Sempozyum’da Spina Bifida’lı gençler arasında panel oturumu gerçekleştirildi. Damla Koç, Umut Yılmaz, Atakan Acartürk, Zuhal Kurt, Enes Eymen Çetin; ‘’Spina Bifida’lı Genç Bireyler İle Panel Oturumu’’nda birbirinden önemli açıklamalarda bulundular.
Damla Koç: Herkesin Kendi Normali Var
19 yaşında, şu anda Beykoz Üniversitesi İç Mekan Tasarım Bölümü öğrencisi olarak eğitimine devam eden, boks ile ilgilenen, Taekwondo siyah kuşak sahibi Damla Koç; bir Spina Bifida’lı olarak Taekwondo’da engelinin görünmediğini dile getirerek bazı hikayelerinden bahsetti.
Uzaktan bakıldığı zaman bir engelinin yok gibi göründüğünü ama tak yaptığını ifade eden Damla Koç; tak yapmayı kişinin kendisi öğrenene kadar ebeveyn ya da tak yapmayı bilen birisi ile beraber yaşamı idame ettirmek zorunda kalındığını belirtti.
Taekwondo’da yaşadığı sorunlardan bahseden Damla Koç, müsabaka sırasında arkadaşının ‘’sen engellisin nasıl tekme atacaksın, yapamazsın edemezsin’’ dediğini ifade etti.
Kendisine yöneltilen ‘’Spina Bifida’lı olduğundan dolayı seninle maça çıkmaktan mı tedirgin oldu? Yoksa bunu niye seçtiğin için mi?’’ sorusuna Damla Koç, bunu seçtiği için olmadığı ama bir süre sonra bu durumun aşıldığı ve öğrenildiği, aslında bunun bir engel olmadığı, herkesin kendi normalinin olduğu, onun da normal kendisinin de normal olduğu şeklinde yanıtladı.
Zuhal Kurt: Kendi işimin sahibi olmak hayalimdi, gerçek oldu
33 yaşında; AÖF Halkla İlişkiler mezunu, daha önce resmi bir haber sitesinde haber editörlüğü yapmış, 4 yıldır da kendi haber sitesini yöneten Zuhal Kurt; meslek hayatına uzun zaman öncesinde başladığını ifade etti.
Daha önce birçok yere iş için form doldurduğunu belirten Zuhal Kurt, işverenlerin daha çok tercihini yürüyebilen engelli adaylardan yana kullandığı için başvurularının olumsuz sonuçlandığını ifade etti.
Haber editörlüğü yapmak konusunda destek alıp almadığı, ailesinin meslek seçimindeki tutumu konusunda bilgiler veren Zuhal Kurt, üniversiteden mezun olduktan 4 yıl sonra bu işe başladığını söyledi.
Çok yoğun iş yükü olduğu için bu işi yapabileceğini hiç düşünmediğini belirten Zuhal Kurt, ailesinin desteğinin çok büyük olduğunun altını çizdi.
Her şeyi sıfırdan öğrendiği için çalışırken yaklaşık ilk 3 yıl oldukça zorlandığını ifade eden Zuhal Kurt, işverenin sabırla işinin tüm inceliklerini öğrettiğinden bahsetti.
Zaman zaman vazgeçmek istediği dönemler olduğunu ama vazgeçmediğini belirten Zuhal Kurt, evde çalışmanın cazip geldiğini kendisine en uygun mesleğin editörlük olduğunu da ifade etti.
Yaptığım mesleği öğrenirken bir süre kendi içine kapandığını, arkadaşlarını geri plana aldığını, yeri geldiğinde ailesi ile iletişimi azalttığını, sadece işine odaklandığını belirten Zuhal Kurt, bir işi yaparken konsantrasyonun çok önemli olduğunun altını çizdi.
Evde çalışmanın kendisi için çok rahat olduğunu söyleyen Zuhal Kurt, izin almak konusunda hiç sıkıntı yaşamadığını dile getirdi.
Mesleğinin beşinci yılında ‘’ben dedim bu işi kendim yapamaz mıyım acaba’’ diye düşünmeye başladığını söyleyen Zuhal Kurt, işvereni ile bu konuyu paylaştığını ve olumlu tepki aldığını belirtti.
Şu an açtığı kendi haber sitesinin dördüncü yılında olduğunu belirten Zuhal Kurt, hiç bilgim olmadan başladığı bu işte oldukça tecrübe kazandığını ve işini severek yaptığını ifade etti.
‘’Kendi işimin sahibi olmak hayalimdi, gerçek oldu’’ diyen Zuhal Kurt. ‘’bırakın çocuklarınız hayallerinin peşinden koşsun.’’ şeklinde tavsiyede bulundu.
