KamuMeb

Enflasyonun Ana Eğiliminde Gerileme Devam Edecek

EKONOMİ

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Plan ve Bütçe Komisyonu'nda gerçekleştirdiği sunumda küresel ekonomi, makroekonomik görünüm, para politikası ve değerlendirme konusunda önemli açıklamalarda bulundu.

Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda yaptığı sunumda; ''Para politikasındaki sıkı duruşumuzu fiyat istikrarı sağlanana kadar kararlılıkla sürdüreceğiz" dedi ve ekledi: "Bu süreçte iki ana koşul gözetiyoruz: Birincisi, aylık enflasyonun ana eğiliminin, belirgin ve kalıcı bir düşüş göstermesi. İkincisi ise, enflasyon beklentilerinin öngörülen tahmin aralığına yakınsaması. Her iki kriterde de alınacak bir miktar mesafe olduğunu değerlendiriyoruz.

Küresel büyümede sınırlı toparlanma eğilimi devam ederken hizmetler sektörü olumlu ayrışmayı sürdürüyor. Büyüme tahminleri Euro Bölgesi’nde sınırlı olarak yukarı, Orta Doğu ve Afrika Bölgesi ülkelerinde ise aşağı yönlü güncellendi. Türkiye’nin dış talep görünümünde 2025 yılında daha belirgin bir toparlanma bekleniyor. Enerji fiyatları son dönemde gerilemiştir. Küresel büyüme görünümü, jeopolitik riskler ve arz yönlü faktörler, emtia fiyatları üzerinde belirleyici olmaya devam ediyor. Enerji emtia fiyatları genel endeksi son dönemde gerilerken petrol fiyatlarında da temmuz ayından itibaren görülen düşüş eğilimi dikkat çekiyor.

Merkez bankalarının para politikalarındaki temkinli duruşları sürmektedir. Küresel manşet ve çekirdek enflasyondaki düşüş devam ediyor. İş gücü piyasaları normalleşmeyi, hizmet enflasyonundaki katılıklar da zayıflamayı sürdürdü. Bununla birlikte bu zayıflama tüm gelişmiş ülkelerde aynı derecede güçlü olmadı. Enflasyon görünümüne bağlı olarak, birçok gelişmiş ülke merkez bankası da faiz indirim süreçlerine başladı. Başta ABD olmak üzere, gelişmiş ülkelerin genelinde daha hızlı bir faiz indirimi fiyatlanıyor. Bu durum gelişmekte olan ülkelerde de indirimlerin hızlanacağı beklentisini güçlendirdi. Ilımlı büyüme ve enflasyon görünümü, merkez bankalarının önümüzdeki dönemde de parasal sıkılığı azaltabileceklerine işaret ediyor. Ancak, merkez bankalarının kalıcı dezenflasyon tesis edilinceye kadar gerekli parasal sıkılığı koruyacakları ve indirim süreçlerini temkinli götürecekleri yönündeki iletişimleri devam ediyor.

Yılın ikinci çeyreğinde, yurt içi talebin yıllık bazda büyümeye katkısı belirgin olarak azalırken net ihracatın büyümeye verdiği pozitif katkı sürdü. Bu dönemde yurt içi talep büyümeye 1,2 puan katkı verirken, net ihracatın katkısı 1,3 puan olarak gerçekleşti. Böylelikle, harcama yönünden büyümenin kompozisyonunda daha dengeli bir talep görünümü izlendi.

Üçüncü çeyreğe ilişkin mevcut veriler ise yurt içi talepte dengelenme sürecinin devam ettiğini gösteriyor. Temmuz ayında perakende satış hacim endeksi, aylık ve çeyreklik bazda artarken, endeksin yıllık büyümesi yavaşladı. Toptan ticaret ve motorlu kara taşıtları ticaretinde de ivme kaybının sürdüğünü görüyoruz. Diğer yandan, üçüncü çeyrekte imalat sanayi firmalarının kayıtlı yurt içi siparişleri, çeyreklik bazda gerilemeyi sürdürdü. Benzer şekilde, firma görüşmelerinden elde ettiğimiz bulgular da iç talepteki normalleşmenin devam ettiğini teyit ediyor.

