Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ''Jandarma Genel Komutanlığımızın ihtiyacını karşılamak üzere geliştirilen Gökbey helikopterimizin teslimat töreni vesilesiyle bir aradayız. Cumhuriyetimizin 101. Yıl Dönümünde bu anlamlı törende sizlerle beraber olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Sizlerle birlikte ülkemiz içinde ve dışında yaşayan tüm vatandaşlarımın 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı tebrik ediyorum.
Sözlerimin hemen başında 23 Ekim’de TUSAŞ’a yönelik düzenlenen hain terör saldırısında şehit olan beş kardeşimize bir kez daha Cenab-ı Allah’tan rahmet niyaz ediyorum. İsimlerini tarihe ve milletimizin kalbine tek tek nakşettiğimiz mühendis Zahide Güçlü Ekici’yi, teknisyen Cengiz Coşkun’u, teknisyen Hasan Hüseyin Canbaz’ı, güvenlik görevlisi Atakan Şahin Erdoğan’ı, taksi şoförü kardeşimiz Murat Aslan’ı şükranla yâd ediyorum. Rabbim şehitlerimizin ruhlarını şad, mekânlarını cennet eylesin diyorum. Terör eyleminde yaralanan 22 kardeşimizin çoğu taburcu edildi. Tedavileri süren beş kardeşimize Mevla’dan acil şifalar temenni ediyorum. Biz ilahi mesajda buyrulduğu üzere şehitlerin ölüler olmadığına, onların diri olduğuna tüm kalbimizle inanıyoruz. Aziz şehitlerimizin yüzü suyu hürmetine, onların fedakârlıklarıyla, onların hatıralarıyla hamdolsun vatanımızda huzur ve güven içinde yaşıyoruz.
Burada şunu büyük bir iftiharla söylemek isterim: Şehitlerimizin yakınlarının vakar, sabır ve metanetini gördükçe nasıl asil bir milletin ferdi olduğumuzu çok daha iyi anlıyoruz. Aynı şekilde TUSAŞ çalışanlarımızın yaşadıkları terör saldırısına rağmen dik ve dirayetli duruşu her türlü takdirin üzerindedir. “Hainlere inat daha fazla çalışacağız, daha fazla üreteceğiz” diyerek bu milletin yiğitliğini, cesaretini ve korkusuzluğunu tüm dünyaya bir kez daha ilan eden TUSAŞ'ın siz kahramanlarına Türkiye Cumhurbaşkanı olarak ülkem ve milletim adına teşekkür ediyorum.
Buradaki her bir kardeşimin şehitlerimizden devraldığı emaneti layıkıyla taşıdıktan sonra inşallah gelecek nesillere çok daha güçlü bir şekilde devredeceğinden şüphe duymuyorum. Şunun da bilinmesinde fayda görüyorum: Bu tür hain saldırılar bizim terörle mücadeledeki azim ve kararlılığımızı asla kıramaz, geriletemez, bizi yolumuzdan geri çeviremez. Ülkemize yönelik terör tehdidini kaynağında bertaraf etme noktasında asla rehavet içinde değiliz. İster sınırlarımız dahilinde, ister sınırlarımızın ötesinde olsun, nerede ülkemize yönelik bir tehdit unsuru tespit edersek onu ortadan kaldırmaktan bizi kimse alıkoyamaz. Bunun için uhdemizde bulunan tüm imkânlardan, tüm araçlardan terörü sona erdirecek her türlü vasıtayı devreye almaktan da çekinmeyiz.
Son yıllarda yine terörle mücadele konseptimiz sayesinde bölücü terör örgütüne çok ağır darbeler indirdik. Sınırlarımız ötesinde yuvalanan teröristlere nefes aldırmıyoruz. Pençe Kilit Harekâtı’yla Irak sınırımızın güvenliğini tahkim ediyoruz. Suriye'deki operasyonlarımızda da güneyimizdeki terör yapılanmasını sınır şehirlerimizden uzaklaştırdık. Terörün olmadığı bir ülke ve bölge hedefimize ulaşana kadar inşallah bu mücadeleyi çok boyutlu bir şekilde devam ettireceğiz. Elbette bunu yaparken terör baronlarının ve onları taşeron olarak kullanan patronlarının oyununa gelmeyeceğiz. 40 yıllık tecrübemiz bize terörün asıl gayesinin milletimizin ezeli ve ebedi kardeşliğini dinamitlemek olduğunu öğretmiştir. Bunun önüne ancak iç cephemizin mukavemetini artırarak geçebiliriz. 85 milyon birlik, beraberlik ve kardeşlik içinde asırlardır olduğu gibi inşallah daha nice yüzyıllar boyunca bu topraklarda yan yana barış ve huzur içinde yaşayacağız. TUSAŞ çalışanlarımızın bir konuda gönüllerini ferah tutmalarını istiyorum. Bu tür kalleş ve hain eylemler bölücü örgütün unutmayın son çırpınışlarıdır. Ne bölgemizin ne de ülkemizin geleceğinde teröre, şiddete asla yer yoktur ve olmayacaktır. Devletimiz katil sürülerinden de, bunların tasmasını elinde tutan ağababalarından da daha güçlüdür, hepsinin hakkından gelecek, hepsini tepeleyecek kudret ve kuvvete Allah’ın izniyle ziyadesiyle sahiptir. Suriye ve Irak’taki terör yuvalarını bölücü alçakların başlarına geçirerek şehitlerimizin kanını yerde koymadık.