Geleceğin Parlayan Genci Enes Eymen Çetin
7. sınıf öğrencisi, yüzme ile ilgilenen, piyano dersi almaya başlayan, kitap okumayı seven, tarihi mekanları gezmeyi seven, oldukça yoğun bir temposu olan Enes Eymen Çetin, günlük yaşamına dair ayrıntıları ‘’ilk önce uyanıyorum, okula gidiyorum. Sonra belirli günler kurslar oluyor, kursa gidiyoruz. Eve geliyorum. Baya yorucu geçiyor. Annem de çok yoruluyor.’’ sözleri ile anlattı.
Engelli Kariyer Planlamasının Önemi
27 yaşında, İstanbul Üniversitesi Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü mezunu, halen bir bakanlıkta memur olarak çalışan, hobileri arasında kısa film çekimi yer alan Umut Yılmaz; engelli kariyer planlamasının çok önemli olduğundan bahsetti.
Engellilerin Engelli Kamu Personeli Seçme Sınavına girdiğini ve sınavda yüksek puan almak zorunda olduklarını Umut Yılmaz, düşük puanlar ile engelli memur alımının düşük olduğunu belirtti.
Atanıp memur olduklarında ise yöneticilerin; meslek verenler ve aynı seviyede kalınmasını isteyenler şeklinde ikiye ayrıldığını ifade eden Umut Yılmaz, yöneticiler ile ilgili detaylı bilgilendirme yaptı.
Aynı seviyede kalınmasını isteyen yöneticilerin, ‘’engellisin zaten memur olarak devam et.’’ şeklinde bir düşüncede olduğunu belirten Umut Yılmaz, meslek verenler yöneticilerin ise ‘’sen engelli olsan bile sonuçta buraya kadar geldin, bunun devamını da getir.’’ şeklinde teşvik edici bir düşüncede olduğunu ifade etti.
Sonuç olarak Umut Yılmaz hem çalışılan ortamlarda hem de okullarda eğitimciler ve yöneticilerin çok önem arz ettiğini sözlerine ekleyerek konuşmasına son verdi.
Erişilebilirlikteki Aksaklıklar
21 yaşında, şu anda AÖF Sosyal Hizmetler bölümü öğrencisi ve en büyük hobilerinden biri şiir okumak olan Atakan Acartürk; sokağa çıktığı zaman yaşadığı sandalyeyle ulaşım esaslı erişilebilirlikteki aksaklıklar konusunda bazı tavsiyeler verdi.
Kaldırımların düzgün olmaması, kaldırımlara bir araç park etmiş olması ya da mağazaların çeşitli eşyalarının bulunması sebebiyle sokağa çıktığında bazı aksamaların olduğunu dile getiren Atakan Acartürk, bazen de bu durumla karşılaştığında yardım edecek kişi bulamadığı için beklemek zorunda kaldığını sözlerine ekledi.
Hastaneye gittiğinde tak yapabilmek için klozetli bir tuvalete ihtiyacı olduğunu, bunun için engelli tuvaletini kullanmak istediğini ama dakikalarca bunun açıklamak zorunda kaldığını belirten Damla Koç, ‘’ya senin ne engelin var, yürüyebiliyorsun, normal görünüyorsun.’’ şeklinde sorularla karşılaştığını ifade etti.
Bir alışveriş merkezine gidildiğinde, engelli tuvaletinin kapısının ya tamamen kilitli olduğunu ya da içeriden çıkan kişinin engeli olmayan bir kişi olduğunu, bu yüzden beklemek zorunda kalındığını belirten Atakan Acartürk, ‘’Gerçekten senin orada ne işin var? Neden engelli tuvaletini kullanıyorsun?’’ diye sordu ve bunun engelli kişinin hakkını yemek olduğunu söyledi.
Sinemaya gittiğinde karşılaştığı durumdan bahseden Atakan Acartürk, sinemadaki görevlinin ‘’siz sandalyeden kalkıp koltuğa oturabilirseniz size yer verebiliriz.’’ şeklindeki açıklamasını paylaştı.
Kendisinin zaten kalkabilse böyle gelmeyeceğini ama maalesef bunu kimsenin düşünmediğini vurgulayan Atakan Acartürk, aslında engelli kelimesini kabul etmediğini, çünkü engelli olmadıklarını söyledi ve ‘’sadece özel gereksinimliyiz. Bizi engelli yapan insanlar, bizi böyle görenler. Maalesef bizi engelli yapan bunlar.’’ dedi.
kamumeb.net - Özel Haber