Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, stokçuluk suçunun tespitinde mahkemenin ''kast'' eylemine bakacağını ifade etti ve ''Türk Ceza Kanunu’nda stokçuluk ile ilgili 240. Maddede, "Yani bile isteyen elinde olan bir mal ve hizmeti sunmaktan kaçınması." olarak tanımlanıyor. Dolu, satmıyor. Yani adamın diyelim büyük bir mağazası var, deposu var. O depoda tutan mallar değil. Tezgahlara, raflara koymak için tuttuğu mallar değil tabii. Bu, rafa koymuyor, tezgaha koymuyor ve dolayısıyla saklıyor, fiyatları yükseltmeye çalışıyor. Fiyatlar yükselince de oradan getirip satıyor. Bir defa böyle bir mal ve hizmet sunmayarak, mal ve hizmet açığı çıkmasına yol açıyor. O da otomatikman fiyatları tetikliyor. Bu, kötü niyetli olan kişilere karşı bir düzenleme. Öbürü ise bir mal, hizmet ya da işçi ücretlerinin fahiş bir şekilde artmasını sağlamak için manipülasyon yapıyor. Yani çok gerçekle ilgisi olmayan bir takım şeyler yayıyor, işte ‘Bitti, mesela ayçiçek yağı, bitecek’ diyor. Elindeki ayçiçek yağlarını yüksek fiyattan satıyor. Sonra bir hafta sonra da ayçiçek yağları iniyor aşağıya. Şimdi bu hesap yapıyor, başka bir şey yapıyor. Yani amacı sadece fiyatları artırmak için yapıyor bunu. Onu kim tayin edecek? Mahkeme tayin edecek, kasta bakacak. Yani bunu yapan herkes suçlu olmayacak. Yani şartları varsa onu mahkeme tayin edecek. Bu konuda kimin karar vereceği konusunda bir sorun yok. Çünkü ceza işi olduğu için soruşturmayı gerektiren bir konu. Savcı, usul hukukuna göre işlem yapacak. Mahkeme de dava açıldığı takdirde kanunlara göre yargılama yapacak.
Türkiye'nin en güvenli yaptığı işlerden birisi seçim işidir. Seçimde kim, ‘Herhangi bir parti hile yaptı, yapıyor’ diyorsa ya seçim mevzuatını bilmiyordur ya seçim uygulamalarını bilmiyordur. Örneğin, Türkiye'de bugün 194 binden fazla sandık var. Her sandığın başında o ilçede veya ilde vekil çıkarmış ve teşkilatı olan 5 partinin temsilcisi bulunuyor, bir de kamu görevlisi bulunuyor 6 kişi bulunuyor. Geliyor, imza atıyor onların huzurunda. Kimlik kontrolü yapılıyor, onların huzurunda. Oy pusulası veriliyor, onların huzurunda. Mühür veriliyor, onların huzurunda. 6 kişi. Şu anda sandığa bakarsanız bunlardan ikisi Cumhur İttifakı, geri kalanları Millet İttifakını oluşturanlar oluşturuyor. Çoğunluk onlarda. Şimdi sandıkta bu 5 tane temsilcinin anlaşması lazım. Anlaşılabilir mi veya herhangi bir kişi, bir güç bunları anlaştırabilir mi? 194 bin sandık, küsuratını saymayayım 6 ile çarpın herhalde yaklaşık bir milyon, belki biraz daha mı fazla, biraz az mı insan yapıyor. Bu kadar insanın anlaşması lazım. Aklen mümkün mü? Fiilen mümkün mü? Kesinlikle mümkün değil. Seçimlerde hile yapılmasına bizim seçim sistemimiz izin vermiyor. Bir bu. İki, herkese seçim sonucunda tutanak veriliyor. Tutanağın birisi oy kullanılan yerin kapısına asılıyor. Sonra o tutanak İlçe Seçim Kuruluna bütün temsilcilerle beraber götürülüyor. İlçe Seçim Kurulunda her partinin gene temsilcisi var, müşahidi var. Onların huzurunda onlar işlem görüyor. Sonra YSK'ya intikal ediyor. YSK'da da herkesin temsilcisi var. Artı, bütün partilere de link verilmiş durumda. Gelen o ıslak imzalı oyları gösteren tutanakların hepsine partiler de erişebiliyor. Kendi de hesap yapabiliyor.
Eskiden partilerin mahallinde itiraz etmediği bazı konuları Ankara'da itiraz edemiyordu. Şimdi onlara da Ankara'da itiraz hakkı verdik. Dolayısıyla oraya kadar da itiraz edebiliyor. O nedenle seçim güvenliğiyle ilgili konuşanlar bana şunu hatırlatıyor. Bunu çok net söyleyeyim, seçimi kaybetmeyi anladıkları zaman muhalefette olanlar seçim güvenliği konuşması başlatıyorlar. Şu anda seçim güvenliği tartışmalarını Millet İttifakı yaptığına göre Cumhurbaşkanlığı seçimini kaybedeceklerini şimdiden anladıkları için mazeret üretiyorlar. ‘İş başka, SADAT'ın, şuranın buranın kapısına da yürüyerek ‘Bunlar da şunu yapacak’ diyerek seçimi kaybetmelerine altlık ve mazeret oluşturuyorlar. Bakın her seçime bakın. Her seçimin öncesinde bunların hangi vakitte ortaya çıktığını siz göreceksiniz. Ben Türkiye'nin 99'dan beri bütün seçimlerine girmiş biri olarak söylüyorum. Her defasında aynı şeyi görüyorum, kaybeden en kullanışlı malzeme ‘seçim güvenliği’. Seçimleri partiler yapıyor. YSK sadece seçimin organizasyonunu yapıyor. Yani bütün partilerin birlikte yaptığı bir seçimi bir başka partinin lehine birisinin değiştirme imkanı aklen de fiilen de mümkün değil. Bu, sadece seçim mevzuatını bilmediklerinden ki partilerin bilmediğini düşünmüyorum. Çok iyi bildiklerini düşünüyorum. Sadece vatandaşlarımızın zihnini bulandırmaya dönük çalışmalardır. Bu tür açıklamalar da Millet İttifakının seçimi kaybetme ihtimaline dönük bir üretme çabasından başka bir şey değildir.'' dedi.