Genelde ebeveynler kendi hayatlarındaki eksiklerini çocuklarında tamamlamak isterler. Çocuklarına kısmi olarak ebeveynlerinin yapamadığı “misyonu” tamamla görevi verilir. “Sen hep örnek olmalısın, sen çok başarılı olmalısın.” Neden? Çünkü kendisi hep en iyi örnek olamadı, çünkü kendisi istediği kadar çok başarılı olamadı. Bazı kaygı veya panik bozuklukla nedeniyle “fazla kontrolcü ve otoriter” aile yapıları görebiliyoruz. Bunlar çocuğun kaygı dinamiğini oluşturur ve hayatta hep “ya başarısız olursam, ya istenildiği kadar iyi olamazsam?” ‘ı yüklemiş oluruz. Çocuklar bir davranışta bulunduğunda takdir etmek yerine başarısızlıklarını irdeler ve mercek tutarsak, çocuk her zaman daha iyisini yapmak ve onay görmek için çırpınır durur. Bu döngü hiçbir zaman ailenin takdiriyle sonuçlanamayacağı için yetişkinlik hayatında çoğu şeye cesaret edemeyen, kendine inancı olmayan, “yapamam” diye köşeye çekilen özgüveni zayıf, pasif çocuklar yetişir… 

Çocuklar, annelerinin ve babalarının eksiklerini tamamlamak için dünyaya gelmezler. Onları sizin yapamadıklarınızı yapmaya zorlayamazsınız. Her çocuk kendi yolunda, kendine özgü gelişimsel özellikleri ile büyür, gelişir, ilerler. Bizler yetişkinler olarak doğruyu, güzeli tabii ki göstermeliyiz, güzel örnek olmalıyız ama çocuğun kişiliğine, tabiatına uygun olmayan şeyleri yapması için çocuğu zorlayamayız. Çocuğu zorlamak, cezalandırmak çocuğa yarar değil zarar getirir. Çocukta birçok davranış problemlerine neden olur ve bu problemler hayat boyu sürebilir.

Nilüfer KABALI BULUT
Eğitimci-Yazar

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.