Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Mustafa Şentop, ''Bu binanın Meclis olarak kullanılmasına karar verildiğinde çatısında kiremitleri yoktu. İnsanlar evlerinin çatısından söküp getirdikleri kiremitlerle bu binanın çatısını yaptılar. Gördüğünüz gaz lambası bir kahvehaneden alınıp getirildi. Sizleri burada ağırlamamızın en önemli sebebi ise şu anda oturduğunuz sıralardır. O sıralar, bir savaştan yeni çıkmış yokluk içindeki milletimizin öğretmenleri ve öğrencileri tarafından Ankara sokaklarında taşınarak buraya getirildi. Siz öğretmenlerimiz ile o tarihi, o şuuru birlikte hissedelim, okul sıralarından oluşmuş Meclisimizde bir araya gelelim, 'Millet Mektepleri'nin açıldığı ve ilk Meclis Başkanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e 'başöğretmenlik' unvanının verildiği bu anlamlı güne burada birlikte başlayalım istedim.
Onlar, karanlığı aydınlatacak ışıklarımızdı, şimdiyse ruhlarına 'nur üstüne nur yağan' şehitlerimiz oldular. Bir öğrencinizin huzursuzluğuna, mutsuzluğuna veya başarısızlığına çare bulmadan içinizin rahat etmediğine, bütün başarılarına da onlar kadar sevindiğinize kalpten inanıyorum.
Pek çok muvaffakiyete şahit olmuş, her alanda öncü insan yetiştirmiş yurdumuz topraklarının dünyaya yüzünü dönmüş, bütün insanlığın hayrını hedefleyen çalışmalara göz dikmiş nesiller yetiştirme vazifesini sürdürmesi önemlidir. Eğitim tarihimiz bu vazifeyi hakkıyla ifa etmiş birçok öncü isimle meşhurdur. Bugün de kendi kültürü ve değerleri ile barışık, içinde yaşadığı topluma vazifesinin farkında bir nesil için aynı vazife şuuru ve bilinçle canla başla gayret eden öğretmenlerimizin var olduğunu bilmek, bizim için iftihar kaynağıdır.
Teknolojik gelişmelerin birçok mesleği yok edeceği açıktır. Öğrencilerinizi dijital dünya tarafından kullanılan değil, dijital dünyayı kullanan bilinçli fertler olarak yetiştirmek, sorumluluklarınızı artırmaktadır. Üstelik yeni zamanların, çocuklar ve gençleri 'şiddet' ve 'yalnızlaşma' gibi iki olumsuz durumun içine ittiği gerçeğiyle karşı karşıyayız. Bu iki olumsuzluk ve tehlike, tüm ülkeler için geçerli olmakla birlikte ülkemizin bu sorunların üstesinden gelmesinde iki büyük gücü ve imkânı olduğunu sevinerek görmekteyiz. Birisi siz öğretmenlerimizin sonsuz ilgi ve şefkati, diğeri ise güçlü aile yapımızdır.
O nesiller; kendi tarihi, kültürü, medeniyeti ile kavga etmeden yarına yürüyebilmelidir. Eğer böyle yaparsak biz, biz oluruz ve geleceği kendi kimliğimizle, inancımızla, kültürümüzle kucaklarız. Ülkesini, milletini seven gençler yetiştirmek zorundayız. Azimli, gayretli çalışmalarımızın karşılığında ülkemizin yarınlarda daha güçlü ve güzel olacağına tüm kalbimle inanıyorum. Bu konuda hepimizin aynı anlayış ve inançta olması gerektiğini düşünüyorum.'' dedi.
Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, ''Bizim için öğretmen bayraktır. Öğretmenin bulunduğu her mekân vatandır. Bu fedakâr öğretmenlerimiz geleceğin mimarı olan gençlerimizi yetiştirmek için gecelerini gündüzlerine katıyorlar. Tüm öğretmenlerimize bu emeklerinden dolayı minnettarız. Nasıl cumhuriyetin I. yüzyılında bugünlere gelmemizdeki en büyük katkıyı, kıymetli öğretmenlerimiz verdiyse Sayın Cumhurbaşkanımızın yakın zamanda açıklamış olduğu Türkiye vizyonuna sahip gençleri de işte bu öğretmenlerimiz yetiştirecek. Bizler gece gündüz demeden tüm eğitim camiamızla çalışarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin aziz milletiyle birlikte çok güçlü, dirayetli, sadece kalkınmış bir ülke değil; aynı zamanda tüm dünyaya merhameti, barışı, insanlığı öğreten bir ülke olmak yolunda elimizden gelen tüm çabamızı sarf edeceğiz.'' dedi.