Öne Çıkanlar Mahmut Özer sağlık personeli enflasyon öğrenci Müze ve Ören Yerleri

Öğretmenlik Meslek Kanunu Bir Başlangıç

Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer, ''Kütahya'da mevcut devam eden programda 606 milyonluk yatırım vardı. Yeni verdiğimiz yatırımlarla anaokulundan ilkokuluna, ilkokulundan ortaokul ve pansiyonuna, büyük onarımlarına, güçlendirmelerine, eğitim öğretim hazırlık ödeneklerine kadar yeni ilave bütçelerle 606 milyonluk yatırımı 1 milyar 118 milyon TL'ye çıkarmış bulunuyoruz. Ben öncelikle bu eğitim yatırımlarımızın Kütahya'ya hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.

Gerçekten biz eğer okulları açamasaydık, kararlı bir duruş sergilemeseydik, 'Türkiye'de okulların açık kalması bir eğitim meselesi olmaktan çıkıp artık bir millî güvenlik meselesi olmuştur.' sözünün arkasında duramasaydık bu ülke gerçekten çok ciddi maliyetler ödeyecekti çünkü ülkemizin en kalıcı sermayesi, aslında biricik sermayesi, beşeri sermayesi, insan kaynağı... Bu insan kaynağının şekillendiği, niteliğinin arttığı yerler de okullarımız. Sadece bilişsel beceriler anlamında değil, aynı zamanda bilişsel olmayan becerileri anlamında ve toplumdaki tüm eşitsizliklerin minimize edildiği yerler, okullar. Onun için kapalı olan dönemde sadece kaybedilen öğrenme kayıpları değildi. Okul herhangi bir öğrenci için en fazla anlamı ifade ediyorsa en fazla kaybeden onlar oldu. İşte sizlerle birlikte el ele vererek bu süreçteki kararlı duruşumuz, sadece bir neslin kazanılmasını değil, aynı zamanda Türkiye'nin çok hızlı normalleşmesini sağladı. Bu tarihî adıma katkınızdan dolayı ben Millî Eğitim Bakanlığı olarak şükranlarımı ifade etmek için çok basit bir şekilde hepinize teşekkür belgesi gönderdim. Bu popülist bir yaklaşım değildi. Bunun tarihî öneminin Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin geleceği açısından ne kadar kritik olduğunu işaret etmek içindi. Onun için ben hepinize minnettarım. Hepinize teşekkür ediyorum. Sizlerle yol yürümekten dolayı da büyük mutluluk duyuyorum.

İstedik ki 2023 yılında cumhuriyetimizin 100. yılına girerken eğitim öğretimimiz çok daha hazırlıklı bir şekilde çok güzel bir başlangıç yapılsın. Bunun için İstanbul'da yaklaşık dört bin okul yöneticisiyle bir araya geldik. Hem bir yıllık eğitim dönemdeki eğitim politikalarımızı karşılıklı tartıştık hem de yeni eğitim öğretim yılına hazırlanmayla ilgili neler yapabiliriz, hangi adımları atabiliriz, bunun değerlendirmesini yaptık ve orada bir gelenek başladı. Artık gittiğim her ilde okul yöneticilerimizle bir araya gelip hem eğitim politikalarını karşılıklı konuşmaya hem birlikte değerlendirme yapmaya ihtiyacımız olduğu için bu geleneği sürdürmeye devam ediyoruz.

Aynı zamanda yıllardan beri eğitim sistemimizin kronik bir problemi olan yardımcı kaynaklarla da ilgili devasa bir adım attık. İlk kez 2. sınıflardan 12. Sınıflara, tüm sınıf seviyelerinde 136 milyon yardımcı kaynağı tüm öğrencilerimiz için eğitim öğretim yılının başlangıcında hazır hâle getirdik. Ekim ayı içinde 20 milyon yardımcı kaynak kitabı daha dağıtacağız, 4 milyon da Temel Eğitim Genel Müdürlüğümüz gönderecek. Dolayısıyla 160 milyon yardımcı kaynakla öğrencilerimizi destekleyeceğiz.

