Kanun, kariyer basamaklarının yeniden hayata geçirilmesi, uzman ve başöğretmenlere ücret ve ilave derece artışı getirilmesi, adaylık sürecindeki yazılı sınavın kaldırılması, öğretmenlere 3600 ek gösterge verilmesi gibi önemli özlük hakları ihtiva etmektedir. Bu yönüyle kanun bu üç konuda öğretmenlerimizin beklentilerini ve Eğitim-Bir-Sen’in toplu sözleşme masasına taşımış olduğu talepleri karşılamıştır. Ancak kanun, ne yazık ki, ‘meslek kanunu’ olarak nitelendirilmeyi hak edecek içerikten yoksundur.
Kanuna göre öğretmenlik, aday öğretmenlik döneminden sonra ‘öğretmen’, ‘uzman öğretmen’ ve ‘başöğretmen’ olmak üzere üç kariyer basamağına ayrılacak.
Aday öğretmenler, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması sonrasında öğretmenliğe atanabilecek, ki aslında Nisan 2021 tarihinde yürürlüğe giren 7315 sayılı Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu’na göre öğretmen atamalarında güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılması zorunludur.
Adaylık süresi bir yıldan az, iki yıldan çok olamayacak. Bu süre içerisinde zorunluluklar dışında aday öğretmenlerin görev yeri değiştirilemeyecek. Aday öğretmenler, eğitim ve uygulamadan oluşan Aday Öğretmen Yetiştirme Programı’na tabi tutulacak. Aday öğretmenlerden adaylık süreci sonunda Adaylık Değerlendirme Komisyonu tarafından yapılacak değerlendirme sonucunda başarılı olanlar öğretmenliğe atanacak.
657 sayılı Kanun’da yer alan hüküm meslek kanununa alınmak suretiyle adaylıkta aylıktan kesme veya kademe ilerlemesinin durdurulması cezası alanların görevine son verilmesi hükmü aday öğretmenler yönünden yeniden ifade edilmiştir.
Aday öğretmenlerden atanma niteliklerinden herhangi birini taşımadığı sonradan anlaşılanların, adaylık süresi içinde atanma şartlarından herhangi birini kaybedenlerin, adaylık sürecinde aylıktan kesme veya kademe ilerlemesinin durdurulması cezası alanların, aday öğretmenler için öngörülen Aday Öğretmen Yetiştirme Programı’na mazeretsiz katılmayanlarla bu program sonunda Adaylık Değerlendirme Komisyonu’nca yapılacak değerlendirmede başarısız olanların görevine son verilecek ve bunlar 3 yıl süreyle öğretmenlik mesleğine alınmayacak.
Aday öğretmenlerin adaylık sürecinde yetiştirilmelerine esas Aday Öğretmen Yetiştirme Programı ve Adaylık Değerlendirme Komisyonu’nun oluşumu ve aday öğretmenlik sürecine ilişkin diğer usul ve esaslar Bakanlık tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenecek.
Aday öğretmenlik dâhil öğretmenlikte en az 10 yıl hizmeti bulunanlardan mesleki gelişime yönelik 180 saatten az olmamak üzere düzenlenen Uzman Öğretmenlik Eğitim Programı’nı ve mesleki gelişim alanlarında uzman öğretmenlik için öngörülen asgari çalışmaları tamamlamış, kademe ilerlemesinin durdurulması cezası bulunmayan öğretmenler, uzman öğretmen unvanı için yapılan yazılı sınava başvuruda bulunabilecek. Uzman öğretmenlik unvanı için yapılacak yazılı sınavda 70 ve üzeri puan alanlar başarılı sayılacak.
Uzman öğretmenlikte en az 10 yıl hizmeti bulunan ve kademe ilerlemesinin durdurulması cezası olmayan uzman öğretmenlerden mesleki gelişime yönelik 240 saatten az olmamak üzere düzenlenen Başöğretmenlik Eğitim Programı’nı tamamlamış olan ve mesleki gelişim alanlarında başöğretmenlik için öngörülen çalışmaları tamamlayanlar başöğretmen unvanı için yapılacak yazılı sınava başvuruda bulunabilecek. Yazılı sınavda 70 ve üzeri puan alanlar başarılı sayılacak.
Yüksek lisans eğitimini tamamlayanlar, uzman öğretmen unvanı için öngörülen doktora eğitimini tamamlayanlar ise başöğretmen unvanı için öngörülen yazılı sınavdan muaf tutulacak.
Uzman öğretmen veya başöğretmen unvanı alanlara her unvan için ayrı ayrı olmak üzere bir derece verilecek. Halen uzman öğretmen ve başöğretmen unvanını haiz olanlar bu haklardan yararlanacak.
Kademe ilerlemesinin durdurulması cezası almış olanlar, cezaları özlük dosyasından silindikten sonra uzman öğretmen veya başöğretmen unvanı için başvuruda bulunabilecek. Öğretmenlik mesleği kariyer basamaklarında ilerlemeye ilişkin usul ve esaslar Bakanlık tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenecek. Kanunla, uzman öğretmenlere ödenen eğitim öğretim tazminatı yüzde 20’den yüzde 60’a, başöğretmenlere ödenen eğitim öğretim tazminatı ise yüzde 40’tan yüzde 120’ye yükseltildi.
