Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, ''Bu proje oldukça önemli bir proje. Kadınların iş hayatına katılması kaçınılmaz olarak onların çocuklarıyla, çocuklarının bakımlarıyla ilgili sorunları gündeme getirmektedir. Çalışan hanımların çocuklarıyla olan ilişkisi ve çocuklarına ayıracağı zamanın azalması, çocuk bakımı, bakım sürecindeki çocukların korunması, beslenmesi, eğitimi gibi erken yaşlarda karşılaştıkları sorunların çözülmesi projenin birinci yönüdür. Meselenin ikinci yönü de çocuk bakımıyla ilgili hizmet veren, çocuk bakımında uzmanlaşmış emeğin sigortalı ve kayıtlı olarak sistemin içerisinde yer almasıdır. Dolayısıyla bu proje iki yönlü çözüm üreten, aileye, çocuklara dönük bütünleştirici bir projedir. Hem emeği istihdam içine çeken hem kayıtlı hale getiren hem de çalışan annelerin en temel sorunlarından birinin çözümüne dönük bir proje. Bunun için ben Avrupa Delegasyonuna katkılarından dolayı, SGK’nın böyle bir projeyi üstlenmesi ve yürütmesinden dolayı kendilerine teşekkür ediyorum.
Modernleşmenin temel dinamiğini sanayileşme oluşturuyor. Toplum, tarımsal toplum modelinden uzaklaşıp endüstriyel topluma doğru dönüştükçe toplumsal ilişkilerde kurumlarda aile başta olmak üzere büyük değişimler yaşanıyor. Geleneksel rol modelleri değişiyor onun yerine yeni rol modelleri, yeni ilişki biçimleri ortaya çıkıyor. Kadınların iş gücüne katılım oranının artması, yüzde 20’lerden yüzde 35’in üzerine çıkmış olması, o kadar yüksek bir orana doğru tırmanması, iş gücüne katılan kadınların istihdam edilmesi için kaçınılmaz bir süreç. Kadınlar daha fazla evin dışında zaman geçirmeye başlayacaklar, modern toplumun özelliği bu. Dolayısıyla kadınların iş gücüne katılımında karşılaştığı sorunların daha sağlıklı bir şekilde çözülmesi için hem değişim sürecinin imkanlarından istifade etmek gerekir hem de bu değişim sürecine cevap verecek, onun sorunlarını çözecek yeni kurumsal ilişkileri geliştirmek gerekir.
Bu tür projelerle sorunları çözerek ilerlemek fevkalade önemli hale gelmektedir. İstihdam bizim için çözülmesi gereken önemli bir meseledir. Hala yüzde 10’lar civarında işsizlik oranının olması meselenin boyutlarının ne kadar acil çözülmesi gerektiği konusunda yeni politikalar üretmemiz gerektiğini ortaya koyuyor. İstihdam probleminin çözümünün temel siyaseti büyümedir. Türkiye bu konuda dünyadan olumlu yönde ayrışarak yoluna devam ediyor. Geçtiğimiz gün sanayide büyüme oranları açıklandı, Türk sanayisi hala büyüyor. Büyümemiz endüstrinin büyümesine dayanıyor. Sektörel olarak endüstriye dayalı bir büyüme sağlıklı bir büyümedir. Sanayileşme yolunda olan bir ülke için fevkalade önemli bir olaydır. Bunun sık sık altını çiziyorum, büyümeden istihdam yaratmak mümkün değil. Bugün karşı karşıya bulunduğumuz sorunların çözümüne yönelik tersini önerenler var. Yani enflasyonu önlemek için ne yapalım? Faiz oranlarını yükseltelim. Enflasyonu önlemek için ne yapalım? Durağanlaşalım, sıkı para politikası uygulayalım. Bunlar karşı karşıya olduğumuz temel problem olan, istihdam yaratma problemini, üretimi arttırma problemini geriye alır. Bunu görmeyen ya da önemsizleştiren yaklaşımlardır. Bu bakımdan Türkiye’nin büyüyerek bu sorunu çözmesi lazım.
Bizim her yıl en az 1 milyonun üzerinde istihdam yaratan büyüme oranlarını gerçekleştirmemiz lazım. Bunun için de tabi ki Türkiye’nin sanayiye dayalı büyümesi lazım. Talebin büyümedeki artıştan daha düşük olması lazım. İhracata dayalı olması lazım. Bunları gerçekleştirerek Türkiye’nin yoluna devam edeceğine inanıyoruz. Enflasyonun bu kadar yüksek olduğu, Avrupa’da daralmanın olduğu bir resesyon sürecinin yaşandığı ortamda Türkiye’nin endüstriyel üretime dayalı büyümesini sürdürmesi, Türkiye’nin sağlam bir zemine, üretim yapısına dayalı olduğu, bu üretimi daha da arttırarak, üretime dayalı büyüme stratejisini sürdürmesinin zorunlu olduğunu ortaya koyuyor ve bunu başarabileceğini ortaya koyuyor. Biz bu anlayışla yolumuza devam edeceğiz ama bunları yaparken ekonomiyi büyütürken karşılaştığımız çözülebilir küçük ölçekli sorunları da göz ardı edemeyiz. Büyümenin meydana getirdiği sorunların en önemlilerinden biri büyüme ile gelir dağılımı arasındaki ilişkidir. Demokratik toplumlarda bunu düzenleyecek mekanizmalar vardır. Bunlardan birisi serbest toplu pazarlık sistemidir. Diğeri ise bugün ikinci toplantısını yapacağımız asgari ücret kurumudur.
Asgari ücretlilerin toplam ücretliler içerisindeki oranı yüzde 38 civarındadır. Asgari ücret aynı zamanda diğer ücretli çalışanların ücretlerini de yukarıya tırmandırılmasını sağlıyor. Geçtiğimiz yıl yüzde 50, arkasından yüzde 30’un üzerinde yaptığımız artışlar, ücretliler arasındaki farklılaşmanın yukarı doğru gittiğini ortaya koymaktadır. İnanıyorum ki bu ay gerçekleştireceğimiz asgari ücret görüşmeleri ile ilgili işçi ve işveren taraflarıyla birlikte bir uzlaşma sağlayarak Türkiye’nin asgari ücret düzenlemesini, diğer ücretlileri de rahatlatacak bir düzeyde uzlaşmayla dengeleyeceğiz. Geçen yıl da işçi ve işveren taraflarının birlikte imzaladığı geniş bir uzlaşmayla imzalamıştık. Bu ay içerisinde yasal olarak imzalamamız lazım. Bu defa da aynı şekilde geniş bir uzlaşmayla bunu gerçekleştiririz diye ümit ediyorum. Önemli olan Türkiye’nin karşılaştığı sorunları çözme gücünün artmasıdır. Karşılaştığımız her sorunun çözülebileceğine ve Türkiye’nin bunu çözebilecek potansiyele sahip olduğuna inanıyoruz. Bu tür projelerin de daha mikro ölçekli sorunların çözülmesine, hem kadınların istihdamının arttırılmasına hem de kayıt dışı istihdamın önlenmesine dönük katkılarının önemini bu bağlamda değerlendirebiliriz.'' dedi.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, EYT ile ilgili ''Teknik sorun ile yaş arasında bir ilişki nasıl kurdunuz bilmiyorum ama teknik sorun adı üzerinde kayıtlarla ilgili sorunlar. Sorunların çözüldüğünü söylüyoruz. Yani sorun var değil. Alt yapıyı oluşturuyoruz. Yani istifade edecek insanların tamamını kapsayacak bir düzenleme yapılacak.'' dedi.