KamuMeb

Bakan Bilgin'den Asgari Ücret ve 3600 Ek Gösterge Açıklaması

EKONOMİ

Ankara Sohbetlerine konuk olan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Prof. Dr. Vedat Bilgin, ilgin, DÜNYA Üst Yöneticisi Hakan Güldağ, Ankara Temsilcisi Maruf Buzcugil ve Ankara Haber Müdürü Hüseyin Gökçe'nin sorularını cevaplandırdı.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Prof. Dr. Vedat Bilgin, ''3600 ek gösterge ile ilgili hangi aşamadayız? Seçim mi beklenecek?'' sorusuna ''Seçim beklenmeyecek, Sayın Cumhurbaşkanımız bu sene içinde çıkacağız diye açıkladı. Çalışmalarımızı ona göre yürüttük, Mayıs'ta 3600 ile ilgili teknik çalışmaları bitirmiş olacağız. Kamuoyuna takdim edeceğiz. Kanun değişikliği gerekiyor, Mayıs'ta bütün çalışmamızı bitiririz, Meclis'e sunulacak hale getiririz, Meclis nasıl uygun görürse gerekli kararlar verilir.'' şeklinde yanıt verdi.

''Kapsam ile ilgili bir değişiklik olacak mı?'' sorusuna Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Prof. Dr. Vedat Bilgin, ''Sayın Cumhurbaşkanımız belli gruplar açıklamıştı. Ancak bazı özellikler ve statüler de var. Örneğin, polisler var içinde ama il emniyet müdürü ile aynı gösterge olmuyor. Hemşire ile il sağlık müdürü aynı olmaz. Bunların hepsini ele alıyoruz. Kamudaki bürokratik hiyerarşiyi tahrip etmeyen bir 3600 düzenlemesi yapacağız, ikincisi maliyet. Bu düzenleme, kamuya ilave bir yük getirecek ama bunun Türkiye'nin bütçe dengelerini, ekonomik sorunlarını ağırlaştığı dönemde getireceği yükü dikkate alacağız. Önümüzde 3 farklı senaryo var kapsam ve maliyete göre. Bütün kamu personelini, statüleri elimizde, aldıkları ücret, emekli ikramiyelerini bildiğimiz tablomuz var. Bunları Sayın Cumhurbaşkanına sunacağız, Mayıs ayında biter yani iş.'' şeklinde yanıt verdi.

''İlave 6 puanlık destek devam edecek mi?'' sorusuna Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Prof. Dr. Vedat Bilgin, ''Bu uygulamayı devam ettirmeyeceğiz. Bu primlerin her birisinin aslında, etki analizini yapıp değerlendirmek gerekiyor. Sürekli uzatılarak geldi, ben uzatmaların belli bir süre içinde faydalı olduğunu düşünüyorum. Ancak uzatmak, bir şeyi ölçmek için düzenleme yapmak üzere kullanılan mekanizma, sürekli hale getirmemek diye düşünüyorum.

Bunun yerine alternatifimiz olacak. Bizim İŞKUR üzerinden yürütülen çeşitli programlar var. İşbaşı eğitim bunlardan birisi, çok yaygın kullanılmış. Bu sistemde bazı sorunlar var. Bazı işletmeler işbaşı eğitim desteğini alıyorlar, istismar edenler vardı. Bunun yolunu kapattık. Belki yine yeni yollar bulurlar ama onu da kapatacağız.

Oradan geçiş yok, çünkü o para İşsizlik Sigortası Fonu'ndandır. Bu fon, yeraltındaki maden işçisinin emeğinden kesilen paradan, direğin tepesindeki işçinin maaşından kesiliyor, yani bu ülkenin emekçilerinin ücretlerinden kesilen para. İşverenin de payı var, işveren yatırımda kullanacağı parayı buraya ayırıyor. Bunu azami ölçüde dikkatle kullanmamız lazım. Burada istismara, en küçük bir fırsat vermememiz lazım. 3 ay destek, 3 ay da kendisi çalıştırıyor, 6 ay sonra çıkarıyordu. Başka bir ifade ile asgari ücrete eleman çalıştırmış oluyor. 6 ay sonra bir daha alıyor. Bunlar artık olmayacak. Bu uygulama yeni istihdam yaratmıyordu.

