Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Prof. Dr. Vedat Bilgin, ''Bu proje ile sanayide 50 bin istihdam sağlamak istiyoruz. Bu programın başarılı olması sanayiye çeşitli sektörlerde yetişmiş iş gücü sağlamaktır. Bu Türkiye’nin içinde bulunduğu şartlar noktasında anlamlıdır. Türkiye gelişmekte olan bir ülkendir. Diğer gelişmekten olanlardan ayrışıyor. Yüzde 11,7 büyüyerek ayrıştık. Bunlardan biri de salgın döneminde açıkça gördük. Dünya’nın en hızlı büyüyen bir ülke olarak ayrıştık. Büyüme hızı oldukça iyi, 7,3 büyüdük. Sanayide büyüme devam ediyor. 9,1 sanayi sektörü büyüdü. Sanayideki imalat bütün sanayiyi sürükledi. Türkiye üretim gücü ile sorunları aşabilir. Elbette genç nüfus var. Genç nüfusun avantajları gibi sorunları da var. Ekonomi gençleri istihdam edecek potansiyeli sahip değilse işsizlik ortaya çıkar. Ekonominin yeni işler üretmesi gerekiyor. Türkiye ekonomisinin performansı ortadadır. Fakat hepimizin içinde yaşadığı gerçek, pandemi sonrası yükselen sorunlardır. Dünya ekonomik kriz içindedir. Bu krizin öncelikle hepimizin bildiği enerji merkezlidir. Bilhassa Ukrayna savaşından sonra enerji ve tahıl sorunlarını öne çıktığı bir aşamadan geçiyoruz. RusyaUkrayna ve batı ülkeler arasında yaşanan sorunlar karşısında Türkiye’nin yapıcı rol oynadığını hepimiz görüyoruz. Tahıl krizinin çözülmesinde Türkiye’nin üstlendiği rolü herkes gördü. Ukrayna’daki tahılın dünyanın ihtiyacı olan yerlere transfer edilmesidir. Türkiye burada tarihi rol oynadı. Bütün insanlık için bu rolü üstlendi. Bu aynı zamanda bölgede Türkiye’nin barış kuran, savaşı sonlandıran bir rolü olduğunu da dünyaya göstermiş oldu. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri olmak üzere Türkiye’nin rolüne teşekkür etmesi, bu süreçte iş birliği geliştirilmesi bölgeden barışın için başlangıç adımı olur.
Bir başka sorun enflasyon sorunudur. Enflasyon son yıllarda şahit olmadığımız bir orana yüzde 80’lere ulaşmıştır. Bu ciddi bir sorundur. Dünya’nın başka ülkelerinde enflasyon yüzde 10 yüzde 20 diyorlar. Her birisi artan oranlarda krize dönüşen ve bugünlerde resesyona girme endişesine tartıştıran ve bildiğiniz gibi durgunluk ortamına dönüşmesi tehdidi karşı karşıyayız. Türkiye’de bu durumdan etkileniyor. Türkiye daha fazla etkileniyor. Bu sorunun en önemli kaynağı Türkiye’nin döviz açığıdır. Döviz talebi döviz fiyatını arttırdı. Talep arttığı zaman üretemiyorsanız bunun fiyatı artar. Bu önemli sorun olarak karşımızda duruyor. Türkiye’ye ilave yük enerji kaynaklarının tahminlerin üzerine çıkmasıdır. Brent petrol 40 dolardan 120 dolara ulaştığı aşamada enerji maliyetleri korkunç patlama gösterdi. Yılsonu itibari ile ekonomiye 50 milyar dolar üzerine ek getirmesidir. Bunun maliyeti bütün ekonominin alanlarında, ulaştırma ve enerji açısından baktığımızda pazarlarda, marketlerde bu hissedilir oldu. Bunlar çözümsüz şeyler değildir. Bunlar krizlerin sorunların çözülmesine bağlıdır. Esas önemli tarafı da ekonomini istikrar içinde olması ve büyümesini sürdürmesidir. Türkiye ihracata dayalı büyüme modeline geçerek büyümenin de sanayi üretimine ve imalat sanayi dinamizm devam ettirilmesi Türkiye’nin önündeki tek çözüm yoludur. Türkiye demokratik istikrarını sürdürdükçe sorun çözme kabiliyeti artacaktır. Ekonomideki hedeflere ulaşılacaktır.
Bizler sosyal politikalarla bunu gerçekleştiriyoruz. Bütün kamu çalışanlarını koruyan 3600 ek göstergeyi düzenleyecek çalışmalar yaptık. Emekçinin enflasyon konusunda konumunu güçlendirdik. Asgari ücretteki aşınmayı, enflasyon karşısında yüzde 30 destek verdik. Bunlar devam edecek. Türkiye emekçileri bunu biliyor. Türkiye sosyal sorumluluk projelerini uygulayacaktır. Ekonomideki olumsuzluklara karşı çalışanlar korunacaktır. Kimse endişe etmesin.
İnsanları istihdamı hazırlayacak gençleri iş sürecine sokmak için bu programlar yapılıyor. İşsizliğe karşı mücadelede çalışma bakanlığı emeğin yanında işsizliği önlenmesi konusunda aktif tutum alıyor. Ülkemizde zorunlu göç etmiş farklı şehirlerde yabancılar çalışıyor. Bunların da sadece sosyal yardımlarla değil, iş sürecine katılanların çalışma izni çerçevesinde istihdama katılmasını sağlayan programlar yapıyoruz. Bu yaptığımız programı Uluslararası Göç Örgütü destekleniyor teşekkür ediyoruz. Biz bu programlar neticesinde sanayi kuruluşlarımızla iş arayanlarımızı bir araya getiriyoruz. Biz onlara 3 ya da 6 ay destek veriyoruz. Finansı biz veriyoruz. Bütün ihtiyaçlarını biz karşılıyoruz. Ondan sonra kalan kısmı işverenler yapıyor, istihdam garantisini sağlıyor. İşçi, işvereni buluşturacak, bu ülkedeki kayıt dışı istihdam içinde yer almasını önleyecek düzenli çalışmayı örgütleyecek programdır. Türkiye çapında hızlıca yayılacak. Bursa’ya da katkı sağlayacak. Bursa’yı başka programda ziyaret edeceğiz. Kadın istihdamına ağırlık veren 50+1 istihdam programımız olacaktır. O günde sizlerle birlikte olacağız.
Türkiye´nin her sosyal meselesi bizim önümüzdedir. Bunların üzerinde çalışıyoruz, bunların üzerinde çözüm yolları üretiyoruz. Formüller buluyoruz. En uygununu tamamladığımız gün, daha önce 3600´de yaptığımız gibi, asgari ücrette yaptığımız gibi, yarın da sözleşmeli personel konusunda dosyayı açtığımda basın mensuplarıyla paylaşacağım. Diğer gün geçici işçiler sorunu var. Onu tamamladığımız gün, onlarla ilgili açıklama yapacağım. EYT var, EYT´yi tamamladığımız gün, onları açıklayacağım. İstihdam daha önemlidir. Bu konuya üretim sürecine katılımına dikkatlerini çekmelerini istiyorum.'' dedi.