Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, ''Emlak Konut, GYODER, İNDER ve TMB ile görüşüyoruz. Orta gelir grubu için de konut kampanyası yapılacak. Çalışmalarda sona yaklaştık. Ekim ayı içerisinde bu kampanyanın detaylarını duyuracağız. GYODER'le, İNDER'le, Türkiye Müteahhitler Birliği ile, Anadolu'da diğer müteahhitlerle görüşüyoruz. Bunun kapsamını genişleteceğiz. Konut piyasası durdu. Fiyatlar sabitlendi, geri geldi, hatta biraz daha geri geliyor. Konut almak için iyi bir zaman. Açıkçası piyasayı yönlendiriyoruz şu anda. Sosyal konut projesinde fiyatları açıklayınca hepsi durdu. Firmalar müşteri çekebilmek için ister istemez fiyatı geri çekecek, vadeyi uzatacak.'' dedi.
İklim Değişikliği ve Uyum Koordinasyon Kurulu Toplantısı’na katılan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, ''Ulusal kalkınma hedeflerine, ülkemizin gelişmesine, büyümesine, istihdamına katkı sağlayacak şekliyle ulusal katkı beyanımızı da güncelleyeceğiz. Kasım ayına kadar tamamlamayı hedefliyoruz. Kasım ayında Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ulusal katkı beyanını güncelleyecek çalışmayı neticelendirip açıklamamız hususunda adımlarımızı atıyoruz.
Bu seferberlik sözde değil. Sektörlerle bir araya geldiğimizde iklim değişikliği mücadele ve uyum çalışmalarının ülkemizin bundan sonraki sürecinde, her meslek dalını ilgilendiren önceliklerin verilmesi gerektiği bir konu olarak görüyoruz. Bu farkındalığı tüm sektörlerimizle birlikte toplumun tüm kesimleriyle paylaşarak netice almak en büyük arzumuzdur.
Bir ülkenin yüzde 30-40'nın sular altında kaldığını, çadır dahi kuramayacağınız bir manzarayla karşı karşıya kaldık. Bu tüm dünyayı etkileyen bir süreç. Bununla birlikte kuraklığın beraberinde getirdiği su ve gıda krizi de dünyamız ve geleceğimiz adına büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Bu noktada bizlere düşen bu sürece ilişkin tedbir almaktadır. Ülkemiz Akdeniz havzasında yer alan bir ülke ve dolayısıyla biz de afetlerle sıklıkla karşı karşıya kalıyoruz. Afetlere karşı tedbir almamız gerektiği, tüm bakanlıklarımız, kurumlarımız ve belediyelerimizle büyük bir koordinasyon içerisinde bu çalışmaları yürütüyoruz. İçişleri Bakanlığımız ve AFAD ile afet öncesi risk yönetiminde aldığımız tedbirlerle can ve mal kayıplarını minimuma indirecek bir adım attığımızı da sahada bilfiil görmüş olduk. Bugün bütün yağış ve sellerde öncesinde erken uyarı sistemiyle gerek Tarım ve Orman Bakanlığımızın sistemleri gerek Meteoroloji Genel Müdürlüğümüzün sistemleriyle AFAD'ımızla vatandaşlarımızı sarı kırmızı turuncu kodlarla uyarmak suretiyle can ve mal güvenliğini emniyet altına alacak çalışmaları yapıyoruz. En az zararla atlatmak hepimizin faydasınadır.
Deprem öldürmez, çürük bina öldürür. Riskli bina öldürür. Dolayısıyla burada da iklim değişikliği seller, kuraklık, heyelan afetlere karşı şehirlerimizin alt yapılarını güçlendirerek güçlü hale getirmek mecburiyetindeyiz. Çünkü bir afet öncesinde 1 liraya yapacağınız iş afet sonrasında maalesef 10 katına yapılmak zorunda kalınıyor. Dolayısıyla bu tedbirleri almakta bizim için çok çok önemli diye düşünüyorum. Bunu da bugün Koordinasyon Kurulunda yine bir karar bağlayıp yani bu noktada atılacak adımları gerek yereldeki gerek ulusaldaki iklim değişikliğine uyum çerçevesinde tüm bakanlıklarımızın bu çalışmaları da yürütmesi önem arz ediyor.
