Çalışan ve üreten insanlar için tatil kavramı yerine biraz mola tabiri daha şık duruyor. Okullarımız öğrenciler için 14 Haziran’da kapılarını kapattı. Ama gönüller hep açık. Yaz kursları, sosyal, kültürel faaliyetler, sportif ve sanatsal etkinliklerle süslü okul binaları ve bahçeleri. Beşikten mezara öğrenmeyi emreden bir inancın müsebbipleri olarak yediden yetmiş yediye ve hatta musallaya kadar öğrenmeye talipli talebeler olduğu müddetçe bizler de eğitim liderleri olarak bu talebe cevap vermeye çalışmak zorundayız. Çalışmak mutluluk sanatının en güzel resmidir. Çalışan ve üreten insanların daha mutlu olduğu aşikârdır. Kariyerinin değerini bilenler, yetkinliklerini, insan ilişkilerini ve etki alanlarını sürekli olarak geliştirirler. Sürekli gelişim ise insanın pozitif bir hayata adım atmasının ilk anahtarı ilk adımıdır. Bu sebeple şehirde, köyde, kasabada her nerede iseniz yaz tatilinizi etkili ve verimli geçirmek zorundasınız. Biz bugün öğrencilerimiz üzerine birkaç kelam edelim.

Eğitim sacayağı üzerine inşa edilmektedir. Bunun bir ayağı eğitimciler, öğretmenler, okullar, diğer ayağı, öğrencinin bizatihi kendisi üçüncü ve önemli ayaklardan biri de velilerimizdir. Okullar idari yapılarıyla her gün ama her gün hizmet sunmaya devam ederken yeni eğitim öğretim yılının verimli geçmesi adına fiziki iyileştirmelere de özen gösterirler. Bu sebeple yedi yirmi dört öğrencilerimiz okullarımızın tüm fiziki mekânlarını kullanmaya devam edebilirler. Hayat boyu öğrenme de bunun için önelidir. Her yere eğitim her yerde eğitim anlayışı ile tüm öğrenme alanları çocuklarımızın hizmetindedir. Önemli husus çocuklarımızın bunu talep etmeleridir elbette.

İkinci önemli ayak çocuklarımızdır. Tabi ki eğitim öğretim yılının sonunda bir yorgunlukları söz konusudur. Kısa molalar derken aslında çocuklarımızın biraz el ayaktan çekilmesi, kendilerine zaman ayırması, sevdikleri çok özel bir kitabı okumaları, bir sinema, tiyatro keyfi yapmaları çok sevdikleri bir sanatçının konserine gitmeleri önemlidir. Bir tık ötesinde kısa seyahatler, aylardır görmedikleri, köylerine, dedelerine, ninelerine gitmeleri; “ tebdili mekânda ferahlık vardır” sözü gereği anlamlı olacaktır. Anne babayla piknik etkinliği, bir müze ziyareti, yaşlılar evi, çocuk yuvalarının ziyaretleri de anlamlı bir faaliyettir. Ve elbette çocukların en çok sevdiği işlerden birisi de deniz, güneş ve kumdur. Gerek zihnin gerekse bedenin ilacı olan suyla buluşmaları sağlanmalıdır. Tüm bu etkinlikler yapılırken anne babaya yardım etmek, bir ustanın yanında çırak olmak, kitapların içinde seyahate çıkmak, kısaca hayatın tüm akışına, külfetine ortak olmak gerekir. Ve bütün işletim sistemini yürütürken zamanı iyi kullanmaları sağlanmalıdır. Çocuklarımız dünyanın efendileri değiller. Nimet külfet ilişkisinin kıymetini anlamak zorundalar. Kitaplarla geçecek bir yaz molası onlara çok şey kazandıracaktır. Yeni bir şehir gezisi, yeni yerlerin keşfi, kültürlerin incelenmesi, tarihine duyacakları ilginin körüklenmesi çok anlamlı etkinliklerdir.