Arz koşullarına baktığımızda, temmuz ayında sanayi üretimi aylık bazda artarken çeyreklik olarak sınırlı bir azalış kaydetti. Köprü günleri kaynaklı mekanik etki ve yüksek oynaklık sergileyen sektörler dışlandığında sanayi üretiminin ana eğiliminin görece zayıf olduğunu değerlendiriyoruz. Kapasite kullanım oranı ve PMI gibi anket bazlı göstergeler de sanayi sektöründeki söz konusu ivme kaybını teyit ediyor. Hizmet üretim endeksi ise sanayi üretimine kıyasla daha güçlü bir görünüm izlemekle birlikte temmuz ayı itibarıyla çeyreklik bazda ılımlı azalış kaydetti. Üçüncü çeyrekte üretim göstergelerindeki ılımlı ivme kaybı talepte özetlediğim görünüm ile uyumlu.

Yakın döneme ilişkin göstergeler yurt içi talebin yavaşlamaya devam ederek enflasyonist etkisinin azaldığını teyit etmekte. Farklı yöntemlerle hesapladığımız göstergeler, ikinci çeyrekte çıktı açığının gerilediğini gösteriyor. Bu gerilemenin üçüncü çeyrekte de devam ettiğini tahmin ediyoruz. Bu noktada vurgulamak isterim ki; sıkı para politikamız sonucunda iç talepteki dengelenme devam edecektir. Yılın geri kalanında negatif düzeylere düşecek olan çıktı açığı, dezenflasyon sürecinin önemli bir bileşeni olacaktır.

Cari işlemler dengesindeki iyileşme devam ediyor. İç talepteki dengelenmeyle uyumlu olarak dış ticaret dengesindeki iyileşmenin devam ettiğini görüyoruz. Bunun yansımasıyla, ikinci çeyrekte, cari açığın milli gelire oranı yüzde 2,1 seviyesine geriledi. Üçüncü çeyrekte ise yıllıklandırılmış cari açığın azalışını sürdürerek milli gelire oranla yüzde 1,5 civarına gerileyeceğini tahmin ediyoruz. Daha önce de iletişimini yaptığımız gibi, parasal sıkılaştırma dönemlerinde, cari dengede düzelme oluyor. Önümüzdeki dönemde, sıkı parasal duruşumuzla uyumlu olarak cari dengedeki olumlu seyrin süreceğini öngörüyoruz.

Mayıs ayında yüzde 75,5 ile tepe noktasına ulaşan yıllık enflasyon, takip eden üç aylık dönemde düşüş sergiledi ve eylül ayı itibarıyla yüzde 49,4 olarak gerçekleşti. Eylül ayı itibarıyla yıllık enflasyona en belirgin katkı yaklaşık 20,7 puan ile hizmetler sektöründen geldi. Bu grubu 11 ve 8,9 puanlık katkılarla gıda ve temel mal grupları takip ediyor. Enflasyonun ana eğilimindeki ılımlı seyir devam etmektedir. Yıllık enflasyondaki gerileme sadece baz etkisinden değil, aynı zamanda aylık fiyat artışlarının daha düşük seyretmesinden de kaynaklanıyor. Çeşitli göstergelerin yakın dönem seyrine baktığımızda, enflasyonun ana eğilimindeki ılımlı seyrin, yılın üçüncü çeyreğinde gerçekleşen yönetilen ve yönlendirilen fiyat ayarlamalarındaki artışlara ve bunların dolaylı etkilerine rağmen sürdüğünü görüyoruz. Son on iki ayda ortalama yüzde 3,1 olan ana eğilim, son altı ayda yüzde 2,7’ye, son üç aylık dönemde ise yüzde 2,6’ya geriledi.

Hizmet enflasyonu yavaşlamaya devam etse de bu gruptaki fiyat artışları, diğer bir çekirdek grup olan temel mallara kıyasla güçlü seyrediyor ve manşet enflasyonu yukarıya çekiyor. Hizmet sektöründe daha yaygın olan zamana bağlı ve geriye dönük fiyatlama davranışları, hizmet enflasyonundaki zayıflamanın gecikmeli ve daha yavaş gerçekleşmesine neden oluyor.

