Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ''Dünyada bu Millet Kütüphanesi'nin eşi benzeri neredeyse yok. Bununla rahatlıkla iftihar edebiliriz. Önemli olan şu, birileri ne yapıyor değil, birilerinin yaptığını geçebiliyor muyuz, bunları aşabiliyor muyuz? Çünkü Müslüman Türk'e bu yakışır, biz de bunu yapıyoruz. Örneğin ben bu proje için birçok mimar arkadaşıma, 'dünyayı dolaşacaksınız, bütün oralardan beğendiklerinizi alacaksınız, sonra da projelendirip bu külliyemize milletin evine yapacağız' dedim. Sağ olsunlar dolaştılar, dünyanın dört bir yanına gittiler. Akif diyor ya, 'Alınız ilmini garbın, alınız sanatını/Veriniz hem de mesainize son süratini'. Mesele işte bu. Bütün Batı'nın ilmini alacaksın, ahlaksızlığını değil, ilmini alacaksın ve ona da kendi mührünü vuracaksın.
İstanbul'da Rami Kışlamız vardı, bu tarihî kışlamızı aynen burası gibi, bir kongre merkezinin dışında orayı da kütüphaneye çeviriyoruz. İnşallah orası da bu yılsonu veya önümüzdeki yılbaşı filan bitecek ve orada da yine öğrencilerimiz 24 saat gelip rahatlıkla derslerini çalışacaklar, oturacaklar, kendilerine bu devlet ikramlarını yapacak, ikram izzetle inşallah buralarda vakitlerini değerlendirmiş olacaklar.
Asırlarca ilim ve gönül dünyamızı aydınlatacak, insanımıza hizmet verecek bu eserlerden kim rahatsız olabilir ki? Aksi yönde tepki gösterenler, aslında kendi ülkelerinin ve milletlerinin medeniyet mirasının zenginleşmesinden rahatsızlık duyuyorlar. Biz ne yapıyorsak milletimiz için özellikle de çocuklarımız için gençlerimiz için yapıyoruz.
Biz, gençlerimizi nasıl okumaya, araştırmaya, tefekküre, üretmeye teşvik ederiz bunun derdindeyiz. Evlatlarımıza kendileri ailelerine, milletine, devletine en ideal hizmetleri verebilmesi için ne gerekiyorsa onu sağlamanın peşindeyiz. Bugün ödül töreninde bir arada olduğumuz Lise Öğrencileri Araştırma Projeleri Yarışması işte bu çabanın ürünlerinden biridir.
İçinizden birileri, bir veya ikisi uzaya gidecek. Birilerinin Neil Armstrong'u varsa bizim de Ahmet'imiz, Ayşe'miz, Fatma'mız var. Bize düşen, bunun altyapısını yapmak. Şimdi de inşallah hazırlıklar devam ediyor, bir an önce başta Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız, TÜBİTAK olmak üzere bu çalışma devam ediyor.
Ödüllerini takdim edeceğimiz gençlerimizin araştırma projeleri külliyenin sergi salonunda sergilendi. Sergiye de coşkulu bir katılım olduğunu biliyorum. Şimdi burada Kongre ve Kültür Merkezi'mizde ödüllerini vereceğimiz gençlerimizin her birini ve öğretmenlerini özellikle tebrik ediyorum.
Ben de diyorum ki gençlerle yol yürüyen, gençlerle birlikte mücadele veren insan yorulur mu? Enerjiyi sizden alıyorum, aldığım enerjiyi de eserlere veriyorum. Neşet Ertaş ne diyor, 'Aşkınan çalışan yorulur mu?' Biz milletimize deruni ve samimi bir aşkla hizmet ettiğimiz için yorulmuyoruz. Siyasi hayatım boyunca hep gençlerimizin önünü açmanın, onları desteklemenin mücadelesini verdim.
Bu ülkede darbe sadece siyaset kurumuna, millî iradeye yapılmadı. Darbelerin asıl yıkıcı etkisi, eğitim başta olmak üzere gençlerimizin geleceğini şekillendiren alanlarda görüldü. Mesleki eğitimin önü kesilerek gençlerimizin geleceği karartıldı. Genç kızlarımızın eğitim hakları başörtüsü bahanesiyle engellenerek ayrımcılık yapıldı. Yükseköğretim imkânı, sanki bir hak değil de imtiyazmış gibi dar tutularak pırlanta gibi gençlerimizle hayallerinin arasına girildi. Spordan teknolojiye ve kültür sanata kadar her alanda gençlerimizin umutlarını törpüleyecek ihmaller sergilendi.
