KamuMeb

Millete Hayal Kırıklığı Yaşatmamakta Kararlıyız

GÜNCEL

28 Ekim 2024 tarihli Kabine Toplantısı'nın ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, önemli açıklamalarda bulundu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ''Sizleri en kalbi duygularımla, hürmetle, muhabbetle selamlıyorum. Ülkemizin ve dünyanın dört bir yanında ekranları başında bizleri takip eden vatandaşlarıma selam ve sevgilerimi gönderiyorum.

Milletimizle birlikte sevinen, milletimizle birlikte üzülen, derdimizi kendi derdi, başarımızı kendi başarıları olarak gören gönül coğrafyamızdaki tüm kardeşlerime, tüm Türkiye sevdalılarına buradan selamlarımı iletiyorum.

Milletimizin Kızılelma’sına dönüşen Türkiye yüzyılının inşası yolunda azim ve sabırla ilerliyoruz. 85 milyonun refahı, huzuru, mutlu ve müreffeh geleceğinin önünde hiçbir engel tanımıyoruz. İhanetlerin, sabotajların, alçak ve kalleş saldırıların irademizi örselemesine, bizi hedeflerimizden alı koymasına müsaade etmiyoruz.

Bugünkü Kabine Toplantımızda yine çok geniş bir yelpazede ülkemizin ve bölgemizin gündemindeki meseleleri ele aldık, Güvenlikten terörle mücadeleye, ulaştırmadan dış politikaya, her konuda Kabine üyelerimizle kapsamlı değerlendirmelerde bulunduk. Meydanlarda aziz milletimize verdiğimiz sözleri yerine getirmek, ülkemizi menzili maksuduna ulaştırmak için tüm gücümüzle çalışıyoruz.

18 Ekim’de İstanbul’da gerçekleştirilen 3+3 Bölgesel İş Birliği Platformu kapsamında Azerbaycan, Ermenistan, İran ve Rusya Federasyonu dışişleri bakanlarını ülkemizde misafir ettik. Bölgesel sahiplenme anlayışımızın en somut örneklerinden olan platformun önemli bir ihtiyacı giderdiğini müşahede ediyoruz. Önümüzdeki dönemde bu mekanizmayı kurumsal bir yapıya kavuşturmak arzusundayız.

Kırk dört gün süren vatan muhaberesi sonrasında Karabağ’da 30 yıllık işgalin sona ermesiyle birlikte Güney Kafkasya’da kalıcı barışa yönelik eşsiz bir fırsat yakalandı. Bir dönem acıyla, işgalle, çatışmalarla anılan bu coğrafyada şimdi barış rüzgârları esiyor. Can Azerbaycan ve Ermenistan’ın bu doğrultuda gösterdikleri samimi çabaları yakından takip ediyoruz. Temennimiz, süreci sabote etmeye çalışan odaklara fırsat verilmeden müjdeli, güzel ve hayırlı haberleri bir önce almaktır. Türkiye olarak Azerbaycanlı kardeşlerimizle koordinasyon içinde inşallah kalıcı barış için çalışmaya devam edeceğiz.

Bu yıl 61. Kuruluş Yıl Dönümünü kutlayan Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası’nın 51. Genel Kurulu’nda iş dünyamızla bir araya geldik. İş dünyamızın ekonomi politikamıza desteğinin sürdüğünü görmek bizleri ayrıca mütehassis etti, inancımızı daha da perçinledi.

Küresel ekonomideki tüm belirsizliklere, bölgemizde artan çatışmalara ve gerilimlere, gelecekle ilgili çizilen kötümser senaryolara rağmen ekonomimizin temel göstergelerindeki iyileşme kesintisiz bir şekilde devam ediyor. Merkez Bankamızın rezervlerinden ihracata, turist sayısından istihdama kadar her alanda gözle görünür artış söz konusu. Avrupa ve Amerika dahil tüm dünya ile birlikte ülkemizin de baş ağrısı olan enflasyonda düşüş başladı. Fahiş fiyat köpüğü belli başlı sektörlerde ortadan kalktı ve kalkıyor, inşallah bunun devam gelecek. Vatandaşımızın helal lokmasına göz dikenlere kesinlikle göz açtırmayacağız. Etiket oyunlarıyla, fısıltı gazetesiyle, piyasa manipülasyonuyla ceplerini doldurmaya çalışanların tepesine bindik, biniyoruz ve bineceğiz.

