Güncel Eğitim Politikaları ve 20. Milli Eğitim Şurası Tavsiye Kararları 3. Çeyrek Analizi (3 Haziran-3 Eylül 2022) Raporu yayınlandı. Raporda; Temel Eğitimde Fırsat Eşitliğinin Artırılması, Öğretmenlerin Mesleki Gelişimleri, Mesleki Eğitimin İyileştirilmesi, 20. Milli Eğitim Şurası Tavsiye Kararları ve Uygulama Adımları gibi konular yer almaktadır.
Konuya ilişkin açıklama yapan Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, ''Üçüncü raporun ortaya koyduğu temel sonuç, bakanlığın uyguladığı güncel politikalar ile tavsiye kararları arasındaki ilişkinin zaman içinde güçlenmesi oldu. Mart ayında yayımlanan ilk raporda, bakanlık olarak attığımız adımlar ile ilişkilendirilen tavsiye kararı sayısı 57 iken haziran ayında bu sayı 62'ye, eylül ayında ise 68'e çıktı. Bununla birlikte daha önceki dönemlerde ilişki kurulan tavsiye kararlarına dair atılan adımlarda da derinlik sağlandı. Tutarlılığın en yüksek olduğu tema temel eğitimde fırsat eşitliği. Diğer temalarda da bakanlığın adımları ve tavsiye kararları arasında uyumun arttığı gözlendi.
Okul öncesinde hedeflenen okullaşma oranlarına ulaşmak için gereken yatırımlar, okullar arasındaki imkan farklarının azaltılması için sürdürülen projeler, öğretmen eğitiminde getirilen yeni yaklaşımın sonuçları ve mesleki eğitimde sürdürülen paradigma değişiminin güncel çıktıları sunuldu. Ortaya konulan sonuçlar, 2022 yılının sonuna doğru kütüphanelerdeki kitap sayılarına, Temel Eğitimde 10 Bin Okul Projesi'nde hedeflenen desteklere, okul öncesinde hedeflenen anaokulu ve ana sınıfı sayılarına önemli ölçüde yaklaşıldığını gösterdi.'' dedi.
OKUL ÖNCESI EĞITIMIN YAYGINLAŞTIRILMASI
Okul öncesi eğitim, sağladığı çoklu faydalar nedeniyle ülkelerin eğitim politikalarında önceliklendirdiği alanlar arasında bulunmaktadır (Neuman ve Powers, 2021; UNICEF, 2019). Erken çocukluk evresindeki çocukların nitelikli bir eğitim alarak okul hayatına hazır hale gelmesi, okul hayatları boyunca birçok olumlu sonuç doğurmaktadır (Barnett, 2008; Cortazar vd., 2020; Pianta vd., 2009; Sierens vd., 2020; Suna ve Özer, 2022). Okul öncesi eğitim alarak okul hayatına hazır hale gelen, öz bakım becerileri kazanan, sosyal ve duygusal gelişimleri desteklenen öğrencilerin daha yüksek akademik başarı gösterdiği çeşitli çalışmalarda gösterilmiştir (Cortazar vd., 2020; Sierens vd., 2020; Suna ve Özer, 2022). Yine güncel birçok çalışmada gösterildiği üzere okul öncesi eğitim alan öğrenciler daha uzun süre eğitimde kalmakta, yükseköğretime geçme ihtimalleri ve istihdam edilebilirlikleri artmaktadır (Barnett, 2008; Pianta vd., 2009). Bu bağlamda okul öncesi eğitim, öğrencilere eğitim hayatları boyunca katkı sunacak bir destek mekanizması görevi görmektedir. Okul öncesinin öğrencilere sağladığı kişisel faydalar, tüm eğitim sisteminde bütüncül bir iyileşme için de önemli bir fırsat sunmaktadır.
Zira okul öncesi eğitimin evrenselleştirilmesi, diğer bir ifadeyle tüm öğrencilerin erişebileceği şekilde yaygınlaştırılması, tüm öğrencilerin akademik ve sosyal açıdan daha başarılı olmasına katkı sağlamaktadır. Bu bağlamda, okul öncesi eğitime erişim, desteğe daha fazla ihtiyaç duyan dezavantajlı öğrenciler açısından daha da büyük bir öneme sahiptir. Yapılan çalışmalarda da dezavantajlı ve kırılgan öğrenci gruplarının okul öncesi eğitimin sağladığı faydadan daha fazla yararlandığı gösterilmiştir (Mollborn vd., 2014; Sierens vd., 2020).
Görüldüğü üzere okul öncesi eğitimin sağladığı faydaların toplumun tüm kesimlerine yaygınlaştırılması, eğitim sisteminin performansının artışı açısından oldukça önemlidir. Diğer taraftan okul öncesi eğitime erişim, günümüzde eğitimde fırsat eşitliği açısından bir gösterge olarak kabul edilmektedir (UNICEF, 2019). Zira sağladığı katkılar dolayısıyla okul öncesi eğitime yapılan yatırımlar, en etkili ve geri dönüşü en yüksek eğitim yatırımları olarak görülmektedir (Bendini ve Devercelli, 2022). Bunun temel nedeni, öğrencilerin tamamının okul öncesi eğitim almasının kümülatif bir iyileşme sağlaması ve başarı farkları gibi öğrenciler arasında istenmeyen farkları azaltma potansiyeline sahip olmasıdır. Bu bağlamda, okul öncesi eğitim bir yandan öğrencilerin akademik ve sosyal açıdan başarılı olmasını desteklerken diğer yandan okullar arası başarı farkları gibi kökleşmiş sorunları çözmeye de katkı sunmaktadır.