Bakmayın siz bugün, gençlerimiz için üzülüyormuş gibi yapanlara, bakmayın siz gençlerimizin hayallerini ve umutlarını istismar edenlere, biz bunların cemaziyülevvelini iyi biliriz. Bunlar görünüşte 'mış' gibi yaparlar, kafalarının arkasında ise kırk tilkiyi kuyruklarını birbirine değdirmeden dolaştırırlar. Bizim neslimiz, bunların hepsini de bizzat yaşadı, şahit oldu. Sizler de internet kaynaklarını inceleyerek, geçmişte gençlerimize hangi haksızlıkların yapıldığını tek tek görebilirsiniz.
Gençler, Adnan Menderes'ten, Fatin Rüştü Zorlu'dan, Hasan Polatkan'dan bahsediyorum. Bu insanlar, devleti yöneten büyüklerimizdi ama bunlar, maalesef işte o malum zihniyet tarafından idam edildiler. Şimdi özgürlük narası atanlar, geçmişte insanlarımızın en temel haklarının bile ellerinden alınmasına ses çıkartmamışlar hatta teşvik etmişlerdir.
Meşhur Boraltan Köprüsü'nde askerlerimiz, ne yazık ki düşmanın eline bırakılmış ve o askerlerimiz, o dönemin yönetimine aynen dönerek şu ifadeyi söylemişlerdir, demişlerdir ki: 'Bizi düşmana teslim etmeyin. Bizi siz öldürün ama düşmana teslim etmeyin.' Maalesef düşmana teslim ettiler. İşte o zaman ki bizim Mehmetlerimiz, düşman tarafından şehit edildiler. Bu ülke bunları yaşadı. Biz, bunların bir daha yaşanmasını asla istemiyoruz. Bu ülkede bir daha Boraltan Köprüleri olsun istemiyoruz ve biz diyoruz ki nasıl şimdi Cudi'de, Gabar'da, Tendürek'te, Besler Deresi'nde teröristlerin inlerine girip onları gömüyorsak gömmeye de devam edeceğiz.
Biz, şehitlerimiz noktasında 'Şüheda fışkıracak, toprağı sıksan şüheda/ Canı, cananı, bütün varımı alsın da Hüda/ Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.' diyerek bu mücadeleyi veriyoruz
Biz çocuklarımız aynı sıkıntıları çekmesin, aynı zorlukları yaşamasın diye 20 yıldır eğitimden sağlığa, adaletten güvenliğe, ulaşımdan enerjiye, her alanda ülkemize çağ atlatacak eserler ve hizmetler veriyoruz.
Göreve geldiğimizde parmak sayıları kadar ilimizde üniversite varken şimdi 81 vilayetimizin tamamında üniversite var. Niçin? İstedik ki benim Hakkâri’deki evladım üniversite için İstanbul'a, Ankara'ya gitmesin. Hocalarımız, Hakkâri’ye gitsin, orada kendi ilinde onlara dersini versin ve şimdi öyle.
Gençlerimiz sadece eğitimlerine, sadece zihni ve fiziki gelişimlerine odaklanabilsin diye her türlü yatırımı yapıyoruz, yapacağız. Araştırma desteklerinden bilim merkezlerinde, burslardan festivallere, laboratuvarlardan şenliklere kadar gençlerimizi araştırmaya ısındıracak her adımı atıyoruz.
Bakü'deki festivalde elverişli şartlar hazırlandığında gençlerimizin neler yapabildiğine bir kere daha şahit oldum. Bunları gördükçe tekrar gururlanıyor, gençlerimiz adına umutlanıyoruz. İnşallah bu sene TEKNOFEST'i Samsun'da gerçekleştireceğiz.
Mesela geçmişte ülkemizdeki en büyük sıkıntılardan biri ders kitaplarıydı. Biz ders kitabı bulamazdık. Gençler, siz 'teksir kâğıdı' nedir bilir misiniz? Söyleyeyim, teksir kâğıdı saman ama o saman kâğıttan rulo çeviren makine. O makinede oraya ders notları yazılırdı ve bu işlem bitince de kâğıdının tamamının neredeyse mürekkeple adeta boyanmış hâle geldiğini görürdük. Ve biz bunları ağabeylerimizden satın alamazdık, vermezlerdi. Kırtasiyeci dükkânına gidersiniz kitap almak için o kitabınız yok. Bir hafta sonraya size gün verirlerdi, bir hafta sonra gidip kitap almaya çalışırdınız. Biz bunları yaşadık, dedik ki: Bu nesil bunları yaşamasın. Ve kitaplarınızı sıralarınızın üzerine koyalım ve eğitim öğretim yılı başlarken yavrularımız bütün kitaplarını sıranın üzerinde görsünler. Kuşe kâğıttan bu kitaplarla beraber eğitim öğretim yılına başlasınlar.
