Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, ''Son birkaç haftadır bazı hususları gündeme aslında gözden kaçırılmaya çalışılan çok önemli değişiklikleri, yenilikleri, aslında Türkiye'nin gıda arz güvenliğiyle ilgili geleceğe dönük neler yapıldığını, bununla gölgelemek isteyenleri biraz da üzecek bir toparlama yapalım. Hatırlatalım. Çünkü biz bunlarla ilgili konuları gündeme getirirken, didişmeyi değil çalışmayı tercih ettiğimiz için onların da bu ortamda çok farklı boyutlarda bizim yaptığımız çalışmaları gölgelemek istediklerini de görüyoruz. Geçen yıl Tarım Kanunu'nda değişiklik yapıldı. Yapılan düzenleme bu sektörün içerisinde olanlar tarafından devrim niteliğinde değişiklikler olarak niteleniyor zaten. Ne amaçlıyoruz? Türkiye'nin tarımsal potansiyelini daha da ileri taşımayı amaçlıyoruz. Neydi bu? Tarımsal üretim planlaması. Yani ülkemizin en çok etkileneceği, iklim değişikliği başta olmak üzere suyla ilgili konuyu bu işin merkezine oturtarak üretim planlaması yapmak. İşlenmeyen tarım arazilerini üretime kazandırmak. Kayıtlılığı artırarak özellikle bu konuda bazı desteklerden faydalanmayan üreticilerimizin bunlardan faydalanmasını sağlamak. Ve en önemlisi tarım sayımı ki hazırlıkları devam ediyor. Takviminde hiçbir gerileme ya da değişiklik yok.
Sözleşmeli üretim. Hep bunu konuşuyoruz. Sürdürülebilir verimli, kaliteli, kayıtlı ve yatırım yapılan tarım sektörü oluşturmak için uğraşıyoruz. Bazı ürünlerde üretim yapanlarla bunları alan sanayiler arasında birtakım sorunlar olduğunu tespit ettik. Ve çalışmaya başladık, daha ortada üreticinin sorunları ile ilgilendiğini söyleyenler yokken. Ve bununla ilgili her il için farklı çözümleri gündeme getirdik. Ama son dönemde görüyoruz ki sadece ve sadece üreticiyi manipüle etme yolunda bir amaç gütme var. Bunun kimseye faydasının olmadığını, olmayacağını da buradan belirtmek istiyorum. Tarım, siyaset üstü bir meseledir. Elbette de sorunları vardır, olacaktır. Bunları çözmek de bizim boynumuzun borcudur. Ancak üreticilere şöyle bir haksızlık yapılması da doğru değildir. Her şey öldü, bitti, mahvoldu. Böyle bir şey yapmak Türkiye'yi ve Türkiye'nin üreticisine haksızlıktır.
Yaş çay üretimi son 22 yılda artışı yüzde 72. Dekar başına verim yüzde 66. Yine kuru çay üretimindeki artış yüzde 100. Peki nasıl oldu? Kendi kendine mi oldu bunlar? Elbette değil. Siz kıymetli üreticilerin gayreti ve hükümetlerimizin bu konudaki politikalarıyla oldu. Şimdi tabii hem ÇAYKUR'un hem de özel sektörün alımlarıyla alakalı bu geçen süreçte üretim arttıkça alım da arttı. Özel sektörün alımı örneğin 3 kat artmış vaziyette. Bu sektöre yatırım yapılması çok çok önemli. Tekraren bunun altını çizmek istiyorum. Malumunuz ÇAYKUR'un 49 fabrikası var. 1'i paketleme fabrikası özel sektörde 135 adet işleme fabrikası var. ÇAYKUR'un birinci sürgünde almış olduğu ürün yaklaşık 213 bin ton. İkinci sürgünde 279 bin ton. Üçüncü sürgün birkaç gün sonra başlayacak. Burada da ben dekar başına kotanın 600 kilogram olarak uygulanacağını buradan belirtmek istiyorum. Şimdi çay alım fiyatlarına gelelim. Herkes her şeyi söylüyor. Ancak emin olun ki burada sizlerin temsilcisi olan vekillerimizi de dahil olmak üzere şu an fiyatlarıyla ilgili çalışırken kılı kırk yarıyoruz. Buradaki bütün amacımız şu, bu, üretimi yapanlar hiçbir şekilde mağdur olmasın. Ve bir sonraki sene bu işin devamlılığı ve sürdürülebilirliğiyle ilgili onu cesaretlendirecek bir fiyat olsun. Hiçbir zaman için biz üreticimize yanlış şeyleri söylemedik. Hiçbir gerçekliği olmayan bir fiyatla beklentileri yükseltmek omuzunda küfe olmayanlar için kolay iş. Ancak bu işin kahrını çekenler de çok yakından biliyor ki bizler mutlaka ama mutlaka imkanları sonuna kadar zorlamış vaziyetteyiz.
Son olarak da Yunanistan komşu ülke. Haftalardır, günlerdir belli bölgeleri yanıyor. Biz Türkiye'nin bu konudaki gücünü anlatırken bazı hususları olduğundan veya çok daha manipüle edilebilir bir duruma getirerek, perdelemek isteyenlere karşı bunu da söylemek istiyorum. Geçen yıla göre orman yangınlarımız daha fazla. Ancak bu konudaki başarı çok daha yüksek. Çıkan yangın başına yanan alan mertebesinde. Bu neden önemli? Çünkü hamdolsun ki ülkemiz bu konuda çok ciddi bir kabiliyete ve kapasiteye ulaşmış vaziyette. Hem ekipman olarak, işte insansız hava araçlarından, helikopterlere, uçaklara kadar. Kabiliyeti ve kapasitesi olarak bugün dünyanın sayılı ülkelerinden bir tanesiyiz. Geçtiğimiz ay Makedonya yardım istemişti. Onlara göndermiştik. Dün de bizden Yunanistan'ın talebine istinaden de bu sabah itibariyle iki uçak ve bir helikopteri de kendilerine göndermiş olduk.'' dedi.