Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, ''Son zamanlarda çalışma hayatıyla ilgili bizim dışımızda çokça yorum ve haberler olduğunu görüyoruz. Tabii ki çalışma hayatı dinamik bir yapıya sahip ve her zaman üzerine konuşulacak, 'Daha iyi nasıl yaparız?' diye tartışılacak bir alandır. Biz daima işçimizin ve işverenimizin kazanılmış haklarını korumayı öncelikliyoruz. Bu yüzden doğrudan bizden bir açıklama gelmediği sürece kamuoyunda yer alan haberlerin dikkate alınmaması gerektiğini belirtmek isterim. Yapılacak çalışmaların iş hayatının tüm paydaşlarının ortak görüşleriyle belirleneceğini sözlerime eklemek isterim.
Önümüzdeki ay açıklanacak 2023 yılı verilerinde hem genelde hem kadınlarda hem de gençlerde 2002 yılından bu yana en yüksek iş gücüne katılım oranları ve istihdam oranları beklenmektedir. Aynı şekilde tüm diğer göstergeler, son 22 yılın en düşük işsizlik oranının ortaya çıkacağına işaret etmektedir. Diğer yandan İş Pozitif'i başlattığımız 9 Şubat'tan bu yana, yani geçtiğimiz 2 hafta içinde 15 bin 262 kadını işe yerleştirdiğimizin müjdesini vermek istiyorum. Bu rakamlar, hem İş Pozitif programımızın hem de diğer istihdam politikalarımızın ne derece etkili olduğunu göstermektedir. Bakanlık tarafından bir açıklama gelmediği sürece kamuoyunda yer alan haberleri dikkate almayın.'' dedi.
“Türkiye Yüzyılı’nda Çalışma Hayatı Buluşmaları” programı kapsamında İzmir Ticaret Odası’nda iş insanları ile bir araya gelen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Prof. Dr. Vedat Işıkhan, ''Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı olarak, ülkemizin dört bir yanında esnafımızla, sivil toplum kuruluşlarımızla ve iş insanlarımızla bir araya geliyoruz. Gerçekleştirdiğimiz buluşmalarda çalışma hayatımızı adeta masaya yatırarak değerlendiriyoruz. Bu toplantılarda; Ülkemiz ve milletimiz için; çalışma hayatımızın tüm paydaşları için ‘Daha iyi, daha fazla ne yapabiliriz?’ sorusunun cevabını arıyoruz. Ortak akılla hareket etmenin ve sosyal diyaloğun; birçok alanda bizi daha fazla güçlendireceğine inanıyor, bu anlayışla tüm paydaşlarımızın fikirlerine önem veriyoruz.
Derdi olan derman arar. Bizim dermanımız; çalışmak, çalışmak ve çalışmaktır. Biz bu noktada, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı olarak tüm birimlerimiz ve 2 bin 500'ü aşkın personelimizle güzel İzmir'imizin ve kıymetli İzmirlilerin hizmetindeyiz. Ticaret boyutu ne olursa olsun; üretim, istihdam ve kalkınma sürecine benim de bir katkım olsun diyen iş dünyasının tüm unsurlarının yanında; samimiyet ve gayretle yer alıyoruz. İşe yerleştirme, aktif işgücü programları, engelli hibe desteği, iş ve meslek danışmanlığı, iş kulübü, toplum yararına program, kısa çalışma ödeneği, işsizlik ödeneği, nakdi ücret desteği, iş kaybı tazminatı, gibi birçok kalemde ülkemizin her bir noktasında olduğu gibi İzmir'imizde de hizmet ve desteklerimizi sürdürüyoruz.
