Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, ''Bildiğiniz gibi, öğrenmeyi ezberden ayıran, bilgiyi içselleştirmek ve hayata geçirmektir. Bu da ne kadar erken olursa, o kadar kalıcı olur. Evlatlarımız, doğaya karşı ilgili ve duyarlı bireyler olarak yetişsin istiyoruz. Yüksek bir çevre bilincine sahip olmalarını arzu ediyoruz. Ancak bu kavramların yaşamdaki karşılıklarını göstermez ve uygulayabilecekleri imkanları oluşturmazsak, hedeflerimiz yalnızca güzel temenniler olarak kalır. Çocuklar, vakitlerinin çoğunu okulda geçiriyor. Dolayısıyla okulların fiziksel yapısının, onların doğa dostu yaşam pratikleri kazanacakları bir ortama dönüşmesi çok önemli.
Geleceğe dair su kıtlığı uyarıları verilen dünyamızda, doğru su tüketimi bilincine sahip olmanın hayati bir önemi var. O yüzden, okullardaki tüm bataryalar fotoselli ve zaman ayarlı bataryalarla değiştirildi. Ayrıca, yağmur suyunun bahçe sulamasında kullanılması için depolama sistemleri oluşturuldu. Öğrencilerin bu değişimin sonuçlarını gözlemleyebilecekleri gösterge panelleri kuruldu. Böylece, tasarruf tedbirlerinin bireye ve topluma olan olumlu yansımalarını bizzat göreceksiniz. Bunun yanında, bu bin okulda, geri dönüşüm malzemelerinden oluşan Sıfır Atık Kütüphaneleri kuruldu. Bu sayede çocuklar, ileri dönüşümün, atık malzemelere yeni kullanım alanları sağladığını öğrenecek.
Mesela, biz büyükler için bir ağacın gölgesinde dinlenmek ya da ağaçtan meyve toplamak çocukluk anılarımız içinde yaygın bir tecrübeydi. Oysa çocuklarımızın hayatları, duvarlar ve ekranlarla çevrili maalesef. Çocuklarda Bilişim Teknolojileri Kullanma Araştırması'na göre, çocuklarımızın yüzde 90'ı hemen her gün internet kullanıyor. Kullanma sebepleri arasında çevrimiçi derslere katılma ağırlıklı görünse de oyun oynama amacıyla internet kullanma oranı yaklaşık yüzde 67. Sosyal medyada da hatırı sayılır bir zaman harcıyorlar. Bildiğiniz gibi, günümüzde çocuklarda dikkat eksikliğine ve hiperaktiviteye çok sık rastlanıyor. Büyüklerde ise depresyon, yüksek tansiyon ve diyabet gibi rahatsızlıklar gözleniyor. Yapılan araştırmalar, doğayla etkileşimin artırılmasının, tüm bu rahatsızlıkları azalttığına işaret ediyor. Çünkü doğayla etkileşimde olmak insan gelişimi için büyük öneme sahip. Bir araştırmada, şehirde yaşayan her 2 kişiden 1'inin, doğayla son derece kısıtlı bir teması olduğu ortaya konmuş. Doğa artık yaşamımızın dışında, belli zamanlarda düzenlenen gezilerle ulaşılabilen uzak bir yer sanki. Doğanın hayatın merkezinde olmaması, ona dair algımızı ve hassasiyetimizi de zayıflatıyor. Bu uzaklaşma, iç dünyamızı değiştirdiği gibi, sağlığımızı da bozuyor.
Olumsuz etkilerini fiziksel, sosyal ve psikolojik olarak yaşıyorlar. Çocukların dört duvar arasında, ekranlara bağlı yaşam tarzı, akademik başarısızlığın artmasına dahi neden oluyor. Söz konusu teknoloji de olsa, ölçünün ve dengenin gözetilmediği her ilerleme, başka bir alanda gerilemeyi getiriyor. Bedenimizin ve ruhumuzun tabiata olan gereksinimi inkar edilemez bir gerçek. İşte bu nedenle Çevre Dostu Bin Okul Projesi'nin çocuklarımızın tabiatla derinden bir ilişki kurmasının vesilesi olacağına inanıyorum. Sürdürülebilir bir dünya için bu kavramı özümsemiş bireylere ihtiyacımız var. Bu ihtiyacı gören Bakanlığımızın, müreffeh bir geleceğin tohumlarını erken yaşlarda atma gayretini kutluyorum.
Doğa dostu okullarla, yeni bir sayfa açtık. İnanıyorum ki çevre konuları, artık yalnızca önemli gün ve haftalarda değindiğimiz bir başlık değil, her an tatbik ettiğimiz bir yaşam kültürü olacak." diye konuştu. Bugün öğrencilerle birlikte olmaktan mutluluk duyduğunu vurgulayan Erdoğan, "Bütün gayretimiz, sizlerin hak ettiğiniz güzel bir geleceğe kavuşmanız için. Benim de sizden küçük bir ricam var. Lütfen okulda öğrendiklerinizle kendinize doğa dostu bir hayat kurun ve herkese örnek olacak şekilde yaşayın. Başkasına verilecek en güzel nasihat, insanın kendi davranışıdır. Unutmayın ki tabiat sizin geleceğinizdir. Ona sahip çıkın.'' dedi.
Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer, ''Öncelikle 'Kütüphanesiz Okul Kalmayacak' kampanyasıyla başlamış olduğumuz proje kapsamında 16 bin 361 kütüphaneyi iki ay gibi kısa sürede yaptık. 2021 yılı itibarıyla gönül rahatlığıyla tüm Türkiye'ye şunu dedik: 'Artık kütüphanesiz okulumuz yok.' Sadece bununla yetinmedik, aynı zamanda Sayın Cumhurbaşkanımızın da ifade ettiği gibi 28 milyonu olan kitap sayısını 60 milyona çıkardık ve yıl sonuna kadar da inşallah, 100 milyona çıkaracağız.
İki ay bitti ve çevre haftasında bu çevre dostu 1.000 okulun kapanış lansman törenini yapıyoruz. Bu proje kapsamında 1.000 okulumuzda tüm ilçelerimizde, 922 ilçemiz ve tüm şehirlerimizde seçmiş olduğumuz özellikle ilkokullarda... Çünkü eğitimin başladığı, çevre bilincinin aslında kökleşmesi gereken yerler temel eğitim okullarımız. İlkokullarımızda güneş enerji santrallerinden yağmur suyunu toplayan ünitelere, kompost makinayla organik atıkların dönüştürülüp bahçelerde kullanılmasına kadar. Aynı zamanda sıfır atık kütüphanelere kadar kısa sürede seferberlik hâlinde 1.000 okulumuzda tüm okullarımız, bu altyapıları hızlı bir şekilde tamamladılar ve 2022-2023 eğitim öğretim yılına artık 1.000 tane çevre dostu okulumuza girmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Bu kapsamda Bakanlık olarak 300 milyonluk bir bütçe kullandık. Tüm okullarımızda 300 bin liralık yatırım yaptık. Hızlı bir şekilde bu yatırımlar realize edilerek uygulamaya geçti.
1.000 okul sembolik okuldu. Yani her ilçede en az bir tane çevre dostu okul olması, örnek okulun olması ve diğer okulların o okulları ziyaret ederek o güzel uygulamaların diğer okullara yaygınlaştırılmasıydı. Onun için bu proje sembolik. Ama bizim her projemizin sonunda yeni bir projeyle yeni bir açılım yapıyoruz. Saygıdeğer Emine Erdoğan Hanımefendi'nin himayesinde bir yıllık bir projeyle inşallah bugün başlatacağız. Eğitim sistemimizdeki tüm okulları çevre dostu okullar yapacağız ve o okullarımız nasıl çevre dostu okullar olduğunda ilçelerindeki bu okulları ziyaret ederek görmüş olacaklar. İnşallah diğer projelerimizde olduğu gibi bu projeyi de hızlı bir şekilde yapacağız. Çünkü biz inanıyoruz ki bu dünyaya söz söyleyecek bir millet varsa o aziz millet Türk milletidir.
Merhamet dilini inşa edecek; sadece çevreye değil, insana saygıyı ve insanı merkeze alan bir dilin inşasını ve söylenen sözlerin neşet edileceği coğrafya, bu coğrafyadır. Onun için ben bu projenin sembolik bir proje değil, hayatımızın merkezinde bir proje olduğuna inanıyorum. İnşallah, yeni projeyle bu projeyi çok daha güçlü hâle getireceğiz.
Müfredat değişikliklerinden seçmeli derslere, diğer taraftan öğretmenlerimizin çevre farkındalığını arttıracak sıfır atık kültürünü içselleştirecek eğitimlere kadar çok kapsamlı projeleri birlikte iki bakanlık olarak Saygıdeğer Hanımefendi'nin himayelerinde gerçekleştirmiş olmaktan büyük mutluluk duyuyorum. İnşallah, bu projelerle nihayetlendirmeden yeni projelere dönüştürerek çok daha yaşanır bir ülke ve dünyaya da insan merkezli bir medeniyetin inşasının nasıl olabileceğini gösteren bir ülke olma umuduyla Çevre Dostu 1000 Okul Projesi'nin kapanışının hayırlara vesile olmasını diliyorum.'' dedi.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, ''Tüketim çağının doğamız üzerinde bıraktığı hasarlara dönüşümle ve dönüştürdüklerimizin gücüyle karşı çıkıyoruz. Geleceğimizi emanet edeceğimiz çocuklarımızla bu mücadeleyi veriyoruz. Sıfır Atık Hareketi artık dalga dalga büyüdü. Sıfır atık ve geri dönüşümü, ortak evimiz dünyamız için, çocuklarımıza mutlu bir dünya bırakmak için hayatımızın bir parçası haline getirmeye devam ediyoruz. Milli Eğitim Bakanlığımız ile de her konuda el ele vererek iklim değişikliğiyle mücadele noktasında her yaştan yavrumuzu ilgilendiren çok kıymetli adımları atmaya devam edeceğiz. Değerli öğretmenlerimizle çevreye duyarlı bir nesil yetiştirebilmenin hep birlikte tohumlarını attık. Çevre Dostu 1000 Okul Projesi çocuklarımıza çevre ve doğa koruma bilincini aşılayan en önemli projelerimizden biri oldu. 'Sıfır atık, sıfır israf' sloganıyla başlattığımız hareket, asırlar sonra çocuklarımızın yolunu aydınlatacak bir rehber olacak.'' dedi.