Eğitim öğretim hazırlığıyla ilgili en önemli hamle, ilk kez tüm okullara bütçe gönderilmesiydi. Geçmişteki eğitim tartışmalarına bakın, millî eğitim şûralarına bakın, 'okulların kendi ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için bütçesinin olması gerektiği ve bunun eğitimin kalitesini artıracağı' zikredilmesine rağmen sadece ortaöğretim kurumlarına bütçe gönderilebiliyordu. Temel eğitime bütçe gönderilmiyordu. Bütçe il ve ilçe millî eğitim müdürlükleri üzerinden gönderiliyordu. İlk kez dedik ki okullarımız hiç kimseye muhtaç olmadan temizlik malzemesinden kırtasiye malzemesine, küçük onarımından donatımına, laboratuvar ihtiyaçlarına kadar tüm ihtiyaçlarını kendileri belirlesinler ve alsınlar. Bunun için 3 milyar 900 milyonluk ödeneği tüm okullarımıza gönderdik. Şu ana kadar okullarımızın kullanmış olduğu ödenek miktarı, 2 buçuk milyar; yani okullarımızda 1 milyar 400 milyonluk ödenek hala bütçelerinde duruyor. Hatta bazı okulların hiç kullanmadığını gördük.

eni bir başlangıç yapalım. Paydaşlarınızla, okul aile birlikleriyle, mezunlar derneği ile diğer STK'lerle iş birliğinizi para üzerine kurmayın. Okullarımız her türlü ihtiyacını kendisi karşılasın. Millî Eğitim Bakanlığı desteklesin ama eğitimin kalitesini artırmayla ilgili iş birliklerini gerçekleştirelim. Türkiye'nin eğitim tarihini değiştiren bir yirmi yılda her yıl bütçede en büyük payın Millî Eğitim Bakanlığına verildiği bir dönemde Millî Eğitim Bakanlığı okulların ihtiyacını karşılamakta aciz olabilir mi?

Okullarımıza 4 milyar liraya yakın meblağ gönderdik, okullarımız sadece 2 buçuk milyar lira kullanabildi. Bunu 3,9 milyarla bırakmayacağız, her ay güncelleyerek okullarımızın imkânlarını güçlendirmek ve özellikle ihtiyacı fazla olan okula fazla bütçe göndererek okullar arası imkân farklılıklarını minimize etmek istiyoruz çünkü biz artık eğitimde erişim problemini çözdük. Bakın, son 20 yıl gerçekten bu anlamda tarihi bir döneme tekabül etmektedir.

2000'li yıllara gelince, bizim rakamlarımız çok garip duruyor. 2000'li yıllarda beş yaştaki okullaşma oranı bu ülkede yüzde 11 idi. Yani beş yaştaki 100 çocuğumuzun sadece 11'i okul öncesi eğitimde kendisine yer bulabiliyordu. Bugün ise bu oran yüzde 94'e çıktı.

Bugün bu oranın yüzde 90. Yani o yıllarda lise çağı nüfusundaki 100 gencimizin sadece 44'ü okuldaydı, 56'sı okul dışındaydı. Şimdi yüzde 90.

Millî Eğitim Bakanlığının normalde yılda açtığı anaokulu sayısı 50 ile 100 arasında değişir. Biz bir yılda, hatta bir yıl tamamlanmadan 1.710 bağımsız anaokulunu hizmete açtık. 14 bin 80 ana sınıfını hizmete aldık. Ve 5 yaştaki okullaşma oranlarını bir yıl geçmeden 78'den yüzde 94'e çıkardık. Hedefimiz yıl sonuna kadar yüzde 100'e çıkarmaktır.

ASELSAN Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, Konya ASELSAN Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, Teknopark İstanbul Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, İstanbul Teknik Üniversitesi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, en son Demirören Medya'yla kurduğumuz medya mesleki ve teknik lisesi 0,12'lik dilimden öğrenci aldı.

200 milyonlarla aldığımız üretim kapasitesini 2021 yılında 1,2 milyara çıkardık. Hem öğretmenlerimiz hem de öğrencilerimiz müstefit oldu çünkü katkıları ölçüsünde onlar da pay aldılar. Öğrencilerimiz 50 milyona yakın bir pay aldı. Öğretmenlerimiz de 112 milyona yakın pay aldılar ama en kritik olan şey eğitimin kalitesi arttı. Öğrenciler yaparak ve üreterek öğrenmeye başladılar.

Cumhurbaşkanımız, 2022 hedefimizi bir buçuk milyar olarak açıklamıştı. Sekiz ayda 1 milyar 75 milyona ulaştık. Muhtemelen bir buçuk milyarı da aşacağız.

