Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, ''Köy yaşam projemizi Samsun'da başlattık. O okullarımızı artık eğitim sistemimizin içerisine vatandaşlarımızın hizmetine sunmak istiyoruz. Atıl kullanılan binalardı ve burada şöyle bir açılım yaptık; öncelikli olarak eğitimle için kullanmayı hedefledik. Köy ilkokulu ile ilgili yönetmeliği değiştirdik. Öğrenci sayısına bakmaksızın tüm Türkiye'de köy okullarımız açılabilecek.
Anaokulu ilgili de yönetmelik değişikliği yaptık. Köy okulundaki 10 olan öğrenci 5'e düşürdük. Bu küçük adımımızla 1.800 tane köy okulunda ana sınıf açtık ve yaklaşık 12 bin köydeki çocuğunuz köy okullarıyla buluştu.
Köy yaşam merkezleri ile sadece köy okullarını yeniden açmayı değil çok daha kapsamlı bir yaşam merkezi kurmayı amaçlıyoruz. Taşımalı eğitimi ortadan kaldırmanın çok ötesinde köydeki tüm vatandaşlarımızın istediği eğitim hizmetini götürerek çocuklarımızı o imkanlardan yararlandıracağız.
Tüm dünyada engelli bireylerin eğitiminde esas alınan, "kaynaştırma/bütünleştirme" metodudur ki Türkiye'de de özel eğitim ihtiyacı olan çocuklarımızın eğitiminde odağımız, özel çocuklarımızın akranlarıyla birlikte eğitim almalarını, sosyalleşip gelişmelerini sağlamaktır. Engelli bireylerimizin eğitimiyle ilgili çok önemli bir hamle yaptık: 18 yaş üstü engelli kardeşlerimizin gideceği bir eğitim kurumu yoktu. Bu konuda Sayın Emine Erdoğan Hanımefendi'nin de destekleri ile yol aldık ve Türkiye'de ilk kez Ankara, İstanbul ve İzmir'de "engelli halk eğitimi merkezleri"mizi kurduk.
Bakanlığımızın aldığı çok önemli kararlar, uygulamalarla her yaştan vatandaşımızın eğitime erişimi ile ilgili engelleri kaldırdık. Ülke olarak özel eğitim konusunda kıta Avrupa'sındaki çoğu ülkeden çok daha iyi noktadayız. Bu dönemdeki en önemli bir diğer hamlemiz, "mesleki eğitim" alanında oldu. Mesleki eğitimin tüm alanlarında sektör ve temsilcileriyle iş birliğimiz var. Sektör temsilcileri artık mezunları beklemiyor. Biz öğrencilerimizi onlarla birlikte eğitip mezun ediyoruz. Bugün itibarıyla mesleki eğitime devam eden öğrencilerimiz hem eğitim alıyor hem para kazanıyor hem de üreterek ihracat yapıyor.
Millî Eğitim Bakanlığı tarihinde ilk defa mesleki teknik okullarımızdan çıkan ürünler tescillendi ve 74 ürünün ticarileşmesi sağlandı. 25 Aralık 2001 tarihinde 3200 Sayılı Mesleki Eğitim Kanunu'nda yaptığımız değişiklik de çok önemli hamlelerimizden biri oldu. Mesleki eğitimi güçlendirdiğimiz bu süreçte 370 bin yeni gencimiz mesleki eğitimle tanıştı.
2022'nin sonuna kadar hedefimiz, 1 milyon genci mesleki eğitimle buluşturmak. Böylelikle mesleki eğitimde katettiğimiz mesafeyle iki önemli atılım yaptık: İş gücü piyasasının eleman ihtiyacına cevap verir hâle geldik. Ülkemizdeki genç işsizlik oranını düşürerek istihdam olanaklarını artırdık. Tüm tarım meslek liselerimizin uygulama alanlarının kapısında satış ofisleri kurduk. Vatandaşlarımız, öğrencilerimizin üretmiş oldukları ürünleri çok makul fiyatlarla alabilecekler.
Mesleki eğitimdeki üretim kapasitesi, 200 milyonluk bantlardan 2021 yılında 1 milyar 162 milyona çıktı. Öğrencilerimiz 50 milyon TL'ye yakın bir pay aldı. Meslek liseleri ihracat yapıyor. Yılda 3 tane fikri mülkiyet tescili alan bir eğitim sisteminden, 2022 yılında 7 bin 200 tescil alan bir eğitim sistemine geldik. Bunların 74 tanesi ticarileşti. Milli eğitim tarihinde ilk defa Milli Eğitim Bakanlığının okullarından tescili alınan ürünlerin ticarileşmesi sağlandı.
İstanbul'da bir meslek lisemiz ilk kez yurtdışına ihracat yaptı. Kâğıt havlu üretti. Güzel olan şey kâğıt havlu üreten makineye de ürettiler. Hızlı bir şekilde bu makineyi tüm illerimizde yaygınlaştıracağız. 2022 2023 eğitim öğretim yılında tüm okullarımızda kâğıt havlu ihtiyacını gidermiş olacağız. Teknolojik imkânları sunmak ile ilgili bir sıkıntımız yok ama teknoloji kullanımını iyi yönetmeliyiz. Teknoloji bağımlılığı konusunda sorunlar ortaya çıktı salgın sürecinde. Teknolojiye hayır diyebilmemiz mümkün değil. Ama teknolojiyi çok rasyonel kullanmamız gerekiyor.'' dedi.