Bunu değiştirdik, işbaşı eğitiminde 3 ay için insan alan işletmeler, 3x3, yani 9 ay kendileri çalıştıracaklar. 9 ay primine bakacağız. Böylece toplam 1 yıl olacak, bütün hakedişlerini alacak. 1 yıl sonra da işletme bu bir emek türüdür zaten eğitim maksatlı yapılan bir şeydir. O zaman işletmeye de üretime de katkı yapan bir nitelik hale geliyor. Yani nitelikli emek ihtiyacını da karşılamış oluyoruz.

Bütün istihdam teşviklerinin, ilave istihdam teşviklerinin mutlaka bir etki analizinin yapılması lazım. İş Sürecine Katılım sayesinde, bunu ölçeceğiz, bir yıl, iki yıl ölçeceğiz, bizden sonra gelenler de ölçmek zorunda kalacaklar. Çünkü bu ülkenin kaynakları, daha verimli şekilde kullanılması lazım. Yani verdiğimiz kredi, yaptığımız indirim, vergi iadesi veya ilave 6 puanlık destek, ne yaratıyor? İstihdamda değişim yaratıyor mu? İstihdam teşvikleriyle ilgili bir çalışma başlattık. Büyümenin yarattığı istihdam var, ancak teşviklerin etkisini ölçmek lazım.

Gaziantep'te pilot uygulamasını başlatacağımız çok önemli bir destek mekanizması daha yürürlüğe giriyor. Doğrudan İstihdam projesi başlayacak, işletmede eğitim filan değil, doğrudan istihdam olacak. Bugüne kadar bir çok sanayici gelip, "Şu nitelikte adam bulamıyoruz, CNC tezgahının başında usta bulamıyoruz, mühendis bulamıyoruz" diyor. Yani eğitim yerine doğrudan eleman vereceğiz. 3 ay ücret primlerini, bütün sigortasını filan biz ödeyeceğiz. Sonra 9 ay istihdam yükümlülüğü ile süreç devam edecek.

Türkiye'nin Güneydoğu'sunda ve hızlı sanayileşen bir bölge olması dolayısıyla Gaziantep'i seçtik. Bir de Gaziantep ziyaretimde sanayicilerin bu şikayetleri gelmişti. Buradan çıkacak sonuca göre projeyi tüm Türkiye'ye yayacağız. Ne kadar istihdam yaratacağını göreceğimiz projeye başlayacağız. Bu tür projeler çok yapılıyor, İŞKUR bünyesindeki mesleki kurslarımız var. Milli Eğitim Bakanlığı'nın ve çeşitli kurumların programları var. Bunların somut istihdama ne kadar dönüştüğünü bilmiyoruz. Doğrudan istihdam, hemen şimdi, yani çok uzun vadede değil, etkisini ölçüyoruz, ne kadar kalıcı, verimli oluyor ona bakacağız.

lkokul mezunu çalışmak isteyenler, meslek okulu veya lise mezunu olanlar, yüksekokul veya mühendislik eğitimi almış olanlara üç kademeli bir kategorizasyon için yeni bir istihdam modeli olacak. Programın adı 'Üretim Sürecine Katılım' olacak. İşin özelliğine göre 6 ana sektör seçiyoruz. 3 aylık destekte, 9 ay istihdam yükümlülüğü ile devam edecek bir program. İlk kademeye asgari ücretten başlayan farklılaşmış 3 tür ücret kademesi olacak. Sonrakini işveren nasıl belirler onu biz bilemeyiz. Projenin Türk sanayisine soluk aldıracağını, taleplerin karşılanacağını düşünüyorum.

Sosyal devlet kavramının ve sosyal devlet fonksiyonlarının çok önemli olduğunu düşünüyorum. Pandemi sürecinde, dünya bunu yeniden hissetti, zaten Türkiye Cumhuriyeti, kurulduğundan beri sosyal devlet niteliğine sahiptir. Fert başına düşen gelirin 60 dolar olduğu yoksulluk günlerinde bile çalışanlarını koruyan bir devlettir, maden işçilerini koruyan düzenlemeler yapan bir devlettir. Cumhuriyetin felsefesi sosyal devlet anayasaya geç girmiştir ama Anayasa maddesi olmadan da devletin tabiri caizse genetiğinde olan bir şeydir. Bizdeki sosyal devlet Cumhuriyetin öncesine de uzanır. Çünkü neoliberalizm her şeyi tahrip etti, her şeyi metalaştırdı. "Kutsal meta", insan yok. Neoliberal ekonomi insanı kaybetti, sosyal devlet bunu ancak terbiye eder, yaralarını kapatır, sarar, bunu Türkiye en uygun şartlarda uyguluyor. Mesela sağlık sistemi olağanüstü düzenli bir şekilde çalışıyor. Pandemide Avrupa'daki manzaraları gördünüz. Hastalığın dorukta olduğu dönemde bile başarılı olduk. Bizim sağlık politikamız herkesi kapsıyor. Bu fevkalade bir şey.

