Güneşi görmek için, gölgeden (karanlıktan) çıkman gerekir. Ne güzel özlü bir söz, her tarafa çekmek mümkündür. İstediğimizi elde etmek için kötüden, yanlıştan kurtulmak gerekir. Mutlu, umutlu, huzurlu olmak için bazı şeylerden vazgeçmek, değiştirmek gerekir. Güneş ise burada, doğru, güzel, karlı, huzurlu anlamındadır.
Karamsar bir insanın bundan kurtulması için, bulunduğu ortamdan kurtulup, farklı ortamlara gitmesi gerekir.
Söz gelimi; beyaza hep siyah diyen, her şeye muhalif bir iki TV kanalı var. Ara sıra bakıyorum. Resmen karamsarlık pompalıyor. İnsanı karamsarlığa, umutsuzluğa sürüklüyor. Kurtulmak için hemen kanal değiştiriyorum.
Bu kanallar, kariyer basamakları sınavlarına girilmeden önce , “öğretmenler kariyer sınavlarına girmeyecek.” diye bir algı oluşturmaya çalıştı. İnandırmak için bu doğrultuda, her gün bir öğretmenle röportaj yaptı. Ama tutmadı. Öğretmenlerin %95’i sınava girince şimdi de ”maaşlarını artırmak için girdiler” diye kıvırdı. 600 Bin öğretmenin maaşında 3 bin lira civarında bir artış oldu. Bunun neresi kötü?
Şimdi de yıllardır tüm öğretmenlerin, öğretmen sendikaların istediği, Öğretmenlik Meslek Kanununa (ÖMK) karşı çıkılıyor. Malum kanallar yine her gün karalamaya devam ediyor.
Hani yıllardır istiyordunuz. Öğretmenlerin kendileri ile ilgili özel bir yasanın olmasının neresi kötü? İçinde öğretmen kariyer basamaklarının nasıl olacağını, öğretmenlere şiddetin yasal koruma şemsiyesi altına alınacağı, ağır cezalar içereceği vb. pek çok hususlar mevcut. Yeni getirilen tek husus, Öğretmen Akademisinin kurulmasıdır. Bu konunun nasıl olacağı ile ilgili farklı görüşler olabilir. Bu konuda yapıcı öneriler sunmada fayda var. Bence burada ders verecekler sadece akademisyenler değil, alanında kitap yazmış, deneyimli, yaşına bakılmaksızın emekli öğretmenlerin de olmasında yarar var.
Ancak konuya bir öğretmen sendikaları gibi değil, bir siyasal parti gibi tümüne karşı çıkmak, bindiğin dalı kesmektir. Bundan dolayı, bunu gören öğretmen, istikbali için bu sendikalardan ayrılıyor.
En önemli maddelerden biri de kariyer basamaklarına verilecek tazminatlar bir sisteme bağlanıyor olmasıdır. Ancak, bu tazminatların çalışırken uzman öğretmenliği kazanan emekli uzman öğretmenlere de verilmesi gerekir.
Ülkemizde maalesef üçüncü sınıf ülkelerde bile görülmeyen sokak köpekleri sorunu vardır. Bundan dolayı özellikle halkımızın yoğun bir şekilde bulunduğu kırsal kesimlerde, şehirlerde, parklarda her yıl binlerce vatandaşımız mağdur olmakta, çocuklar, yaşlılar adeta sokağa çıkamamaktalar. Kamuoyu baskısıyla konu Meclise bir yasa olarak sunulmuştur. Ancak mama lobisinin tazyikiyle, muhalefetin arka çıkmasıyla, bölücü örgütlerin destek vermesiyle tuzu kuru, elit bir kesim bu yasanın tümüne organize bir şekilde karşı çıkıyor ve sosyal medya yardımıyla da seslerini gür bir şekilde çıkarıyorlar. Hatta tehditler savuruyorlar.
Buna karşılık mağduriyet yaşamış gariban aileler ise seslerini yeterince çıkaramıyorlar. Buradan bile karşı çıkanların elit bir tabaka olduğunu ve arkasında kimlerin olduğu belli. Unutulmamalı ki Türkiye’nin %10’u elit, geri kalanı normal vatandaştır. Onlara göre hava hoş. Çocukları, özel arabalarla, servislerle okula gidiyor, kendileri güvenli sitelerde yaşıyorlar. Her gün binlerce köpek saldırısına uğrayanlar umurlarında bile değil. Ama gün geçtikçe, foyaları açığa çıktıkça gözden düşüyorlar.
Çünkü ülkemizde böyle bir sorun var ve çözülmesi gerekiyor. Bunu da çözecek, cesur, dirayetli milletvekilleri de Gazi Meclisimizde mevcuttur. Bu yasayı çıkarmakla beraber, görevini yerine getirmeyen Belediye Başkanlarına hapis cezası verilmeli, ayrıca bunun için Belediyelere bir kaynak da aktarılmalıdır.
Velilerimiz her toplantıda, “hocam cep telefonlarını, çocukların ellerinden alamıyoruz” diye sürekli yakınıyorlar. Ben de onlara;
-Peki, siz de sürekli bakıyor musunuz?
-Hocam biz öğrenci miyiz?
-Siz de anne babasınız ya…
O zaman çocuğunuzun geleceğini için bazı alışkanlıklarınızı bırakmanız gerekir.
Şemsettin CERAN
Eğitimci/Araştırmacı-YAZAR/ŞAİR