Öne Çıkanlar Mahmut Özer öğrenci sağlık personeli enflasyon Müze ve Ören Yerleri

Tarımsal Üretimde Kota Belirlenecek

Tarım ve Orman Bakanı Prof. Dr. Vahit Kirişci, ''Hububatımızın, bakliyatımızın bir bölümünü, yeme ilişkin ham maddemizi, yağlık ayçiçeğimizi bu ülkelerden temin ediyoruz. Bu ülkelerin şu anda savaş içinde olmalarından kaynaklı bazı ufak tefek aksaklıklar olsa da proaktif olarak almış olduğumuz tedbirler, ülkemizde bunlara ilişkin sıkıntıları en az düzeyde tuttu. Şu anda ülkemizin özellikle gıda bulunurluk konusunda önemli bir açmazı bulunmamakta.

Biz, gelir gelmez bu yasakları hemen uygulamaya koyduk. Yani canlı hayvan ihracından karkas et ihracına, şeker ihracından yağ ihracına... Bunların hepsine belirli tedbirleri ve kısıtları gündeme getirdik. Şu anda bu manada yaşadığımız bir kayda değer sorun yok.

Bir ülke kendi kaynaklarını kullanarak öncelikle ve evvel emirde kendi ülke insanlarının ihtiyaçlarını karşılamakla yükümlüdür. Biz bazı ülkeler gibi toprakları bol olan, kendi ürettiklerinin fazlasını yurt dışına ihraç edebilecek zenginliklere sahip bir ülke değiliz. Yani topraklarımız sınırlı.

Bitkisel üretim tarafı un, yağ, şeker... Bunlar stratejik ürünler, vazgeçilmez ürünler. Bunlar Anadolu insanımızın olmazsa olmazı. Un dediğimiz şey... Burada hububatı kastediyoruz, en başta buğday, arpa ve çavdar diye devam eder. Bunların bir kısmı hayvansal üretimde de girdi olan bir grup. Dolayısıyla hububat kısmını kesinlikle bizim üretmemiz lazım, orada kendimize yeterli olmamız lazım. İkinci grup, yağlı tohumlar, yani soyada dünyaya ödediğimiz meblağı biliyoruz, ayçiçeğinde arz açığımız var. Bu yağlı tohumlar konusu da vazgeçilmez. Üçüncü olarak şeker, bu da bizim tarım kültürümüzün bir vazgeçilmezidir.

Şunu açık yüreklilikle söyleyebiliriz; bitkisel üretimde bizim bundan sonra izleyeceğimiz politikaların temelinde vazgeçilmez dediğimiz un, yağ ve şekerin temelini oluşturan ürünlere ağırlık vereceğiz. Aslında bu ürünleri yetiştirerek ikinci olarak ayırdığımız hayvansal ürünlerin de girdilerini oluşturuyoruz. Hayvancılık sektöründe yeme ihtiyaç var. Bitkisel üretimde kendimizi garanti altına aldığımızda aynı zamanda hayvansal üretiminde temel ihtiyaçlarını karşılıyor olacağız. Meseleye böyle bakan bir yol haritamız olacak. Biz kendi ihtiyacımız olan stratejik ürünleri üretmek üzere bir tarım sektörü kurgulayacağız, tarımın temel paradigması bu olacak.

Bunun adına planlama, yönlendirme, bunun adına ülke adına ihtiyaçlarının tarımsal kaynaklarını kullanılarak üretim diyebilirsiniz. Eğer biz ihtiyacımızdan fazlasını üretmeye kalkarsak ihtiyacımız olan ürünleri üretebileceğimiz ilave bir toprak da kaynak da olmadığına göre orada bocalamış oluruz. Bunun da önüne geçecek tedbirlerimiz olacak.

Kendi kanunumuzda bir fark ödemesi var. Fark ödemesi de üreticinin bir ürünü üretirken kendine olan maliyetiyle kendi refahını da üzerine koyduktan sonra bir de serbest piyasa düzeninde pazarda oluşan fiyatı var. Eğer ikisi arasındaki fark üreticinin aleyhine ise biz üreticiye 'senin burada, yani piyasa göre hesabının arasındaki fark senin aleyhine ise biz bunu karşılayacağız.' diyeceğiz. Böylelikle üretici şundan emin olacak, mazotu konuşmamın gübreyi konuşmamın bir esprisi yok.

Biz üreticiye kota sistemiyle diyeceğiz ki 'tarlanda ayçiçeği yetiştirebilirsin'. Kendi bölgemden örnek vereyim. Adana'da pamuk yetiştirildi. Adı beyaz altındı ama bugün onun yerini mısır aldı. Elbette mısır da bizim ihtiyacımız ama mısırın tükettiği suyu, mısırla pamuk arasındaki pariteyi, yani dünyada birim alandan elde etmiş olduğunuz değer bakımından baktığınızda ciddi bir farklılık var. Hangisine bizim daha çok ihtiyacımız var, hangisi katma değerli buna bakmamız gerekiyor. O halde biz bir liste yapacağız, üreticimizin önüne bir ekran çıkacak. Bunlar artık teknolojiyle son derece kolay çözümler. Bu, bir üretim seferberliği. Bizim bir mottomuz var: 'Sen üret yeter' Burada kastımız, sen üret gerisini unut.'' dedi.

Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Ayşe Ayşin Işıkgece, ''Çiftçilerle yapılan anketlerde, kadınların kırsalda durması durumunda, erkeklerin de kaldığı görüldü. Bugüne kadar 44 kadın girişimciye 4,4 milyon TL'lik hibe gitti. Şimdi bunu 81 ile yayarak, 2024'e kadar 6 bin proje çıkaracağız. 600 milyon TL'lik bir bütçe ile, çiftçilerimize 100'er bin lira hibe vereceğiz. Bu projenin yayılmasını, örnek teşkil etmesi adına da son derece önemli görüyoruz" dedi. Yönetici kadrolarında en az 1 kadının olduğu yerel eylem derneklerini desteklediklerini de aktaran Işıkgece "AB fonlarıyla desteklenen bir proje. 50 tane yerel eylem derneği vardı. Bu sayıyı 110'a çıkaracağız. Bu derneklere destek vermek için 120 bin avroluk bütçe ayırdık. O dernekler şehrin içerisinde tarımsal faaliyetleri, bizim verdiğimiz çerçeve içerisinde destekliyorlar. Bu yıl 81 ilden gelen 43 proje seçilerek, gerekli destekler verildi.

Özellikle kuraklığa doğru gittiğimiz yıllarda, dayanıklı tohum çeşitleriyle ekim yapmak son derece önemli. O nedenle geliştirdiğimiz bu ürünleri kadın çiftçilerimizle paylaşıp, kırsal bölgede ekonomik kazancın yüksek olmasıyla ilgili çalışmalar yapıyoruz. Tatlı patates çok soruluyordu. Bu enstitüde geliştirdiğimiz tatlı patates çeşidimizi de kadınlarımıza gösteriyoruz. Nasıl bakılacağını anlatıyoruz. Bunun yaygınlaştırılmasını, üretimini ve daha sonra pazarda yer bulmasını sağlamaya çalışıyoruz.'' dedi.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.