CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Saadet. Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Dr. Fatih Erbakan, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, MHP Lideri Devlet Bahçeli ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan EYT konusunda ne dediler?
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Sosyal Güvenlik Kurumu yasasını AK Parti Parlamentoya getirdiğinde gerek komisyonda gerek diğer alanlarda ısrarla mücadele ettik. Bu yasa prim ödeme gün sayılarını artırdı, 2008 sonrası her bir emeklinin aylığını 1000'er lira düşürdü. Bugün gelinen noktada emeklilikte yaşa takılanlar arttı, işi olup daha fazla prim ödeyenlerin emeklilik aylıkları düştü. Daha fazla prim ödeyenlerin daha düşük aylık aldığı sistemden vazgeçilmesi gerekiyor. Emeklilikte yaşa takılanların bütçeye yüküne bakılması gerekir. EYT'lilere özel bir düzenleme yapılabilir. Bu özel düzenleme yapılırken kamuya maliyetinin hesaplanması ve bunun kaynağının bulunması gerekir. Ben maliyeciyim, kaynağın nereden, nasıl bulunacağını üç aşağı beş yukarı biliriz biz. Bizim bütün hayatımız zaten bu işlerle geçti. Maliyet kaldırabilecek türden. Bu 5'li çeteye dolar bazında ödedikleri faizleri bile Türk lirasına çevirseniz sizin değil, sizden sonraki 2-3 kuşağın dahi masraflarını karşılayabilirsiniz. Bütün mesele bir siyasi tercihtir ve bu siyasi tercihin kimler için kullanılacağıdır. Benim gördüğüm kadarıyla iktidar EYT'lilerden yana bir siyasi tercihte bulunmak istemiyor. Yani 'biz bir yasa çıkardık siz de buna uyacaksınız kardeşim' diyor. Sosyal devlet, fakirin fukaranın hakkını hukukunu koruyan devlet demektir. Zenginden, varsıldan alıp yoksula kaynak aktaran devlet demektir. Bugün 5'li çete diyoruz. 5'li çete ne demektir? Dolar bazında devletin en büyük kaynaklarını, yatırımlarını alan, kendi geleceğini garanti altına almak için de Londra mahkemelerini yetkili kılan çetedir. Sadece onlardan alınan parayla hem Aile Destekleri Sigortası hem de sizin beklediğiniz bütün haklar teslim edilir. Asgari ücret hala belirlenmedi. Adı asgari ücret, Türkiye'de oldu ortalama ücret. İnsanların yüzde 60'ı asgari ücret alıyor. Asgari ücretle evini nasıl geçindirecek bu adam, nasıl hayatını sürdürebilecek?" demişti.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, “EYT (Emeklilikte yaşa takılanlar) olarak tanımlanıyor. Ama onlar aslında emeklilikte saraya takılanlar. Biz bu hakkın alınabilmesi için her platformda EYT’lilerin sesi olmaya İYİ Parti olarak devam edeceğiz. EYT’lilerin sorunlarını gündemde tutarsak bugünkü iktidar rahat edemez. İktidar çözmüyorsa EYT problemlerini biz gelince çözeriz ama onun çözümüne dair adımlar atılabilmesi için de vatandaşın neyle karşı karşıya olduğunu bu insanların neler çektiğini bilmesi gerekiyor. Yaptığımız iş o, inşallah hayra vesile olur. Haksızlık görüyorum. O insanlara büyük haksızlık görüyorum.” demişti.
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, "Bir yerde bir yanlışlık ile haksızlık varsa çözülmek mecburiyetindedir. Maliyet hesabı yapılır belli bir süre verilir. Türkiye'nin dışında hiçbir ülkede çalıştıkça emeklilik maaşı düşen bir ülke yok. Bugün emekli olursanız maaş alamazsanız SGK primi ödemezseniz hastaneye gidemezsiniz. Kendi kendinize bir iş bulmak mecburiyetindesiniz. Çalışıp zamanını beklemek de maaşınızı düşürecek. Böyle bir şey dünyada yok. Bu Özal zamanından gelen bir uygulama. İktidarın kararları bu noktaya getirdi. Biz çalıştay yaptık yakında netice bildirgesini de yayınlayacağız. Eğer bu rakam çok yüksekse belli süre içinde bunun karşılanması gerekir. EYT'liler ilişkin çözümler üretmeye parti olarak devam ediyoruz." demişti.
Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, EYT konusunun yüzbinleri ilgilendiren bir hak tasarrufu olduğunu, sorunun TBMM zemininde değerlendirilmesi gerektiğini belirtmişti.
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, "‘EYT'nin bir hukuki yönü var. Eşit vatandaş ilkesiyle ve aynı kurallara muhatap olma açısından adalet sorunu var. Bir de ekonomik boyutu var. Bu ikisini bir araya getirdiğimizde Türkiye’nin çok geniş toplum kesimlerinde çok ciddi sorunla karşı karşıyayız. EYT dernekleriyle uzun toplantılar yaptık. Fark ettiğimiz ana unsurlardan birisi gerçekten EYT çerçevesinde mağdur olan insanları gösteren envanter bile yok. Bu bağlamda derneklerde yaptığımız çalışmalar iyi bir envanter çalışması sonrasında adalet ve ekonomik haklar çerçevesinde çözülmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu konuda da bir model geliştirdik. Gelecek Partisiyle EYT sorununa kökten çözüm getiren bir modelle müdahalede bulunacağız." demişti.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, "Bu emeklilik meselesi Türkiye’de son derece karmaşık bir hale geldi. Öncelikle sosyal adalet son derece önemli. Emekli olan emekliliğe hazırlanan vatandaşlarımızın sosyal adaleti tesis edecek bir norm birliği etrafında buluşmamız gerekiyor. Bölük börcük bir yapı var. Farklı şartlarla karşılaşıyorlar. Adeleti tesis etmemiz lazım. Emeklilik sisteminin finansal sürdürülebilirliği sağlaması lazım. Bizim bakış açımız çok açık finansal sürdürülebilirliği ve sosyal adeletin sağlanması lazım. Mutabakat zemini hazırlanması lazım. Bu sorun yoktur demek kabullenecek bir durum değil." demişti.
Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Dr. Fatih Erbakan, "... Adil Düzen'in ortada olmadığı çok açık. Amasya'nın bir köyünde çiftçinin Tarım ve Kredi Kooperatifi'ne borçları yüzünden 7 tane traktörü çekicilere yükleyip zorla götürdüler. Köylünün kooperatife olan borcunun hiç olmazsa faizini silinsin denildiğinde ‘imkanımız yok' derler. Ama Amerikan'ın Cargill şirketine özel vergi imtiyazı çıkartıldı. Resmi Gazete'de bile yayınlandı. Cargill ile beraber 60 civarında imtiyazlı firmaya vergi muafiyeti sağladı. Peki Adil Düzen bunu neresinde? Önce millet bunun neresinde? Milletin adamı olmak bunun neresinde? Amerika şirketine imtiyaz sağlıyorsunuz ama kendi çiftçi ve köylünüze aynı imkanı sağlayamıyorsunuz. Bir diğer konu emeklilikte yaşa takılanlar (EYT). ‘Bu çok maliyetlidir, buna gücümüz yetmez' diyorlar ama bir senede 30 milyar dolar borç faizine para bulup ödüyorsunuz, İstanbul'da finans parkı yapan inşaat şirketlerini Varlık Fonu'nun imkanlarıyla kurtarıyorsunuz. İstendiği zaman her türlü imkan bulunuyor ama EYT'lilere bu imkan bulunmuyor? Burada paylaşımcı adaletten bahsetmek mümkün değil." demişti.
BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, "EYT, kamuoyunda erken emeklilik isteyenler diye lanse ediliyor ama asla böyle bir şey yok. Siz işe başlarken devletle bir anlaşma yapıyorsunuz. Devlet size diyor ki 'Şu kadar yıl şu kadar prim günü çalışırsan yaşa bakılmaksızın. Ama belli bir süre geçtikten sonra adeta oyun içinde kural değiştirir gibi diyor ki 'Ben kanunu değiştirdim, sen belli bir yıl ve gün çalışsan dahi emekli olmak için 3 yıl, 5 yıl, 10 yıl, 15 yıl bekleyeceksin, yaşına göre' diyor. Ben bunu adil bulmuyorum. EYT'liler erken emeklilik değil haklarını istiyorlar. Bunun da bir an evvel verilmesi lazım geldiğini düşünüyorum. Cumhurbaşkanına bu konuda farklı bilgiler verildiğini 750 milyar gibi bir rakamdan bahsedildi, bu kadar ağır yükü olmayacağını, bizim hesaplamalarımıza göre yıllık 30 milyar TL civarında ektra maliyet getireceğini, bunun altından da devletimizin rahatlıkla kalkabileceğini ifade ettim. Tabii şimdi bir pandemi sürecinden, olağanüstü bir dönemden geçiliyor. Bu süreç normalleştiğinde EYT'lilerin haklarının verilmesi lazım." demişti.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, EYT konusunda Mart 2019'da yaptığı açıklamada "Seçim beyannamemizde var. Ayrıca milletvekili arkadaşlarımız çalıştı. Meclis'e de bir teklif de sundular. Ancak 49 milletvekili ile çıkarmamız mümkün değil. Bir de bunun şu an ki maliyeti, Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı iç ve dış sorunlar içerisinde 'ille de de bunu çıkaracağız' diyerek kimseyi de kandırmaya da gerek yok. Şu an için çıkması mümkün değil. Hele hele seçime bir hafta, on gün kala böyle bir popülist politika uygulanmaz. Ama seçim sonuçları belli olur Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi kalıcı istikrar sağlayacak bir güçle yoluna devam ederse bu konuyu da çözmesi için tavsiyelerde bulunabiliriz. Erken emekliliği toplumsal hareketliliğin şeyi haline getiriyorlar. Bunun çözümü için tahrik etmeye gerek yok. Seçimde netice alırsanız siz yapın. Ama yapamayacağınız şeyle toplumu hareketlendirerek gerginliği artırmanın erken emeklilikteki arkadaşlarımız, kardeşlerimizin bunlar kimler ise sabırlı olmaları lazım. Türkiye'nin gerçeklerini göz önüne almaları lazım. Maliyetlerin ne olduğunu iyi hesap etmeleri lazım. Bir tarafta ödemeler dengesi açığınız var diyeceksin sonra erken emekliliği çıkartın diyeceksin Kemal Kılıçdaroğlu kimi kandırıyorsun?" demişti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "EYT konusu, fazla uzun sürmez, kısa bir süre sonra bu olayın nasıl bir manipülasyon, ülke ekonomisini çökertmeye dönük nasıl bir adım olduğunu herkes kabul edecek ve bunun karşısında durmaya başlayacak. Bunun ülkemize bir kazanımı yok, kaybettirir. 2000 öncesi ve sonrası ile 2008'i izleyen süreç. Burada muhalefet şunu istismar ediyor; eskiden daha az prime karşın daha yüksek aylıkla, daha erken emeklilik vardı. Erken emeklilik, süper emeklilik gibi uygulamalar değiştirildi. Bu tarihten sonra prim ödemeye başlayanların aylık bağlama oranları ile öncekilerin aynı değil. Ayrıca, işverenler kaçak işçi çalıştırma eğilimine girdiklerinde bu iddiayı çok sıkça söylüyorlar. 'Biz, size açıktan ödeme yapalım, yoksa ücretiniz düşer.' diyorlar. Şunu ayırmamız lazım, 2008 öncesinde yatırılan prim ve alacağı emekli aylığı ile 2008 sonrası aynı değil. Bir şey daha var tabii; Kılıçdaroğlu, SSK'nın başında olduğu dönemde 1998'de, 'Emeklilik yaşı 80 de olsa, SSK batmıştır.' diyor. Ama şimdi getirdiği yer burası. Öyle bir tez ortaya atıyor ki halk oy verme noktasında CHP'ye yönelsin diye siyaseten ve hesapsız konuşuyor. Vatandaş da 'Genç yaşta emekli olayım' diye düşünüyor. Bir taraftan 'Emekli olayım' derken, sonrasında, 'Kenara çekileyim' demiyor. 'Ben, yine bir işe gireyim, çift maaş alayım' diyor. İşveren ne yapıyor? Kayıtsız istihdama başlıyor. Kayıtdışı istihdam da Türkiye'nin ayrı bir sorunudur." demişti.