Bildiğimiz doğruları yeniden hatırlamakta fayda var. Bazen rutine dönen hayatımızı yeniden çek-ap edip güncelleme yapmaya da her zamankinden daha fazla ihtiyaç var. Eğitimde sacayağı unsurunu bilmeyen yoktur. Bu sebeple ayaklardan birini teşkil eden anne ve babalara seslenerek başlayalım. Sonrasında da kısa kısa diğer sacayaklarının temsilcilerine hatırlatmalarda ve uyarılarda bulunalım inşallah.
Sevgili anne ve babalar ve tabi ki dedeler, nineler,
Her çocuk özeldir. Elin parmak izleri kadar birbirimizden farklıyız ve öğrenme stillerimizde o kadar farklılık arz eder. Çocukların öğrenme hızlarında da büyük değişkenlikler vardır. Bu sebeple hiç unutmayın ki “ her çocuk; belki bugün değil, belki burada değil, belki bu yolla değil belki de bizimle değil ama inanınız ki öğrenebilir”. Eylül ayının ikisinden itibaren başlayacak olan eğitim maratonu haziran ortaları gibi sona erecektir. Bu yolculukta kimin birinci geldiği önemli değildir. Bütün çocuklarımızın bu yolu sağ salim kendi öğrenme hızlarında tamamlamaları esastır. Biz öğrencilerimizin mutluluğu için okulun tüm birimlerini onların yüreklerine, bedenlerine açıyoruz. Yoksa velilerin gönüllerini mutmain etmek için değil. Sizin sorumluluğunuz; okula başlayacak olan yavrularımızın asgari düzey toplumsal yaşam becerilerini elde etmiş olmasını sağlamanızdır. Hayatın bir disiplin olduğunu ve bu disiplin bağlamında da toplu yaşam kurallarına uyulması gerektiğini öğretmenizdir. Tabi öncelikle sizin onlara rol model olmanız beklenir. Söylem değil eylem en güzel örnek olma şeklidir. Yapmadığınız hiçbir fiili çocuklarınızdan bekleyemezsiniz. Bu sebeple diyoruz ki “çocuğu bırak anne babaya bak”. Ev ortamında demokrasi varsa, hak, hukuk, adalet kavramları, nezaketli davranma fiilleri hayat bulmuşsa okul ortamında da çocuklarımız bunu uyguluyor ve azami düzey güzellikler yaşanıyor. Aksi durumlarda ise maalesef okullarımızda çocuklarımızın birbirlerine karşı davranışları kırıcı oluyor, hem öğretmenler hem de öğrencilerimiz enerjilerini doğru işe kanalize edemiyorlar. Okul öncesi eğitim kurumlarına gelecek çocuklarımız genel temizlik alışkanlığı ile tuvalet adabını biliyor olmalılar. Evdeki genel kazanımlara okuldaki tutumları ekleyerek çocuklarımızın hayata hazırlanmalarını sağlamak zorundayız. Okullar ve ev ortamları hayatın küçük provaları olarak değerlendirilmelidir.
Kıymetli velilerimizden çocukların kendilerine ait olan sorumlulukları üstlenmesinler istiyoruz. Okul eşyaları, kitaplarından beslenme çantalarına kadar her türlü materyal sorumluluğu öğrencinindir. Sabahleyin okula gelirken çocuklarınızı getirin çantalarını taşımayın. Okul bahçesine girmemeye özen gösterin. Çocuklarınızın oturacağı yerin temizliği de okulda çalışanların ve çocuğunuzun sorumluluğundadır. Onların oturacağı yere kadar temizlik hastalığını düşmeyin. En önemlisi çocuklarınızı hiçbir çocukla mukayese etmeyin. Özellikle kardeşleriyle hiç mukayese etmeyin. Herkesin kendine has bir yol alma hızı vardır. Bunu asla unutmayın ve mutlaka çocuğun kişilik haklarına saygı gösterin. Onları birey yerine koyun ve fikirlerini önemseyin. Evde yapılacak olan sohbetlere ortak olmalarını sağlayın. İnternet ve bilgisayar uygulamalarından ve cep telefonu kullanımından uzak tutun. Bunu yapmanın en güzel yolu onlara örnek olmanızdır. Yani televizyon izleme saatlerinizi ayarlamalısınız. Cep telefonunda uzun vakitler geçirmemeklesiniz. Onları dinlerken başka işlerle meşgul olmamalısınız. Can kulağıyla ve göz mesafesinde onlara değerli olduğunu hissettirecek davranışlara bürünün. Çocuklarınızda “baktığın ben gördüğün sen” gerçeğini hayata geçirin. Zira onlar sizin gölgeleriniz. Nereye giderseler gitsinler sizden emareler taşıyacaklar. Eğer olumsuz davranışlarıyla karşılaşırsanız hemen aynaya bakınız. Sonrasında davranışlarınızı kontrol ediniz. Ve en nihayetinde de mutlaka bir uzmandan destek alınız. Ağaç yaş iken eğilir, der atalarımız. Kişilik ve kimlik gelişiminin tamamlandığı 0-12 yaş aralığında olabildiğince insani değerleri gün yüzüne çıkarmak, tutarlı davranışlar sergilemek, sevginin muhteşem gücünü kullanmak ve kıymetlilerimizi karakterli bireyler olarak yetiştirmek sorumluluğumuzu her daim diri tutalım. Birinci sınıf öğrencilerimiz zaman içinde zorlanacak, yılgınlık gösterecek ve sizi de yoracaklar. Beş alttı ay kadar ciddi sabır gerektirecek davranışlarla karşılaşacaksınız. Bu zaman diliminde kesinlikle öğretmenlerinizi ciddi anlamda dinleyin ve onun rehberliğinde çocuğunuza rehberlik yapın. İlk altı aydan sonra rahat edeceksiniz. Unutmayın ki bu çocuklar sizi seçmedi anne baba olarak. Siz onları evlat olarak seçtiniz ve dünyaya getirdiniz. Katlanmasa gereken bir grup varsa onlar da çocuklar değil sizlersiniz.
Anne baba olmak, sabahleyin çocuğun cebine harçlığını koyarak okula göndermek değildir. Toplumsal olarak ciddi yozlaşmanın yaşandığı günümüzde yarınlara daha büyük umutlar besleyerek çocuklarımızı sağlam karakterde yetiştirmek durumundayız. Bunun için okul yönetimi, öğretmenler ve siz kıymetli veliler olarak birlikte hareket etmek doğru bir yaklaşım olacaktır.
Unutmayınız ki hayat penceresinden bir kez bakıp geçmekteyiz. Aşırı yüklemeler çocuklarda yılgınlığa ve mutsuzluğa sebep olur. Rızkın teminatını veren Yüce Yaradan’a sığınıp tedbir, temkin ve dikkati elden bırakmadan yola revan olunmalıdır. Ve asla ama asla çocukların, çocukluk yıllarını yaşamadan ergenliğe geçmesine izin verilmemelidir. Lütfen kendi ego ve hırslarınıza kurban etmeyin çocukları. Bırakın kendi deviniminde, habitatında kendi özellikleriyle gelişsinler, filiz olup fidana dönsünler.
Saygılarımla
İrfan ERTAV
Yazar
İnstagram: @yazar.irfan_ertav
Facebook: Uzman Muallim
G-mail:[email protected]