İzmir'imizde 2002 yılından bu yana 865 bine yakın vatandaşımızı İŞKUR aracılığıyla iş sahibi yaptığımızı belirtmek isterim. Bunun yanında 2023 yılı boyunca; şehrimizde işverenler tarafından İŞKUR'a ulaşan işçi talebi 143 binin üzerindedir. Bunun karşılığında ise 2023 yılı Aralık sonu itibarıyla İzmir'de çeşitli sebeplerle kayıtlı iş arayan sayısı yaklaşık 114 bindir. Bir tarafta sizlerin, çalışan-işçi talebiniz var; diğer tarafta da iş bulmak veya iş değiştirmek için iş arayan bir kesim var. Buradan sizlerin huzurunuzda bir çağrıda bulunmak istiyorum; İzmir'de ve tüm şehirlerimizde işverenlerimizi ve iş arayan vatandaşlarımızı, kendilerine en uygun iş olanaklarına hızlı bir şekilde ulaşabilmek için İŞKUR sistemine dahil olmalarını tavsiye ediyorum. Tüm birimlerimizdeki İŞKUR personelimiz; hızlı, doğru ve etkin yönlendirmeleri yapmak için hazırdır.
Ticaret Odamızın; İzmir'imiz için ne denli önemli işlere imza attığı, şehrimizin tüm unsurları ve paydaşları tarafından aşikardır. Her daim iş dünyamızla uyumlu bir şekilde hareket etmeye, milletimizin ve ülkemizin menfaatleri doğrultusunda iş insanlarımıza verebileceğimiz maksimum desteği vermeye özen gösteriyoruz. İzmir Ticaret Odası ile de bu bağlamda müşterek bir hedefe sahibiz. Bu hedef; ‘her şeyin en güzel ve en iyisine layık olan İzmir'imizi ticaret ve yatırımlar açısından çekim merkezi’ yapmaktır. İzmir'imizin kaynaklarını güçlü ve nitelikli bir şekilde kullanarak, potansiyelini harekete geçirmek zorundayız. Türkiye Yüzyılı hedeflerimiz doğrultusunda; hükümet olarak iş dünyasıyla tam uyumlu bir şekilde hareket ettik ve etmeye de devam edeceğiz. Şüphesiz ki bu işbirliği sayesinde, karşılaştığımız her türlü olumsuzluktan da alnımızın akıyla çıkmayı başardık.
Belediyelerimizin de hükümet ve iş dünyası ile tam bir uyum içerisinde çalışma zorunluluğu bulunmaktadır. İzmir'imizin, tüm hemşehrilerimizce malum olan kronik sorunlarının çözümü ve acil ihtiyaçlarının giderilmesi için vizyoner yerel yönetimlere ihtiyacı vardır. Birinci derece deprem bölgesinde bulunan ve riskli grupta yer alan şehrimizin dirençli bir şehir olmaya ihtiyacı vardır. Coğrafyasıyla ve doğasıyla muhteşem bir şehir olan İzmir'imizin; gelişim odaklı, havası-suyu-toprağı temiz bir çevre şehircilik anlayışına ihtiyacı vardır. Ülkemizin en büyük üçüncü şehri olan güzel İzmir'imizin, ona hak ettiği gibi eşsiz bir pencereden bakan, hizmet ve eser belediyeciliğine ihtiyacı vardır.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde, bugüne kadar sözünü verip de yapmadığımız hiçbir yatırım, üretim hamlesi olmadı. Bizler yola çıkarken bu yüzyılı emeğin, üretimin, çalışmanın yüzyılı yapacağız demiştik. 21 yıldır olduğu gibi bugün de, aynı hassasiyetle, gelecek yüzyıla, çalışma hayatı başta olmak üzere her alanda vatandaşıyla, halkıyla iç içe olan, kronikleşmiş ne kadar sorun varsa tek tek çözen bir yönetim anlayışıyla yürüyoruz. İşçimizi, emekçimizi, işverenimizi, yatırımcımızı, üreticimizi mağdur etmemek için bugüne kadar nasıl elimizi taşın altına koymaktan hiç çekinmediysek, bundan sonra da aynı anlayışla çalışmalarımızı sürdürmeye devam edeceğiz.'' dedi.