Hizmet sektörü enflasyonunda ataleti besleyen en önemli grubun kira olduğunu görüyoruz. Nitekim, yıllık kira enflasyonu eylül ayı itibarıyla yüzde 117 ile yıllık hizmet enflasyonunun yaklaşık 45 puan üzerinde seyretmektedir. Öncü göstergeler bir süredir aşağı yönlü bir harekete işaret ediyor. Gerek çevrimiçi kaynaklardan izlediğimiz ilan fiyatları gerekse konut kredisi değerleme raporlarına dayanan göstergelerimiz azalış eğilimlerini sürdürmekte.

Perakende Ödeme Sistemi verilerinden elde edilen yeni ve yenilenen sözleşmelerdeki kira artış oranları gerek konut piyasasında süregelen normalleşme gerekse de manşet enflasyondaki düşüşü takiben TÜFE’deki mevcut kira enflasyonunun altında değer almakta. Yılın son çeyreğinde, taşınma ve sözleşme yenileme oranlarında gerçekleşecek düşüşü de dikkate aldığımızda, bu durum, önümüzdeki aylarda kira enflasyonunun zayıflayacağını ima ediyor.

Dezenflasyon dönemlerinde, temel mal enflasyonu daha hızlı ve daha belirgin şekilde yavaşlar. Parasal sıkılaşma dönemlerinde döviz kurunda sağlanan istikrar ve talepteki dengelenme bu olgunun temel nedenleridir. Nitekim bu dönemde, söz konusu faktörlerin desteğiyle, dayanıklı mallar öncülüğünde temel mal grubunda fiyat artışları sınırlı gerçekleşiyor. Temel mallarda son üç aylık dönemde yıllıklandırılmış ana eğilim yüzde 20’nin altında, dayanıklı mallarda ise zayıflama yüzde 17 ile daha belirgin. 

Haziran ayında, çeşitli anketlerden derlediğimiz, firma ve hanehalkı enflasyon beklentilerini de kamuoyu ile paylaşmaya başladık. Piyasa katılımcılarının beklentileri finansal piyasalardaki fiyatlamalar açısından önemli. Firmalar da enflasyon beklentileri doğrultusunda fiyatlama, ücret belirleme, stok tutma ve yatırım stratejilerini oluşturuyor. Tüketicilerin beklentileri ise tüketim, tasarruf ve portföy kararları üzerinde belirleyici oluyor. Enflasyon beklentilerini incelediğimizde, firmaların ve özellikle tüketicilerin beklentilerinin piyasa katılımcılarına göre yüksek seyri göze çarpıyor. Bu durum enflasyonun düşük olduğu dönemlerde dahi gözleniyor. Tüketiciler beklentilerini şekillendirirken temel ihtiyaç maddelerine daha büyük önem atfediyorlar. Örneğin, temmuz ve ağustos aylarında yönetilen ve yönlendirilen enerji kalemlerinde yapılan tarife güncellemelerini takiben tüketici beklentilerinin söz konusu aylarda diğer ekonomik birimlerden farklılaşan bir dinamik sergilediğini gözledik. Manşet enflasyondaki düşüşün devamıyla birlikte, tüm sektörlerin beklentilerinin gerileyeceğini öngörüyoruz. Nitekim eylül ayı verileri tüm birimlerin enflasyon beklentilerinin aşağı yönlü güncellendiğine işaret ediyor.

Parasal sıkılaştırma beklentiler üzerinde etkili oluyor. Enflasyon beklentilerinin tahmin aralığına yakınsaması, dezenflasyon açısından kritik önemde. Yakın dönem enflasyon görünümünün de etkisiyle, piyasa katılımcıları beklentilerinin her vadede aşağı yönde hareket etmeye devam ettiğini görüyoruz. 12 ay sonrasına ilişkin enflasyon beklentilerinde dağılımın sola kaymasıyla, iyileşme eğilimi sürüyor. Ayrıca, beklenti dağılımında çoklu zirve yapısının da ortadan kalkmakta olduğunu gözlüyoruz. Beklentilerde gerileme gerçekleşmesine rağmen piyasa katılımcılarının 2024 yıl sonu enflasyon beklentisi son Enflasyon Raporu’nda sunulan tahmin aralığının üst noktasının bir miktar üzerinde değer alıyor ve hedeflerimize birkaç ay gecikmeyle ulaşacağımızı ima ediyor. Sıkı para politikası duruşumuzla, beklentilerin dezenflasyon sürecine katkı verecek şekilde oluşmasını sağlamakta kararlıyız.

