Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Küresel ekonomide yaşanan dalgalanma emtia fiyatından artışa, tedarik zincirine kırılmaya kadar etkisini sürdürüyor. Türkiye bu krizi fırsata çevirmek için tüm imkanlarını seferber etmiştir. Ülkemizi yeniden eski istikrarsızlık, güvensizlik içine sokma gayreti maalesef hız kesmeden devam ediyor.
Bugün bir yandan küresel krizi yeni bir kalkınma hamlesinin kaldıracı haline dönüştürmenin, bir yandan da maruz kaldığımız saldırıları elemine etmenin gayreti içindeyiz. Gizli açık ambargo, içeriden ve dışarıdan tuzaklara rağmen hamdolsun ülkemize diz çöktüremediler. Yatırım, istihdam, üretim, ihracat, cari fazla üzerine kurulu Türkiye Ekonomi programımızı tüm sabotajlara ve direnişlere rağmen uygulamayı sürdürüyoruz ve sürdüreceğiz.
Büyüme kesintisiz devam ediyor. Cari fazla veren ticaret dengemiz var. Turizm toparlandı. Tarımda iyi sezon yaşadık. Sanayimiz harıl harıl çalışıyor. Savunma sanayimiz dünyada rüştünü ispat etmiş şekilde katlanarak gelişiyor. Konut projeleri adeta yok satıyor. Dünyanın pekçok ülkesinin finansal dengeleri yerle yeksan iken bir kısım mandacı iktisatçının Türkiye'nin üzerine adeta beton dökmeye çalışmasını esefle takip ediyoruz.
Geçmişteki krizleri, beşinci kol faaliyetiyle ülkemizin burnunu sürtme aracı olarak kullananlar, giderek daha çok hırçınlaşıyor. Yalan, iftira ve çarpıtma üzere kurula kampanyalarda kullanılan kimi doğru malzemeler niyetin ve ortaya çıkan fotoğrafın kötülüğünü değiştirmiyor.
Bu bedellerin bir kısmını terörle mücadele, sınırlarımızın tacizinde, 15 Temmuz'da canımızla, kanımızla zaten ödedik. Bu bedellerin bazılarını tecrit edilerek ödedik. Kur faiz enflasyon üzerinden yürütülen ekonomik dalgalanmalarla ödedik. Salgın ve savaş gibi olumsuz küresel faktörler ödediğimiz bedellerin yükünü daha da artırmıştır.
Gelişmeler öyle bir noktaya geldi ki, bize tuzak kuranlar bizden daha fazla bedel ödeyecek duruma düştüler. Dünyayı takip eden akıl ve vicdan sahibi herkes yaşananları ve işin nereye gittiğini anlıyor, görüyor ve biliyor. Bizim vazifemiz milletimize en iyisini vermektir. Bizim için önemli olan Türkiye'nin ne durumda olduğu, insanlarımızın hangi sıkıntıları çektiğidir.
Kur dalgalanması, enflasyonda yaşanan ciddi yükseliş hepimizin canını sıkmıştır. Her ne kadar sistemi dengeye oturtmuş olsak da enflasyon yükünü bir müddet daha çekeceğimiz açıktır. Milletimizden biraz daha sabır bekliyoruz. İnşallah 2023'ün Şubat ve Mart aylarından itibaren enflasyonu makul ve daha aşağı indireceğimiz seviyeye çekmiş olacağız. Bu noktaya indirecekten sonra işimiz daha kolaydır.
Aldığımız tedbirlerden biri TBMM'de görüşülmekte olan Ek Bütçe teklifidir. Bu yılda bütçe disiplinine önem veren hükümet olarak temel göstergelerde sıkıntıya meydan vermedik. Yüksek enflasyonun gelir ve gider rakamlarında yol açtığı değişkenlik ek bütçe ihtiyacını ortaya çıkarmıştır.
Giderlerin 880 milyar lira gelirlerin 1 trilyon 80 milyar lira arttırılması öngörülmektedir. Yılbaşında öngörülen bütçe açığı 78 milyar liraya düşmekte, kamunun borçlanma ihtiyacı azalmaktadır. Bu performansın herhangi ek vergi konmadan, vergi oranları arttırılmadan sağlandığına özellikle dikkat çekmek istiyorum.
Hükümete geldiğimiz 2002 yılında toplanan her 100 liranın 86 lirası faize gidiyordu. Bugün her 100 liranın 15 lirası faiz ödemesinde kullanılmaktadır. Ek bütçede yüzde 8,3'e gerilemektedir. Hakikat budur, gerisi lafla peynir gemisi yürütme çabasıdır. Ek bütçenin 217 milyar lirası personel ödemeleri, 154 milyar lirası sosyal güvenlik kuruma yapılacak transferler, 134 milyar lirası vatandaşlarımıza elektrik, doğalgaz giderleri, 105 milyar lirası stratejik yatırımların tamamlanabilmesi, 103 milyar lira mahalli idareler, 45 milyar lira dezavantajlı kesimlere yardımlar, 37 milyar lirası tarımsal destekler için kullanılacaktır." dedi.