Burada bir hususu açık ve net ifade etmek durumundayım. Türkiye’de maalesef enflasyondan nemalanan bir kesim var. Bunlar üretmeden, ter dökmeden, riske girmeden konforlu bir alanda paralarına para katmaya alışmışlar. Biz göreve geldikten sonra özellikle enflasyonu tek haneli rakamlara indirerek, yıllarca bunların istismar zeminini ellerinden aldık. Koronavirüs salgını döneminde tüm dünyada son 60-70 yılın zirvesine çıkan enflasyon oranları herkes gibi bizi de menfi etkiledi, gelişmiş ülkelerle birlikte Türk ekonomisinde de dengeleri sarstı. Salgının yanı sıra, biz bir de doğrudan ekonomimizi hedef alan saldırılara maruz kaldık. Tüm bunların üzerine asrın felaketi olarak nitelenen 6 Şubat depremlerini yaşadık. Ardı ardına gerçekleşen 3 seçim, salgının ve depremin etkilerini daha sert hissetmemize sebep oldu. Rusya-Ukrayna arasındaki savaştan ülkemizi uzak da tutsak ekonomik yansımalarından tamamen uzakta tutamadık. Bu tablo, üzülerek söylüyorum, enflasyonu fırsata tahvil eden rantçıların ellerini ovuşturmalarına yol açmıştır.

Şu gerçeği sadece iş dünyamızın, sadece ihtisas alanı ekonomi olanların değil, milletimizin de fark ettiğine inanıyorum: Merkez Bankamızın rezervi arttıkça bunların eleştirilerinin dozu da arttı. Enflasyonun düşüş eğilimi hızlandıkça bunların rahatsızlığa da ayyuka çıkmaya başladı. Türkiye kazandıkça bunlar kaybettiği için tetikçileri vasıtasıyla hemen taarruza geçtiler, yalan, yanlış ve manipülatif haberlerle milletimizin moralini bozmaya, piyasaya ve iş dünyasına karamsarlık yaymaya çalıştılar; bunları da yavaş yavaş püskürtüyoruz. Para babaları namına silahşörlük yapanların körüklediği olumsuz algının kırılmakta olduğunu görüyoruz.

Şunu büyük bir memnuniyetle vurgulamak isterim: Milletimiz yaşadığı onca zorluğa, omuzladığı onca yüke rağmen bizi anlıyor, bize inanıyor, hükümetimize ve ekonomi politikamıza güveniyor; Allah’ın izniyle bu güveni boşa çıkarmayacağız. Bu aziz ve fedakâr millete hayal kırıklığı yaşatmamakta kararlıyız. İş çevrelerimizle, piyasa aktörleriyle ve ihracatçılarımızla yakın istişare içinde önümüzdeki süreci yöneteceğiz. Genel hedeflerimize sadık kalarak iş dünyamızdan gelen makul talepleri karşılamak görevimizdir. Üretimi, istihdamı, ihracatı, sürdürülebilir ve kaliteli büyümeyi önceleyen bir anlayışla insan odaklı bir yaklaşımla ekonomi politikamızı sürdüreceğiz.

Bu sene Türkiye’yle Almanya arasındaki Dostluk Anlaşması’nın 100. Yıl Dönümünü kutluyoruz. Cumhurbaşkanı Steinmeier’in Nisan ayındaki ziyaretinin ardından önceki hafta da Almanya Şansölyesi Olaf Scholz’u İstanbul’da ağırladık. İki kadim dosta ve NATO müttefikine yakışır şekilde Almanya’ya iş birliğimizi güçlendiriyoruz. 50 milyar dolara ulaşan ikili ticaretimizde hedefimiz 60 milyar dolar. Turizm, yatırım ve savunma sanayi başta olmak üzere potansiyelimizi en üst düzeyde kullanarak inşallah bu hedefi yakalayacağız. İsrail’in katliamları gibi konularda fikir ayrılığımız olsa da, Almanya ülkemizin Avrupa’daki en önemli ortağıdır, bu vasfını gelecekte de muhafaza edecektir.

19 Ekim Muhtarlar Günü vesilesiyle İstanbul’daki 950 muhtarımızın katılımıyla 54. Muhtarlar Buluşmamızı gerçekleştirdik. 2015 yılında ilk defa bizim başlattığımız bu gelenek sayesinde şimdiye kadar 41 binden fazla muhtar kardeşlerimizle aynı gönül sofrasının etrafında bir araya geldik, ülkemizin meselelerini istişare ettik. Muhtar aylıklarından sigorta primlerine, silah ruhsatı harcından diğer mali ve sosyal imkânlara, belediyelerde ihdas ettiğimiz muhtarlık işleri dairesi ve müdürlüklerine kadar pek çok başlıkta muhtar kardeşlerimizin yanında olduk.

