Sağlık-Sen Genel Başkanı Semih Durmuş, ''Göreve geldiğimiz günden bu yana dediğimiz gibi kuruş değil duruş sendikacılığı yapıyoruz. Toplu Sözleşme masasında elde edilen kazanımların tüm çalışanları kapsaması bizim önceliğimizdi. Biz bunun mücadelesini verdik. 2019 yılında toplu sözleşme masasında gösterdiğimiz duruş ve kararlılığın aynısını 6. Dönem Toplu Sözleşme masasında da gösterdik ve önemli kazanımların altına imza attık.
Sağlık-Sen bir emek hareketi ise önceliğimiz sizin emeğinizin hakkı için mücadeledir.
Sadece toplu sözleşme masasında ortaya koyduğumuz tavır sağlık çalışanlarına izletilse bu kürsülerde bir şey anlatmamıza gerek kalmaz. O masalarda gerçekten kavgamızı veriyoruz ama bizim sahada da güçlü olmamız gerekiyor.
Bizim sendikal anlayışımızda ayrıcalıklı ve imtiyazlı sınıf yoktur. Hiç kimsenin emeği diğerinden üstün değildir. Her alın teri kutsaldır. Hekimlerle ilgili gündeme gelen iyileştirmenin geç kalınmış bir hak olduğunu her defasında dile getirdik. Hekimlere dile getiren tutarlardan daha fazlası verilmesi gerekiyor. Ancak sağlık çalışanları da bu iyileştirmeden emeğinin karşılığını almalıdır. Sağlık çalışanlarının özlük haklarını iyileştirme amacıyla gündeme gelen düzenleme, bir an önce Meclis’e gelmelidir. Sağlık çalışanlarının alın terinin karşılığını alıncaya kadar mücadeleye devam edeceğiz.'' dedi.
Sağlık-Sen Genel Sekreter Durali Baki, ''Sendikal mücadelenin lokomotifi genel merkez olsa da ben sendikal mücadelenin genel merkezini temsilciler olarak görüyorum. Sizler, bizim çalışmalarımızı, kazanımlarımızı sahada anlatmadığınız sürece bizim hiçbir hükmümüz yoktur.
Temsilci arkadaşlarımızın alın terinin karşılığı ödenmez. Giderek üye sayımız artıyor, giderek güçleniyoruz. Sözde sendikaların size çamur atması doğaldır. Siz yüksek tepede rüzgara karşı durmaya çalışıyorsunuz. Sizler yetkili sendikasınız. Siz, sendikamıza üye olmayanların da umudu haline geldiniz. Karalama kampanyalarına rağmen İstanbul şubelerinin 5 bine yakın üye yapması, sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarının altı boş söylemlere itibar etmediğinin açık ve net kanıtıdır. Sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarının tek umudu ve güvencesi Sağlık -Sen teşkilatıdır.
Buradan Sayın Cumhurbaşkanımız, Sayın Sağlık Bakanımız ve Maliye Bakanımıza sesleniyoruz. Sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarının seslerine kulak verin. Her gün bir hastanede sağlık çalışanları darp ediliyor. Şiddet ile ilgili yasalar bir an önce çıkartılmalıdır. Özlük ve sosyal haklar için çalışanlarımızın sesini duyun. Kimse alın terinden fazlasını istemiyor.
Sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarının yüzde 99’u bir haktan yararlanırken yüzde 1'lik kısım o haktan yararlanmıyorsa, Sağlık-Sen olarak yüzde 1'lik kısmın da hakkını korumaya mecburuz.'' dedi.
Sağlık-Sen Genel Başkan Yardımcısı Mahmut Faruk Doğan, ''Temsilci arkadaşlarımızın gayesi, emeği ve çabası sayesinde teşkilatımız bu günlere geldi. Sizlerin mücadelesini, bizler yere koymamak için ciddi bir mücadele veriyoruz. Tüm temsilci arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.
İnşallah ileride de öyle olacak. Tüm sağlık çalışanlarını sendikamıza üye yapmak için mücadele ediyoruz. Çünkü biz gönüllere dokunuyoruz, gönül sendikacılığı yapıyoruz. Bizler, hizmet sendikacılığı esaslı sendikacılık yapıyoruz. Mış sendikacılığı yapmıyoruz.
