Engellilerin Ekonomik Hakları Platformu Yürütme kurulu Üyesi Çağlar KARSANTI, "Ülkemizde 2022 ve 2828 sayılı Kanunlarda belirtilen, engelli aylığı ve evde bakım desteği sağlanırken hane gelir kriterinin engelli bireyin öz kimliğini hiçe saydı gerçeği nedeniyle, kamaoyundan elden ve online ortamdan olmak üzere toplanan 93.000 imza ile birlikte, 2022 ve 2828 sayılı Kanunlarda değişiklik yapılması ve değişikliğin engelli bireylerin öz kimliklerinin dikkate alınarak kriterlerin belirlenecek şekilde düzenlenmesi amacıyla, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakan Yardımcısı Sayın Avukat Fatma Öncü’ye taleplerimizi ilettik ve kendisine aynı şekilde çözümün bir parçası olmak istediğimizi, çözümü birlikte geliştirerek düzenlemelerin yapılmasını beklediğimizi bildirdik.
Bunun yanı sıra, genel olarak engelli haklarında yaşanan hak ihlalleri ile ilgili de kendisi ile istişare etme fırsatını da bulduk. Atamalarda ve istihdamdaki düzenlemelerin yetersizliği, özel eğitimde yaşanan ayrımcılık vs, konularında kendisiyle karşılıklı görüş alışverişinde bulunduk.
Fakat görünen o ki, Sayın Öncü bizim yaklaşımımızı dikkate almak bir kenara dursun, çözüm odaklı çalışma hususunda yeterli bilgi, birikime ve donanıma sahip değil.
Kendisi her seferinde bizim kendisine beyan etmiş olduğumuz görüşlerimizi siyasi olarak algılamış ve ısrarla engelliliğin siyaset üstü bir konu olduğunu öne sürmüştür. Bizler ise sadece engellilerin değil, tüm insan haklarının siyaset üstü bir konu olduğunu bildirerek, maalesef ülkemizde siyaset üstü konuların çözümünün de siyasetle gerçekleştiğini kendisine bildirdik.
Bu konuda kısmi mutabakatın sağlanmasının akabinde, kendisine hem ekonomik, hem sağlık, hem istihdam, hem de eğitim alanındaki hak ihlallerinden bahsederken, kendisi ise sürekli bizlere, bahse geçen konuların farklı bakanlıkların ilgi alanında olduğunu bildirerek, kendi sorumluluğu dahilinde olan alanlarında sorumluluklarını farklı bakanlıklara bırakmaya çalışmıştır.
Oysaki bizler şunun bilincindeyiz. Evet, 2022 sayılı ve 2828 sayılı Kanunlarda düzenlemeler yapılırken, Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın çalışmalarının gerçekleştirilmesi gerekiyor. Aynı şekilde istihdam üzerine düzenlemeler yapılırken, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı başta olmak üzere, istihdam edecek olan kurumların bağlı bulundukları bakanlıkların düzenlemeler yapması gerekiyor. Aynı şekilde sağlık ve eğitim alanında da Sağlık Bakanlığı'nın vee Milli Eğitim Bakanlığı'nın çalışmalar gerçekleştirmesi gerekiyor. Evet bunların bilincindeyiz. Ama şu da bir gerçek ki, bunların hepsi Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bünyesindeki Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün çalışması olarak start alması gerekiyor.
Kendisi de diğer birçok bürokrat gibi bir çok konuda bizlerle hemfikir olduğunu beyan ediyor fakat, nedense sürekli yaptırım gücünün ve karar alma gücünün kendilerinde olduğu gerçeğini bir türlü kabullenmiyorlar.
Biraz daha örneklerle açıklayacak olursak istihdam düzenlemelerin yetersizliği, atamaların ihtiyaçları karşılar şekilde yapılmaması engelli bireylerin günlük yaşamlarını kolaylaştıran protez, işitme cihazı gibi materyallerin ekonomik erişilebilirliği konularında sürekli çalışmalarının olduğunu belirtmiş, fakat nedense bu çalışmaların içeriğini paylaştığın zaman, ülke güvenliği tehlikeye girecekmiş izlenimi bırakmıştır.
Sürekli kendisine yönelttiğimiz SORULAR ve bilgi almak istediğimiz konular üzerinde belirsiz, ve içi doldurulamayan cümleler kurmuştur.
Şu da üzücü bir gerçek ki, bürokrasi arasında bir koordinasyon problemi var sanırım.
Bunu neden söylüyorum. Kendisi 21 Aralık tarihinde bizlere, atamaların beklenen düzeyde yapılacağı konusunda sinyaller vermiş, fakat 22 Aralık tarihinde açıklanan sayı beklenenin yarısı bile tutmamıştır.
Aynı şekilde engelli öğretmen atamalarıyla ilgili ise Şubat ayı içinde atama yapılmasının bir yasal zorunluluk olduğunun bilincinde fakat, Milli Eğitim Bakanlığı kaynaklarından gelen bilgilere bakılacak olunursa, Şubat ayı içerisinde bir engelli öğretmen ataması olmadığı sinyalleri veriliyor. Yani çelişkilerle dolu bir bürokrasi anlayışı görüyoruz.