Bu kapsamda, okul öncesi eğitimin Türkiye sathında yaygınlaştırılması Bakanlığımızın son bir yıldaki en önemli hedefleri arasında yer almaktadır (MEB, 2022; Özer, Gençoğlu ve Suna, 2021). Türkiye’nin çağ nüfusu dikkate alındığında önemli bir yatırım ve planlama gerektiren bu hedefi gerçekleştirmek için seferberlik başlatılmıştır. 20. Millî Eğitim Şurasında da “temel eğitimde fırsat eşitliği” teması altında tartışılan alanlardan birisi okul öncesi eğitimin yaygınlaştırılması bulunmaktadır. Raporun bu kısmında 3 Haziran ile 3 Eylül 2022 tarihleri arasında okul öncesi eğitimin yaygınlaştırılması amacıyla atılan adımlar ve bu adımların Şura tavsiye kararları ile ilişkisi sunulmuştur.
ADIM 1. YENI 1.407 ANAOKULU VE 10.200 ANA SINIFININ AÇILMASI
Bakanlığımızın okul öncesi eğitimi yaygınlaştırılması kapsamında koyduğu hedef doğrultusunda 3 yaştaki okullaşma oranını %14’ten %50’ye, 4 yaştaki okullaşma oranını %35’ten %70’e, 5 yaştaki okullaşma oranını da %78’ten %100’e çıkarmak için çalışmalar hızla sürdürülmektedir. Bu amaca ulaşmak için Bakanlığımız “Okul Öncesi Eğitimde Seferberlik” başlatmış, bu seferberlik kapsamında 3.000 yeni anaokulu ve 40.000 yeni ana sınıfının yapılması için 2021 yılının Ağustos ayı itibarıyla harekete geçmiştir.
Türkiye sathında yapılan planlamalarla okul öncesi eğitim kurumları için uygun alanlar belirlenmekte, gerekli inşa süreçleri izlenerek yeni anaokulu ve ana sınıflarının en kısa sürede eğitime uygun hale getirilmesi sağlanmaktadır. Şekil 1’de 2021 yılının Ağustos ayından bu yana yeni açılan anaokulu ve ana sınıflarının sayısındaki değişim verilmiştir.
Şekil 1’de görüldüğü gibi yaklaşık bir yıllık bir sürede yeni açılan ve dönüştürülen okul öncesi eğitim kurumlarının sayısı büyük bir artış göstermiştir. Görece kısa bir süre içinde, 2022 yılının Eylül ayı başında 1.407 yeni anaokulu ve 10.200 yeni ana sınıfı açılmıştır. Tüm bu yatırım ve çabalarla birlikte yaklaşık 550.000 çocuğun okul öncesine erişimi sağlanmış ve 5 yaşta okullaşma oranı %93’e ulaşmıştır. Bu bağlamda 5 yaş okullaşmasında hedefe oldukça yaklaşılmıştır. Şekil 2’de 5 yaş okullaşma oranları %90 ve %95 in üzerine çıkan il ve ilçelerin sayısı gösterilmiştir.
Şekil 2’de görüldüğü gibi, yeni yatırımlarla kurulan anaokulları ve ana sınıfları ile birlikte 5 yaşta okullaşmanın %95’in üzerine çıktığı il sayısı sürekli artış göstermiştir. 2022 yılının Şubat ayında 11 ilde %95 ve üzerinde okullaşmaya ulaşılmışken bu sayı Haziran ayında 24’e, Eylül ayında ise 29’a yükselmiştir. Benzer artışın ilçelerde de gerçekleştiği Şekil 2 aracılığıyla görülmektedir. Bu durum, okul öncesi eğitime erişimde yaşanan iyileşmenin Türkiye sathına yayılımını göstermesi açısından son derece önemlidir.
İLGILI TAVSIYE KARARLARI
Madde 1. Beş yaş okullaşma oranının kısa vadede %100’e ulaştırılması için gerekli fiziki, beşerî ve mali imkânlar sağlanmalıdır. Ayrıca 3-4 yaş için de eğitime erişim imkânları artırılmalıdır. Daha erken yaşlarda (0-3 yaş) bütüncül, kapsayıcı ve entegre bir yaklaşımla erken çocukluk eğitimine ve bakım hizmetlerine erişim sağlanması için çalışmalar yapılmalıdır.
Madde 3. Dezavantajlı bölgeler ve gruplara yönelik okul öncesi eğitime erişimi kolaylaştırmak için bölge ve ailelerin ihtiyaçlarına yönelik farklı modeller (gezici öğretmen sınıfı, gezici sınıf, taşıma merkezi ana sınıfı, yaz eğitimi, taşımalı eğitim, ev temelli eğitim, toplum temelli erken müdahale modeli, mobil anaokulu vb.) kendi standartları geliştirilerek kullanılmalıdır.
Madde 4. Okul öncesi eğitime kazandırılabilecek mekânların (okul binası, sağlık merkezleri, belediye binaları vb. kurum binaları) olması durumunda taşımalı eğitim yerine yerinde eğitim öncelikli olarak değerlendirilmelidir.
RAPOR : https://cdn.eba.gov.tr/icerik//2022/09/SURA_Rapor_3_15.pdf