Öne Çıkanlar Mahmut Özer öğrenci sağlık personeli enflasyon Müze ve Ören Yerleri

Yaklaşık Bin 500 Okula, 150 Bin Kitap Gönderilecek

Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer, ''Yoğun bir tempoyla iki ay gibi kısa sürede, 16 bin 361 kütüphane yaptık ve 2021 sonu itibarıyla bu ülkede kütüphanesi olmayan hiçbir okul kalmadı. Sadece kütüphaneler yapmadık, aynı zamanda okullardaki kitap sayısını da artırmak için devasa bir çalışma başlattık. 26 Ekim'de bu süreci başlattığımız zaman okul öncesinden liseye, tüm okullarda 28 milyon kitap vardı; şu an itibarıyla tüm okullarımızdaki kitap sayısı, 60 milyon. Temel eğitimde 40 milyon kitabı olan eğitim sistemimiz var. Bu o kadar değerli ki... 26 Ekim'de bu süreç başlarken öğrenci başına 1,3 kitap düşerken şu anda 3,3 kitap düşüyor. 2022 sonu itibarıyla hedefimiz, okullarımızda 100 milyon kitaba erişebilmek. Planlamalar çok iyi gidiyor, bu hedefe çok rahat ulaşacağız; ulaştığımız zaman, 1,3 olan öğrenci başına kitap sayısını 7'ye çıkarmış olacağız.

Özel öğretim kurumlarını, Millî Eğitim Bakanlığının ayrı bir sistemi olarak değil, bizim mütemmim bir cüzümüz olarak değerlendiriyoruz ve birlikte bu ülkenin gençlerini yetiştirmek, onların gelecekte iddia sahibi insanlar olmaları için çaba sarf ediyoruz.

100 kitaptan oluşan setler ve bin 500 okulu kapsayan böylesine anlamlı iş birliğini son noktasına getirdiler. Böylece 150 bin kitabı okullarımıza göndereceğiz. Ülke için bu kadar önemli olan projede paydaş oldukları için kendilerine en içten şükranlarımı sunuyorum.

Artık bizim odaklanmamız gereken şey, eğitimin kalitesini sürekli iyileştirmek. PISA'da 15 yaş grubundaki öğrenci başarı izlemesindeki yeterlik seviyelerinde olduğu gibi alt yeterlik seviyelerinden öğrencilerimizi mümkün olduğu kadar üst yeterlik seviyelerine çıkarmak ve bunu dengeli bir şekilde yapmak... Bölgelerden ve okullardan bağımsız şekilde bu iyiye doğru yolculuğu, bu ülkenin tüm çocuklarına tattırabilmek, herkesin o imkândan eşit bir şekilde faydalanabilmesini sağlamak... Aslında bu, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin de en güçlü olduğu noktadır.

Hepimiz geçmişimize bakalım. Bize sunulan o okul imkânları olmasaydı bugün buralarda olamazdık. Çoğumuz köy okullarında okuduk, çoğumuzun hayatına dokunan idealist bir öğretmen oldu. Onun için mümkün olduğu kadar tüm imkânlarımızı seferber ederek eğitim camiamızla birlikte el ele vererek, ülkemizin müktesabatını kullanarak tüm çocuklara, çok daha iyi eğitim imkânını kazandırmamız gerekiyor ve bunu yapabilecek güçteyiz.

Belki köy okuluna gönderilecek bir kitap, bir öğrencinin hayatını değiştirecek. Aynen kelebek etkisi gibi... Biz istiyoruz ki okullardaki kütüphaneler okulun kalbi olsun, çocuklarımız orada kitapla temas etsinler, vakit geçirsinler. Sadece yükseköğretime gittikleri zaman büyük kütüphanelerle tanışmasınlar; ilkokul, ortaokul seviyesinde okuyarak düşünerek gelişimlerini sağlasınlar.

Bu kütüphaneler de bir şekilde öğrencilerin düşünme, odaklanmayla ilgili internetin veya diğer dijital platformların yol açtığı dikkat dağınıklığının toparlanması için de çok önemli katkı sağlayacaktır.

Ama eğitim, herhangi bir kesimin tasarrufunda söz söyleme hakkı olan da bir alan değildir. Tüm vatandaşların geleceğini etkilediği için her kesimin bir araya gelebildiği müşterek bir mutabakat alanıdır, onun için eğitim alanında iş birlikleri, ülkemizin geleceğine atılan en önemli ilmeklerden biridir.'' dedi.

TED Genel Başkanı Selçuk Pehlivanoğlu, ''Sivil toplum, alan değil, verendir. Sivil toplum rol model olandır. Sivil toplum siyah veya beyaza ayrıştırılmamış milletin tamamını kendi olarak gören ve hizmet etmesi gereken yapıya elindekini vermeye talip olandır.

Bizim de çorbada tuzumuz olabilir mi?" diye başvuruda bulunduğunu aktaran Pehlivanoğlu, "Kendisine teşekkür ediyorum ki bu milletin çocuklarının okudukları okullara hizmet etmek için bize bir kapı açtılar.

Bir ülkede sosyal adaleti zenginleri nasıl eğittiğinizle değil, dezavantajlılara nasıl fırsat eşitliği sunduğunuzla sağlarsınız. Genç nüfusun fırsat mı tehdit mi olduğu da eğitimleri ile ilgilidir. Burada yapmanız gereken şey, yaşamın dijitalleştiği bir dünya düzeninde insan olmayı hatırlatacak eğitim sistemlerini kurgulayabilmektir. 21. yüzyılda git gide insan olmaktan uzaklaşıp makinelerin esiri, dijitalleşmenin kölesi olan bir süreç içinde yaşıyoruz. Onun içindir ki dezavantajlı okullarımıza her şeyin üstünde önem vermek zorundayız. TED olarak devletimizin bize verdiği her göreve hazır olduğumuzu belirtmek istiyorum. Biz okuyacak, eline aldığı kitaptan öğreneceğiyle ufkunu genişletecek her çocuğumuzun bu ülkenin geleceği için bir fırsat olduğunu düşünüyoruz. Özellikle dezavantajlı okullarımızın kütüphanelerine katkıda bulunmak, TED ailesi için bir onurdur.'' dedi.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.