Rehberde; Davranışa Karar Verme, Davranışı Etkileyen Uyaranları Belirleme, Kayıt Teknikleri, Davranışın Tanımlanması ve Bileşenlerinin Düzenlenmesi, Yöntem ve Tekniğin Belirlenmesi, Değiştirilmesi Hedeflenen Davranışın Yönetilmesi (Problem Davranışın Azaltılması/Olumlu Davranış Kazandırma), Programda İzleme Ölçme ve Değerlendirme Araçları, Programda Grupla Çalışma ve Birlikte Öğretim Becerisini Arttırma, Programda Kalıcılık ve Genelleme Çalışmaları bölümleri yer almaktadır.
BÖLÜM 1- DAVRANIŞA KARAR VERME
GIRIŞ
Uygulamalı davranış analizi yaklaşımında, iyi bir uygulamacı olmak için davranışı iyi anlamak ve davranış ile ilgili bazı temel yaklaşımları bilmek son derece önemlidir.
Bu yaklaşımlar;
a) Davranışlar, bireyin yaşadığı çevreyle doğrudan ilgilidir.
b) Uygun olan ve olmayan davranışların her ikisi de, uygulamalı davranış analizi ilkeleriyle yönetilir.
c) Bireyin geçmiş öğrenmeleri, biyolojik özellikleri davranışlarına doğrudan etki eder (Lovaas, 2005; Tekin-İftar, 2012).
Uygulamalı davranış analizi yaklaşımına göre, her davranış yönetimi veya öğretim yöntemi bireysel farklılıklar dikkate alınarak kullanılmak üzere geliştirilmiştir (Tekin-İftar ve Kırcaali-İftar, 2016).
Davranışların bireysel farklılıklar göz önünde bulundurularak anlaşılmaya çalışılması, bireyin var olan davranış probleminin ortadan kaldırılmasına önemli katkı sağlamaktadır. Davranışın sadece gözlem ve kayıt verilerine dayalı olarak belirlenmesi yaklaşımı, davranışın tanımlanması için tek başına yeterli olmamaktadır. Davranışın sosyal ve toplumsal açıdan da önemli ve işlevsel olması gerekir. Sosyal ve toplumsal açıdan önemli olan işlevsel davranışlar;
• Doğal ortamlarda pekiştireç elde etmesini sağlayan,
• Karmaşık becerileri edinmesi için ön koşul olma özelliği taşıyan,
• Önemli diğer davranışları öğrenebileceği ve sergileyebileceği ortamlara erişimini kolaylaştıran,
• Çevresiyle daha uygun ve destekleyici biçimde iletişim kurmasını sağlayan,
• Yaşına uygun olan,
• Azaltılması/ortadan kaldırılması amaçlanan davranışın yerine uygun davranışların kazandırılmasını olanaklı kılan,
• Anne-baba, bakıcı, eğitimci, arkadaş gibi etkileşimde bulunduğu kişilerin yaşamlarını kolaylaştıran ve stres düzeylerini azaltan davranışlardır (Gözün-Kahraman ve Uğur-Ulusoy, 2018).
Hedef davranış, hem çocuğun hem de çevresindeki diğer kişilerin yaşamını kolaylaştıracak nitelikte olmalıdır. Davranış değerlendirme teknikleri ile belirlenen özellikleri taşıyan birden fazla hedef davranış olabilir. Davranışa karar verilirken öncelik sırası belirlenmelidir. Bu sıralamayı belirlerken göz önünde bulundurulması gereken kriterler şunlardır:
Bu kriterlerden ilki, güvenliktir. Kendisine ve arkadaşlarına vurma davranışı sergileyen özel eğitim ihtiyacı olan birey için; kendisine ve çevresine zarar veren davranışların azaltılması, pipetle sıvı içme becerisini öğrenmesinden daha öncelikli ve önemlidir.
Bir diğer kriter ise işlevselliktir. Özel eğitimle yeni tanışmış bireyin öz bakım becerilerinin desteklenmesi, akademik becerilerden daha önceliklidir. Daha karmaşık davranışların kazandırılması için öz bakım becerileri veya basit yönergeleri takip etme becerisine sahip olmak pek çok akademik becerinin öğrenilmesinde ön koşul olma özelliği taşımaktadır. Hedef davranışın işlevsel olması için bireyin, ailenin ve yakın çevresinin bu durumdan fayda sağlaması gerekmektedir.