Bu nesil, bizim yaşadığımız sıkıntıları yaşamasın istiyoruz ve yaşamasın ki biz sadece şunu bekleyelim: Çocuklar, iyi okuyun, düşünün, uygulayın ve neticeyi de alın
Şu ana kadar yaklaşık 4 milyar kitabı ücretsiz dağıttık. Bu dönem başında yardımcı kaynakları da ücretsiz dağıtmaya başladık. Önümüzdeki eğitim öğretim yılında bir yenilik daha yapıyoruz. Ücretsiz dağıttığımız ders kitapları ile birlikte yardımcı kaynaklarımızı da öğrencilerimize ulaştıracağız. Sene sonuna kadar 100 milyon yardımcı kaynağı öğrencilerimize teslim ediyoruz. Bu yeni uygulamanın ülkemize, öğrencilerimize, öğretmenlerimize hayırlı olmasını diliyorum.'' dedi.
Okul kütüphanelerinde kitap sayısının 28 milyondan 60 milyona yükseltildiğini, yılsonu itibarıyla 100 milyona çıkarılacağını belirten Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, çocuklar ve gençler için açılan bilim ve sanat merkezlerinin sayısını 355'e taşıdıklarını, bu sene bir ilkin daha gerçekleştirildiğini, bilim ve sanat merkezlerinde tüm öğrenciler için yaz okulu döneminin başlatıldığını, öğrencilerin istedikleri yerdeki ücretsiz yaz okullarına katılabileceğini söyledi.
Türkiye'nin dört bir tarafına yayılan "Dene-Yap" teknoloji atölyelerinin bulunduğunu, atölyelerde geleceğin teknolojilerine şimdiden hazırlanmak için eğitim imkânı sağlandığını, uygulamalı dersler verildiğini, gençlerin ulusal ve uluslararası yarışmalara hazırlandığını kaydeden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, atölyelerin sayısının Türkiye genelinde 66'ya yükseldiğini bildirdi.
Yazılımın tüm sektörlerin odağında yer almaya başladığını, yeni nesil yazılım okullarıyla ve bu alana yönelen gençlere sağlanan birçok imkânla adeta bir yazılımcı ordusu kurulduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Konya, Kocaeli, Kayseri, Bursa, Üsküdar, Elazığ ve Antalya'da yedi bilim merkezinin faaliyet gösterdiğini kaydetti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan; Gaziantep, Şanlıurfa, Düzce, Denizli, Trabzon ve Yozgat'taki bilim merkezleri ile ilgili çalışmaların sürdüğünü, buralarda gençlerin bilimle buluştuğunu, bilimi anladığını, deneyerek keşfettiğini belirtti.
"Fikrim var" diyen gençlere Bireysel Genç Girişimci Programı ile karşılıksız verilen desteğin 200 bin liradan 450 bin liraya çıkarıldığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, girişimci gençler sayesinde milyar dolar değerlemeye ulaşan altı işletmeye sahip olunduğunu aktardı.
Stajyer araştırmacı burs programı ile araştırma yapmak isteyen gençlerin desteklendiğini, organize sanayi bölgelerindeki mesleki eğitim merkezlerinin yaygınlaştırılarak yetişmiş insan kaynağının güçlendirildiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sanayide ihtiyaç duyulan doktoralı insan kaynağı sayısını artırmak için teşvikler verildiğini anlattı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, lisans, yüksek lisans, doktora ve doktora sonrası araştırma bursları olmak üzere yurt içinde ve yurt dışında birçok programla gençlerin yanında olduklarını söyledi.
Anaokulundan yükseköğretime ve sonrasında iş hayatına kadar devletin tüm imkânlarıyla gençlerin yanında olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, karakteri güçlü, ahlakı kuvvetli, zekâsı keskin, bedenen olgun, fazilet ve bilgiyle donanmış "Asım'ın Nesli" gibi bir gençlik için ülkenin tüm kaynaklarını seferber ettiklerini kaydetti.
