KamuMeb

Kadına Şiddet ve Nafaka Açıklaması

GÜNCEL

Ulusal Kanal'a konuk olan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, kadına yönelik şiddet, Sivil Toplum Vizyon Belgesi ve nafaka konusunda önemli açıklamalarda bulundu.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, ''Bugüne kadar kadına yönelik şiddette mağdur odaklı olarak yaklaştık. Mağdur odaklı yaklaşımımızda hiçbir zayıflama olmaksızın çalışmalarımıza devam ediyoruz. Kadına yönelik şiddetle mücadelemizde ikinci bir yaklaşım olarak faile yönelik çalışmalar da yapmaya başlıyoruz. Biz bir taraftan mağduru desteklerken failin de rehabilite olması gibi teknik takibi gibi yöntemleri ortaya koyuyoruz. Bu yeni bir yaklaşım.

Kadına yönelik şiddet konusunun ideolojisi olmaz, siyasi bir tarafı olmaz. Son zamanlardaki kadına yönelik şiddet vakalarına, kadın cinayetlerine bakın. O kardeşlerimizin, genç kızlarımızın, kadınlarımızın durumuna bakın. Her taraftan var. Bunu bir dünya görüşüne hapsetmek gibi bir durumumuz olamaz. Hepimizin aynı mücadeleyi, aynı kararlılığı göstermesi lazım.

Bir şiddet mağduru bize intikal etmesinden itibaren barınma ise barınma, hukuki destekse hukuki destek, gizlilik kararıysa gizlilik kararı, o meseleyi çözene kadar hangi desteğe ihtiyacı varsa o desteği sağlıyoruz.

Ulusal Eylem Planımız devam ediyor. Bizim her bir etapta eksiği varsa yeniden ekleyerek, yeniden tamir ederek, devam ettiğimiz süreç. İş birliklerimiz devam ediyor. İçişleri Bakanlığımızın, Adalet Bakanlığımızın, Milli Eğitim Bakanlığımızın, Diyanet İşleri Başkanlığımızın hedef grupları içerisindeki çalışmaları çok kıymetli. Sivil toplum da dahil.

Özellikle kadın sivil toplum örgütleriyle de çok geniş bir buluşmayı hemen gerçekleştirdik. 2021 yılı sonu itibarıyla 5 ayrı sivil toplum buluşması gerçekleştirdik. Bakanlık olarak sorumluluk alanlarımız itibarıyla önümüzdeki günlerde Sivil Toplum Vizyon Belgesi açıklayacağız. Kamusal tarafına baktığınızda bütün taraflarla yılın başında oturup bir faaliyet planı planlıyoruz, yılın sonunda da ne kadarını yaptık onların sağlamasını yapıyoruz. Bakanlık olarak meseleye samimiyetle katkı sunmak isteyen, samimiyetle çözümünde yer almak isteyen bütün sivil toplum kuruluşlarına sonuna kadar kapımız açık.

Aile bizim için çok kıymetli olduğu için aileyi zaafa uğratan, zayıflatan, hırpalayan her türlü meseleyle uğraşıyoruz. Kadına yönelik şiddet ve çocuk meselesi bunlardan birisi. Bireyleri koruyamazsanız aileyi koruyamazsanız. Biz buna razı değiliz. Ailenin içinin boşaltılmasına razı değiliz. Aileyi kurum olarak da fertler olarak da ayrı ayrı desteklemek onları hayata hazırlama yükümlülüğünde görüyoruz kendimizi.

Aile ve Toplum Hizmetleri Genel Müdürlüğümüz var. Bunun içerisinde spesifik kadın, engelli-yaşlı hizmetlerinin dışında kocaman bir bütünü çalışıyoruz. Bakanlık olarak hem spesifik olarak kadın ama aynı zamanda aile ve toplum tarafında da çalışıyoruz. Ticaret Bakanlığımız ve Tarım ve Orman Bakanlığımızla beraber üç bakanlık olarak kadınların kooperatifler yoluyla güçlendirilmesi amacıyla bir proje yürüyoruz. Son dönemde çok ciddi bir artış var. 2021 yılı Ekim ayı itibarıyla o protokolümüzü üç yıllık olarak tekrar yeniledik. Kooperatif üyesi olan kadınlarımızın önemli bir kısmı ev eksenli üretim yapanlar. Kendi ürettiği üzerinden muazzam başarı hikayeleri yazan kadınlar var. Bunların her birisi aslında farklı farklı çalışmalar ama birbirini tamamlayan çalışmalardır.

Bu kadar geniş şekilde dijital dünyanın hayatımıza girdiği bir zamanda çocukları bu dijital ekipmandan tümüyle uzak tutmamız mümkün değil. O zaman onlar için uyumlu, iyi onlar için faydalı içerikleri sunmamız gerekiyor. Biz bu dengeyi kurmaya çalışıyoruz.

Bizim artık olumlu ve pozitif bir dil üzerinden yürümemiz lazım. Sürekli birbirimizi hesaba çeken, sürekli itham eden, adeta terbiye etmeye koşullanmış dili bir tarafa bırakmamız gerekiyor. Bir defa şiddeti kanıksamayan, çocuk istismarına yol göstermeyen bir dil kurduğumuzda önemli mesafe kat etmiş olacağız. Medyadan ben şunu bekliyorum, şiddeti kanıksatan dilin bırakılması önemli bir adım olur.

Şu anda 263 aile eylemine devam ediyor. Mücadelelerini saygıyla destekliyoruz. Ailesine kavuşan çocuk sayısı en son 34 idi. PKK tarafından kaçırılan veya kandırılan çocukların pek çoğu 18 yaş altı. Hukuken çocuk. Hatta son zamanlarda 12-13 yaşlara kadar indiği söyleniyor. Bu çocukların dörtte biri kız çocuğu.

Herhangi bir çocuk söz konusu olduğunda tüm çevreler toplumsal tepki geliştiriyor. Diyarbakır Anneleri söz konusu olduğunda, PKK tarafından dağa kaçırılan çocuklar söz konusu olduğunda çeşitli platformlarda çocukların Kandil’de, şurada burada fotoğrafları ortaya çıktığında gerilla güzellemesi yapan çevreler bunlara hiç seslerini çıkarmıyorlar.

Burada istismarın çeşitli boyutları var. Cinsel istismar var. Bunu örgütten kaçan herkesin ifadelerinden anlıyoruz. Terörün kendisi zaten büyük bir problem. Dolayısıyla Diyarbakır Annelerinin son derece haklı son derece meşru mücadelesine bu kadar sessiz kalınması Türkiye’deki sessiz kalan çevrelerin ayıp hanesine yazıldı ve asla silinmeyecek. Bu milletin hafızasına nakşedilmiş bir gerçektir bu. Diyarbakır Anneleri yaz sıcağında kış soğuğunda betonun üstünde oturan kadınlar. Bunu desteklemeyeceksiniz de neyi destekleyeceksiniz?

Mevcut medeni kanuna sadece bir fıkra ekleyerek nafaka sorununu çözmek mümkün. Hakim süreli, süresiz nafakaya hükmedebilir dediğinizde, hakim dosyanın niteliğine göre evlilik süresi gibi parametreler üzerinden, her bir vakada ayrı süre tayin edebilir. Böylece alt üst limit gibi yeni problemler ortaya çıkaracak durumlar olmaz.'' dedi.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.