Uygulamalı davranış analizi yaklaşımında; davranışa karar verirken, davranışın belirlenmesinde bazı özellikler göz önünde bulundurulmalıdır. Bunlar: Uygulamalılık: Uygulamalılık; artırılması ya da azaltılması istenen davranışın, toplumsal açıdan önemli olmasıdır. Diğer bir deyişle toplumda kabul gören uygun davranışların kazandırılması ya da uygun olmayanların azaltılması anlamına gelmektedir. Uygulamalarda en önemli soru, bu davranışın veya uyaranın birey için ne derecede önemli olduğudur (Tekin-İftar ve Kırcaali-İftar, 2016).
Davranışsallık: Uygulamalı davranış analizi yaklaşımında, “Bireyin bir davranışı yerine getirmesi, etkili bir biçimde nasıl sağlanır?” sorusuna cevap aranır. Bu yaklaşıma göre, sözel bir davranışın öğretimi üzerinde çalışılmıyor ise bireyin ne söyleyeceğinden çok ne yaptığı ile ilgilenilmelidir. Daha farklı bir ifadeyle, davranışsallık yaklaşımı bireyin gözlenebilen somut davranışlarını incelemektedir. Davranışların doğru biçimde tanımlanması ve ölçülmesi gerekmektedir. Örneğin; “Merve hareketli bir çocuktur.” Yerine, “Merve yirmi dakikalık bir öğretim oturumunda sekiz kez ayağa kalkmaktadır.” şeklinde ifade edilebilir. Dolayısıyla; davranışlar gözlenebilir, ölçülebilir ifadelerle ele alınmalı ve bu biçimde değerlendirmelidir. Ancak bunların yanı sıra güvenilir bir ölçme sistemi de geliştirilmelidir. Davranışsallık yaklaşımına göre, yalnızca “Davranışta değişiklik gerçekleşti mi?” sorusuna yanıt aranmaz; bununla birlikte “Kimin davranışı değişti?” sorusuna yanıt aranmalıdır. Bu sayede uygulama sonrası elde edilen gelişme ya da değişikliğin tam olarak bireyin davranışlarında mı, uygulamacı davranışlarında mı yoksa gözlemci davranışlarında mı gerçekleştiği ortaya konulabilir (Tekin-İftar ve Kırcaali-İftar, 2016).
Davranışsallık üç noktada özetlenebilir:
• Bir hedef davranış belirlenmeli ve bu hedef davranış doğrultusunda değişiklikler planlanmalıdır.
• Davranış mutlaka ölçülebilir olmalıdır.
• Çalışma süresince davranışta bir değişiklik gerçekleştiyse, uygulamacı kimin davranışının değiştiğini incelemelidir.
Analitiklik: Uygulamacının bir davranışı analiz edebilmek için, davranış üzerinde kontrol gücüne sahip olması gerekmektedir. Uygulamalı davranış analizi yaklaşımında, uygulamacı mutlaka işlevsel ilişkiyi aramalıdır. Analitiklik; çevresel olayların, davranışın gerçekleşmesi ya da gerçekleşmemesinden sorumlu olduğunu nesnel bir biçimde ortaya koymaktır. İşlevsel ilişki, değişkenler arasındaki neden-sonuç ilişkisine denir. İşlevsel ilişki davranış öncesi olaylarla davranış arasında veya davranış sonrası olaylarla davranış arasında olabilir. Uygulamalarda, uygulamacı işlevsel ilişkiyi nesnel bir biçimde ortaya koymalıdır. Uygulamalı davranış analizi yaklaşımında işlevsel ilişki, sıklıkla tek-denekli araştırma modelleri ile incelenmiştir (Tekin-İftar ve Kırcaali-İftar, 2016).