Ne zaman Sağlık- Sen masaya oturdu, sağlık çalışanlarının özlük hakları gündeme gelmeye başladı. Genel Merkez olarak sahada mücadele ediyor, toplu sözleşmede önemli kazanımlar elde etmek için çalışmalar yapıyoruz. Tüm bu çabamıza ve kazanımlarımıza temsilci arkadaşlarımızın sahada sahip çıkıp, anlatması gerekiyor.'' dedi.
Sağlık-Sen Genel Başkan Yardımcısı Şemsettin Karadoğan, ''Çalışanlarımız, bir yandan pandemi ile mücadele ederken bir yandan da özellikle son dönemde ekonomik gelişmelerle ağırlaşan yaşam koşullarıyla mücadele ediyor.
Bu süreçte sendikalar tabiri caizse tarihi roller üstlendiler. Sendikalar üstlerine düşen sorumluluğu yerine getirirken, kimi sendikalar daha iddialı davrandılar. İnsanlar evlerinden çıkmazken Sağlık-Sen teşkilatı olarak her şekilde ve her koşulda sağlık çalışanlarının yanında olduk, olmaya da devam edeceğiz.'' dedi.
Sağlık-Sen İstanbul 1 No’lu Şube Başkanı Zafer Caner, ''Çok şükür el attığımız birçok konuda başarılı olduk. Hiç kimsenin boynunun bükülmesine müsaade etmedik. Tüm bu çabalarımızın neticesinde üye sayımızı her yıl artırdık, artırmaya da devam ediyoruz. Asla art niyetli yaklaşımlara prim vermeyeceğiz. Olumsuzluklara aldırış etmeden yolumuza devam edeceğiz. Biz hem ülkemizi hem sağlık çalışanlarımızı düşünen bir rota benimsedik ve bu rota doğrultusunda durmaksızın ilerliyoruz.'' dedi.
Sağlık-Sen İstanbul 2 No’lu Şube Başkanı Cesur Öztürk, ''Sağlık-Sen olarak, yıllardır sağlık emeğine bakışta köklü bir paradigma değişiminin kaçınılmaz olduğu konusuna eleştirilerimizi yapıcı bir şekilde dile getiriyor, çözüm önerilerimizi ortaya koyuyoruz. Sağlık çalışanlarının mesleki saygınlığını gözeten ve ekip anlayışını zedeleyen politikaların gözden geçirilmesi gerekiyor. Çalışanların emeğinin karşılığını alabilecekleri adil bir döner sermaye yönetmeliği biran önce çıkarılmalı ve hayata geçirilmelidir.'' dedi.
İstanbul Üniversiteler Şubesi Başkanı İsmail Çor, ''Türkiye’deki sağlık sistemi çok iyi. Evet, ama bunun ana sebebi fedakar sağlık çalışanlarıdır. Sağlık sisteminin daha iyi yerlere gelmesi için sağlık çalışanlarının emeğinin hakkının verilmesi gerekiyor.'' dedi.
İstanbul 5 No’lu Şube Başkanı Şemsettin Göktürk, ''Genel Merkezimizin çabalarıyla verdiğimiz mücadele neticesinde elde ettiğimiz toplu sözleşme kazanımları olmasa, bugün nefes alacak gücümüz kalmamıştı.'' dedi.
İstanbul 6 No’lu Şube Bakanı Murat Ergül, ''Bu karantina nöbetlerini hem de defalarca tutmak ancak yüce gönüllü insanların yapabileceği bir iştir ki, sosyal hizmet çalışanlarımız bunu en güzel şekilde başarmış, dünyaya örnek olmuştur. Bu büyük fedakarlığın dünyadaki karşılığına paha biçilemez elbette. Sağlık-Sen olarak bu fedakarlığı karşılıksız bırakmamak adına gece gündüz mücadele verdik, vermeye de devam ediyoruz. Fedakar çalışanlarımız, bizlere güvenen üyelerimiz, sahayı karış karış dolaşan kıymetli temsilcilerimiz, tüm Türkiye’de örgütlü yapımız ve Genel Merkezimizle birlikte biz kocaman bir aileyiz. Her mücadele eden kazanamaz ancak kazananlar mücadele edenlerdir.'' dedi.