Uzun yıllar Anadolu insanı gibi muhtarlarımız da ülkemizde elitist zihniyetin kadrine uğramıştı. Muhtar bile olamaz manşeti bu zihniyetin küstahlığının, nobranlığının, millete tepeden bakan kibirli, üstenci tavrının sembolü olarak yıllarca hafızalara kazınmıştı. Muhtarlarımıza hak ettikleri değeri vererek bu mütekebbir anlayışı değişime zorladık. Bu vesileyle bir kez daha köylerine ve mahallelerine hizmet çabalarında tüm muhtar kardeşlerimize Allah’tan kolaylıklar diliyorum.

Türkiye’nin coğrafi konumuna, hedeflerine, beşeri, tarihi ve ticari bağlarına uygun şekilde 360 derecelik bir perspektifle dış politikamızı icra ediyoruz. Batı’yla ilişkilerimizi güçlendirirken, Doğu’ya sırtımızı dönmüyoruz. Başkalarının bize çizdiği istikamette değil, kendi çıkarlarımız doğrultusunda özgür irademizle adımlarımızı atıyoruz. Türkiye’nin çıkarı neredeyse oraya gidiyor, menfaati neyi gerektiriyorsa o yönde iş birliklerimizi geliştiriyoruz. Daha önce farklı vesilelerle söylemiştim, bugün önemine binaen bir kez daha tekrarlıyorum, bizim dış politikamızın ana omurgası Türkiye eksenidir. Türkiye’nin milli menfaatleri, güvenlik hassasiyetleri, ekonomik ve ticari çıkarları her şeyin üzerindedir, en temel önceliğimizdir. Bakınız, biz makas değiştirmiyoruz, bilakis Türkiye merkezli bir anlayışla değişen küresel sistemde hak ettiğimiz yeri almaya çalışıyoruz. Çok uluslu iş birliği platformlarıyla münasebetlerimizi farklı seviyelerde ilerletme çabalarımızın arka planında işte bu bakış açısı vardır.

2018 yılında Johannesburg’ta düzenlenen 10. BRICS Zirvesi’ne İslam İşbirliği Teşkilatı Dönem Başkanı sıfatıyla iştirak etmiştik. 22-24 Ekim tarihleri arasında Kazan’da düzenlenen son zirveye de Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Sayın Putin’in davetine icabetle katıldık. Genişletilmiş Liderler Oturumunda ülkemizin bölgesel meselelerle ilgili vicdanlı ve ilkeli duruşunu muhataplarımıza anlatma fırsatı bulduk. Zirve marjında Rusya, Venezuela, Özbekistan, Vietnam ve Kongo liderleriyle ikili görüşmelerim oldu. Ayrıca zirveye katılan diğer devlet ve hükümet başkanlarıyla da bir araya geldik. BRICS platformunda yer alan ülkelerle ciddi iş birliği potansiyeline sahip olduğumuz kanaatindeyim. Sadece şu rakamlar bile BRICS’e mesafeli durulmaması gerektiğini gösteriyor: Dünya yüzölçümünün yüzde 30’nu, nüfusunun yüzde 45’ni kapsayan küresel petrol üretiminin yüzde 40’nı, mal ihracatının yüzde 25’ni, ticaretin 5’te 2’sini gerçekleştiren, global düzeyde ekonomik açıdan bir cazibe merkezi haline dönüşen, hasılı dünyanın en büyük ilk 10 ekonomisi arasında yer alan ülkemiz için önemli fırsatlar sunan BRICS’le ilişkilerimizi ilerletmenin her bakımdan Türkiye’nin faydasına olacağına inanıyoruz. Tekrar söylüyorum, ülkemizin BRICS’le gelişen münasebetleri mevcut angajmanlarımızın alternatifi asla değildir ve olamaz. Türkiye tüm bu platformlarda bir NATO müttefiki ve Avrupa Birliğine tam üyelik müzakereleri yürüten ülke kimliğiyle yer almaktadır. Millet olarak bin yıllardır hangi mecrada ilerliyorsak, bugün ve yarın da aynı çizgide istikbal yürüyüşümüzü devam ettireceğiz.

