Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, ''Tüm bu göstergeler, eğitim öğretimindeki temel istatistikler anlamında Türkiye'de dünyada örneği çok az görülecek şekilde bir altyapı devrimi yapıldığını gösteriyor. Derslik başına düşen öğrenci sayıları, öğretmen başına düşen öğrenci sayıları itibarıyla OECD ortalamalarıyla hemen hemen aynı durumdayız.
Öğretmenlik Meslek Kanunu'nda bizim beklentimiz çok üst düzeyde.
Biz şu konuda kararlıyız. Birikmiş her ne tür problem varsa, Millî Eğitim Bakanlığı bünyesinde atılması gereken her ne adım varsa, çağın gereklerine uygun bir biçimde eksik kaldığımız, geri kaldığımız konular her neyse onların hepsini masaya yatırmayı tercih ediyoruz. O yüzden bu toplantının hem gelenekselleşmesini hem de rutin dışında toplantılar haricinde bize katkı verecek arkadaşlar varsa, bizim göremediğimiz bir sorun alanı varsa bizimle de paylaşmanızdan gerçekten mutluluk duyacağız.
Demokratik kültürü içselleştirmemiş yapıların, aktörlerin, kişilerin bizim önümüze koydukları argümanlar var.
Bir siyasi yapı, 'Yaptırmayız!' diliyle hareket edemez. Sorun alanından şikâyet edeceksiniz, sonra da ürettiğiniz çözüme böyle diyeceksiniz. Bu demokratik siyaset açısından doğru değil.
Demokratik olgunluk, demokratik siyaset bunu gerektirir. Farklı muhalif gruplardan, anayasal demokrasilerin beklediği şey de budur zaten. Demokratik literatürdeki siyasi parti gruplarının demokratik siyasal yaşamın vazgeçilmez unsuru olarak kabul edilmelerinin sebebi de budur.
Biz bu anlamda farklı her türlü öneriye açık olduğumuzu, çözüm önerileriyle ilgili bize sunulacak rapor, analiz, değerlendirme, teklif... Hepsine açık olduğumuzu defalarca söyledik. Bugün 'Yaptırmayız, müsaade etmeyiz!' diyen kişilerin bize ulaştırdığı hiçbir alternatif öneri yok. Haziran ayından beri söylüyorum, Öğretmenlik Meslek Kanunu ile ilgili Anayasa Mahkemesinin kararını bekliyoruz. Bu konuda sözü olan herkes raporlarını, analizlerini hazırlasın, bize sunsun, biz de bunu kamuoyunun beklentilerini karşılayabilecek bir Öğretmenlik Meslek Kanunu'na dönüştürelim.
Hiçbir teklifte bulunmayıp sonra da 'Bunu yaptırtmayız, buna müsaade etmeyiz.' Dili hukuki anlamda bir kaos üretmekten başka bir şey değildir.
Tutarlı dille gelirseniz, politika önerisini destekleyecek veyahut da geliştirecek bir öneriyle gelirseniz gayet doğal bunu yaparız.
Kamuoyunda bizi zenginleştirecek, bize katkı verecek her türlü öneriye açığız ama iyi niyetten yoksun eleştirilerle ilgili de yapacak bir şeyimiz yok.
Gerçekten iyi niyetle katkı vermek isteyen her türlü öneriye açık olduğumuzu bir kez daha söylemek istiyorum.
Millî Eğitim Bakanlığı olarak Türkiye'deki üniversitelere, yükseköğretim sistemine ve bu sistemle kamu bürokrasisi, kamu siyasetini uygulayanlar arasında bir köprü kurarak bir örnek teşkil edebiliriz. Ben bu örnekliği oluşturacak ilişkinin kurulmasına açığım, bunu gelin kuralım. Millî Eğitim Bakanlığı, sizin bakanlığınız. Aklınıza gelebilecek her türlü konu, çalıştığınız her türlü konu bizim açımızdan bir politika önermesine dönüşüyorsa bizim açımızdan değerlidir ve uygulanmaya açıktır.'' dedi.