Kendisine erişilebilirlik düzenlemelerinin yetersizliğini sürekli erteleniyor olmasını,l ve sürenin dolacak olmasına rağmen herhangi bir düzenleme olmamasından dolayı duyulan rahatsızlığı da bildirdik.
Sayın Fatma Öncü, bu konuda da kendinden emin bir şekilde, günü geldiğinde düzenlemelere uyum göstermeyenler hakkında gereken işlemin yapılacağının bilgisini vermiştir. Fakat unutmuştur ki toplu taşıma erişilebilirliğinin ertelenmesi kararı ilgili oda başkanıyla, bakanlık Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Birimi Genel Müdürü arasındaki bir mutabakatla yapılmıştır.
Bu nedenle bizler sayın yetkililerden, her zaman söylediğimiz gibi kaçamak değil, açık ve net ifadeler beklediğimizi kendisine bildirdik.
Ama kendisi ısrarla tüm konularda sürekli sorumlulu farklı bakanlıklara atmış, sürekli şu ana kadar yapılan çalışmalar üzerinde söylemlerde bulunmuştur.
Engelli ve engelli yakınlarının yaşamış oldukları hem ekonomik hem de sosyal hak ihlalleri ortadayken, kendisi de sanki bizlerle aynı problemleri birebir yaşıyormuşçasına aynı sorunlardan muzdarip olduklarını bilgilerini bizlerle paylaşıp, çözüm adına sunulacak olan önerilerimizi sürekli örtbas edercesine sözlerimizi bastırmaya çalışmış ve çözüm adına farklı bakanlıkları işaret etmiştir ve ısrarla beklentilerimizin politik olduğunu düşünerek, bizlere sürekli engellilerin siyaset üstü bir durum olduğunu vurgulamıştır.
Oysaki biz şunu çok iyi biliyoruz.
Dört yıldır hiç ataması yapılmayan 5000 engelli Sağlıkçının da, 5000’e yakın boş kontenjanı varken, yeterli düzeyde ataması yapılmayan sayısı 2000’i geçkin engelli öğretmen adayının da, genel itibari ile atama bekleyen 200.000’e yakın engelli kamu personeli adayının da bir elin beş parmağını dahi geçmeyecek kontenjanı dahi bulunmayan sosyolog, sosyal hizmet uzmanı, ve sosyal çalışmacı‘nın da istihdam edilmiş fakat görev tanımında, özlük haklarında ve sosyal haklarında bir türlü sağlıklı ihtiyaç analizi yapılarak düzenlemeleri yapılmayan, 60.000’e yakın engelli memurun da, 200.000’e yakın engelli işçinin de bağımsızlığı olmadığı için, ikinci bir kişinin desteğine bağlı yaşamak durumunda olan ve destek veren o ikinci kişinin yaşamış olduğu sosyal hak kayıplarının da ekonomik olarak ilaçlara erişim problemi yaşayan ve her gün ölüm riski ile burun buruna kalan Sosyal Güvenlik Kurumu'nun herhangi bir kapsayıcı desteğini alamayan engel gruplarının da Sağlık Uygulama Tebliği‘nde bir türlü yer tutmayan ve yaşam destek materyallerini binlerce Euro masrafla elde etmeye çalışan engel gruplarının da ve şu anda günlük yaşamımızda sürekli karşılaştığımız ama telaffuz edemeyeceğim hak ihlallerinin de çözümü maalesef siyasetle olmak durumundadır.
Ve biz kendisine ısrarla çözümün birlikte geliştirilebileceğini, bizim içerisinde olmadığımız hiçbir sürecin bizim için olmadığını, ve çözümde gerçekten kapsayıcılık aranıyorsa, her engel grubunun cinsiyet eşitliğine dayalı temsil gücünün bulunduğu grupların karar alma mekanizmalarında dikkate alınması gerektiğini vurguladık.
Gönül isterdi ki yukarıdaki açıklamaların çözümsüzlük ve karmaşayı değil, çözüm odaklı çalışmaların detaylı ifadeleriyle dolu olsun.
Ama maalesef bizim için alınan kararlar, hep bizsiz alındığı için bugün çözüm değil, belirsizlikler görmekteyiz.
Bizler gene aynı şekilde umutlarımızı kaybetmeden, çözüme ortak olacağımız yarınların geleceği ümidiyle, durmadan, yorulmadan mücadelemize devam edeceğiz. Ve her zaman yaşasın onurlu mücadelemiz diyeceğiz.
Bizlere sonsuz güvenle destek veren, bakanlık görüşmesine giderken, bakanlık görüşmesinde iken, ve bakanlık görüşmesi sonrasında bizlerden güven desteğini esirgemeyen siz saygıdeğer dostlarıma sonsuz teşekkürlerimi sünüyor, ayrımcılığın her türlüsünün onurlu, ve kararlı mücadelelerle bertaraf edildiği yarınlar diliyorum." dedi.