15 Ocak 2023 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere, öğretmenlerin ek gösterge oranlarında 600 puan artışa gidilmiştir. Birinci dereceli kadroda görev yapan öğretmenlerin ek göstergeleri 3600’e çıkarılmıştır. Ek gösterge, ikinci derecede bulunan öğretmenler için 3000, üçüncü derecede bulunanlar için 2200 olarak belirlenirken, dördüncü derece için 1600, beşinci derece için 1300, altıncı derece için 1150, yedinci derece için 950, sekizinci derece için 850 olacak.
TBMM’de kabul edilen kanun, bir meslek kanunu olmaktan ziyade 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu’nun (adaylık süreci ile kariyer basamaklarını ve öğretmenliği tanımlayan) 43 ve 45. maddelerinin özüne dokunulmaksızın yeniden yazılmasından ibarettir. Kanun, bu hâliyle ciddi eksiklikler içermekte; öğretmenlik mesleğini sadece bazı yönleriyle ele alması, Yükseköğretim Personel Kanunu, Hâkimler ve Savcılar Kanunu gibi muadil düzenlemelerin çok gerisinde kalmasına sebep olmaktadır.
Anayasal hakları ihlal ettiği kadar öğretmenler arasında tepki çeken ve kamuoyu nezdinde yıpratıcı niteliği bulunan sözleşmeli öğretmenlik uygulamasının kaldırılmasına ve kadrolu öğretmenliğin esas alınmasına dair bir hükmün kanunda yer almaması, kanunun en büyük eksikliklerinden biridir.
Öğretmen adayının mesleki bilgi ve mesleki yeterlik düzeyini ölçmeyi öncelemeyen, adayın öğretmenlik mesleğine uygunluğunu ve yetkinliğini değerlendiremeyen, öğretmen yeterliliklerinin ve eğitim-öğretimin niteliğinin artırılmasına herhangi bir katkısı bulunmayan mülakat usulünün kanunla kaldırılmamış olması büyük bir eksikliktir.
Okul yönetiminin eğitim-öğretim hizmeti ve öğretmenlik mesleğiyle olan zorunlu ve gerekli bağlantısına rağmen, eğitim kurumu yöneticiliğinin yasal bir statüye kavuşturulma imkânı göz ardı edilmiş, kanunda eğitim kurumu yöneticiliği ve yöneticilerine ilişkin hükümlere yer verilmemiştir.
Öğretmen istihdamında zorluk çekilen veya görev sürelerinin ülke ortalamasının altında kaldığı kalkınmada öncelikli/az gelişmiş bölgelerde görev yapan öğretmenlere ilave tazminat ödemesi yapılması konusu kanunda yer almamıştır.
Öğretmenlik mesleğini ilgilendiren disiplin hükümleri, 657 sayılı Kanun’da yer alan genel disiplin hükümlerinden farklı olarak meslek özelinde ele alınmamış, (örneğin, 2547 sayılı Kanun’un 53. maddesinde akademik personel yönünden düzenlenen disiplin hükümlerine benzer) münhasıran mesleğe özgü disiplin hükümlerine yer verilmemiştir. Bütün meslek mensuplarını kapsayan, eşit, adil, ölçülebilir ve uygunluk denetimine elverişli, münhasıran Bakanlık merkez ve taşra teşkilatının yetkilendirildiği bir ödül ve başarı/üstün başarı belgesi sürecinin bulunmaması eksikliktir.
Eğitimi tehdit ve tahdit edecek boyuta varan okullarımızda meydana gelen şiddet olaylarını önleyecek, eğitim çalışanlarını şiddetten koruyacak hukuki ve idari düzenlemeler bu kanun kapsamında ele alınmalıydı.
Ücretli öğretmenliğin bir istihdam biçimi olmaktan çok emeğin istismar biçimi hâline dönüştüğü bir ortamda ücretli öğretmenliğin, meslek kanunuyla kaldırılmaması kabul edilemez. Ücretli öğretmenlik kaldırılmayacak ise arızi durumlar nedeniyle zorunlu bir istihdam yolu olarak kullanılması da gözetilerek en azından ‘ücretli öğretmenlerin, dengi kadrolu öğretmenlerin ücret seviyesinde bir aylık ücret almaları ve fiili çalışmaları ne olursa olsun sosyal güvenlik primlerinin aylık 30 gün üzerinden ödenmesi’ şeklinde, sosyal devlet ilkesi ekseninde bir düzenleme ne yazık ki yoktur.
Öğretmenlik, sadece kamu kurumlarında icra edilen bir meslek olmamasına, ülkemizde büyük ölçekli bir özel öğretim kurumları ağı faaliyet göstermesine rağmen, kanun yalnızca Millî Eğitim Bakanlığı kadrolarındaki öğretmenler gözetilerek kaleme alınmış, özel öğretim kurumlarında çalışan veya diğer kamu kurumlarında görev yapan öğretmenlere yönelik hiçbir düzenleme içermemiştir. Bu yaklaşım, hem eksikliktir hem de ayrımcılıktır.
Netice itibarıyla Meclis’te kabul edilen kanun, öğretmenlerin güncel taleplerinin bazılarını karşılaşmış olmakla yerinde olsa da, öğretmenlik mesleğini sadece belli boyutlarıyla ele almakta, öğretmenlerin beklentilerini topyekûn karşılamaktan uzak kalmakta; bir milyonu aşkın öğretmenin hak, yetki, görev ve sorumlulukları noktasında bir meslek kanununda olması gerekenleri kapsamamaktadır. Kanun, bu hâliyle eksiktir ve içeriğinin bir meslek kanunu olarak adlandırılmaya uygun şekilde öğretmenlerin hak, yetki ve sorumlulukları ekseninde ilave düzenlemelere ihtiyaç vardır.