Millî Eğitim Bakanlığı ve Kamu Görevlileri Etik Kurulu iş birliğinde Etik Haftası münasebetiyle Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirilen törende konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ''Ahlak, en basit şekliyle iyi ile kötü olan arasında iyiyi tercih etmek, edep ve adap sahibi olmak demektir. Rabb'imiz, nefsine fücurunu da takvasını da vererek yarattığı insanın fıtratını esasen güzel ahlaka meyyal olarak şekillendirmiştir. Bu ölçülerin hayatın her alanı gibi kamuda da korunmasını sağlamak hepimizin ortak sorumluluğudur.
Ülkemiz, geçmişte uzunca bir vakit vesayetle, darbelerle, istikrarsızlık ve terör ikliminin zehirlediği yapısal sorunlarla uğraşmak zorunda kalmıştır. Toplumun her kesimi gibi kamuda da kimi zaman ideolojik bağnazlık kimi zaman ahlaki aşınma kimi zaman vurdumduymazlık diyebileceğimiz zafiyetler yaşanmış olabilir ama bu milletin mayası sağlam, bu devletin geleneği güçlü olduğu için hepsinin de zamanla üstesinden geldik. Tüm bu zorlu sınamaların ardından artık tüm dikkatimizi büyük ve güçlü Türkiye hedefine yöneltebileceğimiz kritik bir sürece girdik.
Demokrasi ve kalkınma yolunda attığımız her adımda nice zorluklarla nice engellerle karşılaştık. Hepsini de hesaba kattığınızda aslında Türkiye'nin bu dönemde nesiller boyunca iftiharla anlatılacak bir başarı hikayesi yazdığını söylemek herhalde yanlış olmaz. Eğitimden sağlığa, ulaşımdan sosyal desteklere, tarımdan sanayiye her alanda ülkemize kazandırdığımız güçlü altyapı ve kurduğumuz yeni yönetim sistemleri sayesinde çok daha büyük vizyonlara yönelme imkanı bulduk. Milletimizin devletine olan güveni ne kadar güçlü olursa bu vizyonu hayata geçirme şansımız da o derece yükselecektir. Etik Kurulumuz, milletle devlet arasındaki ilişkinin ahlak, adalet, hakkaniyet ve saygı çerçevesinde yürümesine verdiği katkıyla büyük ve güçlü Türkiye vizyonundaki yerini alacaktır.
Her bir kamu personeli Anayasa ve yasalar çerçevesinde kendisine verilen görevi hakkıyla yerine getirmek için çalışmaktadır. Bunun dışına çıkarak terör örgütlerinin güdümüne giren veya meşru olmayan yollara yönelenler de yine hukuk eliyle tasfiye edilmektedir. FETÖ'den PKK'ya kadar çeşitli terör örgütleriyle iltisakı yüzünden kamudan ihraç edilen çok sayıda personel oldu. Aynı şekilde hukuk dışı yollara tevessül ettikleri belirlenen her bir kamu personeli için de gereken işlemler, kendi prosedürü içinde yapılmaktadır. Ancak son dönemde giderek sıklaşan bir şekilde ana muhalefet partisinin başındaki zatın, kamu görevlilerine hakaret ettiğini, bürokratları hedef aldığını hatta açıkça tehdit ettiğini görmeye başladık.
Evet, yapılan iş ve işlemleri eleştirdik, gerektiğinde hukuk yoluna da başvurduk ama 'Şeriatın kestiği parmak acımaz' diyerek ortaya çıkan iş ve işleme de riayet ettik. Çünkü demokratik hukuk devletinde olması gereken budur.'' dedi.
Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer, ''Bizim medeniyetimiz ilim, irfan ve hikmet medeniyetidir. Bu topraklar Yunus Emrelerin, Hacı Bektaşı Velilerin, Hacı Bayramı Velilerin mayaladığı, bir gönül coğrafyasına dönüştürdüğü topraklar.
Bizim medeniyetimizde başkası cehennem değil, başkası cennet. 'İnsanların en hayırlısı insanlara en faydalı olanıdır.' düsturu bu topraklarda kökleşmiştir. Biz, komşularımızın dertlerine hemhâl olan, onun derdine koşan, sadece coğrafyasında değil tüm dünyadaki coğrafyalarda mazlumların yanında olan bir medeniyetin temsilcileriyiz. İnşallah bu medeniyetimizin değerlerini tüm okullarımıza, tüm neslimize, tüm öğretmenlerimize, tüm okul yöneticilerimize içselleştirecek; daha güçlü, bir taraftan 21. yüzyılın becerileriyle donatılmış gençler yetiştirirken diğer taraftan da bu değerlerle mezcedilmiş bir şekilde dünyaya farklı söz söyleyen bir ülke olacağız.
