CHP Genel Başkanı Özgür Özel, ''TÜİK verilerine göre ülkemizin sağlık harcamalarına ayırdığı para yüzde 3,7, OECD'nin en düşük rakamı. Bunun da çok çok düşük bir kısmı ilaca harcanıyor. Birileri 'ilaçta tasarruf yapıyoruz' diyorlar, bunun baş savunucusu bizleriz. Bilinçli ilaç tüketimi için eczacılar kadar gayret eden hiçbir meslek grubu yok doğal olarak. Euro 35 lira olmuşken ilaçta 17 lira olarak kabul etmek, her türlü kesintiyi yapmak bakın nelere mal oluyor. Geri ödeme kapsamında yer alan ilaçlarda kısıtlamaya gidiliyor. Firmalar yeni icat edilmiş ilaçları Türkiye'ye getirmek istemiyorlar. Geri ödeme listesine girmek istemiyorlar. Burada sorunlar var. Yani dünya yeni ilaçlardan yararlanıyor, biz birçoğundan yararlanamıyoruz. Hastalarımızın cebini yakan ilaç fiyat farkları var ve her geçen gün artıyor. Bakın her anne babanın çocuğu ateşlenir. Bugün en çok bilinen çocukların ateşini hızla düşüren ve her anne babanın buzdolabında tutmak istediği, serin bir yerde tutmak istediği bir ateş şurubu var. Fiyatı 130 lira. İki sene önce 35-40 liraydı. Bugün 130 lira. Devletin bunu ödediği para 75 lira. Tam neredeyse yarısını hatta yarısından 10 lira fazlasını anne babalar ödüyor. Böyle bir fiyatlandırma sistemi, eczacıya zarar değil, eczacıya maalesef utanç. Doktor şurup yazmış, çıkarıyor, veriyor. Devlet 55 lira ödüyor sen de 75 lira vereceksin. İnsanlar gecenin bir yarısında bununla karşılaşıyorlar. Yarım kalan tedaviler nedeniyle yeni komplikasyonlar çıkıyor ve ihtiyaç duyanların ilaçlara iletişim, erişim sağlanamıyor.
Biz engellileri bir gün hatırlamak istemiyoruz. Onlar da bir gün hatırlanmak istemiyorlar. Biz engellileri bir dezavantajlı grup olmaktan çıkarıp bu toplumda herkesle birlikte aynı hakları kullanabilmek için bütün engellerin önlerinden kaldırıldığı yeni bir kamu reformu, kamusal düzenleme öneriyoruz. Bu konularda bugün değil, iki gün sonra 16 Mayıs Perşembe günü ilgili gölge kabine bakanımızın, aileden sorumlu ve engellilerden sorumlu bakanımızın çabalarıyla yine kadın kollarımızın ev sahipliğinde Ankara'da bir büyük engelli buluşması düzenleyeceğiz. Engellilerin sorunlarını, bir grup konuşması parantezinden çıkarıp bu haftaya uygun olarak hep birlikte perşembe günü bütün Türkiye'ye sesleneceğiz. Hepinizi bekliyoruz.
Yeni Tasarruf Genelgesi'nde bugüne kadarkinden bir farkı var, olumlu farkı. O da Cumhurbaşkanlığı harcamalarının genelge dışında tutulmamış olması. Ama pratikte neler oluyor? En yakından takip edeceğiz ve paylaşacağız. Sadece meclis dışarıda tutulmuş. Bu konuda gayet normal tutulması. Bu 'meclis israf etsin' demek değil, yürütmenin başının meclise talimat vermemesi gerekir, vermesi hadsizlik olur. Bu konuda Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş'a çağrıda bulunuyorum. Bir iki ipucu vermişti. Bu hafta içinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanını olağanüstü toplantıya çağırsın. Meclis tasarruf genelgesi dışında değildir. Meclise 'tasarruf et' deme yetkisi yürütmede değildir. Kendi genelgemizi hızla hazırlamalıyız. Yürütmenin ortaya koyduğundan çok daha kapsamlı bir tasarruf genelgesi için Cumhuriyet Halk Partisi olarak bütün gruplara ve meclis başkanına çağrıda bulunuyoruz. Başkanlık Divanı toplansın. Millete 'kemer sık' denirken milletin vekilleri tasarrufun dışında kalmasınlar.
Genelgeyle ilgili açıklama yaparken Mehmet Şimşek demiş ki 'vergide adalet ve etkinlik sağlayacağız.' Tam zurnanın zırt dediği yer burası arkadaşlar. Bir daha anlatıyorum bıkmadan anlatacağım. Herkese anlatın. Türkiye'de 100 lira vergi toplanıyor, 100 lira. Hepimizden. Bunun 65 lirası dolaylı vergi. Yani mazottan, doğal gazdan, sudan, elektrikten, ekmekten, sütten, bulgurdan, çikolatadan, sakızdan yüzde 65, bu nasıl bir adaletsizlik biliyor musunuz? Türkiye'nin en pahalı cipiyle fabrikatör giriyor, mazot alıyor, aynı vergiyi veriyor. Arkadan derme çatma bir mobiletle onun fabrikasında asgari ücretle çalışan geliyor mazot alıyor, aynı vergiyi veriyor. Yani dolaylı verginin adaletsizliği bu. En pahalı nasıl cobralarla gezenlerle, traktörüne mazot koyanlardan aynı vergiyi alıyorlar diyeceğim, öbür taraftan daha bile az alıyorlar. Ama bunlar dolaylı vergi. Yüzde 65'ten geriye kalan daha yüzde 35 var. Bunun da yüzde 24'ü işçinin, emeklinin, memurun maaşını çekmeden kesilen gelir vergisi. Etti mi sana yüzde 89. Kalan yüzde 11'de bütün ihracatçıların, bütün fabrikatörlerin, bütün müteahhitlerin, kur korumalı mevduata para koyan herkesin hepsinin gelirinden ödediği vergi yüzde 11. Vergi çok kazanandan çok, az kazanandan az, hiç kazanmayandan hiç alınmaz. Bu kadar net.'' dedi.