Emeklilikte Yaşa Takılanlar Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Federasyonu (EYTSYD) Genel Başkanı Gönül Boran Özüpak, TBMM'de yaptığı konuşmada, "Milletin kürsüsünde Ulu Önder Atatürk'ün en veciz sözlerinden biridir. Der ki: 'Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir." Bizler EYT'liler olarak 8 eylül 1999'da çıkarılan ve hukuk normlarına uygunsuz şekilde aleyhte geriye işletilerek 4447 Sayılı Kanun ile Anayasal hakkımız olan emeklilik hakkımızın ötelenmesi ve 2008 yılında 5510 Sayılı yasa ile aylık bağlanma oranlarının yüzde 70'lerden yüzde 28'lere düşürülmesi ile bağlanacak emekli maaşları hiç edilmiş, 21 yıllık mahkumiyete mağdur edilen Türkiye Cumhuriyeti'nin öz ve asli milletinin emekçileriyiz. Son günlerde sosyal medyada konuşulan bir kuşak var: gençlerimiz, Y ve Z kuşağı. Onlar kendilerini her platformda ifade edebiliyorlar. Ben ise bugün burada bu kürsüde sizlere başka bir kuşaktan bahsetmek istiyorum. 21 yıldır yaşadıkları sıkıntılar görmezden gelinen, yok sayılan X kuşağı. Oysa ki hep var olan ve burada olan EYT'ler. Bu kuşak Cumhuriyet tarihimizin en büyük mağduriyetini yaşayan fedakar, cefakar, hep daha fazla bir bedel ödenmesi istenilmiş, haklarını istediğinde de 'devlete yük olacaksın' denilmiş, bırakın yük olmayı olumsuz şartlarda bile çalışıp üreten devletine istenenden fazlasıyla vergisini ve primini kuruşu kuruşuna ödeyen kuşaktır X kuşağı. Bu kuşak bir gecede çıkarılan ve hukukun evrensel kuralları hiçe sayılarak, geçmişe de uygulanan bir yasa olması yüzünden hakları gasp edilen, hayatları, gelecek planları, aileleri yok sayılan Ayşe'lerin, Ahmet'lerin, Ali'lerin kuşağıdır.
Peki, emeklilikte yaşa takılanlar neler yaşadı, neler yaşıyoruz, neler istiyoruz? Başından şöyle bir düşünecek olursak çalışma hayatına ilk girdiğimiz sistemde biz devletimizle kadınlarda 20 yıl 5 bin iş günü, erkeklerde 25 yıl 5 bin iş günü sonunda emeklilik hakkı kazanacağımız bir sözleşme yaptık. Gel gör ki tabiri caizse maç oynanırken devleti yönetenler tarafından kurallar değiştirilerek hakkımız ötelendi. Anayasa'nın eşitlik ilkesi başta olmak üzere hukuk normlarına aykırı bir şekilde geçmişe şamil uygulamasıyla kimimize bir, kimimize on yedi yıl yaş haddi eklendi. İşte tam da bizim mücadelemiz, hak arayışımız burada başladı. Önce emeklilik hakkımız, ardından 2008'de sosyal reform olarak çıkarılan, Aylık Bağlanma Oranı (ABO) olarak bilinen uygulama ile bu kez de maaşlarımız kuşa çevrildi. 28-30 yılla çalışanın adeta cezalandırıldığı yasa ile 2001 yılı öncesi bağlanan emekli maaşlarının en az asgari ücret tutarında olduğu, ancak bugün bağlanacak maaşların 1000-1300 TL eksiyle bağlandığının örneklerini görüyoruz. Bu sadece parasal bir konu değil. Bugünün şartlarında kuşa çevrilen maaşlara mahkum edildiğimiz için insan onuurna yaraşır bir yaşama yetmeyecek maaşlar vicdani bir meseledir. Yetmedi, çocuk yaşta çalışma hayatımız stajla başladı. Elimize tutuşturulan sigorta kartımızla artık sizler sigortalısınız denildi. Ama ilerleyen süreçte maalesef bu sözün yasalar önünde geçerli olmadığını gördük. Burada da bir staj mağduriyetimiz başladı." dedi.