Sayın Cumhurbaşkanımızın katılımıyla Külliyedeki programda mesleki ve teknik Anadolu liselerinde 50 AR-GE merkezi açtık. Şu anda 55'e ulaştı. Meslek liseleri artık patent, faydalı model fikrî mülkiyet, marka tasarım tescilleri alıyor, ürünlerini ticarileştiriyor. Meslek liseleri yurt dışına ihracat yapıyor. En son İstanbul'da, İstanbul Sanayi Odasıyla birlikte yürütmüş olduğumuz meslek lisesi, Portekiz'e kâğıt havlu ihracatı yaptı. Ama güzel olan şey şuydu: Konu sadece ihracat yapmak değildi. O havluyu üreten cihazı da meslek lisesi üretmişti. Meslek liseleri kısa sürede neler yapabileceğini tüm Türkiye'ye göstermiş oldu. İkinci kritik dokunuşumuz mesleki eğitim merkezlerinde oldu. Mesleki eğitim merkezlerinde Almanya'ya bakıyoruz, Almanya'ya bakmamıza hiç gerek yok. Bin yıldan beri bu topraklarda ahilik kültüründe çıraklık, kalfalık, ustalık geleneği var. Bunu güçlendirirsek mesleki eğitimle ilgili hiçbir problemimiz kalmayacak. İşte bu amaçla, bu eğitim merkezlerinde 25 Aralık 2021'de bir kanun değişikliğine gittik. O gün itibarıyla tüm Türkiye'de 159 bin çırak vardı, bugün 800 bin 59 çırak ve kalfa oldu sekiz aylık sürede. Yıl sonu hedefimiz bir milyon çırak, kalfa...

Bir toplum öğretmeni kadar güçlü. Biz öğretmenlerimize ne kadar destek olursak eğitim sistemimiz o kadar güçlü olur." dedi. Özer, bu sebeple atılan adımlardan bahsederek "Çok sayıda adım attık ama ikisi kritik: Birincisi MEB'in mesleki gelişim ve kişisel gelişim programındaki yaklaşımını tamamen değiştirdik. MEB olarak okul temelli mesleki gelişim programı yapalım istedik. Yani, öğretmenler neyi istiyorsa o eğitimle ilgili bütçelenmeyi hazırlayıp bizim sadece bütçe gönderdiğimiz bir mesleki ve kişisel gelişim programına geçiş yapalım istedik. Aynı zamanda bilişim ağı devreye aldık. 2020 yılında MEB'in düzenlemiş olduğu eğitime katılımlar sonucu, öğretmen başına düşen eğitim saati kırk dört saat. Öğretmen başına kırk dört saat, ama bu ortalamayı bazıları fazla almıştır, bazıları çok daha az almıştır. 2022 yılında doksan dört saate çıkarttık. 2022 yılında şu anda kaç biliyor musunuz? Daha yıl bitmedi ve 192 saat... OECD ortalamasının altındayken bir anda OECD ortalamasının üzerinde...

Kullanın ki 2023'te bu bütçeyi 500 milyona çıkaralım. Bakanlık sonuna kadar destek olacak çünkü siz öğretmenlerimiz ne kadar gelişirseniz eğitim sistemimiz o kadar gelişecek. Biz böyle bakıyoruz.

Öğretmenlik Meslek Kanunu, bir başlangıç olması anlamında kritik bir öneme sahip. Artık bu ülkede öğretmenlerin bir meslek kanunu var ama bu kanun sürekli ilavelerle zenginleşecek. Gittikçe öğretmenliğin tüm boyutlarını gören bir kanuna dönüşecek. Belki zamanla 657'de olan kısımlar öğretmenlik meslek kanunu içinde dercedilecek. Orada geliştirmiş olduğumuz kariyer sistemi, bizim orijinal bir kariyer sistemimiz değildi. 2004'te zaten sınavlarla yapılan uzmanlık ve başöğretmenlikle ilgili sistematik vardı. Zaten o günden itibaren 92 bin uzman öğretmen 338 başöğretmen sisteminin içinde vardı. Bizim derdimiz, sizlerin o haktan yararlanmasını sağlamak.

Biz öğretmenlerimizi seviyoruz. Biz öğretmenlerimize güveniyoruz. Biz öğretmenlerimizin imkânlarını daha iyi noktaya taşımak için çırpınıyoruz. İnşallah, 19 Kasım günü o öğretmenlerimizin tamamı başarılı olursa tamamı uzman ve başöğretmen olacak. Hiçbir sınırlama yok.

Biz istiyoruz ki okullarımız, öğretmenlerimiz çok daha güçlü olsun, velilerimiz gönül rahatlığıyla Türkiye'nin her noktasındaki okullara evlatlarını emanet etsinler. Okullarda imkân farklılıklarını azaltmak için Temel Eğitimde 10.000 Okul projesi gibi, tüm okullarda okul kütüphaneleri yaparak kitap sayısını 28 milyondan 80 milyonun üzerine çıkardık. Okullara bütçe göndererek sürekli mevcut durumu iyileştiriyoruz.'' dedi.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.