Teknolojiklik: Uygulamanın açık, anlaşılır olması ve herkes tarafından ulaşılabilirliğin sağlanmasıdır. Uygulamalı davranış analizi yaklaşımının kullanıldığı tüm davranış değiştirme süreçleri teknolojik olmalıdır. Böylece diğer uygulamacılar tarafından kolayca anlaşılıp uygulanması sağlanabilmektedir. Uygulamacı; teknolojiklik özelliğini karşılamak üzere uygulama öncesinde yaptığı hazırlığı, gerekli araç gereci ve uyaranları açıklamalıdır. Teknolojiklik ile aynı anlamda kullanılan diğer bir kavram da “yenilenebilirlik”tir. Bir uygulamanın teknolojik olarak nitelendirilip nitelendirmediğini ortaya koymanın en iyi yolu, uygulama konusunda eğitim almış başka bir uygulamacının da çalışmayı okuyarak yürütmesini sağlamaktır (Tekin-İftar ve Kırcaali-İftar, 2016).
Sistematiklik: Bütünlük oluşturularak kavramsal anlaşılırlığın kolaylaştırılmasıdır. Uygulamalı davranış analizi yaklaşımında uygulamaların sadece teknolojik olması, o alanda bilgi birikimi sağlanması ya da bir arşiv oluşturulması için tek başına yeterli olmamaktadır. Bununla birlikte uygulamaların davranışsal ilke ve tekniklerle de ilişkili olması gerekmektedir. Uygulamacılar sistematik biçimde kavramsal bütünlüğü sağlamalıdır. Böylece başka araştırmacılar ya da uygulamacılar kavramsal bütünlüğü elde edilmiş olan çalışmalara kolayca erişim sağlayabilirler. Kavramsal olarak sistematikliğin diğer bir faydası ise, kavramsal bütünlüğü sağlanmış bir disiplin alanı oluşmasına katkıda bulunmasıdır (Tekin-İftar ve Kırcaali-İftar, 2016).
Etkililik: Değiştirilmesi ya da kazandırılması hedeflenen davranışta değişiklik yaratan güç olarak tanımlanmaktadır. Uygulamalarda etkililik, davranıştaki değişikliği sosyal önemi ile değerlendirmektedir. Uygulamalı davranış analizi yaklaşımında istatistiksel olarak etkili olan tüm yöntemler kabul görmeyebilir; uygulamanın sosyal olarak da kabul edilebilir olması gerekmektedir (Tekin-İftar ve Kırcaali-İftar, 2016).
Genellenebilirlik: Genellenebilirlik, gerçekleştirilen davranış değişikliğinin uygulama dışındaki farklı ortamlarda, farklı kişilerle veya farklı materyallerle sürdürülebilmesi olarak ifade edilebilir. Sosyal açıdan önemli olan davranışların başka ortamlara genellenebilmesi birey açısından oldukça faydalıdır. Farklı ortamlar, farklı kişiler ya da materyallerle çalışmanın sürdürülmesi ve sosyal açıdan da davranışların istendik duruma gelmesi gerekmektedir (Tekin-İftar ve Kırcaali-İftar, 2016).
Öneriler
Davranışın yoğunluğu, bireyin kendisinden değil yaptıklarından kaynaklanmaktadır. Bir davranışın problem davranış olup olmadığı belirlenirken, problem davranış ifadesi bireyin öğrenebileceği davranışlar için kullanılmalıdır. Elindeki nesne çok büyük olduğu için taşımakta zorlanan ve yere düşürüp kıran bir bireyin davranış problemi sergilediğinden bahsetmek mümkün değildir. Problem davranışın ortaya konulmasında yaşanılan kararsızlıklarda aşağıdaki sorular yöneltilebilir:
• Bu davranış, şimdi veya ilerleyen zamanda bireyin kendisi, diğer öğrenciler veya çevresindekiler için tehlikeli midir?
• Bu davranış, diğer öğrenciler için konulan ölçütlerle veya toplumsal normlarla uyuşuyor mu?
• Bu davranış, öğrencinin/ bireyin öğrenmesine engel teşkil ediyor mu?
• Bu davranışın birey/öğrenci tarafından hiç sergilenmemesi mi gerekir?