Şu an çatısı altında olduğumuz TUSAŞ, Türk savunma sanayinin nasıl badireler atlattığını, hangi zorluklarla, hangi engellerle karşılaştığının en canlı şahitlerinden biridir. Cumhuriyetimizin ilk yıllarında Gazi Mustafa Kemal’in başlattığı sanayi hamlesinde savunma sanayimiz de bulunmaktaydı. Vecihi Hürkuş, Şakir Zümre, Nuri Demirağ, Nuri Killigil gibi müteşebbislerin gayretlerini bugün bile hayranlıkla hatırlıyoruz. Ancak bu vizyoner çabaların içeriden ve dışarıdan birileri tarafından nasıl akamete uğratıldığını da hepimiz çok iyi biliyoruz. Türkiye çok erken başladığı, ilk etapta çok önemli mesafe de aldığı bu yarıştan maalesef kopartılmıştır. Savunma sanayi alanında ülkemiz neredeyse tamamen dışa bağımlı hale gelmiştir. Kıbrıs Barış Harekâtı’nda dışa bağımlı olmanın sakıncalarını hem de acı bir şekilde tecrübe ettik. Önce tehditle başlayan, ardından ambargoyla devam eden süreç ülkemiz için kendi kendine yeten bir savunma sanayinin önemini göstermiştir. Halkımızın desteğiyle kurulan Silahlı Kuvvetlerimizi güçlendirme vakıfları eliyle hayata geçen ASELSAN, TUSAŞ, HAVELSAN, sonrasında ROKETSAN gibi kurumlar bu sürecin ürünleridir. Merhum Erbakan hocamızın bu kurumların ülkemize kazandırılmasında gerçekten emsalsiz katkıları olmuştur. 1985 yılında rahmetli Turgut Özal’ın Başbakanlığı döneminde Savunma Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı kuruldu. 2004 yılındaki Savunma Sanayi İcra Komitesi Toplantısı milli savunma sanayimiz açısından bir dönüm noktasını teşkil etti. Bundan sonra dışarıdan hazır alımlar, bütün bunların yerine ihtiyaç olan ürünleri yerli ve milli imkânlarla geliştirmeye, yerelden temin etmeye ağırlık verdik. Bunun müspet sonuçlarını da gördük ve görüyoruz. Uyguladığımız politikalarla yüzde 20’lerde olan savunma sanayi yerlilik oranı bugün yüzde 80’leri geçti. Nereden nereye…
Bine aşkın yerli savunma sanayi projesi ve 100 milyar dolarlık proje portföyü ile bu alanda kendi kendine yeten bir ülke konumuna geldik. Savunma sanayimiz 3 bin 500’ü aşkın firması ve 90 bine aşkın çalışanıyla Türkiye ekonomisine en yüksek katkıyı veren sektörler arasında yer alıyor. İnsansız hava aracı pazarında dünyanın açık ara en büyük üreticisiyiz. 2018’den bu yana dünya genelindeki silahlı İHA satışlarının yüzde 65’ini TUSAŞ’ın aralarında olduğu Türk şirketleri gerçekleştirdi. Bakınız daha önce bize silah verenler attığımız kurşunların çetelesini tutardı, kimi zaman da bunun hesabını sorardı. Toplu iğne yapamıyorduk toplu iğne. Nerelerden nerelere…
Teröre karşı yürüttüğümüz mücadelede sürekli engellerle karşılaşırdık. Hamdolsun, artık kendi geliştirdiğimiz silahları kullanarak tüm bu sorunları aştık, aşıyoruz. Artık İHA’mız var mı? Var. SİHA’mız var mı? Var. Akıncı’mız var mı? Var. Kızılelma’mız var mı? Var. Var oğlu var. Milli güvenliğimize dair konularda adım atarken artık kimsenin icazetini aramıyoruz. Artık sen ne dersin diye sormuyoruz. Tabii bununla yetinmeyeceğiz, önümüzdeki dönemde İHA ve SİHA’ların yanı sıra insansız ve otonom deniz araçlarından denizaltı platformlarına ve uçak gemilerine kadar çeşitli muharip deniz platformlarının geliştirilmesine de ağırlık vereceğiz. Katmanlı hava savunma sistemlerimizin güvenliğimiz açısından ne kadar hayati önemde olduğu bugün çok daha iyi anlaşılıyor. Terörist sızmaların engellenmesinden hasım unsurlardan gelebilecek taarruzların önlenmesine birçok asimetrik tehdidin bertaraf edilmesinde katmanlı hava savunma sistemlerimizin güçlendirilmesine ihtiyacımız var. Sistemler sistemi. Adamın nesi var? Kubbe de Kubbe diyor, onların Demir Kubbesi varsa biz ne dedik, bizim de çelik kubbemiz olacak. Çelik kubbeyi yapacak mıyız? Yapacağız. Onlara bakarak bizde niye yok demeyeceğiz. Bu süreçte uzun menzilli füze kabiliyetlerimizi de arttıracağız. Dosta güven aşılayan, düşmanlara korku salan bir caydırıcılığa ulaşıncaya kadar hiçbir alanı ihmal etmeden hep birlikte çalışacağız.
