Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, ''Bildiğiniz gibi, hayırseverlik, toplumsal karakterimizin en belirgin özelliğidir. Kadim medeniyetimiz, bizlere vakıf kültürüyle birlikte emsalsiz bir iyilik ve dayanışma pratiğini miras bırakmıştır. Tüm topluma fayda sağlayacak hizmetlerin peşinde koşan, bu uğurda büyük emek harcayan insanlar medarı iftiharımızdır.
İnsan geliştikçe, erdemlerle donandıkça, yaşam da doğru orantılı olarak güzelliklerle dolar. Ağacın yaşken eğildiği gibi insanın da en verimli işlenebileceği vakit çocukluğudur. Uzmanlar, 0-6 yaş aralığında, zihinsel, duygusal, sosyal ve bedensel gelişimimizin yüzde 70'ini tamamladığımızı söylüyorlar. Okul öncesi eğitim, çocukların dil gelişiminde, sosyal ve duygusal becerilerinin güçlenmesinde son derece önemli bir yere sahip. Ve bu çocuklar akademik hayatlarında çok daha başarılı oluyorlar. Yaşamlarının sonraki evrelerinde daha başarılı yetişkinler olma ihtimalleri yükseliyor. Diğer bir önemli husus da okul öncesi eğitimin dezavantajlı çocuklar için fırsat eşitliği sağlamasıdır. Dolayısıyla anaokulları, yaşama en iyi başlangıç yerleridir.
2002 yılında 5 yaşındaki çocuklarımızın sadece yüzde 11'i bu eğitimden yararlanırken, bugün 5 yaş okullaşma oranımız yüzde 93 seviyesine ulaştı. 2022 yılı sonuna kadar, 5 yaşındaki tüm çocuklarımızın okullaşmasını hedefliyoruz. Bu anlamda, 'Temel Eğitimde 10 Bin Okul' Projesi, erken çocukluk eğitimi için çok güzel fırsatların kapısını araladı. Bu projeyle 3 bin anaokulu ve 40 bin ana sınıfı açılması hedeflendi. Büyük bir mutlulukla ifade ediyorum ki bugün itibarıyla bin 409 yeni anaokulu ve 10 bin 200 ana sınıfı açıldı. Köy ve seyrek nüfuslu yerlerde, sınıf açılması için gerekli olan 10 çocuk sayısını beşe düşürdük. Böylelikle 20 bin köy çocuğumuz daha okul öncesi öğretmenleriyle buluştu. Çocuk sayısı üç, dört olan yerlerde ise 'gezici öğretmen sınıfı modeli' ile evlatlarımıza ulaşmanın mutluluğunu yaşıyoruz.
Geleneksel anlamda eğitim, toplumların değerlerini genç kuşaklara aktarma gayretiydi. Bugün ise eğitimin amacı ve boyutları tamamen değişti. Günümüzde eğitim, toplumsal ve ekonomik kalkınmanın yegâne koşulu oldu. Teknoloji çağını yaşayan dünyamız, her an bilimsel ve teknolojik yeniliklere sahne oluyor. Evrensel bilgi havuzu gittikçe büyüyor. Dolayısıyla eğitim alanında güçlü ve donanımlı ülkeler, bu değişim rüzgârında savrulan değil, yön verenler olarak öne geçiyor. Meşhur bir sözde, 'Yurt müdafaasının en emin yolu eğitimdir.' denir. Büyük ve Güçlü Türkiye vizyonunun en önemli ayağı, bu vizyona sahip çıkacak iyi yetişmiş çocuklarımızdır.
Şöyle bir dönüp geçmişimize baktığımızda, topraklarımızda, alimler, münevverler, bilim insanları ve nice büyük insanlar yetiştiğini görüyoruz. Medeniyetimiz, eğitim ocaklarında inşa edilmiştir. Bilimle sanatla ilimle yetişmiş insanlar, irfan kaynaklarına dönüşmüştür. İşte bu topraklarda böyle büyük bir insan potansiyeli var. Bu potansiyeli el birliğiyle ihya edeceğimize yürekten inanıyorum. Biliyorum ki, bu ülke hepimizin ortak değeri, emeli, hayali ve sevdası.'' dedi.
Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer, ''Bin 450 çok kritik çünkü biz bu projeyi saygıdeğer Hanımefendi'nin himayesinde başlattığımız zaman Türkiye'deki bağımsız anaokulu sayısı 2 bin 887 idi. Yani bir yılda bundan daha fazlasını yapmak üzere yola çıktık. İstanbul'da bu projeye başladığımız zaman 147 tane devlet anaokulu vardı ama bin 538 tane bağımsız özel anaokulu vardı. İşte biz bunun için İstanbul'a bin tane devlet anaokulu yapmak için yola çıktık ve bu bin 450 tane yapmış olduğumuz yeni anaokulunun 690 tanesini İstanbul'da yaptık.'' dedi.