Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, ''Ülkemizi kur, faiz, enflasyon sarmalına hapsedip sonra da bu sorunları dışarıdan dayatılan reçetelerle çözmeye kalkarsanız fasit bir daire içine hapsolur ve zerre yol alamadan kendinizi yine başlangıç noktasında bulursunuz. Velhasıl tarihin tekerrürden ibaret olduğunu zannedenler ile tarihe yön verenlerin ayrıldığı nokta işte buradadır. Bizler tekerrüre düşmeden ülkemizi bir üst seviyeye taşıyacak olan adımı, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde kararlılıkla atmaktan çekinmedik. Yatırımı, istihdamı, üretimi ve ihracatı odağına alan Türkiye Ekonomi Modeli'ni hayata geçirdik. Bu sayede üretimimizin ve ihracatımızın katma değerini, bilgi, teknoloji ve inovasyon ağırlığını artıracak yatırımları sürdürerek uluslararası rekabet gücümüzü her geçen gün yükselteceğiz. Bizim temel hedefimiz, büyük ve güçlü bir Türkiye'yi beraberce inşa etmektir. Politikalarımızın odağında her zaman milletimizin refahı yer almıştır. İstihdamı artırmak bizler için hayati önemdedir.
İlk 10 ayda istihdam artışı 1 milyon 227 bin kişi olmuştur. Ekim itibarıyla istihdam 31,2 milyon seviyesiyle tarihi zirveleri görmüştür.
Cari dengeyi kalıcı olarak iyileştirmek en önemli önceliklerimizdendir. Ancak hepimiz, enerjide dışa bağımlı olmanın cari işlemler dengesindeki olumsuz yansımalarının farkındayız. Düşünün, küresel enerji fiyatları geçen sene ile aynı seviyede kalsaydı bugün hep birlikte cari fazlayı konuşuyor olacaktık. Enerjide milli kaynaklarımızın payını ve enerji verimliliğini daha da artırmaya devam edeceğiz. Tüm zorluklara ve sorunlara gerçekçi ve kalıcı çözümler buluyor, isabetli ve proaktif politikalarımızla ihracat menzilimizi ve ürün çeşitliliğimizi daha fazla artırmak için var gücümüzle çalışıyoruz.
Yüksek enflasyonun sebep olduğu tüm sorunların farkındayız ve enflasyonla mücadeleyi en önemli önceliğimiz olarak görüyoruz.
Ülkemizde de enflasyon görünümünde belirgin bir bozulma yaşadık. Bizler, enflasyonla mücadelemizi üretim ve yatırım daralmasına, istihdam kayıplarına yol açmadan insan odaklı yaklaşımla sürdürmeye devam ediyoruz. Vatandaşlarımızın enflasyona karşı alım güçlerini korumak için gelir ve harcama politikalarını son derece etkin bir şekilde kullanıyoruz.
Önümüzdeki dönemde, küresel emtia fiyatları, döviz kuru gelişmeleri ve beklentilerde görülecek iyileşmelerle birlikte gerek tüketici gerek üretici enflasyonunda düşüşler devam edecektir.
KKM ile döviz kurlarında oynaklığı azaltmayı, TL'ye olan güveni artırmayı, finansal istikrarı güçlendirerek sürdürmeyi ve vatandaşlarımızın tasarruflarını kur dalgalanmalarına karşı korumayı hedefledik ve bunu da başardık. Şu an 2,2 milyon mudimiz yaklaşık 1,5 trilyon liralık tasarrufunu bu hesaplarda değerlendirmektedir. Bu büyüklük toplam TL mevduatların yaklaşık üçte birine, toplam vadeli mevduatların ise dörtte birine ulaşmış durumdadır. TL mevduatın ortalama vadesi ise yaklaşık 2 katına yükselerek sektörün en önemli risklerinden olan vade uyumsuzluğunda önemli iyileşmeler sağlanmıştır. İlaveten, döviz tevdiat hesaplarının toplam mevduat içindeki payı yüzde 70,9'dan yüzde 50'ye gerilemiştir. Bakın bu somut veriler, yapılan tüm eleştirilere rağmen KKM'nin finansal sisteme ve ekonomimize ne denli büyük faydalar sağladığını da açıkça ortaya koymaktadır. Altını çizmek isterim ki bir uygulamayı değerlendirirken, onun sadece maliyetine odaklanırken, katkılarını göz ardı etmek, kesinlikle objektif bir değerlendirme değildir. Ayrıca, bütün yıl boyunca dilinize pelesenk ettiğiniz KKM'nin maliyeti giderek azalıyor. Ocak-ekim döneminde KKM'ye bütçeden 91,6 milyar lira harcama yapılırken, kurdaki istikrar ile kasım ve aralıkta şu ana kadar bütçeden herhangi bir aktarım yapılmamıştır.