‘Mardinli Hemşehri Buluşması Programı’na katılan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, ''Her hafta birkaç ilimize ziyaretler gerçekleştiriyoruz. Hayata geçirdiğimiz kurumsal faaliyetlerimizi; vatandaşlarımıza ilk ağızdan anlatma fırsatına erişmiş oluyoruz. Bu süreç içerisinde, çalışma arkadaşlarım da aziz milletimiz de çok iyi bilir ki hiçbir zaman makamında oturup odasından çıkmayan bir Bakan olmadım hamdolsun. Kurumsal çalışmalarımızın izin verdiği ölçüde mutlaka bir il ziyareti, bir hane ziyareti, bir esnaf ziyareti, fabrika, atölye ziyaretinde bulunduk. Çünkü biz milletimiz için çalışıyoruz. Bizim icraatlarımızın doğrudan muhatabı halkımızın kendisidir.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın da sık sık ifade ettiği gibi; ‘biz devleti, siyaseti millete hizmet etme aracı olarak gören bir gelenekten geliyoruz.’ Bu sadece 21 yılı ilgilendiren bir şuur değil, aksine binlerce yıllık devlet geleneğimizin bugünlere bıraktığı bir miras ve aynı zamanda bir öğüttür. Bugün; uzaya ilk astronotunu göndermiş, kendi arabasını, kendi uçağını üreten, gelecek yüzyılı inşa etme iddiası taşıyan güçlü bir Türkiye var. Bugün; eğitimden sanata, spora, çalışma hayatından sosyal güvenliğe kadar her alanda dünya standartlarının da üzerine çıkmış bir Türkiye var.
Medeniyetin beşiği sayılan birçok ülkede, insanın en temel ihtiyacı olan sosyal güvenlik sağlık hizmetlerinin ne kadar büyük ücretlerle sağlandığını, resmi işlemlerin hala uzun evrak prosedürleriyle yapıldığını, bunların Türkiye’de kolaylıkla yapıldığını tüm vatandaşlarımızın bilmesi gerekiyor. Ülkemizin sadece ekonomik ve sosyal kalkınma hamleleri için değil aynı zamanda, insani manada izzeti, onuru, itibarı için de tüm imkanlarını seferber eden bir hükümetimiz var. Bugün Türkiye’yi güçlendirmek ve küresel ölçekte daha fazla söz sahibi olabilmek için öncelikle sosyal ve ekonomik kalkınma hamlelerimizi layıkıyla tamamlamalıyız. Özellikle ekonomik bağımsızlığımızı tam anlamıyla gerçekleştirebilmek için tüm potansiyelimizi harekete geçirmeliyiz. Müslüman Filozof İbn Rüşd şöyle diyor: ‘Yumurta dıştan bir güçle kırılırsa yaşam son bulur, içten bir güçle kırılırsa yaşam başlar; zira sahih dönüşümler hep içten gelir.’ İşte bu hikmetli sözde de ifade edildiği gibi, değişimin ve dönüşümün içeriden başlayacağı gerçeğini aklımızdan çıkarmadan ilk olarak ulusal refahımızı gerçekleştirmeliyiz. Çünkü hepimiz biliyoruz ki kalkınma yerelden başlar. Şehirler bir ülkenin en temel yapı taşlarıdır. Bir ülkenin şehir yönetimleri ne kadar güçlüyse merkezi idaresi de, devleti de o derece güçlü olacaktır.
Manisa’da ‘Kadın İstihdam Fuarı’ nı gerçekleştireceğiz. İşgücü potansiyeli olduğu halde çalışmayan, kendi işini kuramayan kadın kalmasın istiyoruz. Bu yüzyılı çalışan, üreten, katma değer sağlayan kadınlar inşa edecek. Öncelikle kadınları ikna etmeliyiz. Aramızda ülkemiz kadınlarına çok güzel rol/model olacak arkadaşlarımız var. Bu noktada özellikle kadınlara güveniyoruz.
Büyüklerimizin hayır dualarını alıyor, işçilerimiz, işverenlerimiz, kadınlarımız ve gençlerimizle bir araya geliyoruz. Geleceğin güçlü Türkiye’sini inşa etmek, milletimizin huzur ve refahını artırmak için bütün Anadolu’yu karış karış gezmeye devam edeceğiz. Şunu çok iyi biliyoruz ki, milletiyle hemhal olamayan, milletin bağrından çıkmayan hiçbir hareket milli iradeye sahip çıkamaz.'' dedi.