Finansal koşullara baktığımızda, ticari kredi faizleri yüzde 55, mevduat faizi bileşik bazda yüzde 60, tüketici kredileri ise yüzde 68 civarında fiyatlanıyor. Mevduat faizlerinde, politika faizi, piyasadaki likidite ve makroihtiyati politikaların yanı sıra enflasyon ve kur beklentileri de belirleyici oluyor. Uyguladığımız politikaların bir sonucu olarak, likidite koşullarındaki değişimlere rağmen son dönemde mevduat faizleri yataya yakın hareket ediyor.

Tüketici kredilerinin, iç talepteki dengelenmeyi tesis edecek bir hızda seyretmesi kritik önemde. 2024 yılının ilk çeyreğinde kredi talebinin hızlanması, tüketici kredi büyümesinin kredi kartı ve ihtiyaç kredisi kaynaklı artmasına neden olmuştu. Bu doğrultuda devreye aldığımız makroihtiyati önlemler ve sıkı para politikası duruşumuz ile takip eden iki çeyreklik dönemde tüketici kredilerinde büyüme zayıfladı. Son iki çeyrekte tüketici kredisi büyümesi ılımlı bir patikada hareket ediyor.

Kararlılıkla sürdürdüğümüz sıkı parasal duruşumuz ve KKM bakiyesinin azaltılmasına yönelik uygulamaların etkisiyle Türk lirası varlıklara olan ilginin arttığı görülüyor. Mevduat gelişmeleri, Türk lirasına güvenin yeniden inşa edilmekte olduğunu teyit ediyor. Türk lirası mevduatın payı yükselerek yüzde 50'yi de aştı ve son verilere göre yüzde 54 seviyesine ulaştı. Kur korumalı mevduatın payı yüzde 8'li seviyelere geriledi. KKM hesaplarının toplamı 2023 ağustos ayında 140 milyar doların üzerine yükselmişti. Şu anda bakiye 45 milyar doların altına gerilemiş durumda. KKM bakiyesinin azalması Türk lirası mevduat payını artırarak parasal aktarım mekanizmasını güçlendiriyor ve Merkez Bankası bilançosu üzerindeki riskleri azaltıyor. TL mevduat payındaki kademeli ve istikrarlı artışın dezenflasyon patikamızın önemli bir unsuru olmaya devam edeceğini öngörüyoruz.

Yıllık enflasyonun mayıs ayında zirveye ulaşmasıyla, politika iletişiminde sıklıkla vurguladığımız dezenflasyon dönemine girmiş bulunmaktayız. Para politikasındaki kararlı duruşumuz, yurt içi talepte dengelenme, Türk lirasında reel değerlenme ve enflasyon beklentilerindeki düzelme ile aylık enflasyonun ana eğilimini düşürmeye devam edecek. Para politikasındaki temkinli duruşun sürdürülmesiyle, enflasyonun yılın kalanında da istikrarlı olarak gerileyeceğini öngörüyoruz. Ayrıca, finansal koşullardaki sıkılaşmayla beraber talep koşullarında görülen dengelenmenin önümüzdeki dönemde daha da belirginleşeceğini tahmin ediyoruz. Sıkı parasal duruşun sürdürülmesi ve hizmet enflasyonundaki katılığın zayıflamasıyla, enflasyonun ana eğiliminde gerileme 2025 yılında da devam edecek. Para ve maliye politikalarının eşgüdümü de bu sürece katkı sağlayacak. Para politikasındaki sıkı duruşumuzu fiyat istikrarı sağlanana kadar kararlılıkla sürdüreceğiz.'' dedi.

Sunuma https://www.tcmb.gov.tr/wps/wcm/connect/772704b5-6cd5-4b05-8c51-9c9fe6e7a054/SunumB03_10_2024.pdf?MOD=AJPERES&CACHEID=ROOTWORKSPACE-772704b5-6cd5-4b05-8c51-9c9fe6e7a054-p9ijSrA linkinden ulaşabilirsiniz..

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.