Biz millet olarak nasihat etmeyi seven bir milletiz. Kendi gözümüzdeki hezanı görmezken, başkalarının gözündeki küçük bir çöpü görür, ona nasihatler vermeye bayılırız. Hâlbuki bizdeki kusur onunkinden oldukça büyüktür.
Annesi, babası sigara içen, içki içen bir ailenin çocukları çoğunlukla sigara ve içki tiryakisi oluyor. Çünkü anne babayı taklit düşüncesi hep aklın bir kenarındadır.
Kavga ortamında büyüyen çocuklar, evlendiklerinde aynısını, eşlerine, çocuklarına yapıyor. Bu yüzden çocukların yanında kavgadan kesinlikle uzak durulmalıdır.
Bu arada bir televizyon programında kızı kaçırılan kadın, sunucudan, kızının bulunmasını istiyordu. Sunucu da bir ara” siz nasıl evlendiniz” diye sordu. Kadın da “kaçarak evlendim” deyince stüdyodaki herkes gülerek kadına cevabını verdiler.
Müdür yardımcısı, elinde sigarası, bir öğrencinin kulağını çekmiş, çocuğa bağırıyordu… Ne yapıyorsun Hocam? Müdür Bey, çocuk sigara içiyor, ona, bunun yanlışlığını söylüyorum. Peki, Hocam, sen de sigara içiyorsun. Kötü bir durum olsa senin de yapmaman gerekmez mi?
Henüz sosyal medyanın olmadığı yıllarda bir veli bana çocuğunu şikâyete geldi.
- Buyurun, çocuğunuz hangi yaramazlığı yapıyor?
- Hocam, eve gelir gelmez odasına çekiliyor, televizyonun başına kuruluyor, hiç ders çalışmıyor.
- Peki, siz o sırada ne yapıyorsunuz?
- Ne yapayım Hocam, ben de salonda televizyon izliyorum.
- İşte sorun bu. Çözümü çocuk ders çalışırken televizyonu kapatın, bir şeyle meşgul olun. O zaman çocuğunuz da dersine çalışır.
Şimdilerde çocuklardan önce anne-babalar yatana kadar sosyal medyadan çıkmıyorlar. Esas görevi olan eş ve çocuklarıyla vakit geçirme olayı maalesef unutuluyor. Aynısını çocuklar da yapıyor. Bu durumda çocuğuna;” Evladım, elindekini bırak, dersine çalış ” sözleri bir anlam ifade etmez.
Müdürlük yaptığım okullarda, öğretmen arkadaşlarıma, mutlaka sınıfa giderken yanlarında okudukları kitabı götürmelerini, hatta ders arasında bile ara sıra bakmalarını isterdim. Çünkü öğrencilere “kitap okuyun” demek yerine, “bakınız ben derste bile yanımda kitap okuyorum” mesajını ve her hareketimizle örnek olduğumuz mesajını vermek için. Malum, Hoca, tıksırırsa, cemaat nezle olur da…
Sonuç olarak, çocuklarınız, verilen öğütleri değil, yaptıklarınızı bilgisayar gibi hafızasına alır. Bir durumla karşılaştıkları zaman hafızasından kaydolduğu gibi, yani anadan babadan, öğretmeninden gördüğünün aynısını yapar.
Artık bundan kurtulmak gerekir. Aldığınız eğitim, dünyada ve çevremizde yaşananları mukayese etme, iyiyi ve kötüyü muhakeme etme becerisi ile kendi doğrularımıza ulaşabiliriz. Böylelikle hem kendimiz için hem de çocuklarımız için yeni bir çığır açmış oluruz.
Ama en önemlisi, çocuklarınızın mutlu ve özgüvenli olmasını istiyorsanız; onlara para yerine sevginizi verin, saygıyı öğretin, saçını okşayın, her gün birkaç defa öpün, konuşun. Oyun oynayın.
Allah sevgisini, vatan sevgisini tabiat sevgisini, hayvan sevgisini, adaleti, kul hakkını önce siz yapın ve yaşayın sonra da, onlar sizi örnek alsınlar.
Şemsettin CERAN
Eğitimci-YAZAR/ŞAİR