Artık okulda sadece akademik becerilerin öğretildiği değil değerlerin yaşadığı bir kültürü inşa etmek için öncelikle okul yöneticilerinden başlayarak tüm öğretmenlerimize kapsamlı eğitimler veriyoruz. Bu ayın başında İstanbul'da tüm fen lisesi yöneticilerini topladık. Ve onlara iki günlük kültür, tarih ve medeniyet bilinciyle ilgili güzel, verimli bir seminer programı gerçekleştirdik. İnşallah bu ay sosyal bilimler lisesi yöneticilerine yönelik aynı seminer serisini devam ettireceğiz ve temmuzun sonuna kadar da tüm okul yöneticilerimizi inşallah bu eğitimden geçireceğiz.
Bu alanda en büyük yardımcımız sizlerin liderliğinde 60 yıllık bir özlem olan Öğretmenlik Meslek Kanunu'dur. Ben zatı devletlerinize böylesine önemli bir kanunu liderliğinizde çıkartıldığı için ve Türkiye, öğretmenlere mahsus kanunun olduğu ülkeler arasına girdiği için hem şahsım, hem öğretmenlerimiz, hem öğrencilerimiz adına en içten şükranlarımı sunuyorum.
Eğitimlerimizde etik ve ahlaki değer, iyi insan olma, değerlerin okullarda yaşaması, çocuklarımızın o değerlerin sadece müfredatta ders olarak okutulmadığı, öğretmen ve okul yöneticilerinin de rol model olarak ahlaklı bir şekilde yaşam örneklerini ortaya koyduğu bir iklime kavuşturmak için büyük çaba sarf edeceğiz.
Kültür ve Turizm Bakanlığımızla başlatmış olduğumuz geleneksel Türk musikimizin tüm okullarımızda yaygınlaşması, sadece güzel sanatlar liselerinde değil diğer okullarda da öğrencilerimizin bu kültürle yetişmesi için canı gönülden çalışmaya devam edeceğiz. Ben, bu lisemizin güçlenmesindeki katkılarından dolayı da İstanbul Üniversitesinin çok kıymetli rektörü Mahmut Ak hocamıza çok teşekkür ediyorum. Geleneksel Türk musikisinin Millî Eğitim Bakanlığında yaygınlaşmasında bize danışmanlık yapan Aylin Şengül Taşçı Hanımefendi'ye de özellikle şükranlarımı arz ediyorum. İnşallah el birliğiyle bu sanatımızı, kültürümüzü ahlakla mezcederek tüm okullarımıza, tüm gençlerimize yaygınlaştıracağız.'' dedi.
Kamu Görevlileri Etik Kurulu Başkanı Güngör, ''İnsanı iyiye ve doğruya yöneltmek içindir. Eğitim aslında etik bir çabadır. Etik, aynı zamanda insana yatırım yapmaktır. Bu bilinçle etik ilkeleri benimsemeli ve değerlerimize değer katarak yeni nesillere aktarmalıyız. Kamu yönetiminde aday memurluk süreçlerinden başlayarak tüm hizmet içi eğitimlerde etik eğitimlerine yer verilmesinin ve bu eğitimlerin düzenli olarak tekrarlanmasının önemini ve gereğini özellikle belirtmek isterim. Kamudaki görevlendirmelerde, ehliyet, liyakat ve hukuk devletine sadakat kriterlerinden ödün verilmemesinin, her ne şekilde olursa olsun menfaat grupları ve güç odakları oluşturacak yapılanma girişimlerine müsamaha gösterilmemesinin, bekamız ve güven duyulan bir kamu yönetimi için stratejik önemde olduğuna inanıyorum.
Etik değerlere sahip saygıdeğer eğitim yöneticilerimiz ve öğretmenlerimizin, geleceğimizin teminatı çocuklarımızı bilim ve aklın üstünlüğünü benimseyen, araştıran ve sorgulayan hem tarihimizi ve öz değerlerimizi hem de evrensel değerleri iyi bilen, demokrasi kültürünün gelişmesi ve hukukun üstün kılınması için çaba gösteren, sorunlara duyarlı, korku ve çıkarlarının esiri olmayan, devletine, milletine, ülkesine içten bağlı, etik değerlere sahip bireyler olarak yetiştireceklerine yürekten inanıyorum.'' dedi.