Anne babalara gelince onların bu bağlamda sorumlulukları ciddi derecede ağırdır. Aman benim çektiğimi çocuğum çekmesin, aman incinmesin, aman her istediğini yapayım, aman aman… diye başlayan ve devam eden tüm cümleler çocuklarınızın kendi karakterlerini bulmalarını engelleyecektir. Bağımlı bireyler yetiştireceksiniz demektir. Bu da ilerleyen yaşlarda çok daha büyük sorunsal olarak önünüze gelecektir. Değerli veliler; çocuklarınızın kendilerini keşfetmelerine, yeni bir şeyler üretmelerine, iş başarmalarına müsaade ediniz. Kendi sorumluluklarını bırakın onlar üstlensinler. Ve başarma duygularını, kazanma, kaybetme, sevinme, hüzün duyma duygularıyla baş edebilmelerine fırsatlar vermeniz gerekir. Dünyaya sizin en kıymetliniz olarak gelmiş olabilirler. Böyle düşüyor olmanız son derece normaldir. Ancak hayatın gerçekleri bu düşüncelerinize biraz olsun prangalar vurmalıdır. Kendinizi firenleyin. Çocukluğunuzla onun yaşadığı dönemi mukayese etmeyin. Lehte ya da aleyhte fark etmez. Bir başkasının çocuğu ile aynı terazide tartmayın. Elimizin parmak izleri kadar birbirimizden farklıyız. Her birimiz farklı bir renge sahibiz. Bu sebeple de öğrenme biçimlerimiz, düşüncelerimiz farklı olacak buna dayalı da davranışlarımız farklılıklar arz edecektir. Size düşen sorumluluk çocuğun karakter kazanmasına yardımcı olmanızdır. Yaşının özelliklerine göre onlara sorumluluklar yükleyin ve hayatın tüm imkânlarınınım onların önüne serilmeyeceğini hatırlatın. Ve unutmayın ki onlar bu dünyanın prensleri ya da prensesleri değiller. Yaşadığımız coğrafyanın zor şartlarının olduğunu hepimiz biliyoruz. Adaletin yeknesak olduğu bir dünyada kul hakkı yememenin kıymetini bilmelerini sağlayın. Uyanık olmalarını sağlayın. Analitik düşünmeleri için zorlayın. Dünyanın tek penceresinin olmadığını birçok pencereden bütün güzelliklere bakılabileceğini bilsinler. Özgürlüğün ne kadar kıymetli olduğunu, bedeli ödenmiş bir toprağın üzerinde yaşadıklarını hatırlatın. Sizler ve bizler bugün ilkokullardaki ve ortaokullardaki çocuklarımızın yarınlarda hangi meslekleri icra edeceklerini bilmiyoruz. Çok hızlı değişen ve dönüşen dünyaya ayak uydurmak bizim işimiz değil belki ama onların bu değişime meydan okuyacak ve onu olumlu yöne kanalize edecek bir birikime sahip olmalarını sağlayın. Hâsılı yürüyecekleri yollara ışıklar tutun. Empati kurmaya çalışın. Unutmayın ki aranızdaki en büyük fark şudur: Siz onun henüz yeni yürüdüğü yollardan geçtiniz ama o sizin yürüdüğünüz yolu bilmiyor. Bu sebeple eğer hataları varsa izahatı ile olumlu bir dille düzeltin. Kırıcı olmayın. Kırılan dal, budak ağacı yeni kasırgalara karşı güçsüz bırakır. 

Ez-cümle, değerli veliler kıymetli büyüklerimiz: Okullar fiziki mekân olarak tatile girdi. Çocuklarımız ise kısa molalarla dinlenme alanlarına gönderildi. Lakin burada kitaptan uzak durmamaları gerekiyor. İki günü birbirine eşit olan ziyandadır buyuran Sevgili Peygamberimizin talimatına kulak asmak zorundayız. Ve bu çocuklar sizleri seçmedi, siz onları istediniz ve dünyaya gelmelerine vesile oldunuz. Nazı da niyazı da onlar hak ediyor bu sebeple. Onların gelecek yolculuğu sizlerin tılsımlı gönüllerinde gizli. Işık olun yeter. Zira yarınları emanet edeceğimiz bir nesil avucumuzun içinden kayıp gitmesin.

Saygılarımla

İrfan ERTAV

Yazar

İnstagram: @yazar.irfan_ertav

Facebook: Uzman Muallim

G-mail:[email protected]

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.