Okulların açılıp açılmaması yönündeki çalışmalardan bahseden Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, "MEB olarak bizim görevimiz okulları açmak, açık tutmak. Okulların açılması için her türlü hazırlığımızı en küçük ayrıntısına kadar devam ettiriyoruz. Bunu yaparken de sadece MEB olarak bakmıyoruz meseleye, diğer bakanlıklarımızla da etkileşim içindeyiz. Çünkü bu ulusal, toplumsal bir konu" dedi.
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, "Ne tür hazırlıklar yapmamız lazım? Islak zeminlerde, sınıfın içinde ne olması gerekiyor? Koridorlar nasıl düzenlenmeli? Teneffüse çıkış saatleri nasıl ayarlanmalı? Öğretmenler odasında neye dikkat edilmeli, pansiyonlu okullarda neler yapılmalı? Bütün bunları ayrı ayrı, tek tek çalışıyoruz. Ve bu çalışmaların sonucunda da velilerimiz, öğretmenlerimiz ve okul yöneticilerimiz için çok çeşitli rehberler, el kitapçıkları da hazırlıyoruz" dedi.
Yüz yüze eğitim ile uzaktan eğitimin bir arada yürütülmesinin öngörüldüğü senaryoyu anlatan Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, "Diyelim ki koşullar öyle gerektirdi, okulları yarı zamanlı açabilir miyiz? Yani ikinci senaryoda hem uzaktan hem yüz yüze eğitimi birlikte götürmeyi anlatıyoruz. Bir başka senaryomuz okulların şehir bazlı olarak açılıp açılamayacağına ilişkin. Okullar şehirlere göre açılırsa diğer şehirlerin telafi programları nasıl ayarlanır, öğretmen eğitimleri nasıl çalışılır? Burada okulların tam olarak açılması ve tüm öğrencilerin okula devam etmesi senaryosunu birinci, yarı zamanlı açılmasıyla ilgili kısmı ikinci, şehir bazlı açılmasıyla üçüncü senaryodan bahsediyor isek, dördüncü senaryo olarak da okulların hiç açılmaması, tamamen uzaktan eğitimle sürecin devam ettirilmesi senaryosundan bahsedilebilir. Bize düşen hangi senaryo olursa olsun, bunun hazırlığını yapmaktır ve bunu da istişare ile danışarak uzmanlarla, bilim insanlarıyla beraber çalışarak yapıyoruz.
Bizim önceliğimiz çocuklarımızın sağlığı, öğretmenlerimizin sağlığı. Bunu da ön şart olarak değerlendiriyoruz. Hangi senaryo nasıl uygulanacak? Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulu ile istişare halinde, Cumhurbaşkanımızın liderliğinde yapılacak kabine toplantısında tüm verilerin ortaya konulması suretiyle bir karar ortaya çıkacaktır.
MEB olarak sürekli Sağlık Bakanlığı ile irtibat halindeyiz. Her ilde her ilçede bizim milli eğitim müdürlüklerimiz ve sağlık müdürlüklerinin ilgili temsilcileri belirli kurullar oluşturdular ve bu kurullar vasıtasıyla sürekli iletişim halindeler. Hangi ilde ne olursa ne yapılır, tümüyle o günkü koşullara bağlı. Eğer şehir bazlı uygulama konusunda sağlık açısından bir tavsiye ortaya çıkarsa, bir öneri gelişirse, Cumhurbaşkanımızın yapacağı toplantıda bu konuda belirli bir çerçeve oluşursa biz onun gereğini yaparız. Biz böyle bir durum söz konusu olursa buna hazır mıyız, bizim derdimiz bu, bizim görevimiz bu. Şehirlerimizde şehir bazlı bir çalışma yapmak icap ederse hemen bayram sonrası bütün şehirlerimizin milli eğitim müdürleriyle bir toplantı yapacağız ve bu toplantıda il il, ilçe ilçe nerede durumumuz nedir, nerede eksiğimiz var, bunların hepsini gözden geçiriyoruz aylardır, yine devam edeceğiz ve okulların açıldığı haftaya en yüksek hazırlıkla başlamak istiyoruz.
Biz asla geleceğe pazarlık yapmıyoruz. Mesela İngiltere’de okulların Eylül’ün ilk haftası açılacağı konusunda ve bazı Avrupa ülkelerinde açılacağı konusunda kesin açıklamalar yapıldı. Ama bizden beklenen şey şu; her ne olursa olsun gereğini yapmak, öğrenciyi ve öğretmeni korumak. Çocuğun elbette eğitim hakkı var; ama sağlık hakkı daha önceliklidir. Eğitim hakkının ortaya çıkmaması halinde de büyük riskler var. Yani bir toplumda çocukların çok uzun süreler eğitim almaması, ortaya çıkabilecek başka kritik noktaları gösteriyor ve bunun telafisi ne kadar uzarsa o kadar zorlaşır, zaman içerisinde bunlar biriktikçe dağ gibi yığılır ve bazı konuları telafi etmek çok daha güç hale gelebilir. O yüzden okulların açılmaması halinde kayıplarımız, risklerimiz nelerdir? Bunlarla ilgili de fikir yürütmek zorundayız" dedi.
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, açıklamasının devamında, "Biz elbette çocuklarımızın bilhassa ruh sağlığını önemsiyoruz. Çocuklarımızın akademik konulara hemen ilk gün girmesini beklemiyoruz. Önce oyun temelli bir yaklaşımla çocuklarımızın okul ortamına, öğretmenlerine, arkadaşlarına uyumunu önemsiyoruz. Bunun için de her yaş grubu için ayrı oyunlar ve etkinlikler belirledik. ‘Temassız Oyunlar Kitapçığı’ hazırladık, yani temas etmeden oyunlar nasıl oynanır bununla ilgili oyun listeleri oluşturduk.
Okullar açılmadan önce biz seminer döneminde öğretmenlerimizle beraber olacağız. Öğretmenlerimiz için kılavuzlar ve bu kılavuzların nasıl uygulanacağına dair videolar hazırladık. Hatta okuldaki tüm görevlilerin kendi işleriyle ilgili işlemleri nasıl yapacaklarına dair video üretimleri yapıyoruz. Yani okulun temizliği de olabilir, okulun idari işleri de olabilir, bütün görevliler ile ilgili videolar hazırladık. Ve bunlar nasıl yapılacak bu süreç nasıl yönetilecek kim görevini bu standartlarda nasıl yapabilir? Bunlarla ilgili açıklamalı dokümanlar videolar ve eğitimler. Bunların hepsini öğretmenlerimizle paylaşacağız.
Yani okuldakine ilave olarak internet tabanlı, televizyon tabanlı eğitimlerden de yararlanılabilecek. O yüzden de telafinin birçok seçenekten sağlanabilmesi, yıl boyu sürmesi, sadece okul içindeki dersle değil, kurslarla da desteklenmesi söz konusu. Kaybedilen zamanın sosyal telafisi, psikolojik telafisi, akademik telafisi, bu telafilerin hepsinin birden bütünsel olarak değerlendirildiği bir telafi anlayışımız var" dedi.