Türkiye'nin gençlerin omuzlarında yükselerek 2053 ve 2071 vizyonlarını hayata geçireceğini dile getiren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, siyasi bağımsızlığın teminatı olarak görülen millî teknoloji hamlesinin gençlerle başarıya ulaştırılacağını, bunun için teknopark sayısının beşten 92'ye çıkarıldığını bildirdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bunun için millî gelir içindeki harcama payının yüzde 1'in üzerine çıkartarak araştırma geliştirme kültürünün güçlendirildiğini dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Türkiye ilk çeyrekte bu yıl yüzde 7,3 büyüme kaydetti. İhracatımızın her ay rekor kırıyor olması işte bundan. İstihdam artıyor, inşallah bu rakamlar, araştırma, geliştirme yapan teknoloji sevdalısı gençlerimizle daha da yukarılara çıkacak. Uluslararası bilim olimpiyatlarında ülkemizi temsil eden öğrencilerimiz son yıllarda gösterdikleri üstün başarılarla bizleri gururlandırıyor. Bugün ödül töreninde birlikte olduğumuz lise öğrencileri araştırma projeleri yarışması 12 ana alanda ve 43 tematik konuda gerçekleştirildi. Yarışmaya 3 bin 453 farklı okuldan 37 bin 283 öğrencimizin hazırladığı 25 bin 95 proje başvurusu yapıldı. Bu büyük teveccüh yeni ve daha büyük başarıların bizleri beklediğini gösteriyor. Önümüzdeki bu rakamlar gençlerimizin araştırmaya, geliştirmeye, bilime, teknolojiye olan ilgilerinin işaretidir. Marifetin iltifata tabi olduğu inancıyla bu yarışmalarda birinci, ikinci, üçüncü olan öğrencilerimize biliyorsunuz para ödülü veriyoruz. Danışman öğretmenlerimizi de öğrencilerinden ayırmıyoruz. Yarışmalarda dereceye giren öğrencilerimiz, maddi ödül yanında üniversite sınavlarında da avantaja sahip oluyor. Ayrıca bu gençlerimiz ülkemizi uluslararası arenada da temsil edecek. Bundan daha büyük gurur var mı?" dedi.
Millî Uzay Programı kapsamında 2023'te bir Türk vatandaşının bilim misyonuyla uzaya gönderileceğinin daha önce ilan edildiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu açıklamadan sonra başvuruların yapıldığı internet sitesinin 5 milyondan fazla görüntüleme aldığını, 35 bin kişinin de sisteme kaydolduğunu ifade etti.
Başvuruların 23 Haziran akşamına kadar devam edeceğini, bu millî göreve oldukça yoğun ilgi gösteren herkese şükranlarını sunduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Uzay misyonunu küçümseyenlere, aklınca alay edenlere de rastlıyoruz. Hatta biri çıkmış 'Her şey bitti şimdi sıra uzaya mı geldi?' diyor. Tabii bunların böyle işlere vizyonu yetmez. Bunlar, bırakın uzaya insan ya da roket göndermeyi, gökyüzüne kâğıttan uçak bile fırlatamaz. Çünkü bunlar dün insansız hava araçlarıyla da alay ediyorlardı. Şimdi bizim insansız hava aracımız var mı? Var. Bizim SİHA'larımız var mı? Var. Akıncı'mız var mı? Var. Şu anda üretime yetiştiremiyorlar. Böyle bir konumdayız. Bir de bunların mühimmatına gelince, mühimmatları itibarıyla da artık bunların mühimmatını da biz yapıyoruz" diye konuştu.
Göreve geldiklerinde yüzde 20 yerli olan Türkiye'nin savunma sanayisinin şimdi yüzde 80'inin yerli olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Yoksa gideceksin birilerinin kapısına 'Ne olur bana insansız hava aracı verir misin?'... Daha Başbakan olmamıştım Amerika seyahatinde o zamanki Amerikan Başkanı Bush ile görüştüm. Dedim ki 'Biz terörle mücadele ediyoruz. Ama siz bize drone verecektiniz, vermiyorsunuz.' O da o zaman Condoleezza Rice'ı çağırdı. 'Niye vermiyorsunuz? Sözümüz var biz NATO'da beraberiz.' Talimat verdi, bize o zaman bir drone verdiler, insansız hava aracı. Ama onunla koordinatları ancak tespit ediyorsun. Sağ olsun Baykar, o günden sonra başladı çalışmaya, hem o İHA'yı ardından 'Yetmez' dedi, Allah rahmet etsin Özdemir Bey'e, SİHA'yı. Ailece şimdi de Akıncı'yı ürettiler ve bu üretim devam ediyor. Artık biz bize çalışıyoruz. İşte Türk'ün gücü buradan geliyor.
'Şimdi uzay mı kaldı' diyenlere, evet bunlar ne haberleşmeden ne uzaydan anlarlar. Bunların böyle bir derdi de yok. Olsaydı zaten bugüne kadar bir şeyler yaparlardı. Bir uzay yarışında neler yapılabileceğini ortaya koyuyoruz. Gençler, biz uzay yarışında olacağız, hem de en ön saflarda yer alacağız. Belki de şimdi bu salonda göndereceğimiz evladımız. Belki de inşallah uzay dönüşünde onu karşılamaya gideceğiz. Bu yarışı da öyle köhnemiş, müptezel, ilkel zihniyetlerle değil, sizler gibi az önce izledik, gözü uzayda olan pırıl pırıl gençlerimizle TEKNOFEST kuşağıyla kazanacağız." dedi.