Doğal afetler, salgın ve savaşın vatandaşlarımız üzerindeki olumsuz etkilerini sınırlandırmak amacıyla gerekli tüm düzenlemeleri yaptık. Bu kapsamda, 2022 yılında 276,8 milyar lira vergi gelirinden vatandaşlarımız lehine vazgeçtik.
Yatırım, istihdam, üretim ve ihracat bizim olmazsa olmazlarımız. Vurgulamak isterim ki dünyadaki diğer uygulamalarla kıyaslandığında ülkemizde iddia edildiği gibi yüksek bir vergi yükü olmadığı net bir şekilde görülecektir. Genel vergi yükümüz yüzde 41 olan AB ve yüzde 34 olan OECD ortalamasının oldukça altındadır. OECD toplam vergi yükü sıralamasına göre 2021 yılında Türkiye yüzde 22,8 ile en düşük vergi yüküne sahip beşinci ülke konumundadır.
Çalışma arkadaşlarıma sürekli şunu söylüyorum; en iyi hizmet size en az ihtiyaç duyulan hizmettir. Vatandaşımız bu sistemleri kullanırken sizi aramaya ihtiyaç duymasın, işini kolayca halletsin. Bu doğrultuda, tüm uygulamalarımıza tek bir yerden erişilebilecek dijital vergi dairesini de inşallah en kısa sürede hizmete alacağız.
Bu yıl suç gelirlerinin aklanmasının önlenmesi kapsamında 20 bini aşkın kişi hakkında araştırma yapılmıştır. Ayrıca, terörizmin finansmanı kapsamında 66 kişi ve 14 kuruluşun malvarlıkları dondurulmuştur.
Bizler kaynaklarımızı artık faize değil, gençlerimizin eğitimine, vatandaşlarımızın sağlık ihtiyaçlarına ve yatırım alanlarına tahsis ediyoruz. Göreve geldiğimizde neredeyse bütçenin yarıya yakını faize gidiyordu. 2002'de yüzde 43,2 olan faizin bütçe içindeki payını 2022 yılı başlangıç bütçesinde yüzde 13,7 olarak öngörmüştük. Yıl sonunda bu oranın da altında kalarak, yüzde 10,5'e gerilemesini bekliyoruz.
Doğal gaz ve elektrik sübvansiyonlarımıza 2023 yılı bütçesinden öngörülen kaynak 530 milyar liradır. Şu çok net bilinmelidir ki 2023 yılı bütçemizle de 85 milyon vatandaşımızın her daim yanında olmayı sürdüreceğiz.
Yılbaşından bu yana gelişmekte olan ülke tahvillerinden 85 milyar dolarlık çıkış yaşanmıştır. Bu dönemde gerçekleştirdiğimiz 11 milyar dolarlık ihraç, ülkemize yönelik yatırımcı güveninin ve finansmana erişim kabiliyetimizin yüksek olduğunu bir kez daha göstermiştir.
Türkiye brüt dış borç stoku da 444 milyar dolar seviyesinde yatay seyrederken GSYH'ye oranı azalmaktadır. Türkiye'nin toplam borçluluğu, kamu, özel, hane halkı ve finansal kesim olmak üzere ekonomimizin tüm aktörlerinde düşüş eğilimindedir. 2021 sonunda yüzde 163 olan toplam borç yükümüz üçüncü çeyrekte yüzde 140'a gerilemiştir. Gelişmekte olan ülkelerin ortalamaları yüzde 254, küresel ortalama da yüzde 343. Biz ne yaptık? Tüm dünyanın bu yüksek borçlulukla nasıl mücadele edeceğini tartıştığı bir zamanda, ülkemizin zaten düşük olan borçluluğunu daha da azalttık. Enerji fiyatları nedeniyle kaçınılmaz olarak cari dengede bozulma yaşadığımız bu dönemde bile bunu sağladık. Üstelik bunu yaparken rezervlerimizi koruduk ve artırdık. Merkez Bankası toplam brüt rezervini yıl sonundaki 111 milyar dolar seviyesinden bugün 125 milyar dolara çıkardık. Bu başarıyı ekonomimizi daraltmadan, aksine büyüterek, güçlendirerek ve istihdam sağlayarak elde ettik. Üstelik tüm bunları diğer ekonomilerin yavaşladığı bir dönemde yaptık.'' dedi.