Tüm projelerimizde olduğu gibi aslında bu projemizde de yine sıfır atığa uyumlu, çevreye saygılı, iklime duyarlı, enerji verimli, güçlü yalıtımı olan uygulamalarla bu projelerimizi inşa edeceğiz. Bu projemizde iklim değişikliğine uyum açısından Bakanlığımız nezdinde yapılacak adımlar çalışmalar çerçevesinde çok değerli ve kıymetli olduğunu düşünüyoruz.
Biz göreve geldiğimiz de şunu söyledik: Enerji performansı kötü olan binaların sayısını azaltacağız ki bu çerçevede enerji verimliliğini en üst seviyede tutacağız. Isıtmada ve soğutmada karbonsuzlaştırmaya gideceğimiz ve iklim değişikliğinin etkilerinin minimuma indireceğimiz binaları tasarlamak zorundayız. Yine sanayi kuruluşları, turizm tesislerini tasarlamak zorundayız. İşte tarımda enerjimizi mümkünse eğer yenilenebilir enerjiden karşılayacak adımları atmak zorundayız. Daha az suyla daha çok verim alabileceğimiz uygulamaları tercih etmek zorundayız. İşte bu da aslında bu örneklerden bir tanesi. Bu sayede biz de yapmış olduğumuz binalarda yüzde 30’a yakın oranlarda tasarruf elde edeceğiz. Yine su ve doğalgaz kullanımında da benzer tasarrufları sağlamış olacağız ki bu çerçevede aslında vatandaşlarımız yüzde 30 daha az fatura ödeyebilecek durumdalar.
Birçok Avrupa ülkesinden, dünya ülkesinden iyi durumdayız. Ama bu noktadaki amacımız gerçekten net sıfır emisyon hedefine ulaşmaktır. Ve yine tabii ki kat edeceğimiz birçok mesafe ve yol var. Bunu da inşallah hep birlikte atıyor olacağız.
İklim Kanunu ile birlikte gerek emisyon ticaret sistemini hayata geçireceğimiz ve bu noktada sanayicilerimizin beklediği yine Avrupa Birliği (AB) ile dış ticaretimizin yüzden 50’den fazlasını yapıyoruz. Bu noktada bu ticareti daha verimli daha etkin hale getirmek oranını miktarını artırmak adına da bunları yapmak durumundayız. Zaten tüm bakanlıklara buna ilişkin görüşlere açıldı. Burada vereceğimiz katkılar çok çok önemli. Yani bu Türkiye Cumhuriyeti devletinin iklim değişikliği noktasında atacağı adımları ve kararlılığını gösterecektir. Yine yeni finansman modelleri ve destekleriyle de iklim değişikliği ile mücadele noktasında yeni yapılacak yatırımlara finansman desteğinden tutunda emisyonu azaltanların ödüllendirildiği fazla emisyon üretenlerin cezalandırıldığı bir sitemi hayata geçiriyor olacağız. Bu kapsamda da hep birlikte inşallah yapacağımız altlık TBMM’ndeki kanun çalışmasına destek olacaktır.
Saygıdeğer Emine Erdoğan Hanımefendinin himayelerinde yürüttüğümüz proje çerçevesinde hedeflerimizi güncelledik ve 2035 yılında geri dönüşüm oranımız ki şuan yüzde 13’den 27’ye çıktı. 2035 de yüzde 60 oranına yükselteceğiz ve hedefimiz 2053 yılına geldiğin de tüm atıkların dönüştürüldüğü bir süreci değerlendirmek istiyoruz. Tabi bunu yaparken de eğitimin farkındalığında çok çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Sağ olsun Milli Eğitim Bakanlığımız ile yapmış olduğumuz görüşmelerde 2023 eğitim öğretim yılında çevre ve iklim dersleri ilk defa müfredata eklendi. Artık çocuklarımız ortaokuldan itibaren çevre ve iklim değişikliği derslerini zorunlu olarak okuyorlar. Bu da aslında farkındalık ve eğitim açısından çocuklarımızın bu yaştaki bilinci açısından değerli bir hizmet olacaktır. Bunu hep birlikte bir yaşam tarzı haline getireceğiz.'' dedi.