CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ''Kadın-erkek ayrımının olmadığı, kimsenin ötekileştirilmediği bir Türkiye'de yaşamak istiyoruz. İstanbul Sözleşmesi mutlaka yürürlüğe girecektir.
Bir iktidar göreve geliyorsa sözünü tutacak. Bu sözü en tepedeki insan vermişse bu sözün arkasında durması lazım. '19 Ocak'ta muhtar maaşlarını asgari ücret seviyesine yükseltme kararı aldık' diyor hala yok, niye yok?
Bir politikacı verdiği sözü tutmuyorsa, o partiye oy vermeyeceksiniz. Yine gidip oy veriyorsanız; o zaman demokrasi yok, özgürlük yok, geçinemiyorum diye dert yanmayacaksınız.
939 yılında zeytin ağaçları için çıkmış bir kanun var. İlk kanun 2009'da geldi. Tepki geldi bunu geri çektiler. 2010'da aynı kanun teklifi tekrar geldi. O da Meclis'te tartışıldı o da geçmedi. 2014'te, 2017'de, 2019'da ve 2020'de bir daha geldi. Her seferinde TBMM'de görüşülürken vicdan sahibi AK Parti milletvekilleri sayesinde görüşülmeden geri çekildi. Tuttular kanunla yapamadıklarını yönetmelikle yaptılar. Şimdi bunun üzerinde bütün STK'lar dava açtı, biz de değerlendiriyoruz.
Nükleer enerji düzenlemesi vardı. Orada bizim yaptığımız ciddi itirazlar vardı. Önergelerimiz verildi, reddedildi. Kanunun yayınlandığı gün nükleer düzenlemeyle ilgili düzenleme yapıldı. Nükleer kelimesinin 'n'sini bilmeyen kişiyi atamak mümkün. Devlette adalet, liyakat unutuldu. Anayasa Mahkemesi kararıyla geldi. Yine Kaboğlu Hocamıza görev düşüyor, Anayasa Mahkemesi'ne itiraz dilekçemizi hazırlayacağız.
Bugün 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü. Emeğiyle geçinen kadınlar, çalışanlar, hayatın kahrını çeken kadınlar, evladı işsiz olduğu için iş arayan kadınlar, gece sokağa rahat çıkamayan kadınlar. Yılın 1 günü bütün kadınlar bir araya gelip bir yürüyüş yapabilir miyiz diye düşünen kadınlara yasak getiren erkekler. Demokrasinin ne olduğunu bilmeyenler. Kadının haklarını ellerinden almaya çalışanlar. Ve Ukraynalı kadınlar. Televizyonlarda, gazetelerde görüyorsunuz... Kucaklarında küçük çocukları, vedalaşırken görüyorsunuz. O dramı dünya hak etmiyor. Kadınlar hayatın kahrını çekiyorlar ama dirençle hayata sarılmasını, zorlukları aşmasını biliyorlar.
Hayat pahalılığını en çok yaşayan kadınlardır. Bir çocuğu yatağa aç yatıran bir annenin dramını kimse anlayamaz. Türkiye'nin bu acı tablodan süratle kurtulması lazım. Sandığın gelmesi gerekiyor. Biz Türkiye'nin kaderini değiştireceğiz.
Aylardır söyledim; gıda krizi geliyor diye. Devleti yönetenler devletten habersiz. Gıda krizinin geleceğini görmüyorlar. Karakış fonu kurun dedim, yapmadılar. CHP'li belediyeler bunları yaptılar. Doğalgaz faturaları ödendi, elektrik faturaları ödendi, çocuk gıda yardımı bir telefonla kendilerine ulaştı. CHP Genel Merkezi'nin aldığı bu kararı uygulayan belediye başkanlarımıza teşekkür ederim. Belediye başkanlarımız yapıyorlar.
Zam üstüne zam yaptılar, enflasyon sopasını fakirin sırtında kırdılar. Asgari ücret 4250 lira. Açlık sınırı 4552 lira, yoksulluk sınırı 15 bin 139 lira şubat ayı rakamları. Rakamları yayınladılar, 'Türkiye yüzde 11 büyüdü' diye. Kim yüzde 11 büyüdü? 5'li çete, oligarklar. Bu 5'li çete yüzde 300 büyüdü. milyonlar fakirleşirken onlar büyüdü.
Bütün bunların sorumlusu kim? Kim yaptı bu zamları? Esnaflar niye kepenk kapatıyor? Çiftçi neden üretmiyor? Bir avuç büyüyor, vatandaşlar fakirleşiyor kim yaptı bunları?
Kim yaptı bunu, 'Bu hükümet' diyor. Hükümetin tepesindeki kişi kim, az önce konuşan zat. Bu itiraf son derece değerli bir itiraftır. Bunu AK Parti'ye ve MHP'ye oy veren kardeşlerimin birkaç kez dikkatle dinlemelerini isterim. Bu işin sorumlusu kim, bunlar. Aylardır, 'Yanlış yapıyorsunuz, fakiri fukarayı perişan edersiniz, önlem alın, yaparsan sen karlı çıkarsın' diyorum.
İlk geldiklerinde satmadıkları fabrika bırakmadılar. Telekomu'ndan, Etibankı'ndan, iletim hatları sattılar, milyarca dolar aldılar. Katrilyonlarca vergi topladılar. Merkez Bankası'nın 128 milyar dolarını iç ettiler. Deniz bitti kara göründü, satacak bir şey kalmadı. Şimdi arazileri satıyorlar. O haramzadelerden milletin hakkını hukukunu alacağım, millete vereceğim. Kimse endişe etmesin.
Yine iyi niyetle ne yapmaları gerektiğini anlatayım: Bu işler denetimle, sopayla olmaz. Önce zammı sen geri çekeceksin. Elektrik, doğalgaz, akaryakıta sen zam yapıyorsun vatandaşa 'sen zam yapma' diyorsun. Bu müfettiş, zabıta tayfasını geri çekeceksin. Tarım Kanunu'nda açık hüküm var; her yıl milli gelirin en az yüzde 1'i oranında çiftçiye destek verilir, bunu vereceksin. Çiftçinin kooperatif ve bankalardan çektiği krediler var. İlk yapacağı iş, çiftçinin bankalardan ve kooperatiften aldığı kredilerin faizlerini sileceksin. Çiftçinin mazot zamlarından sonra traktörünü kullanamaz hale geldiğini biliyoruz. Traktöre dolacak mazotun yarısını ben ödeyeceğim diyeceksin. Tarımsal sulamada kullanılan elektrik. Elektriği de bedava ver. Adam buğday, arpa, mercimek, nohut, fasulye üretecek. Dışarıdan alacağına bedava ver. Devlet destekleme alımlarında yeni formül; maliyet artı makul kar eşittir taban fiyat.
Şimdi bu söylediklerimden hangisi akıldışı. Hangi sorun varsa önerimiz de vardır. Akılcı, mantıklı, maliyeti hesaplanmış önerilerimiz var. 'Para var mı', 5'li çeteye gelince var. Öyle bir noktaya geldiler ki halkın arasına da çıkamıyorlar. 'Yaptıklarımızı anlatın' demiş, kasaba gittin 'Elektriğe yüzde 102 zam yaptık' mı diyecek? AK Partili vekiller televizyona çıkamıyorlar, onlar yerine kalemlerini kiraya vermiş gazetecileri çıkarıyorlar. Sen gazeteci misin, siyasetçi misin? Sokağa, televizyona çıkmaktan korkuyor, gazeteci tetikçileri bulmuşlar onlar da parasıyla savunuyorlar.'' dedi.