Eğitimciler problemle karşılaştığında, bir kriz yönetimi stratejisi belirlerken problem davranışın ne demek olduğunu, hangi noktalara dikkat çekileceğini, bu noktaların iyi bir şekilde analiz edilmesini ve bilimsel temellerinin sağlanması koşuluyla kendiliğinden kriz yönetimi stratejisini ortaya koyabilirler. Erbaş ve arkadaşlarına (2005) göre kriz yönetim stratejilerinin beş maddede toplandığı görülmektedir:
• Problem davranışın fiziksel sonuçlarından bireyi ya da çevreyi koruma,
• Problem davranış sürecinde bireyi anlık (kısa süreli) sınırlandırma,
• Krizin meydana geldiği ortamda, tehlike içinde olan kişileri problem davranıştan uzaklaştırma,
• Problem olmayan davranışların meydana gelmesini sağlayacak ipuçları verme,
• Bazı durumlarda görmezden gelme.
Bu stratejilerde problem davranışa, davranış değiştirme ile ilgili bir programlamanın söz konusu olmadığı düşünülebilir. O zaman problem davranışlar karşısında öncelikli olarak problem davranışların çok iyi bir şekilde açıklanması ve problem davranışlara müdahale programlarının oluşturulması gerekli görülmektedir (Koçak, 2020).
Problem davranışların tanımlanması çok zor bir işlem gibi görülebilir. Problem davranışın alan yazınında birçok şekilde tanımlandığı görülmektedir. Erbaş (2002)’a göre problem davranış; bireyin kendisinin ya da bir başkasının öğrenmesini engelleyen, toplumsal yaşam içinde sosyal ilişkileri ve etkileşimi olumsuz bir şekilde etkileyen, bireyin kendisine ya da başkalarına zarar veren davranışlardır. Tanımlarda bireyin ve çevresinin zarar görmesi ve öğrenmeyi olumsuz bir şekilde etkilemesine bağlı olarak eğitimciler farklı metot ve yöntemlerle problem davranışlar karşısında farklı uygulamalar yapmaktadırlar. Ancak, uygulamacılar uyguladıkları yöntemlerin neden işe yaramadıklarını bilemezler. Problem davranışların işlevlerini ve öğrenilmiş davranış olduklarını anlamaları oldukça büyük bir önem taşır (Koçak, 2020).
Davranışlardan bazıları problem davranış gibi görünse de gelişimsel olarak yaşa uygun davranışlar olduğunu da unutmamak gerekir. Örneğin; bebeklik döneminde başını vurma, rastgele sallanma gibi davranışlar görülmektedir. Ancak üç yaşına doğru bu davranışların sergilenmediği gözlemlenebilir. Bir davranışın problem davranış olarak tanımlanmasından önce, tipik gelişim gösteren akranları tarafından yapılıp yapılmadığına bakılmasının önemli olduğu söylenebilir. Ayrıca bu tür davranışların pek çoğu öğrenme ve olgunlaşmayla değiştiği de söylenebilir. Özel eğitim ihtiyacı olan bireyler, çevresindekilerin beklentilerine cevap vermediği ve ortamın gereği olan davranışları sergilemediği zaman, bu davranışlar problem davranışlar olarak görülebilir. Bu bakış açısıyla davranışların, problem davranış olarak tanımlanması zor olabilir. Her bireyin farklı durumlar karşısındaki beklentileri için davranışlar farklılık gösterebilir. Ayrıca uygulamacıların değerlendirmelerinde davranışın uygun ya da problem davranış olarak tanımlanması kişisel görüşlerinden ibaret olması da olasıdır (Koçak, 2020).
Uygulamacıların bu durumlarla karşılamasını engellemek ve en aza indirgemek amacıyla bu bölümde davranışı anlamak, hangi kriter ve yaklaşımlara göre değerlendirileceği ve bir davranışın uygun olup olmadığına karar verirken dikkat edilmesi gereken durumların neler olduğuna dair açıklamalar ve önerilerde bulunulmaya çalışılmıştır.
"Özel Eğitimde Davranış Değiştirme Uygulama Rehberi"
"Davranış Değiştirme Programı Formu"na https://orgm.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/2022_12/30174421_DavranYY_DeYiYtirme_ProgramY_Formu.docx linkinden ulaşabilirsiniz.