Mart ayı ile ilgili, belleklerimizde atalarımızın söylediği; ”Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır.“ sözü ilk akla gelir. Aslında mart ayı ilkbaharın başlangıcıdır, ama her an kışın özellikleri ile de karşılaşabiliriz.
Malumumuz 31 Martta ülkemizde mahalli seçimler yapılacak. Bu seçimlerde adayların performansı önemli olsa da, genel siyasi gidişatla ilgili de işaretler verir. Bu yüzden tüm siyasi partiler var gücüyle çalışıyorlar. Ancak burada önemli olan halkın teveccühüdür. Bu değerlendirmeler de, adayların, partilerin yaptıklarıyla, eserleriyle, icraatlarıyla olacaktır.
Halk tercihini yaparken adayları teraziye çıkaracak, onların yaptıkları, vaatleri bir süzgeçten geçirecek, ondan sonra da tercihini yapacaktır.
Bununla birlikte tamamıyla duygusal hareket eden, hiçbir vaade bakmayan, kendi dünya görüşü çerçevesinde oy kullananlar da epey fazladır. Bunlara kemikleşmiş oylar deniliyor.
Ancak, bu seçimlerde bir önceki genel seçimlerde çıkan sonuçların, bu seçimde de öne çıkacağı yönündedir. Bir başka deyişle iktidar ittifakının yine önde bitireceği yönündedir. Çünkü genel seçimlerde oluşan muhalefet ittifakının dağılması ve kendi aralarında suçlamaları halk nezdinde güvenilirliklerini kaybetmesi, bunun da seçmen nezdinde farklı tezahür edeceği yönündedir.
Yine ana muhalefetin kent uzlaşısı adı altında yaptığı ittifakın, ittifaka nicelik olarak bir miktar katkı sağlamasının yanında, tabanda büyük bir miktar da kayba neden olacağı söyleniyor. Bundan dolayı pek çok büyükşehri kaybedeceği öne sürülüyor. Sonar kamuoyu araştırmacısı Hakan Bayrakçı, “bölücü örgütle işbirliği içinde olan bir partiye halk hiç destek vermemiş, hatta hep kaybettirmiştir.” tezini ileri sürmüş,14 Mayısta da tahmini çıkmıştır..
Aynı şeyi Ankara Yenimahalle için de söyleyebiliriz. Daha önce muhalefetin üst üste kazandığı Yenimahalle’nin gerek kent uzlaşısı içine alındığının açıklanması, gerekse karşısındaki aday Abdulkadir Aydoğan’ın çok başarılı müteşebbis geçmişi, gençliği enerjisi ve projeleri ile halk nezdinde çok ilgi görmesine neden olmakta ve öne çıkarmaktadır.
Bundan dolayı seçimlerden sonra muhalefet partilerinin çoğunda yeniden bir iç hesaplaşma başlayacaktır. Hatta şahsi kin uğruna parti kuranlar, partilerinin kapılarına kilit vurabilirler.
Bu konuda söylenecek tek söz; “Mevla görelim neyler, neylerse güzel eyler.” Sözüdür. Bekleyip göreceğiz. Halkımızın tercihine de saygı duyacağız.
Bu mart ayının bir özelliği de, başı rahmet, ortası mağfiret, sonu cehennem azabından kurtuluş olan Ramazan Ayını yaşıyor olmamızdır.
İnşallah insanlarımız bu ayın hasletlerini layıkıyla yerine getirir, kardeşçe, barış içerisine yaşamaya devam ederler. Fakir, fukaranın, aç insanların halinden anlarlar, paylaşmayı, bölüşmeyi hep öne çıkarırlar.
Bu arada savaştan ziyade, çağın soy kırımı olarak tarihe geçecek olan, mazlum Gazzeli kardeşlerimize yapılan hunharca katliamı da unutmamalıyız. Elimizden ne geliyorsa, gerek maddi olarak fitre ve zekâtlarımızı oraya göndererek, gerek boykot ederek, gerek dualarımızla kardeşlerimize destek ve arka vermeliyiz. Dualarımız bu mübarek ayda burada kalıcı bir barış sağlanmasıdır.
Temennimiz martın getireceklerinin ülkemize ve İslam Âlemine hayırlar getirmesidir.
Şemsettin CERAN
Eğitimci/Araştırmacı-YAZAR