Ülkemizin havacılık ve uzay sanayi çalışmalarındaki öncü kuruluşu olan TUSAŞ, son yıllarda geliştirdiği ürünlerle sadece güvenlik birimlerimizin değil, dost ve kardeş ülkelerin de kapasitesini güçlendirdi. TUSAŞ’ımızın göğsümüzü kabartan projelerinin sırrı, kurumlarımız arasında giderek artan yakın iş birliği ve koordinasyondur. Kurumlarımız arası eşgüdüm ve anlayış birliği güçlendikçe işte bugün burada olduğu gibi oyun değiştiren projeler ortaya çıkıyor. Şunu bir defa özellikle vurgulamak isterim: 2013 yılında tasarım, geliştirme ve test faaliyetleri başlayan Gökbey helikopterimizle ne kadar iftihar etsek azdır. Tabii Gökbey’in hikâyesini bizim için daha anlamlı ve özel kılan şehit mühendis Zahide Güçlü Ekici’nin bu projede yer almasıdır. Merhume Zahide kardeşimiz 2021 yılından itibaren helikopter alt sistem yerlileştirme ve tedarik birimlerinde lider mühendis olarak çalışmıştır. Bugün Jandarma Genel Komutanlığımıza teslim edeceğimiz Gökbey helikopterimizle inşallah Zahide kardeşimizle birlikte diğer şehitlerimizin de ruhlarını şad edeceğimize inanıyorum.
Gökbey, Jandarma Genel Komutanlığımızın personel taşıma, kargo, hava ambulans, arama-kurtarma ve eğitim faaliyetlerinde adeta eli ayağı olacaktır. Gökbey helikopterimizin bugün ilk teslimatını gerçekleştiriyoruz. Seri üretim sözleşmesi kapsamındaki iki adet helikopterin de teslimatları yılsonuna kadar yapılacak. Buna ilave olarak Kara Kuvvetleri Komutanlığımıza 7 adet, Hava Kuvvetleri Komutanlığımıza 4 adet, Jandarma Genel Komutanlığımıza 3 adet, Emniyet Genel Müdürlüğümüze 3 adet, Sahil Güvenlik Komutanlığımıza 3 adet olmak üzere toplamda 20 adet Gökbey helikopterinin teslimatı 2026 yılı içinde tamamlanacak. Deniz Kuvvetleri Komutanlığımızın ihtiyaçları için ilave 57 adet Gökbey helikopterinin seri üretimine yönelik planlamalar devam ediyor. Bununla birlikte 2026 yılı başından sonra hâlihazırda Sağlık Bakanlığı için üretimi devan eden ambulans helikopterler de teslim edilecek. Önümüzdeki dönemde 100’den fazla Gökbey ihtiyacına yönelik tedarik planlaması sürüyor. Öte yandan TI firmamız tarafından geliştirilen T8-1400 motoru ile Gökbey helikopterimizin ilk uçuşu 2023 yılında gerçekleştirildi. 2028 yılından itibaren Gökbey helikopterlerimizin teslimatlarını inşallah bu motorumuzla yapacağız. Her zaman söylüyorum, bugün tekrar üzerine basa basa ifade ediyorum; savunma sanayinde tam bağımsız Türkiye hayalimizi gerçeğe dönüştürünceye kadar bize durmak, dinlenmek, nefeslenmek yok.
Hainlere inat, daha fazla çalışacağız. Alçaklara inat, daha fazla üreteceğiz. Emperyalistlere inat daha fazla geliştireceğiz. İçerideki ve dışarıdaki bedhahlara inat çok daha ileri konumlara geleceğiz, Türkiye yüzyılını inşa edene kadar azimle, sabırla ve kararlılıkla mücadelemizi sürdüreceğiz. Rabbim yar ve yardımcımız olsun diyorum.
Bu düşüncelerle teslimatı gerçekleşen ilk Gökbey helikopterimizin Jandarma Genel Komutanlığımız başta olmak üzere ülkemize ve savunma sanayimize tekrar hayırlı olmasını diliyorum.
Proje kapsamında görev alan Savunma Sanayi Başkanlığının ve TUSAŞ’ın kıymetli çalışanlarını tebrik ediyorum. Kalleş terör eyleminde şehit olan kahramanlarımıza tekrardan Allah’tan rahmet niyaz ediyor, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Hepinize sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum.'' dedi.