Tataristan’ın Başkenti Kazan’a ayak bastıktan hemen sonra TUSAŞ’ın Kahramankazan’daki yerleşkesine yapılan hain terör saldırısında beş vatan evladının şehit edildiğinin haberini aldık. Şehitlerimize bir kez daha Allah’tan rahmet, tedavileri süren yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Saldırının zamanlamasının ve seçilen hedefin tesadüf olmadığı açıktır. Bu kanlı ve kalleş terör eyleminin ülkemiz iç siyasetinde farklı bir iklimin filizlenmeye başladığı bir döneme tekabül etmesi ayrıca manidardır. Bölücü örgütün kimlesin maşası, kuklası, taşeronu olduğu son saldırıya bir kez daha kendini göstermiştir. Kandan beslenen terör baronlarının bölgemizde kendilerine yeni efendiler, uşaklığını yapacakları yeni sahipler aradıkları anlaşılıyor. Milletimizin de bu saldırıyla neyin amaçlandığını, nerelere sinyal verilmek istendiğini net olarak gördüğüne inanıyorum. Şunu bir defa açık açık belirtmek isterim: Türkiye Cumhuriyeti olarak bu alçak saldırıyla verilmek istenen mesajları buluşturup çöpe attık. Bizim terörden, eli kanlı canilerden, mankurtlaşmış maşalardan ve onları kullanan patronlarından alacağımız bir mesaj da zaten olamaz. Bu terör eylemi çok net söylüyorum, paniğin, telaşın, tükenmişliğin, çaresizliğin emaresidir. Nitekim hain saldırıya cevabımızı bölücü örgütün Suriye ve Irak’taki inlerini başlarına geçirerek kat kat misliyle verdik. Irak ve Suriye’nin kuzeyinde terör örgütüne ait 470’in üzerinde nokta hedef alınmıştır. Aralarında sorumlu düzeyde canilerin de bulunduğu toplam 213 terörist etkisiz hale getirilmiştir. Milletimiz ve şehit ailelerimiz şundan emin olsun: Türk Silahlı Kuvvetlerimiz ve Milli İstihbarat Teşkilatımız şehitlerimizin kanını yerde bırakmamıştır. Emniyet ve adli birimlerimiz de teröristlerin tüm bağlantılarını ortaya çıkarmak için kapsamlı soruşturma yürütmektedir.

Terörü kaynağında kurutma stratejimizden geri bir adım dahi asla atmayacağız. Teröristlere yönelik operasyonlarımızı titizlikle devam ettirirken, terörsüz Türkiye hedefimizden de kesinlikle kopmayacağız. Türkiye, 40 yıldır başına musallat edilen bu beladan mutlaka kurtulacaktır. Terör sizlerin de iyi bildiği gibi yıllarca ülkemizde siyaseti yönlendirmek için bir aparat olarak kullanılmıştır. Ne zaman siyasette diyalog zemini güçlense, ne zaman toplumda kutuplaşma azalsa, ne zaman sıkılı yumruklar açılsa terör hemen devreye girmiştir. Buna geçmişte defalarca şahit olduk, aynı senaryonun tekrar sahnelenmesine seyirci kalmayacağız. Terör baronları Türk siyasetini dizayn edemeyecekler. 85 milyonun arasına nifak duvarları öremeyecekler. Ülkemizi istikametinden saptıramayacaklar. Terör örgütlerini kumanda ederek ülkemizin gündemini yönlendirme ve belirleme peşinde koşanları da aynı şekilde hüsrana uğratacağız. Yurt içinde veya dışında Türkiye’ye hainlik eden, ihanet eden ve Türkiye düşmanlarıyla birlikte hareket edenlerin akıbetleri berbat olacaktır.

15 Temmuz gecesi 252 kardeşimizi şehit eden FETÖ ihanet şebekesinin Pensilvanya’daki elebaşının ağababalarının kucağında haysiyetsizce ölümü herkese ibret olmalıdır. Kim adına olursa olsun, dili dualı bu millete kurşun sıkanlar, hainlik edenler, sırtından hançerleyenler, milletin evlatlarının kanını dökenler ne bu dünyada, ne de ebedi dünyada iflah olmayacak, her zaman lanetle anılacaklardır. Bu vesileyle 23 Ekim’deki terör saldırıları sonrasında ülkemizle güçlü dayanışma sergileyen tüm dost ve kardeş ülkelere, tüm devlet ve hükümet başkanlarına, uluslararası kuruluşların yetkililerine kalpten teşekkür ediyorum. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin saldırıyı kınayan ve ülkemize taziye sunan açıklamasını da memnuniyetle not ettik. Ülkemizde muhalif, muvafık ayırmadan, siyasi partilerimizin teröre karşı tek ses, tek nefes olmasını da takdirle karşıladığımızı burada ifade ediyorum. Ancak faili apaçık ortada olan bir terör eylemini dahi kınamayanları veya failini gizleyerek kınamış gibi yapanları ise milletimize havale ediyorum.

