olarak yansıtılmaya çalışılıyor. Bizim kadına yönelik şiddetle mücadelemiz İstanbul Sözleşmesi ile başlamadığı gibi, bu sözleşmeden çekilmeyle de bitecek değildir. Aileyi ve kadını güçlendirmek yerine, küresel lobilerin, baskı gruplarının, çıkar odaklarının ve cinsel sapkınlıkların propaganda mecrası haline gelen sözleşmenin feshedilmesi bize göre isabetli ve hayırlı bir gelişmedir. İstanbul Sözleşmesi kılıfı altında toplumsal bünyemizi zehirleyen söylem, eylem ve hedeflerin tehlikeli seviyelere ulaştığını görmek lazımdır. Dün kadına yönelik şiddetle ve kadınların insan olarak sahip oldukları haklarının kullanabilmesi konusunda nasıl mücadele ediyorsak, bugün de, yarın da aynı mücadeleyi sürdüreceğiz.

Sendikal Yürüyüşümüze Kararlılıkla Devam Edeceğiz

Diyanet-Sen olarak, hak, özgürlük ve emek mücadelemizi üyelerimizin, Diyanet ve Vakıf çalışanlarının haklarının korunup geliştirilmesi, ülkemizde demokratik zeminin güçlendirilmesi, emeğin saygınlığının ülkemizde ve dünyada artırılması için sendikal yürüyüşümüzü kararlılıkla sürdüreceğiz. 

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.