Türkiye genelinde 104 binden fazla norm fazlası öğretmen bulunduğunu belirten Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, ''İlçe emri demek, öğretmenin ihtiyaç olup olmadığına bakılmaksızın kişisel mazeretlere göre görevlendirilmek anlamına geliyor. Aile birliği elbette çok önemli ancak kimi zaman istenen yerlerde öğretmene ihtiyaç olmadığı için bunu gerçekleştirmek mümkün değil.
Hazine ve Maliye Bakanı’mızla konuştum. Çalışma Bakanı’mızla da konuştum. Tekrar duyuruya çıkacaklar. Eğer başvuru olursa 120 bin kişi bizim için yeterli olur. Geçen sene verilenin iki katı kadar. Biz, bu konuda Millî Eğitim’e özgü yeni bir model üzerinde çalışıyoruz.
Bütün öğrencilere yemek vereceğimizi varsayalım; çocukların yemeklerini verecek personel var mı? Hepsini geçtik okullarında yemek yiyebilecekleri bir alan var mı? Bir diğer husus, çocuklar bizim dağıttığımız yemekleri yiyorlar mı? Yani özel okuldaki çocuklar bile, özel okul sahipleriyle konuşuyorum, yemekhanede çıkan yemekleri yemiyorlar, kantinden alışveriş yapıyorlar diyorlar. Şimdi çocuklarımızın yeme alışkanlıkları buna uygun değil. Biz şu anda deprem bölgesiyle beraber taşıma kapsamındaki öğrencilerimize yani yaklaşık üç milyona yakın öğrenciye yemek veriyoruz ama onun dışındakiler ile ilgili şu an bir çalışmamız yok. 2025-2026 bütçesinde sadece ihtiyaç sahiplerine bu anlamda katkı verebilecek başka bir formülasyon geliştirebiliriz.
Ben özel okul temsilcilerine de sürekli söylüyorum; yani en meşhur okul da olsa hiç affetmeyeceğiz.
Okullar kendi kitaplarını öğrencilere verebilir, bunda sorun yok. Fakat bu kitapları sisteme girsinler. Bizim özel okullarla ilgili yaptığımız yazılımda okulların kıyafet, servis ve yardımcı kaynaklarla ilgili ücretleri var. Örneğin okul bu sene 20 bin liraya kitap sattı. Onu sisteme girsin istiyoruz. Fakat bazı okullar, havale, EFT ya da benzeri yollarla ücret alıyor. Bunlar suç. Biz şunu denetliyoruz; bu sene 20 bin liraya kitap satmışlar. Önümüzdeki sene enflasyon artı yüzde beş; bu fiyatın üstüne çıkamazsın diyoruz. Bu oranın üstüne çıkanları fahiş fiyat olarak kabul ediyoruz. Şu an yaklaşık 400 civarında okul, yüzde 300’ün üzerinde zam yapmış, onlara hemen gerekli cezaları verdik.
104 binden fazla norm fazlası öğretmen var. Sizler de sosyal medyada çok görüyorsunuzdur ‘Yusuf Tekin ilçe emri yap’... Popülist davranacak biri için aranan fırsat olsa da doğru bulmak mümkün değil. Ne demek ilçe emri? Yani benim mazeretim var. Eşim Uzundere’de yaşıyor. Diyorlar ki senin öğretmene ihtiyacın olup olmadığı beni ilgilendirmiyor. Beni eşimin yaşadığı ilçeye görevlendir, aile birliği elbette çok önemli ancak kimi zaman istenen yerde öğretmene ihtiyaç olmadığından bunu yerine getirmek mümkün olmuyor. Yani isteyen herkesi görevlendiririm ama o zaman 104 bin norm fazlası öğretmen oluyor. Öğretmen ihtiyacınız kaç diyorlar. Geçen sene yaklaşık 60 bin öğretmen ihtiyacımız vardı. Ama 104 binden fazla norm fazlası öğretmen var. Yani ben şimdi norm fazlalarını dağıtsam 40 bini norm fazlası oluyor. Bu 40 bin kişi dediğiniz de hani muhalefet diyor ya ‘cumhuriyetin 100. yılında yüz bin tane öğretmen atayın’ diye, kardeşim nereye atayacağız bunları?
2014’te idari yargılama usulü kanununa ekleme yapıldı. İvedi yargılama diye. Burada yaklaştık 40 günlük bir süre var. Yani idari yargılama usulü kanununa göre idare mahkemesi, ÖSYM’nin ve bizim yaptığımız sınavlarla ilgili yaklaşık 40 gün içinde karar vermesi gerekir. Biz de LGS’yle ilgili takvimimizi ona göre oluşturduk. Merkezî sınavı 2 Haziran’da yaptık, sonuçlar 28 Haziran tarihinde açıklandı. Öğrencilerimiz, merkezî sınavla öğrenci alan okullar ile yerel yerleştirme için tercihte bulundu. Bu esnada yerleştirme takviminin sağlıklı yürümesi için yerleştirme işlemlerini LGS takvimine uygun olarak yürüttük ve sonrasında 55. günde yerleştirme sonuçlarını açıkladık ve zor yetişiyor. Çünkü yerleştirme sonrasında da nakilleri yapıyorsun. Şimdi biz süreyi bekledik ama idare mahkemesi 11 Eylül günü yani 100 gün sonra bu soruyu iptal etti. Temyize gitsem, benim lehime sonuçlanırsa bu sefer yine öğrenciler mağdur olacak. Dolayısıyla biz şimdi temyiz hakkından imtina edeceğiz.
Muhalefet hem ara eleman yok diyor hem de ara eleman yetiştirmek için çaba sarf ettiğimizde de ‘çocuk işçiliği’ iddiasıyla bizi eleştiriyor. Bu da muhalefetin büyük çelişkisi.
Çocuk okulu bitiriyor, ergenlik çağında, aileden uzaklaşmak veya o şehirden çıkıp gitmek için taban puan uygulaması da olmadığı için herhangi bir yerde ön lisans ya da lisans okumaya devam ediyor. Şimdi bunu engellemek lazım aslında. Üniversitelerde hocalar da şikâyetçi bir taban puan olmamasından.'' dedi.