Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, ''Okul öncesinden yükseköğretime, eğitimin her kademesinde eğitim çağ nüfusunun ilk kez yüzde 90'larının eğitimde yer bulabildiği bir dönemdir son yirmi yıl. 2000'li yıllarla okul öncesi 5 yaştaki okullaşma oranı yüzde 11'di, bugün yüzde 93. Ortaöğretimde okullaşma oranları yüzde 44'tü, bugün yüzde 90'ın üzerine çıktı. Yine yükseköğretimde net okullaşma oranları yüzde 14 iken ilk kez yüzde 48,5 oranına ulaştı. Bugün rekabet etmiş olduğumuz OECD ülkeleri bu orana İkinci Dünya Savaşı sıralarında, 1950'li yıllarda ulaşmışken ve son yetmiş yılda eğitimin kalitesini artırmaya odaklanmışken Türkiye maalesef bu gelişmeye yetmiş yıl gecikmeyle dâhil olabilmiştir.
Hepimizin hafızaları çok taze... Eğitimin önünde başörtüsü yasakları vardı. Kız çocuklarımız, kadınlarımız eğitim kurumlarının önünde, kendi ülkelerinde parya gibi bekletiliyordu. Bugün kadına şiddetle ilgili konuşanlar, o gün o kadınlarımıza reva görülen şiddetle ilgili en ufak bir sözcük söylemiyorlardı. Bugün beyin göçünden bahsedenler, o gün kadınlarımız yükseköğretime erişebilmek için kendi ülkelerini terk ettikleri zaman tek kelime etmiyorlardı. Özellikle akademik olarak başarılı öğrenciler imam hatip ve meslek liselerinden uzaklaştırıldılar. Başörtüsü yasakları ve katsayı uygulamaları kaldırıldığı gibi sadece imam hatip liselerinde okuyan çocuklarımızın değil, tüm okullarda okuyan çocuklarımıza peygamberimizin hayatı, Kur'an-ı Kerim gibi dini bilgileri öğrenmeyle ilgili seçmeli ders imkânı getirildi. İlk kez başörtülü öğretmenlerimiz derslere girebilir hâle geldi. Yani son yirmi yıl bir taraftan her ülkenin en kalıcı sermayesi olan beşeri sermayesinin maksimum verimlilikte kullanıldığı bir dönem olmakla beraber eğitimde tüm antidemokratik uygulamalar da kaldırıldı.
Bu ülkede maalesef kalite bir truva atı olarak kullanılmaktadır. Hiçbir zaman eğitimde büyüme, kaliteye düşman olmak zorunda değildir. Bugün kaliteden bahsedenler, dün çocuklarınızın erişimini engelleyenlerdir. Neden yetmiş yıl gecikme yaşandı? Vesayet odakları, kültürel iktidarı sadece seçkinci bir yaklaşımla kendi çocuklarına uygun görüyorlardı. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde son yirmi yılda halkın büyük çoğunluğunun çocuklarının eğitime erişerek ilk kez kültürel hegemonyaya meydan okuma ve ortak olabilme imkânı getirilmiş oldu.
2000'li yıllarda ortaöğretimdeki okullaşma oranları yüzde 44 olmasına rağmen öğretmen başına düşen öğrenci sayısı 40'ların üzerinde, derslik başına düşen öğrenci sayısı da yine 40'ların 50'lerin üzerindedir. Bugün bu okullaşma oranları yüzde 90'ların üzerine çıkmasına rağmen Sayın Cumhurbaşkanımızın destekleriyle eğitim sistemimizdeki öğretmen sayıları sürekli arttırılarak 2000'li yıllardan çok daha düşük oranlara ulaşmıştır.
2000'li yıllarda eğitim sisteminde 500 bin öğretmen varken bugün 1,2 milyon öğretmen olan bir eğitim sistemine sahip olduk. Bugün atamaları yapılacak olan 20 bin öğretmenimizle de bu oran çok daha yükselecek. Çok daha güçlü hâle geleceğiz.'' dedi.
Atama sonuçlarına https://pbs.meb.gov.tr/ sonuc veya https://www.turkiye.gov.tr/milli-egitim-sozlesmeli-ogretmenlik-atama-sonucu-sorgulama adresinden kişisel e-Devlet şifreleri kullanılarak erişebiliyor.