İlki 2018 yılında düzenlenen SAHA EXPO 2024’te savunma sanayimizin gurur verici ürünlerini bizzat görme fırsatı bulduk. 150 binden fazla ziyaretçi, 300’ün üzerinde delegasyon, 150’den fazla alıcı delegasyonu, 120’ye aşkın ülkeden üst düzey katılım, 1.400’den fazla şirket iştirakıyla SAHA EXPO savunma sektöründe artık rüştünü ispatlamıştır. Ülkemizin dünyada iftihar kaynağı olan savunma sanayindeki atılımlarımızı kararlılıkla devam ettireceğiz. Her türlü zorluğa, engele ve ambargoya rağmen yılmadan azimle çalışan savunma sektörümüzün tüm kuruluşlarına, şirketlerine, mühendisinden işçisine tüm kardeşlerime ülkem ve milletim adına teşekkür ediyorum. Rabbim ayağınıza taş değdirmesin diyorum. Her fırsatta hatırlattığım üzere, deprem bölgemizin ayağa kaldırılması gündemimizin ilk sırasındaki yerini koruyor. Ne yaparsak yapalım bir elimiz ve gözümüz daima 6 Şubat depremlerinin etkilediği 11 ilimizdedir.

Şu ana kadar 350 bin 430 konut ve işyerimizin ihalesini gerçekleştirdik. Bunlardan 18 bin 404’ü Hatay’da olmak üzere 101 bin 254 tanesini teslim ettik. Cumartesi günü 11 ilimizde toplam 29 bin 311 yuvamızın daha kuralarını çekerek vatandaşlarımıza teslim ettik. Böylece kurası çekilen konut sayısı 130 bin 560’a ulaştı. Bu yılın sonuna kadar 201 bin 688 ev ve işyerini daha teslim edeceğiz. 2025 yılı sonunda 452 bin 958 konut, işyeri ve ahırı teslim etmiş olacağız. Deprem bölgesinde evine girmeyen hiçbir hak sahibi bırakmayacağız.

Hatay’da deprem konutlarının teslim töreninin yanı sıra İskenderun-Antakya otoyolunun da temel atmasını gerçekleştirdik. Otoyolumuz İskenderun’da başlayacak, Belen’e 850 metrelik bir tünelle geçip Bahçe Deresi Vadisi’ni takip ederek, Amanos dağlarını 8 bin 566 metrelik tünelle açtıktan sonra Amik Ovasına ulaşacaktır. Proje sayesinde zamandan 3 milyar lira, akaryakıttan 400 milyon lira olmak üzere yıllık toplam 3,4 milyar liralık tasarruf sağlayacağız. Yatırım tutarı 32,4 milyar lira olan İskenderun-Antakya otoyolunun şimdiden Hatay halkına ve bölgeye hayırlı olmasını diliyorum. Anahtarlarını teslim ettiğimiz konutlarımızın da afetzedelerimize hayırlı, uğurlu olmasını temenni ediyoruz. Allah ömür verdikçe, milletimiz de yanımızda sapasağlam durdukça inşallah 81 vilayetimizin tamamına aşkla hizmet etmeyi sürdüreceğiz.

Son olarak Kültür ve Turizm Bakanlığımızı Türkiye’nin kültürel zenginliğini sergileyen Kültür Yolu Festivali dolayısıyla tebrik ediyorum. Bu yıl 16 şehirde yapılan Türkiye Kültür Yolu Festivali’ni içeriğine yönelik farklı görüşleri de dikkate alarak gelecek yıl 20 şehirde düzenlemeyi planlıyoruz. Festivalde görev alan, eserlerini sergileyen sanatçı ve zanaatkârlarımızı da ayrıca tebrik ediyor, çalışmalarında başarılar diliyorum.

Bir diğer husus, 5 Ekim’de İstanbul Boğazı’ndan uğurladığımız Oruç Reis sismik araştırma gemimiz önceki gün görev yeri olan Somali’ye ulaştı. Oruç Reis gemimiz 6 ay boyunca yaklaşık 5 bin 750 kilometrekare 3 boyutlu sismik arama yapacak. Oruç Reis’in aramalarından inşallah müjdeli haberler alacağımıza inanıyorum.'' dedi.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.