Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, asgari ücrete ara zam yapılıp yapılmayacağına ilişkin ''Ben gerekmeyeceğini düşünüyorum. Cumhurbaşkanımızın da dediğin gibi beklenmedik olağandışı bir durum olursa. Ancak bunun tam tersi yaşanıyor. Enflasyon düşüyor. Düşmeye de devam edecek. Merkez Bankası'nın da açıkladığı tahmin rakamları bu yönde.'' dedi.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, asgari ücret görüşmelerine ilişkin ''Asgari ücrette üçlü imzayı arzu ederdik. Pazarlık her zaman işçilerimize kazandırır.'' dedi.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, enflasyonun düşmesi ile ilgili ''Yılsonunda yüzde 30'un altında yüzde 20'lerde bir enflasyon ile karışılacağız. Enflasyonun yüzde 20'lere gerilediği bir ortamda da yaptığımız artış asgari ücretlilerin alım gücünün korunmasını sağlayacaktır. Asgari ücreti 455-460 dolar arasına çıkararak Türkiye'nin ekonomik gücünü gösterdik.'' dedi.
Avrupa'da yayın yapan EU Reporter'a verdiği röportajda Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, ''Hedeflerimize ulaşmak için eyleme geçerken serbest piyasa ekonomisi ilkelerini gözetiyoruz. Yatırım, istihdam, üretim ve ihracat modelin odak noktalarıdır. Katma değerli üretimimizi artıracak ve Türkiye'yi küresel tedarik zincirlerinde üst sıralara taşıyacak politikaları içeriyor.
Sonuç olarak, Fed ve ECB gibi büyük merkez bankaları, enflasyonla mücadele için sıkı para politikaları uygulamaya başlamış ve politika faiz oranlarını yükseltmiştir. Özellikle Fed'in geçen yılki faiz artırımları son 40 yılın en hızlısı oldu ve oranlar son 15 yılın en yüksek seviyesine ulaştı. Bu durum ekonomik aktivitede yavaşlama ve resesyon olasılığının artması ile sonuçlanmıştır.
İşsizliği artıracak, ekonomik faaliyetleri yavaşlatacak adımları sıkılaştırmak yerine yatırım, istihdam, üretim ve ihracat odaklı politikalar uyguluyoruz.. Tüm olumsuz küresel koşullara rağmen modelimizin meyvelerini vermeye başladığını görüyoruz. Böylece ekonomimiz art arda 9 çeyrektir gösterdiği büyüme performansı ile diğer ekonomilerden pozitif ayrışmıştır. Makine-teçhizat yatırımları 12 çeyrektir artmaya ve ihracat her ay rekor kırmaya devam ediyor.
Aldığımız tedbirlerle enflasyonla mücadeleye devam ediyoruz. Küresel emtia fiyatlarındaki normalleşme ve döviz kurunda sağlanan istikrarın kur korumalı mevduatın katkısıyla yıllık enflasyon tüketici fiyatlarında kasım ayında gerileyerek yıl sonunda yüzde 64,3 olmuştur. 2023'te enflasyondaki düşüş eğilimi hızlanacaktır.
Dijital altyapımızı güçlendiriyor, özel sektörün büyük veri, yapay zeka, nesnelerin interneti gibi yeni teknolojileri iş süreçlerine entegre etmesine destek oluyoruz. Finansal istikrarımızı tehdit edecek boyuta ulaşan bu oynaklığın önüne geçmek için 2021 yılının sonlarına doğru Kur Korumalı Mevduat Sistemi'ni hayata geçirdik ve başardık.
Bu finansal araç, Türkiye Ekonomi Modeli'nin temel direklerinden biri olan Türk lirası tasarruflarının teşvik edilmesinde önemli rol oynamıştır. Sistem vatandaşlarımızdan yoğun ilgi gördü ve bütçemize maliyeti sınırlı kaldı.
Ancak son yirmi yılda yakaladığımız pazar ve ürün çeşitliliği sayesinde bu etkinin sınırlı kalması bekleniyor. Ayrıca Türkiye'nin avantajlı yönlerini ve salgın sonrası yeniden şekillenen tedarik zincirlerini kullanarak, Orta Vadeli Program'da öngördüğümüz gibi ihracatımızı 2022'de 254,2 milyar dolar ile rekor seviyeye çıkardık. Ayrıca Türkiye'nin dünya ihracatındaki payı yüzde 1'i geçti.
Mali disiplin ve etkin borçlanma politikaları sayesinde AB tanımlı genel yönetim borç stokunun GSYH'ye oranı 2021'de yüzde 41,8 iken 2022'nin son çeyreği itibariıyla 7 puan azalarak yüzde 34,8'e geriledi. Bu oran yüzde 60 olan Maastricht Kriterlerinin oldukça altında. Söz konusu oran AB ülkelerinde ortalama yüzde 85,1'dir.
Türkiye'nin AB üyeliğinin önündeki engellerin kaldırılması artık her zamankinden daha önemli. Sadece Türkiye ve AB için değil, çok daha geniş bir coğrafya için bu tarihi fırsatın kaçırılmaması ve ortak zorluklarla mücadele için iş birliği kurulması hayati önem taşıyor.'' dedi.