Bilindiği üzere okul öncesi ve ilkokul 1’inci sınıflar 21 Eylül 2020 tarihinde kademeli olarak yüz yüze eğitime geçmişti. Ardından 12 Ekim tarihi itibariyle 2, 3, 4, 8 ve 12. sınıflar için yüz yüze eğitime başlanacak.
Eğitimin yüz yüze eğitime ihtiyacı olduğunu bildiren Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, uzaktan eğitimin yüz yüze eğitimin yerini tutmadığını vurguladı.
Maske, mesafe ve hijyen kuralının sağlanması, sınıfların seyreltilmesi, her gün yerine haftanın belli günleri okula gidilmesi, okulda kalma süresinin kısaltılması ve yüz yüze eğitime paralel olarak uzaktan eğitimin de yürütülmesi koşuluyla yüz yüze eğitime geçilmesinin önemli bir adım olduğunu söyleyen Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, “Bu süreçte en çok öğretmenlerimiz ve öğrencilerimiz olumsuz yönde etkilenmiştir. Başta tablet, bilgisayar ve internet sorunu özellikle maddi durumu iyi olmayan bir kısım öğrencilerimizin derslere katılamamasına yol açmaktadır. Önümüzdeki süreçte en büyük temennimiz; yüz yüze eğitim kararının ardından başta Milli Eğitim Bakanlığı olmak üzere öğretmenlerin, idarecilerin, öğrencilerin ve velilerin kurallara uyarak, bu sürecin sağlıklı olarak yürütülmesinin sağlanmasıdır. Öğrencilerimiz ve öğretmenlerimiz ancak bu şekilde sağlıklı bir eğitim-öğretim sürecine dahil olabilir” dedi.
Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, taleplerini sıraladı ve "okullarda mutlaka maske, hijyen ve sosyal mesafe kuralı sağlanmalıdır. Sınıflarda öğrenciler arasında en az 1.5 metre mesafe olmalıdır. Teneffüs saatleri diğer kademelerle çakışmayacak şekilde ayarlanmalıdır. Çocukların teneffüste dahi sosyal mesafe kuralına uyması azami düzeyde sağlanmalıdır. Milli Eğitim Bakanlığı rutin hijyen kontrollerini istisnasız her okula ve sık sık yapmalı, eksiği olan okullara malzeme takviyesi gerçekleştirilmelidir. Servislerde de kontroller yoğun şekilde sürdürülmeli, çocuklarımızın oturma düzeni sosyal mesafe kurallarına göre yapılmalıdır. Milli Eğitim Bakanlığı vaat ettiği 500 bin tableti hızla ihtiyaç sahiplerine ulaştırmalıdır. İhtiyaç sahiplerinin sağlıklı bir şekilde tespit edilmesi, bu noktada haksızlığa yol açacak uygulamalardan kaçınılması çok önemlidir. Tabletler her aileden ihtiyaç sahibi bir öğrenciye değil, o ailede okul çağında kaç çocuk varsa, o çocukların hepsine ayrı ayrı dağıtılmalıdır. Zira aynı aileye mensup farklı kademelerdeki öğrencilerin ders saatlerinin çakışması durumunda çocuklar mağduriyet yaşayabilir. Geçtiğimiz hafta yayınlanan yönetmelik değişikliği ile birlikte atıl durumda olan köy okulları açılabilecek. Türk Eğitim-Sen olarak köy okullarının açılmasını, çocuklarımızın taşımalı eğitime gerek kalmadan kendi yaşadıkları yerde eğitim almasını çok önemsiyoruz. Bu; hem çocuklarımızın zaman kaybetmesini önleyecek, hem de taşımalı eğitimde yaşanan riskleri azaltarak, çocuklarımızın güvenle okula gidip gelmesini sağlayacaktır. Türk Eğitim-Sen olarak bu noktada talebimiz köy okullarının açılmasının hızlandırılmasıdır. Köy okullarının açılması ile birlikte öğretmen ihtiyacımız daha da artacaktır. Zira hali hazırda bile 100 bini aşkın norm kadro açığı bulunmaktadır. Okullarımızda öğretmen açığı nedeniyle 81 bin civarında ücretli öğretmen çalıştırılmaktadır. Dolayısıyla köy okullarının açılması ile birlikte zaten mevcut olan öğretmen açığı daha da artacaktır. Bu noktada talebimiz; bu süreçte ivedi bir şekilde 60 bin öğretmen ataması daha yapılmasıdır. Aksi taktirde hangi öğretmenlerle köy okullarını açacak, çocuklarımıza eğitim vereceksiniz? Velilere de önemli bir uyarıda bulunmak istiyoruz: Öğretmenlerimiz, idarecilerimiz okullarımızda her türlü önlemi alırken, sizler de onlara yardımcı olun! 2, 3, 4, 8 ve 12. sınıfların açılması ile birlikte okula giden öğrenci sayısı artacağından daha temkinli olmak zorundayız. Okul önlerinde yığılma yapmayın. Sosyal hayatınızı, temaslı olduğunuz kişi sayısını asgari tutun. İşyerinde, sokakta, çarşıda, pazarda, arkadaş buluşmalarında maskenizi çıkarmayın, sosyal mesafenizi koruyun. Unutmayın ki, tedbirsizliğimiz çocuğumuzun ve okula devam eden çocuğumuz üzerinden tüm toplumun sağlığını riske atmak demektir. Ülkemizin ancak eğitim ile ilerleyebileceği gerçeğini göz önünde bulundurarak, eğitimin daha fazla kesintiye uğramaması için elinizden her türlü gayreti gösterin." dedi.