Sosyal yardım, çalışanları koruma açısından da öyle. Asgari ücretin 4 binin üzerinde olacağını söylediğimde, bunun altından kalkamayız diyenler oldu. Ancak sosyal devlet, kendi vergisinden vaz geçerek tüm kesimlere destek sağladı. Sadece Kısa Çalışma Ödeneği, Nakdi Ücret Desteği, İşsizlik Sigortası ile yaklaşık 70 milyar lira katkı yaptık. Milli gelire göre sosyal harcamalarımızın oranı çok yüksek. Sosyal devletin batıda da yeniden önemseneceğini ve tartışılacağını düşünüyorum. Her şeyi sosyal kurumları tahrip edelim, sosyal devlet uygulaması verimli değildir, sağlık sistemini özelleştirelim..Bunların yanlış olduğu ortaya çıktı. Ancak kamu sağlık sisteminde kaliteli sağlık veriyorsa, özel sektör daha iyi imkan sunabilecek şekilde devreye girerse faydalı olur.

Bana göre bazı sorunları yerelde çözmek lazım. Gaziantep'ten de böyle talepler geliyordu. Çalışma izinleri, evrakların azaltılması, sürecin kısalması açısından işi yerele bırakmak lazım. Gelir gelmez o uygulamayı başlattık. Suriyelilerle ilgili çok dosya vardı yerinde çözüldü.

Asgari ücret konusunda öncelikle şunu söylemeliyiz: Bu sene yaptığımız asgari ücret artışı yüzde 50'nin üzerindedir ve asgari ücretin vergi dışı bırakılması çok önemli bir şeydir. Bütün gelirlerde asgari ücretin vergi dışı bırakılması önemli. Sabit ücretle çalışanlar, AGİ kaldırıldı, ücreti düşüreceğim diyen işletmeler yanlış yaptı. İş kanunu anlaşılan ücretten geriye gidilmesini açıkça yasaklıyor. Asgari ücrete şartlar içerisinde bakmak lazım. Asgari ücretin eğer Meclis gündeme getirip değiştirmezse, Aralık'ta belirlenir, tabii olağanüstü şartlar olursa bu şartlara bakarak değerlendirilir. Ancak yasal durum Aralık ayını gösteriyor. Yeni asgari ücretin yasal belirlenme tarihi Aralık'tır.

Bizim iktisat metodolojisinde üzerinde durduğumuz bir şey vardır. Aynı anda iki olay olduğunda, bunlar arasındaki ilişkin nedensel, tesadüfi, konjonktürel ilişki olabilir. İşsizlik maaşına başvurulardaki artış şu andaki konjonktür kaynaklı olabilir. Yani asgari ücretin artışıyla ilgisi yok. Her asgari ücret döneminde işsizlik bir süre artıyor, sonra tekrar istihdam aynı seviyeye geliyor. Asgari ücret artışı işsizliğe yol açar tezi de Nobel Ekonomi Ödülünü alan David Cardin'in tezi ile yanlışlandı. İstihdamı olumsuz etkileyen faktörler farklı konjonktürel faktörler, dünya ekonomisindeki, teknolojideki değişim filan etki ediyor.

Mevcut durumda, hem yasal hem içinde bulunduğumuz iktisadi süreç içerisinde yapılan reel olarak asgari ücretteki artış önemli bir orandır. Bunu kısa sürede şu ayda veya bu ayda değişmesini öngörmüyoruz.

Önümüzdeki günlerde, Beyaz Bayrak uygulamasına geçiyoruz. Bu bayrak, "Burada sendika var, toplu sözleşme var, prim borcu yok, burada iş düzgün yürüyor" anlamına gelecek. Bu işletmelere projelerde öncelik verip, bazı primlerde indirim sağlayacağız.'' şeklinde yanıt verdi.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.