Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, ''Ülkemiz 20 yıldır 'daha müreffeh yarınlar, daha güçlü Türkiye' idealiyle başarı rotasında ilerlemektedir. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğindeki bu yolculuk gerektiğinde 'bedel ödeyen' ama bağımsız politikalarını hayata geçirme konusunda asla taviz vermeyen büyük Türkiye yolculuğudur. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi reformu, kalkınmayı demokrasiyle desteklemek, güven ve istikrarı hukuk devleti ilkesiyle güçlendirmek yönünden yolculuğumuzda önemli bir merhaledir.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin karar alma mekanizmalarını somut çıktılarla birleştiren, yönetimde eşgüdümü, acil durumlarda anında müdahaleyi kolaylaştıran, vatandaşlarımızın kamu hizmetlerine erişimini hızlandıran etkilerini her gün tecrübe etmekteyiz.
Gücün erklerin birinde toplanması hem sistemin yapısında hem de uygulamada mümkün değildir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemimizde tek adam değil, istişare vardır, katılımcı demokrasi vardır, hızlı ve etkin karar alma mekanizmaları vardır.
Elde ettiğimiz kazanımları, siyasi çekişmeler, belirsizlikler, istikrarsızlıklar içinde çırpınan bir parlamenter sistemle, ekonomide hatta ülke savunmasında bile dışa bağımlı bir Türkiye'nin gerçekleştirmesi mümkün müydü? En küçük bir sarsıntıda, en ufak bir manipülasyonda dengesini kaybeden, dışımızdaki güçlerin tuzaklarına düşürülmeye çalışılan bir Türkiye ile bu günlere gelebilir miydik? Akıbeti belirsiz koalisyon hükümetleriyle, askeri ve bürokratik vesayetlerin prangalarıyla üstesinden geldiğimiz zorluklar aşılabilir miydi?
Biz Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'yle milleti gerçek anlamda egemen kılarak geleceğe yürüyoruz. Türkiye Yüzyılı; yönetişimi güçlü, hızlı ve esnek yapıda bir Türkiye ile istikrarın ve liderliğin yüzyılı olacaktır. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan işte bu güçlü yapının güçlü lideridir. Haksızca eleştiri oklarınızı yönelttiğiniz o lider, 20 yılda Türkiye'ye çağ atlatan, her alanda devrim niteliğinde adımlar atmış bir büyük öncüdür. Siyasi hayatının başlangıcından bu yana, aziz milletimize gece gündüz çalışarak kazandırdıklarını saymakla bitiremeyiz.
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan sadece geçtiğimiz birkaç haftada Artvin Yusufeli Barajı ve Hidroelektrik Santrali - dünyada 5. büyük HES'ten bahsediyorum-, Hasankeyf-Gercüş Tüneli ve 2000 Köy Yaşam Merkezi'nin açılışını gerçekleştirmiştir. Türkiye'nin otomobili TOGG seri üretim bandından inmiştir ve TOGG Gemlik Kampüsü'nün açılışı gerçekleşmiştir. Şahlanma nerede diyordunuz ya; işte şahlanış çoktan gerçekleşmeye başladı ve devam ediyor. Her bir vatandaşımızın hakkını hukukunu koruyan, yüzünü ak eden, başını dik tutan çalışmalarıyla, ifade edildiği gibi bir cumhurbaşkanı açığı asla bırakmadan, toplumun tüm kesimlerine hitap etmektedir. Yereldeki mega hizmetlerle birlikte uluslararası alanda da tarih yazmaya devam ettik.
Rusya-Ukrayna Savaşı'nın oluşturduğu etkilerle pek çok ülke ne yapacağını bilmez durumdayken Rusya-Ukrayna arasında çözümden yana müzakereler kimin girişimi ile başladı? Dünyada gıda arz güvenliği tehlikeye düşmüşken, 'tahıl koridoru' kimin girişimi ile açıldı? Kabul edelim ki Recep Tayyip Erdoğan sayesinde.
Gıda fiyatları; enerji, hammadde fiyatları, döviz kuru, girdi maliyetleri, arz ve talep gibi birçok faktör ve eğilimden etkilenmektedir. Son dönemdeki gelişmeler, üretici girdi ve lojistik maliyetlerinin önemli derecede yükselmesine sebep olmuştur. Başta gübre, enerji ve yağlar olmak üzere tarımsal girdi fiyatlarında küresel düzeyde yüksek artışlar dikkati çekmektedir. Ülkemiz de küresel fiyatlardaki bu artışlardan olumsuz etkilenmiştir. Fiyat istikrarını sağlamak ve vatandaşımızı enflasyonun altında ezdirmemek için gereken politikaları hızla uyguluyoruz.
SSK ve Bağ-Kur emekli aylıklarında ise yüzde 78,6 oranında kümülatif artışlar yapılmıştır. Türk lirasını daha cazip hale getirmek ve döviz kurlarındaki oynaklığı azaltmak amacıyla Kur Korumalı Türk Lirası Mevduat ve Katılma Hesabı (KKM) uygulaması başlatılmıştır. Vergi indirimleri vasıtasıyla vatandaşların fiyat artışlarından en az düzeyde etkilenmesi amacıyla 2022 yılında 276,8 milyar lira vergi gelirinden vazgeçilmiştir.
2021 yılına göre net asgari ücretin kümülatif (birikimli) artış oranı yaklaşık yüzde 95'tir. Tüm ücretlilerin asgari ücret düzeyine kadar olan gelirleri gelir ve damga vergisi dışında bırakılarak tarihi bir adım atılmıştır. Yapılan yasal düzenlemeyle yalnızca işçiler değil, tüm çalışanlar kapsama alınmıştır. Böylece ücretlerin asgari ücrete kadar olan kısmı vergi dışı bırakılarak işçilerin net ücretlerinde çok önemli bir artış sağlanırken, istihdam, üretim ve yatırım da desteklenmiştir. Son iki kararını işçi ve işveren kesiminin oybirliği ile alan Asgari Ücret Komisyonu, 2023 yılı asgari ücretini belirlemek üzere çalışmalarına aralık ayında başlayacaktır. Asgari ücretin toplumun tüm kesimleri bakımından memnuniyet sağlayacak bir düzeyde, işçi ve işveren taraflarının tam mutabakatıyla belirleneceğine inanmaktayız.'' dedi.